TLUZUY WiTP103 9957 “ziupğnusa iİNBDEYÖ ÖÇ Tuvs 93 VUTUPLOM y -SSAANL SPZPPOS PVES Buügi UNPTAN w5 4 YNO TaLIZTY özıK “uad HSAŞ — "TPSP VDD — 13000490909 apöunas g önmnür vi *MOg “TPWYUĞ UNYİLE UNYİUİ HOL1A J PUUPILI TUT 203 TUOLAAY vTEN LUYpJa3 APET— 1888 Agg np -UN yop Ç2 I)g BUMZNUO aNIYUNPAYY “ağpyEezay ndnpın y Yr*güzY YENrEAYE,, 9 2957 “ASPULLSA YaLreğyetu uyaa TĞNYEPTE HUO YALS TPUOY MULLEY VU0 DÇ UPUAYPEN “mpzo4ıpo duaLumun 1X2$ weyran) “BOYIK SUYfA BİOY TYÇRANZ “APMUS NŞ ;32apa HS Nuo YoLKIY YiZYULPLA3 WN$ AİyĞ YPLENN Ç “apuas URpPW — TIPARİ Syey Ai diKLIE uoA 23 9KS0 1991K0Y TELEE Y0 — *ZENUMKTOLNYNA ISt IZEEN I, — Tapros TANSULA I PUYAĞ TEXY “p3vjânunmp op “2)E TUPEN HNU KİT İT YANLLON yua) “Jg düyo Mepeyre yıpaS İN ayr TETY np * TEfSÖNUYOĞLUN UAPEOİ EpurZİyUUrUN Wy02093 TuyuoKmyueçÇ Iepey du9ya3 vu ASNG TÇ diLETdOJ YUYEYPUAY ) “LUTAOK * SINIS L3Ğ TI SÜYT TEPLOKNIND “30ĞMEPÇUMU SKYT TUT İTEIN — 3XATOĞNP TUTTEL LTUYJON 2499U9P AYA “ZWSUNK UİS 'ÇUDE UA “İTIS UA — saagnyuyma “ro4 Tnzna Hayla Y913 Snuyeseyog TurSLI A9 PİKÜŞ “TOANET YTAMU) TSYEE WOK “1K08 TPADIY'I "TOKMRLAND HoLLaAJ “ZETMÇEŞN IS WOLTAJ — z104;pa KvgU VANSUNAZ PULNA sıpsuğıs YPÇ O TUKİEM TİTYLK Yüpç yayopErs ZPEPUCA PY TUNSLLUY 'CATPLUNA U1 eg EpMLeyere VgLİY “10LpgP VrUTu0 yaplarze3 urşseğ roLyaalı YAzALIAP -08 38193 IO EŞAUELER UPUU AA 1Zz9UNSININ3 şpunğ — 4dECANAYAN$ YEZA) YURH — *10£ “BANA NAğOP RIRJUO *40XKNINİ YUYLAYAT AO UmTuyuroLmueÇ YaLrpıag TUSIP “M3Y OPUPİY LEYYYYULTRN uyuSDaN) 104 p öpur3ıda ürurdüy vrinp YY “30ĞJUY VANSULAZ DÜUNYG TUTY | NUĞN 399 VOŞ “İNLES VOK '[ “URIĞANS YIPEYTUUSUYEYİY (NB “EĞDYEK 903 UTUNUUPAAİ zaKağ *na pi WApLOY YUYPİSİ DUL IT9 İ — * xM0€19PaA YIŞTOMDUUYAZ 1adA YY — “UNPANĞAK UYY UYETS ESKMY “HE 2 LUYSK OZLURAMARY NUNY — iMEJETY ZUNĞ YAÇLİ “Z209)9 TUPENETE TUS9 O — 'aruz zrumpy3 ŞeyaIp EKnyny Snun £ n Yağıpinağ özis W DAas yıpeyımun DSeyYUyiV a Sassuep yağ EpuiyeL p Yayddpd Ud Ç “üNsLOKMNES nul zasyNA AEpEY O YUŞ “UNYERAOS UOW — | UNŞORANSIRI Ş TU YERP ZiYSyOdaNOP 1LAT Haa — "TYAS yuyöy p DeEX Suom apaodruryuzuy aZZ va SYN PULİN TELY IPUNS YpYPO MOĞTUELUP ÇISLU BAD *B JUpey No HUSUT NLOK YAİ derıs) 3wpuy su yYy Yü zoKıpyög TUNSEUNSE WMndey Nğo YRLEİNS YAY “ZEYNE) HILAUZ “U9g TOğUTĞ OzunU MAD PDUMYU IG NBİTE O TPOYLAS WEJEK UrEPT WaALSA döğEY yAdAYIİ YULA undüğ TANpAENLNU HOYPUYK. ÇLDAAE yüsg YAYPUIK DAPTLĞOP EpBİNg Ö ( Z3N p9 gönüyı Bütg MöÇPEKE ( HPIRAP UnNUYU nET * POLLAS UEYUK — “TOKYAYAY TAÇZOS TULUŞN3 YUÇIYAYAIA 1913 TECSES Ygaçg “TOKDYOY OAYLOIZMI AğIpye5 OpNyyEY TEŞMULADYAL W u ÇASTONAY YULZASINUN SA SK I9 DT * -quıpl yuuy tzvpe aç vöp3 SATTUA “e) NEN< “vErES0W YUUCTULLAP yULLSA) WUYİzNı “uvinp VEPTUUUpGUT N Saptyysnr , geg aKadaduad YayuplU N9 Epr z Sapüyöt MZYULLUN *9SY UP3EİT ——— 1 — nm9O NINVASYOVU — u — RAĞASTANİIN OGLU — —____..