HABER ı İstanbulun en çok satılan ha-, kiki akşam gazetesidir. İlânla - rmı HABER'e verenler kâr e - derler, vrereeenasareRA Y saaamame | l reaben: ABER - vensemerecererersererAr KA KA kaa KA Ka KaN e kesen a ermrmErDE. Polis hafiyesi 'X:9 romanımız (10 ncu sayfada) İnerereencarerARARERALALELEERE KELELEREERERADAALEDAEEE” Osmanlıcadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu : 14 Örnek: 1 — Orlada gayri malür bir şey kalmamıştır. * Ortada bilin- medi': bir şey ka'-amıştır. 2 — Bu işin âkıbeti nereye vara - cağı gayri malümdur ” Bu işin sonu nereye varacağı bilinmez. Gayri mamur — Şenliksiz, yadba - yandır Gayri memul — Umulmadık. Örnek: En gayri mamul bir sırada karşıma çıkwerdi * En- umulmadık bir sırada karşıma çıkıverdi. Gayri menus — Alışılmamış, isinil -| “namış. İ Gayri meskün — Boş, 1ssız Ömrnek: Gayri meskün bir ada * Tssız bir ada Gayri meskün bir ev — Boş bir ev. Gayri mesul — Yükümsüz Örnek: Gayri mesul makaralırın müdahalesi * Yükümsüz - orunların hkarışması, Gayri muhtemel — Olamaz, olasız Örnek: Gayri muhtemeldir — O - Tamaz, olasızdır. İhtimal — Olabilirlik, olasıklık, o -| lasal, iktimal (T.) Örnek: Bu işte kazanmak olasılı - Ze Çiktmali) göremiyorum. — İkti - maldir * Olabilir, olasıdır. İhtimali — Olasık, iktimaliğ Örnek: Bu kadar ihtimali bir şey üzerine harekete geçmek doğru mu -| dur? Bu kadar iktimaliğ bir şey üze- rine harekete geçmek doğru mudur?| Ademiihtimal — Olamazlık, olasız -| Mümkün — İmkânlı Imkân — İmkân (T. Kö.) Ademiimkân — Imkânsızlık Gayri münasip — Uygunsuz Örnek: Gayri münasip hareket - lerde bulunanlar ceza görürler * Uy- gunsuz hareketlerde bBulunanlar ceza| görürler. Gayri münbit - Çorak Örnek: Gayri münbit arazi © Ço vak topraklar. Gayri müşmir — Verimsiz Örnek: — Gayri müsmir mesai — Verimsiz çalışmalar. Gayri müstakar Örnek : Siyasi vaziyet henüz gay - ri müstakar görünü) Siyasal durum henüz dursuz görünüyor. Gayri tabii — Dışnomal — (Fr.) A- normal. (“Dışnomal,, deki son “T,, ince öku- nacaktır.) Örnek:; Bu çocuğun bu yaşta bu kadar boylanması gayri - tabüdir. — Bu çocuğun bu yaşta bu kadar boy - danması dışnomaldir. Gayritabil —« Yanıç — (Br.) Con - tre-nature Örnek: Gayri tabii yollardan gi - dilerek özlü bir iş yapılamaz- © Ya - naç yollardan gidilerek — özlü bir iş yapılamaz, Gayz — Hımç Örnek: Gayz ile hareket edenler ekseriyetle haksızlığa doğru yürümüş olurlar © Hınç ile hareket — edenler Dursuz Örnek: Hiddetle kalkan ziyanla oturur * Öfke ile kalkan ziyanla o - turur. Hiddet etmek — Öfkelenmek Örnek: O kadar hiddetlendim ki, kendimi tutmıyarak kaba kaba söy - Tendim * O kadar — öfjkelendim ki, kendimi tutamıyarak kaba kaba söy- Tendim. Gazüb — Kugan, kızgın Örnek: Gazup çehrenin neler an- lattığını ben bilirim — Kızgın çehre- sinin neler anlattığını ben bilirim. Geda — Dilenci, yoksul Gehvare — Beşik Gencine — Gömü,hazne (T. Kö.) Gerdan — Boyun Gerdune — Araba Germ — Sıcak, issi Germi — Hız Örnek: Aralarındaki dostluğa bir kat daha gremi vermek için Arala. rındaki dostluğfa — bir kat daha hız vermek için. Geştü güzar — Gidip dolaşma, ge -| zip tozma Gıbta — İmren Örnek: İmren (gıbta) bir ahlâk eksiği değildir, sakınılacak - olan şey günü (hased) dür. Gıbta etmek — İmrenmek Örnek: Öyle güzel bir eser yaz miş uyunca âdela gıbta ettim “ ) | