klavuzunu 1 — Öz türkçe köklerden bpm sözlerin karşısına (T. Kö) T falâmeti) konmuştur. Bunların NU biri hakkında sırası ile ıı.ımıh'lMe ; sın (mülekayıs) yazılarını lere vereceğiz- L"- Yeni konan ka PZ şöre ayırd edilmesi için. — Re öre.| /ı;:wr:ıî—ılııl::’ıla yazılmış, ayrıca Ür -| uştur. "'k.';"—d;ko?uı::kcı olan kelimele - rin bugünkü işlenmiş ve kullaıı’:la.ni- şekilleri alınmıştır * “I.dı u!ı ı:)j.w!*,—.î-l aslı ügüm olan h”l.;:';"'g:l;:'_r çe “çe Kkökünden gelen şeki : S ld'l;'ıl etmek — Yoldan çıkarmak, | azdırmak Örnek: İ — Henliz bülüğa erme - miş bir genci tdlâl etmek, — clürüm » dür — Hendiz erginliğe varmamış bir k, suçtur. | ci yoldan çıkarmak, ""', — Bir takım müfsitlerin idldi et- | ü Bir ta- mesi üzerine kıyam edenler — ktn bozutçuların azdırması üzerine ©- | vaklananlar. | taman — Tdman (T. Kö.) fdrak — — An, anlama (Bak:| Derk.) l ldrak etmek — Anlamak Derketmek, fehmetmek ) İfasetmek — Yapmak, yerine ge - türmek. Örnek: I — Ühdesine terettüp € İ den vazifeyi ifa elmek, namuslu b: adamın borcudur, — Üstüne düşen Ö- | devi yerine getirimek namtuslu bir a - damın borcudur. ? — Bana karşı yapmağı deruhte ettiğiniz iyiliği a etmediniz — Bana karşı yapmağı üstünüze aldığınız iyt- Tiği yapmadınız. Wade — Diyem, anlatım Örnek: 1 — Polis üç masnunun i- fadesini aldı — Polis üç sanıtın diye- mini aldı. | ? — Hadenizden anlaşıldığına gö- re — Anlatımınızdan ıııılııııldılmııW Öre. * tfade etmek — Demek, anlatmak | Örnek: 1 — Bu, şunu ifade eder — Bu, şu demektir. 1 2 — Hade etmek istediğiniz haki- kati çoktan — biliyorum — Anlatmak istediğiniz gerçeği çoktan biliyorum. MHakat (Şifa, afiyet) bulmak — © yi olmak. ç Örnek: Mübtelâ olduğu dat MY nâpezirden ifakatyab olmadı — Uğ . radığı onulmaz hastalıktı an iyi ola - madı. Htiyam bulmak — Onulmak : Örnek: Harpte aldığı ceriha ilti - yam buldu — Savaşta aldığı yara o - nuldu. Wate etmek — Kaçırmak geçir ? mek, kaybetmek lfet — Temizlik, sililik Örnek: Bir insanın iffeti en kıy » metli varlığıdır — Bir insanın fıııu':—— liği (sililiği) en değerli varlığıdır. — | Hham etmek — Anlatmak (Bak: fehi ;r)ııek: Bana ifham etmek istedi ı Öiniz mütaleanın faidesi —nedir? —| Bana anlatmak istediğiniz oyun fair dası nedir? | İflâh olmak — Kurtulmak, onmak Örnek: 1 — Ebevejyminin lânetine | uğrayanlar iftâh olmaz — Ana baba | ilenei alanlar onmaz. h ? — Bu perişanlıktan bir türlü ıl.ı lâh olamadı — Bu darmadağınıklık - *an bir türlü kurtulamadı. — ilflâs — Batkı | Örnek; Wlâs namuslu bir insan Ü- çin ölümden beterdir — Balkı namus: j lu bir adam için ölümden daha fena | v. Iflâs etmek — Batmak Örnek: Borçlarının kesreti karşı | Mmek rşılıkların iyi| | Faşetmek.) | Kamutayın bu yülki çalışmalarının sında iflâs etmekten başka çare bu - lamadı — Borçlarının çokluğu karşı- sında batmaktan başka çare bulama- | di. WWaa etmek — Tüketmek, yok et - Örnek: 1 — Bütün verinı kumarda | ifna etti — Bütün varını kumarda tüketti. ? — Kendi