HABER -- Akçam Posönsr Mısırda eski eserler bulupçıkarmak bakk 1 ilmt cemiyetlere veriliyor Tutan kamonun[ —af | mezarını bulan Türk başkumandanının ölümü &4am ne diyor? izimkileri fena halde yıldırmıştı ,, G b'ZImklıe" fe İleri — Yaşasın Şahin Reis! Yaşa - p ılıî'?ı'.;(“;l:ılun:ıı:ızf araldu — | stal. 3 yacak mı? Ali Reis o tarafa baktı.. Saka - — Mısırda mühim bir mesele baş lına iyiden iyiye kır düşen, fakat | göstermiştir. Bunun bir tarafın - hâlâ eskisi gibi dinç ve gürbüz o- | da Mısır hükümeti, öte tarafında lan babasmı gördü.. Mısırda hususi surette hafriyat ya- pan, Tutankamon gibi eski Fran- W NİSAN — 1935 Büyük Deniz Romanı larak hütıııı' hhvvotiy ü -. yordu. Bir iki dakika içinde mideki Venedikliler yaralı Je — tekrarlı - ge-| ku - HiE Koştu.. . mandanlarını ıiiruklf!"'k'. ey :l B:;ı oğul, kucaklaştılar. vunların mezarını çıkaran lnıiliı| başlarındaki başka bir gemiy' | Öpüştüler... | hafriyatçıları bulunmaktadır. H"NM'" 4 kst — Babacağım!.. | — Mısır hükümeti yeni bir kanun- | Ali Reis ülküsüne em:;f"-" ce| —— Sevgili oğlum! Sen hal.. — | Ja Tutankamon mezarını bulan Lâkin savaş meydanı da €PCY — Evet! Ben!.. Hovard Karter ve emsalinin haf - karışmıştı.. YE Yusuf onları ayırdı: riyat yapmasını menetmektedir. t ;:"’ub“ sırada M“nm,:ıî E.ıîkıeiı!.. Durulacak zaman de- | — Bundan sonra Misirin zengin | Ali Paşanın başı Don 'Ioâı' Ali | ğil.. Sonra bol bol konuşuruz.. tarihi sahalarında hafriyat yapmak nin'direğine — asılmıştı.. dı:çmı- — Evet L. Hakkın var!. . müsaadesi ancak ilmi cemiyetlere Paşa düşman sağ ““.'f.'.':'_,k,d... Bunu Ali Reis söylemişti. . — | verilecektir. dağın etmiş, Mara aai DA A A D Ü larca zincire vu- |— Bununla beraber, Tutankamo - üzereydi. rulmuş olarak kalan kol ve bacak: / hnun mezarınin — bulunmasından hmetle Gâvur u Şöe dıîl:llı(ti:id: saldırışlariyle | Jarını oynatıyor, etrafındaki kor - sonra, Mısırdaki — müzeye 86.000 CEBiDELİKLER Türkçeye Geçiren : NA-BI | Cebidelikler Ali Cengizin başından geçenler Şahı Açıkgözler Padişahı eRÜe Artık o zaman size Tokatli - yanda hem bir değil, bir kaç ziya fet. . Naci arkadaşlarından geri kal. madı: — Bana gelince, dedi, ben de eğer umduğum gibi işlerimde mu vaffak olursam sevdiğim kızla ev- lenecek ve saadete kavuşacağım . Müzeyyeni bir görseniz, onun me- ziyetlerini bir anlasanız.. Benim hakikaten gıpte edecek bir saade- te kavuşacağımı hemen kestirir - siniz.. Üç arkadaş bu suretle konuşur - | larken Ali Cengiz onların yerine de yemek yiyor ve arada sırada e - Hini cebine götürerek paralarını, | yani servetini yoklıyordu,. Najad: — Ali, dedi.. Sen bir şey söyle . miyorsun?, İstikbal için senin de düşündüklerini öğrenmek isteriz. Daha şimdiden Nacinin yazıhane- sinde bir iş sahibisin.. Eh... İşte o- memezliğe gelmiş, fakat yanın - dan geçmek mecburiyetinde kal - dığı için şöyle bir bakmış adam ' muharriri görünce utanacağı yer - | de ayağa kalakarak: — Vay efendim, demiş.. Sizde