d Gizli bir çete Pavrs isminde — bir zengini öl l '. 0 Poı is HafiveSI ( x : 9 ) i dürüp servyetini elinden almak istiyor. Fakat | * © Türk matbuatında bir yenilik olarak sayılacak bu roman, birinci İ Veüm asıl sahibi Evelin ismindeki yeği defa “HABER,, de çıkiyor. Bu romanı bir sinema seyreder gibi takib ; Polis hafiyesi x : 9 hırsızlar tarafından ka edecek, heyecandan heyecana düşeceksiniz. îlın genç kızı kurtarıyor. Ve çelenin re İsini af geT Mayyagyıyıll BÜY ai vererereerereni evcererererneAeKere Ka KEREN TÜUKASARA TA k—- -— 4 _g | ZZ UA DAMDAN ŞEFİN ADAMLARI F TÜT ALAR İSİN YUKARI ŞIKIYORLAR « “ ei - MA L 201 2090 BORJİYA N mülünün üstünde bir gayretle odaya çıkmakta olduğunu gördü. Sonra he- men Giakomonun söylemiş olduğu ka- pıya doğru koştu, aü <iz UMİT! Primver bir saat kadar şatonun bahçesine inebilmiş olduğu geceden beri Lükres Borjiya kendisini ziyaret etmemişti. Zavallı heran ölümü - bekliyordu. Düşüncesi pek sade idi. Fakat sadeli- ği kadar da müthiş! Kahraman kızın gayet keskin ve sivri bir küçük hançe- ri vardı. Kendisini bununla koruya- caktı. Sezar Borjiya alçağı Primverin odasında mel'un boyunu gösterince kızcağız bu hançeri göğsüne saplıya- cak, ölecek fakat sefil herife —teslim olmuıyacaktı. Ölümden hiç korkusu yoktu, Bununla beraber Ragastanın hali neye varacak diye düşündükçe içi kan ağlıyordu: — Öldüğümü haber alınca kimbilir ne kadar ağlayıp dövünecek.. Diye kendi kendine soruyor. Bu düşünce i- çini dağlıyordu. Bir gece Primver pencerenin kena- yına dayanmıştı. Akdenizin enginleri- ne doğru gözlerini gezdirerek derin bir hayale dalmağa hazırlanıyordu. Bir aralık pencerenin altında dikili buluünan hüthiş heykelin kaidesinin yanında insan gölgesine benzer bir şey gözüne ilişmişti. Biraz dikkat © dince bunun bir adam olduğunu anla- dı. Bu adam başını Primvere doğru kaldırdı, Eliyle işaret etti. Sonra güç- lükle duyulabilen bir sesle: — Ümit! Kelimesini söyledi. Primver bu ke- limeye ufak bir hayret çığlığıyle ce- vap verdi. Sonra hemen bir koltuğun Gzerine yıkıldı. İki elile şakaklarını sıkarak: — Ümit!, Öyle mi?. Acaba benim / için hâlâ ümit var mı, Ah! Bu müm- kün olsaydı!.. Eğer hakikaten ümit edebilseydim?.. Sözlerini kendi kendi- sine mırıldandı. Birdenbire sofadan acele acele a- yak sesleri duyuldü. Primver hemen ayağa kalktı. Dimdik durdu. Heyke- Tin yanında görmüş olduğu gölge ta- rafından söylenen “ümit!,, Kelimesi- nin bir mucize işareti ulduğunu zan- nediyormus gibi kollarını açarak oda kapısına doğru baktı. — Ümit!.. Ümit!.. Diye tekrarladı. Ne fayda ki, bu esnada oda kapısı şiddetle açıldı. Ümit verecek bir adam yerine namusunun cellâdı olmak ni- yetiyle Sezar Borjiya alçağı bütün vahşetiyle bütün mel'unluğuyle belir- di! İşittiği “Ümit!,, Kelimesi üzerine yüreğine biraz su serpilmiş olan bed- baht Primverin aklına hiç gelmediği halde Sezar Borjiyanın böyle birden- bire karşısına cıkışı, zavallının sap- sarı kesilmiş olan dudakları üzerinde, en müthiş istiraplardan, en müthiş şikâyetlerden daha acı bir gülümseme belirtti.. Onun bu halini görenler mutlaka delirdiğini sanırlardı. He- men hançerini yakaladı. Göğsüne sap- lamak üzere yukarıya kaldırdı. Hunçerin göğsüne saplanı vakit kalmadan Sezar Barjiya bir dımda onun üzerine atılarak iki bile- Kinden sımsıkı yakaladı. Ve 0 kadar sıktı ki kızcağızın parmakları gevşedi. Hançer elinden düştü. Şehvetle kıpkırmızı kesilen yüzünü Primverin yüzüne