meveudiyetini bile Una | edercesine çalıştlı — Kendi varlığını | bile yok edercesine çalıştı. Mrağ etmek — Çevirmek Örnek: Bu evi yeni bir şekle ifrağ | etmek için hazırlanan projeyi beğen- dim — Bit evi yeni bir şekle çevirmek için hazırlanan tosarı beğendim. İfrat — Aşırı (Bak; Fart) İfraz etmek — Salmak (Terim) İfraz etmek — Ayırmak, bölmek Örnek: 1 — Bu toprağı dört şerik arasında ifraz ederek her kısmına bir bina yaptıracaklar — Bu toprağı dört ortak arasında bölerek her kısmına bir yapı yaptıracaklar. 2 — Bunlar arasından ifraz edece- gtniz bir tanesi — Bunlar arasından | | ayıracağınız bir danesi İfsad etmek (Nifak anlamına) — | Ara bozmak (Bak: Fesad) HWsad etmek (Fitmne anlamına) — Borutmak (Bak: Fesad). İfşaat — Gizaçi (Bak: Faş). ça etmek — Dile vermek (Bak; | Witihar etmek — Kıvanmak (Bak: Fahr.) 1ftira — Karaç (Bak: Bühtan). İftirak — Ayrılmak (Bak: Firak) Iftiras — Yırtıcılık kaplan iW#ftirası| » İğlişaş — Kardaşalık '_'_,,_;M,,,,_,'_M,.,,' onuıı:zıııurıımlınnııu.l Müfteria — Yırtıcı cehesinde bir an — bile şaşalamıya « Örnek: Kan kokusu almış mül'te - vis bir kaplan gibi üzerine atıldı — 1titah — Başlama, başlantı. Örnek: Büyük Millet Meelisinin bu seneki mesalsinin — Wftitahında — | başlantısında. Nutku iftitahi — Açım söylevi Örnek; — Türk Dili Kurultayında irad ettimiğiz nutku iftitahi — Türk Dili kurultayında — yaptığımız - açın söylevi. Igdab etmek (İğzab etmek) — Kız- dırmak Örnek: ikmseyi igzab etmemek ld- samdır — Kimseyi kızdırmamalıdır. İğbirar — Gücen, gücenme Örnek: Bana karşı duyduğunuz iğ- birarın — sebebi nedir — Bana karşı | duyduğunuz gücenin (gücenmenin) | sebebi nedir? Muğber — Gücenik Örnek: Yalnız sana değil, butün in- sanlara muğberim — Yalnız sana de gil, bütün insanlara güceniğim. Muğber olmak — Gücenmek Örnek: Muğber olmanızı hiç isle mediğim halde iğbirarınızı eelbetli gime üzülüyorum — Gücenmenizi hiç | iatemediğim halde sizi gücendirdiği me üzülüyorum. | Iğfal etmek — Aldatmak, kandır -| mak, ayartmak. | Örnek: 1 — Türlü yalanlarla in - sanları iğfal edenleri affetmek müm kün değildir — Türlü yalanlarla in sanları aldatanların suçunu bağışla mak olamaz. * — Bir genç kız evleneceğim di - yerek iğlal etmek bir. cürümdür. — Bir — genç kızı evleneceğim diyerek | kandırmak bir suçtur. | 3 — Bizim hizmetçiyi iğfal ile ka - | çırdılar — Bizim hizmetçiyi ayarla - | rak kaçırdılar, | yanları gözgümü ile karşılamalıdır. | selelerde ihatası var — Bu adamın sı- | | nu sarma çemberi içine düşürdü. —— —— Iğlâk etmek — Çapraştırmak Örnek: Mülalaanızı — bir çok lü » zumsuz teferrüatla iğlâk etmek mu - (V vafık değildir — Mn bir çok ge- | reksiz ayrıntılarla çapraştırmak uy - | gun değildir. | Muğlâk — Çapraşık Örnek: Bir sürü muğlâk ifadeler arasında ne demek istediğinizi anlı - vamadını — Bir sürü çapraşık anla - | tımlar arasında ne demek istediğinizi anlıyamadım. İğmazı ayn — Gözyumu Örnek: Cürümlerinde suuniyet sa- hibi olmryanları