__-.————————-—-——____' z Kralm alnında endişe çizgileri be- , di işlerimizle uğraşalım. Bu - geceki gezintiden Tirdi. Yavaş sesle: — Muhterem vavazı yarın kabul e- Mtlıl Trllıolı seslendi: — Vay canıma! Kralmmız kadın el- bisesinden sonra en çok nıı elbise- Bini seviyor! Kont dö Monklar: — Huzurunuza kabul edilmek- iste- yenler bu kadar... Fakat... — Daha ne var?, —Şevketmaap, hırsızların, hıydıuı- rın sığındığı o melun mahalle yani ha- şarat yatağı artık gemi azıya aldı. Demin hükümeti zehirlediklerini söy- lediğiniz fırkalar gibi bunlar da Pa- risi zehirliyorlar. Bütün Sen Denis sokağı oturulmaz bir hale geldi. Frank Borjuva, Move garson, küçük ve büyük Tröanderi sokaklarma taşa- rak temiz caddeleri de kaplıyorlar. Hırsızların azgınlığı haddini geçti. Bunların içinde ikisi tamamen asıl- mağı haketti. Bunlardan biri Lante- ne, öbürü Manfred ismindedirler. ne irade buyuruyorsunuz? — Bu iki kişiyi tutup asınız! Tribole ellerini çırptı: — Hah tamam! Zaten Pariste eğ- lence eksikti.. Dün beş ve bugün sekiz kişi asılmış! Kont dö Monklar, zalimce bir se vinçten — doğan — bir — gülümse- me ile eğildi. — Sonra, — sessizce evvel şimdilik Ferronun e- vine!, Ferronun evine!, Efendiler si- ze güzel bir eğlence vadediyorum. Bunun üzerine Jantiyomları tara- fından takip edilen kral birinci Fran> suva, yarı sesle bir dans havası” tut- tararak ııhııııdıı çıktı.. CELLÂD Sant sekiz!.. Zifiri karanlık bir gece.. Teşrinlev- vel sonlarmın şiddetli bir rüzgârı bo- ra gibi esiyor, Tüviyleri meydanının civarında... Tek ve küçük bir ev. Bu- rası uzun zamandanberi kral ile gü- zel Madam Ferronun aşklarma gizli bir yuva olmuştur. Birinci katta bulunan hafifçe ay- dinlik bir pencere, ufukta batmak Ü- zere bulunan bir yıldız gibi parlıyor.. Odanın ılık havası şehvet gicikla- yan kokularla ağırlaşmış, her taraf, coşacak aşk hislerinden sonra mes'ut bir baygınlık içinde uzun dakikalar | geçirmeğe elverişli bir tarzda döşen- | miş. Kenarda muhteşem ve süslü bir'karyola., Bir koltuk üzerinde, kral Birinci Fransuvanın dizlerine otur- - muş bir kadın onun boynuna sarılı- yor, dudaklarımı uzatarak — mırıldanı- yor: — Bir öpücük daha Fransuvam?.. Bu kadın gençtir. Son derece gü- zeldir. Parlak vücudunun çıplak pen- dışarıya çıktı. Kralın - Jantiyomları | beliği, belini çukurlatarak aldığı göz hafif bir ürperişle, ölümle beraber| okşayan şekli, omuzlarının üzerine yürüyen bu adamın meş'um hayalin-| dağılan lepeska saçlarının pırıltısı, den gayri ihtiyari bir halde kenara| parlak gözlerinin baygınlığı Kralı çekildiler. Yalnız Tribole: heyecanlandırıyor, bayıltıcı bir hul- — Azraile selâm!.. Diye — bağırdı.