yaklaştırma! » yen Sezarın kanlı gözleri (fırıl fırıl dönüyor, göğsü körük gibi bir inip bir kalkıyordu. Nefes nefese olduğu halde boğazını yırtarcasına dedi ki: — Kont Almanın kızı! Seni seviyo- rum, Ne diyeceksin? M — Alçak canavar!,. Ben de senden iğreniyorum, Sen ne hült edeceksin?, Primver bu sözleri öyle hakaretle söylemişti ki her biri alçak Sezarın yüzüne birer tokat gibi indi. Sözle karsılık yeremiyeceğini anlıyan mel- un herif kızcağızı diz çöktürerek yal- vartmak için mütemadiyen bilekleri- ni sıkıyordu. | — Benden nefret ettiğini biliyorum. | Lâkin ben seni seviyorum.. Seni / isti- yorum.. Mutlaka benim olaçaksın!.. | Hattâ şimdi benimsin bile,.. İ Sezar bu sözleri söylerken iğrenç yüzünü Primverin güzel yüzüne yak- laştırmıştı, Zayallı kız bütün yeisini, bütün kin ve düşmanlığını, bütün ha- karetini toplıyarak vücudunun - üst kısmını geriye doğru çekti.. Ve “Tu!,, Diye Sezarın yüzüne tükürdü!, Alçak herif kudurmuş bir canayar gibi ho- murdanarak genç kızın bileklerini bı- rakmağa mecbur oldu. Zavallı Prim- yer ne yapacağını, kimden yardım u- macağını bilmediği halde pencereye doğru fırlamıştı. Sezar hemen hücum etti. Ve kız tam pencereyi açacağı 8- | rada üzerine atıldı, — Benimsin! Bana teslim olacak-| sın! Diyerek zorla öpmeğe çalışıyordu. Bilekleri zedelenmiş, nefret ve iğ- rençlik duyguları canına yetmiş olan Primver son bir çırpınışla — canavar Sezarı göğsünden kakarak geriye itti. Oysa tekarr saldırarak : Benimsin!. Bana teslim - olacak- sın! Diye homurdanmakta devam edi- yordu. ÜÖlüm derecesine gelmiş olan genç kız: — Ragastan!.. Gel yetiş!.. Nerdesin Ragastanım!. Diye haykırarak saçlarını yoluyor, nerede olduğundan habersiz bulunan aşıkından yardım istiyordu Tamam bu sırada: — Buradayım!.. Diye dışardan gelen korkunç” bir” -ayağu fırladı üstü başı kan içinde ol- ses top gibi gürledi. Ayni zamanda pencerenin camları parça parça oldu. Kanatları yerinden fırlayarak Raguas- tan gülle gibi odanın ortasına atıldı, Ve hemen Sezarın üzerine hücum etti. Neye uğramış olduğunu şaşıran alçak Sezar:; — Ragastan! Cehennemlik Ragas- tan! Diye geri çekildiği sırada Prim- ver de halecanından bayılmıs, ölü gi- bi yere düşmüştü. Sezar derhal belinden kısa ve ge- niş bir hançer çekti. Müdafaa vaziye- t aldı. Ragastan: — Gebereceksin! Diye gürliyerek onun üzerine saldırdı. İki rakip biribirlerine bir adım ka- lana kadar yakımlaştılar. Sezar çeki- lerek kendisini korumağa — çalışıyor Ragastan onun üzerine doğru yürüdü. İkisi de saçları ürpermiş olduğu hal- de biribirinin yüzüne bakıyor, hiç biri bir söz söylemeden soluk soluğa ne- fes alarak karsısındakinin kıpırdama- sını bekliyordu. Bu bakış ve bu süküt pek müthişti, 'Tam bu sırada yzaktan uzağa hıril- tıya benzer tuhaf bir ses geldiği, gece- nin karanlığında derinden derine çığ- lıklar koptuğu halde Sezarla Ragzas- tan bunu duymuyorlardı. Birdenbire Şöyülye bir adım attı. Sezar hancerini kaldırarak yurdu.. Lâkin bu Şövalyeye hiç bir zarar ver- medi. Çünkü hançer yalnız elbisesini delip geçmişti. Biran sonra iki düş- man gırtlak gırtlağa geldiler.. Uğraş- tılar, savaştılar, derken ikisi de bir- den düştü. Yerde yuvarlanmağa baş- ladılar.. Bu sırada bir kol yıldırım gibi indi. Arkasından korkunç bir çığ- | hik can acisiyle: — Aht.. Diye haykırdı. Döşemenin üzerinde kırmızı ve parlak bir Teke süratle büyüyordu. a Sezar Borjiya ağır surette yara- Tanmıştı. Kahraman Ragastan hemen ıFRFTE ĞDK öT