buralara gelir misiniz?. Buyuru - nuz, size bir rakı ısmarlayayım , | demiş.. . İşte Ali Cengizin de Naciye şampanya ikram etmesi tıpki bu - na benzer. .. Ali Cengiz cevab vermedi.. Du- | daklarını büktü. . Gözlerini yere iğdi.. Biraz evvelki — teklifini u- nutturmak içni bir mazeret bul - maya çalışan hali var gibi görü - nüyordu, Naci Ali Cengizin omuzuna vur. | du: — Sana bugün çok sert muame- le ediyorlar.. Bırak ne derlerse de- sinler.. Ben senin şampanya hikâ - yesnii fena görmem. , — İnsan bazan — münasebetsiz rada alışır, ondan sonra da kendi | sözler de söyler.. Bu yasak mı?, hesabrna muamelelere girişirsin .. | Fakat Nejadla Demirin bana kar- Alinin ve a * kunç kargaşalığa bakarak: ziyaretçi geldiği yazılmaktadır , ; İ “'Wm’::"mma.mm — Na oluyat ?i Yoksa biticali'i ! Üüdee bilütal döküt'vuöe ölükde. Ne doı:ıın?. .şı.bu şekilde hareket etmeleri hic aa a GAS kdle yal - | ç. tur. Ve bu. müddet zarfında — bul — Naci: ——— İşime gelmez.. — Slümü h'ğ.'* ştu.. | — Diye mırıldandı.. yüzden her sene 250.000 — sterlin | — Ben de öyle ümit ederim. De-| — Naci cevap verdi: l dırmış, düşmanı ”"“ı:" bu “Yeük Hilsoylüb: kazanılmıştır. - di. Her.halde daha evvel arkada-| — — Yok, yok... Eminim ki arka- Türklerin merkez fırkası bozgu Ai | A Reis, küçü "bi Kai n isaade | #!Mn muvaffak olması için elim- | daşlarımızım — sana karşı fena bir luk gösteriyordu. Üstelik Oluç Ali | — B y Ama bir kılıç ve bir Hafriyat — yapmasına müsaade den geldiği kadar çalışacağım, — | niyetleri yok... Arkadaş arasndı Paşa da — Jan Anderya Dorya ile | , ” Çabuk!.. Düşman - saflarını | verilmiyen İngiliz arkiyoloğu Ho - *A c.':ı.iı- Bkme Kai böyle ,.,L, Üiç S BK örleği aralanşdk ” Sikiş - yırulill-_- &ımıu onun gıınne « | x-ırd_ Kır;::_m_ı.ıze(e muharriri - — Arkadaşlar, dedi, emin olu - | ©İdu diye kavga mı etmek lâzım.. siyle on misli kuvvetlenmiş oluyo - | ne şöyle demiştir: nuz çok memnunum.. Garson! .. | Hem bu bize ne kadar da yakışır Biraz evvel Mesina amiralinin Bağını'kendi eliyle keserek ele ge-| "V7” çirdiği Malat, İspanya ve n Sicilya .“ıı:ı.ıiıînî de kaybedecek Leventler bu sözü alkışladılar .. gibi görünüyordu. Yalnız bu ka-| — Bu sırada Deli Mehmed reisin darla kalsa gene iyi idi, Tâkin kem- | yanına sokuldu. Düşman merke - disinin deya batırılması, yahut öl- | şinin gerisindeki bir - kargaşalığı Jürülmesi elde birdi. gösterdi: “Ali Reis Türk doııın:uır;::ı — Oluç Aliyi sarmışlar! — Onu Karbi — kaybettiğini — anlamıştı. | » — l l . Şiııdi bir an evvel hırıdı::i:' Dedi, Şahin reis birdenbire doğ- lâzımdı. O " | ruldu: hasretli olduğu halde - forsalarm | —— — G Ayi yi sarmışlar mi?. kadar inmek ve babasını Daha ne duruyoruz?. Haydi yol - yanma için, vakit b:ılın'sıîmH. daşlar!.. Oğlum, onu lşurtırılını! Kara Yusufla küçük Hüseyini 0- | — gA Çemisini tanıma- raya göndermişti.. yan yoktu. Güneş ufka yaklaşıyordu. Bunun için Ali Reisi karşılayan Top ve silâh sesleri, Wj olmadı.. O da Oluç Ali Paşayı sa- bm biribirine karşıyor ran düşman kadirgalarının üzeri - du. Denizde binlerce insan çır - pmıyordu. Bir çok Mıkr alev içindeydi.. Çatır çatır, birer çıTa gibi yanıyorlardı.. Bir an evvel körfezin dışmma 9?