| yaya gömüyor.. Kral: Bu artık bir kadın değildir.. Dilber -Bııııvınılkıklu.rlrıılı-r Mâadam Ferron değildir. Güzellik ve denberi genç oğlunu çalan, belki de| aşk ilâhı Venüsün canlı bir eşidir. Bu, #ldüren hırsızlara ve serserilere pek| şuhluğu ile, puselere açık çıplak teni büyük bir kin besliyor. Fakat artık| ile güzel ve bayıltıcr bir Venüstür... hükümet işlerini bitirdik. Şimdi ken- — Bir öpücük daha Krahm!.. Ragastan'ın Oğ_g KRAL — Buraya gel Trihole!.. Kral Birinci Fransuva, şen bir ses- Te bu kısa ve hakaret dolu emri fırlat- mieştı. Kendisine böyle söylenen çarpık, kanbur, biçimsiz herif titredi, Gözle- rinde derin bir kinin korkunç alevi parıldadı. Sonra istiraplı yüzünde birdenbire alaylı bir gülüş belirdi. Bir köpeğin hiddetli ulumasını taklit ederek iler: ledi... Kral kaşlarını cattı: — Maskara!.. Bu ulumalar ne olu: yor?, Diye sordu. — Şevketmaap siz bana köpekleri- nizden biriymişim tarzında iltifat et- meğe tenezzül ettiniz.. Ben de size bir | köpek gibi cevap veriyorum. Kendimi | anlatmak için bu da bir usuldür. Tribole iki büklüm olarak kralı selâmladı. Hazır bulunan bir — kaç Jantiyom gülmekten katıldılar. İçle- rinden biri: — Yüzükoyun yat Tribole! Bir kö: pek böyle yapar!.. Diye bağırdı. — Mösyö Laşatenyeri, köpek bazan da isirir!.. İspatı da var.. Mösyö Jar- nak'ın bir tokat şeklindeki ısırmasını anutmamış olsanız gerek!, Sapsarı kesilen Laşatenyeri: — Befil budala! Diye kükredi. Kral gülerek: —SGürültü yok! Emrini verdi... Doğ: ru söyliyeceksin delibaşı! Beni bugün nasıl buluyorsun? Kral birinci Fransuva Venedik Cümhuriyetinin hediyesi olan büyük bir aynanın karşısında ayakta dura- rak kendisini seyretti. Ve beğendi. |- ki uşak beyaz tüylü siyah kadife şap- kayı, vişne rengindeki ipek yeleğini, kürklü elbisesini dikkatle giydirdiler. Tribole: N — Şevketmaap, Febüs kadar güzel- siniz, Cevabını verdi. Kırmızı tepeli külâhmn çıngırak- Tarr alaylı alaylı sallandı. Kral hayretle sordu: — Febüs kadar demekteki maksa- dm nedir? — Çünkü, Febüsün başi gibi, sizin de başınızda bir hale var. Yalnız si: zin halenizin ışığı saç ve sakalmızım beyaz kıllarıyle örtülü! Jantiyomlar hiddetle mırıldandı- lar! Fakat kral güldüğü için onlar da kraldan ve Triboleden daha çok gül- düler.