iğimazıayn ile karşı « lamalıdır — Suçlarında kötücül olmr- Iğmazı aynetmek — Gözyummak | Örnek: Bazan bir cürme karşı iğ » | mazı aynetmek müerimi tekrar cür - me teşci elmek olur — Kimi kere bir suça karşı gözyummak — suçluyu bir | daha suç işlemeye yüreklendirmek o —j lur, | Müsamaha — Hoşgörü Örnek: Müsamaha, alicenap ruh - | tarın bir hassasıdır — Hoşgörü, akı | yüreklerin bir özgüsüdür. Müsamaha etmek — Hoşgörmek Örnek: Her cürme karşı müsama - ha etmek muvafık olmaz — Her suça karşı hoşgörmek uygun olmaz, | Iğna etmek — Doyurmak Iğna etmek — Hırslandırmak. kış- | kırtmak | Örnek: Zenginliğe, para kazanma- | ga iğra elmekle, fenalığa iğna etmek | Bir değildir — Zenginliğe, para ka - zanmağa hırslandırmakla, fenalığa kışkırtmak bir değile rak — Çıkan karpaşalık önünde bir an bile şaşalamıyarak. j Iğva etmek — Azdırmak, baştan | çıkarmak, | Örnek: 1 — Gençleri tariki müstar kimden inhirafa iğva edenler — Genç- deri doğru yoldan — sapılmağa azdı - | ranlar, ? — Bir genç kızı İğva ederek son: ra izdiyaçlar ünline elmek cürüm « dür — Bir genç kızı baştan çıkararak | sonra evlenmeden geri durmak suç -| tur, Thafe etmek — Korkutmak Örnek: Beni ihaf'e etmek mi isti -J | 4 | yorsunuz? — Beni korkutmak mt ix -| tiyorsunuz? İhanet — Hayınlık İhale — Üsterme (Bak Emanet), Ihale etmek — Üstermek (Bak: E- manet), İhaleten — Üsterleme (Bak: Ema- | net). İhata — Sarma, cevirme, genbili, | Örnek: | — Bu adamın siyasi me -| yasal sorumlarda genbilisi var. 2 — Düşman ordusunu ihate çem - beri içine düşürdü — Düşman ordusu. | 3 — Ordumuzun yaptığı büyük i - l hata hareketi — Ordumuzun yaptığı | büyük çevirme hareketi. , İhata etmek — Sarmak, çevirmek, almak, kavramak — (Fr.) Cerner, em cereler, eoncevoir, Örnek; 1 — Ordumuz düşman küv- vellerini ihala elti — Ordumuz düş - man kucvellerini sardı. ? — Bahçe dıwarla çevrilmiştir. tir — Bahçe duvarle çevrilmiştir. $ 3 — Gözün ihata edebildiği yer -| ler — Gözün alabildiği yerler. 4 — Aklım bunu ihata edemedi — Aklım bunu kavrayamadı. İhatal nazar — Gengörü, | Ferilen işleri boşladı, terilen işlere | | bakmadı. | erkimden dışarıdır. Örnek: Onun ihatai nazarına iti - mad ederim — Onun gengörüsüne gü- [ venirim. Ihbar etmek — Bildirmek, duydur- | mak, haber vermek — (Fr.) Amıır_f AvİSeEr Hastalığın: bildirmedi (haber verme | di). Z İhbariye — Bildirge , Ihdas etmek — Çıkarmak Örnek: Meşele ihdas etmek sele çıkarmak. Ihfa etmek — Gizlemek Örnek: Duygularını ihfa mıou çalışıyordu — Duygularını gizleme >| ye çalışıyordu. İhkak — etmek — hakkını vermek, İhiâl etmek mak, | Örnek: Rahalımı ihlâl citi — Ra » hatımnı bozdu. Ihmal — Savsa Örnek: İhmalden doğan yanlışlık- lar — Savsadan doğan yanlışlıklar, İhmal etmek — Savsamak, boşla » mak, bakmamak. Örnek: ! — Vazifesini ihmal etti — Ödevini savsadı. 