*' mak gerekti .Lâkin yol yoktu ki » Denizin üstü biribirleriyle boi“' şan beş yüz gemi ile örtülmüş gi- kocaman bir şahin gibi atıldı , nomlık yeniden karıştı.. Sağa sola yağlı paçayralar fırlatılıyor, toplar savruluyor, mahmuz vuru - luyor ve yol açılıyordu. z Bir saat sonra, Oluç Ali Paşa , Ali ve Şahin reislerle berıbef, harb meydanından sağlam çıkabi- gemiyi arkasına takmış; d Ş - |len kırk Her şeye rağmen düşman sğK | Akdenize açılmışlardı. r) ’.mıhı.. De * VA ’I—B',“a“ da Kara Yusufla | MMartaş Küçük Hüseyinin güverteye çık - —— Malarmı, babasını getirmelerini —îiç:d:;-aı değilse.. Onu bu- HABER lamazsam !.. ç YERERLI âkşg_fj_?o:"as' ğ acı kuşkular duyuğor , | IDARE EV ıılıDıııI,ı. ı:lcı:k alryordu. (lısTanBUL ANKARA CADDESİ Aayni zamanda kumandalar ve » D L ae n nnn T n tanımi 'azıı üyer, kenüzirile HMA e Te c Venedik gemisin! W . IŞ DD CONE ŞARTLARI ( için güvertede sağa sola koşul Ve SD ge gel | ruyordu.. mu;ludl | -rı:u_v: ı:. % .:ı'o ıî:':ı'm Fakat leventler — © b a Kevebi: e Bu ııf:r on:ıım'her birini, yenik (B | OLAN TARIFES! meleri mümkün olmıyan birer â5 - 1 lan gibi ü ŞA L eai a ğ Şi'r—ıı y.:’:::.,.ıııı yarmak B Sikibi ve Neşriyat Müdürü: Sğilya meydan D — HASAN RASİM US değilya, bütün dünyaya f ü : Forsaların bulunduğu yerin kâ- Pisında bir alkış duyuldu: — (VAKIT) Matbaaaı Basıldığı yer: “Şimdiki vaziyete bakılırsa, ar- tık toprak kazıp Mısırda eser çı - karmıya imkân yoktur. Tutanka- mon mezarının - keşfinden sonra Mısır hükümetinin çıkardığı ka - nun hafriyat yapma yolunda her hangi ferdi teşebbüslere — imkân vermiyor. Bunu ilmi <cemiyetler idare edecek., *“ Ben bunu doğru bulmıyorum. Çünkü Kahire müzesindeki tarihi keşfiyatım üçte birinden çoğu, fer- di teşebbüsler neticesinde çıkarıl- mıştır. Hattâ bugünkü kanunun çıktığı güne kadar elimize geçen her şeyi hükümete teslim ediyor - duk. “Hafriyat yapan, ancak bu işin zevki dolayısiyle hükümetin mü - saade ettiği bazı parçaları alabi - lirdi. Bu da, umumiyet itibariyle pek azdı. “Bugün ayni kaide, — hafriyat yapmasına müsaade — edilen ilmi cemiyetler için de caridir. *“Bunun için yeni kanunun, ta - rihi eserleri, hafriyat yapanların alıp götürdüğü noktasından çıka - rıldığı hatıra gelemez.., Ölen Lord Karnarvon ile bir .| likte Fravun mezarlarını bulan İn- giliz hafriyatçısı Hovard Karter, hafriyat üzerinde bir takım naza- riyelere de sahiptir. Hafriyat yap- tığı Lüksor — havalisinde bir kaç kraliçenin de mezarı bulunduğu - nu bilhassa Kleopatranın bulun - duğunu kestirmekteydi. Fakat Karter şöyle diyor: “Bu.