2 -— Verilen işleri ihmal Me- Haklandırmak, — Bozmak, sakatla - etli — Ihmalci — Savsacı Örnek: O, ihmatcinin biridir — O, savsacının biridir. Mühmel — Savuk Örnek; Mühmel bir giyiniş — Sa-| vuk bir giyiniş. İhmirar — Kızartı, kızıllık, İhnak etmek — Boğmak, Örnek: Osmanlı tarihinde padi - şahların ihnak ettiği adamlar — Os- manlı tarihinde padişahların boddu - gu adamlar. ? İhrak — Yakım, yakma a Ihrak etmek — Yakmak Ihtirak — Yanım İhraz etmek — Kazanmak, almak Örnek; Aranızda ihrazı mevki e - demedi — Aranızda yer alamadı. Bu şerefi cant pahasına ihraz et -| ti — Bu şereli canı pahasına !mnmdı.l İhsa etmek — Saymak | Örnek: Adedini ifisu evmek iktider rundan hariçlir — Sayısını — saymak | Örnek : Hastalığını ihbar etmedi — | ——— ea Türkçeye Söz eşrediyoruz 2 Ihsaniyat — İstatistik. Ihsan (Lültuf) — Kayra y Örnek: İhsanlarının - bolluğu &e « hasını gösterir — Kayralarının bol » Tuğu eömertliğini pöslerir. Ihsas etmek — Sezdirmek Örnek: Doğru hareket etmediği « ni ihsas etti — Doğru harekel elme - "diğini sezdirdi. Thtar etmek — Hatırlatmak (Bak: Hatır). Ihticaç etmek — Belgelemek Ihtida etmek — Din değiştirmek, dönmek (Bak ; Hidayet) Ihtifa etmek — Gizlenmek. Örnek: Yakalanacağını anlayınca ihtifa elti — Yakalanacağını anlayın- Ihsa etmek — Burmak (Terim) hastalara açık hastahane, broşür güönderilir. Doktor ÂAhmet Asım — Ortaköy Şifa Yurdu Framıcay yola, Aluallim Naci cad. No 115: Istanbulun en güzel yerinde geniş bir park ortasında her türlü Asri Konforu halz çok temiz, fiyatları cok ehiven ve kadın erkek her — türlü Yatak fiyatları iki Hiradan İti baren Doğtüm ve kadın ameliyatlarıyle apandisit, fılık, basur venzer ameliyeler icin hususi, fiyatlar, Velefon: (1200 — ca gizlendi. Ihtifal anlamına). İhtikâr — Vurgunculuk Örnek: Hükümet ihtikârin önüne geçmek için çok çalışıyor — Hükümet vurgunculuğun — önüne geçmek için çok çalışıyor. Muhtekir — Vurguncu Örnek; Muhtekirlere göz açtırınaz yız — Vurgunculara göz açlırmayız. Ihtilâç — Çarpınma, seyirme "ılllg[ — Uymazlık y Örnek: Düşüncelerimiz arasında ihtilâf var — Düşüncelerimiz arasın- da uymazlık var, İhtilâl — Devrim Çİnkılâp anlamır- na), Azı, (İsyan anlamına) İhtilâlci — Devrimci (İnkılâpçı), azıyan (âsi), Ihtilâs — Aşırı, aşırım Örnek: İhtilâsının sebebini. anlı » yamadılar — .tşınnuııı!ı u:gu _l.:ı'x . lıyamadılar, an __' 4_ K bar Thtitât etmek — Karmaşmak, gğ -" rüşmek — (PFr.) Se mettre en relat| « on, se mefttre en contact, se comp - ligwer, Örnek: Su ile şeker ihtilât eder — Su ile şeker karmaşır, Kötü adamlarla ihtilât etmemeli — Kötü adamlarla görüşmemeli, Ihtimâl — İktimal Thtimamı — Kayıt, özen Örnek: İhtimamsız bir çalışma —- Kayıtsız bir çalışma. Thtimam etmek — Kayıtlanmak, özenmek Örnek: Giyinmesine çok ihtimam eder — Giyinmesine çok kayıtlanır, Ihtira (Bak; tead), Alay, tören (Merasim ve büna arzu edene Çiyat — İistesi we ) Büyük Tayyare Piyangosu İŞimdiye kadar .binlerce kişiyi zengin etmiştir. Yeni tertib plânını görünüz I .ci keşidesi 11-Mayıs-1935 tedir. Büyük Ikramiyesi : 25.000 Liradır TAAARCRRAAAAE AAA F AARLMA DA KAT GAĞA ; Bi n M