- günkü kanun devam ettikçe Mi - sırdaki kraliçe mezarları hakkım- daki nazariyelerim, nazariye ola . rak kalacaktır.,, Bıçağım yere düştü, bana başka bir bıçak ver.. Evet!.. — Ben işim olduğu için müteessir değilim.. Fakat gelecek!.. O görüyorsunuz ya, bir hava veya rüzgârdan baş - ka bir şey değil.. Dostluk ve ar - kadaşlık çok başka.. Her şey o - nunla.. Ben bu dakikada burada imkân bulunsaydı, size şampanya açtırmak ve onu — dostluğumuzun şerefine içmek isterdim, Maama - fih bunu, burada şampanya yok diye boşuna söylenmiş bir lâkırdı telâkki etmeyin.. Size bu gece is- tediğiniz yerde şampanya ikram etmek borcum olsun.. İster misi - niz?.. miyorsun ve bu da — haddini aşı - yor!. Şimdi sırtımızdaki elbiseye varıncıya kadar her şey arkadaşı - mızın lütfüne medyun bulunuyo - ruz.. Ne zaman ve nasıl ödeyece - ğimizi bile bilemediğimiz halde bize para veriyor. Sen ise, cebinde ikraz edilen paradan başka bir şey yokken sana bunu sır£ — sıkıntını gidermek ve sana yardım etmiş ol- mak için veren zata şampanya ik. ramına kalkışıyorsun.. Yarın pa - ran kalmazsa nasıl gider de yeni - den ondan para istersin... Demir ilâve etti: — Dün akşamki hastalığa yeni- den tutuldu galiba!.. Nejad devam etti: — Ali bana — muharrirlerden birinin başına — gelen bir vak'ayı anlattı.. Bir sabah yaşlıca, üstü ba- şı temiz bir zat kendisine müra - caat etmiş.. Bir kaç — gündenberi ekmek bile alacak parası olma - dığını söyliyerek yardım istemiş. Müracaat — şekli, adamın acıklı ifadesi mubharririn iyilik damar - Tarını okşamış ve kendisine bir li - ra vermiş.. Akşam üstü Sirkecide- kimeyhanelerin — birinde yardım isteyen aâdamın bir masa başında rakı içtiğini görmüş.. Evvelâ gör - — Ali dedi, sen bugün müna - | sebetsizlikten başka bir şey yap - S "Ali Cengiz: — Fena bir niyet - taşıdıklarını ben de zannetmem. . Aradan çok zaman geçmeden yeniden eski neş'eleri yerine gel - di. .Gülüp eğlenmeye, tatlı tatlr konuşmaya başladılar. Artık karmları doymuştu.. Ya. vaş yavaş kalktılar.. Kapı önüne çıkınca, Naci.. — Sizden maalesef burada ay - rılmak mecburiyetindeyim, dedi. Ali karşılık verdi: — Bu kadar çabuk mu?. — Ne yapalım?. Sonra tekrar buluşuruz.. Nejad da: | — Masalesef, ben de ayrılmak mecburiyetindeyim.. Buraya ka - dar gelmişken kitabçıya uğraya - | yım.. Zaten romanı mı da yanıma | almıştım.. , Naci biraz evvelki ve etti: Ben eve gideceğim.. Yapıla- cak bir çok — işlerim var... Sonra yazıhanemi tertib etmek, kasayı yerleştirmekle uğraşacağım.. — Şimdi nerede oturuyorsun? — Beyoğlunda Suterazisi 3o - /| kağında.. İşte adresim.. Ali unut « |ma, yarın seni bekliyorum. . Sevinçle: —— Yarm!, A., Evet yarm, ya. | hut bir başka gün.. l — Niçin bir başka gün?. Her halde... — Çünkü.. Malüm ya.. Görüle - cek ufak tefek işlerim var.. Sonra Vev değiştirmek lâzım.. Demir gülerek: — Senin ev değiştirmen haki - | katen çok güçtür, dedi. Doğrusu bu sabah Nacinin gördüğü eşya - Tarı taşımak bir hayli yorucudur .. Nejad ilâve etti: — Muhakkak yarın şöyle bir âşıkane randevusu vardır. Ali Cengiz sert bir sesle: — Bunun için olmasa gerek .. (Devamr var) | İ sözüne ilâ.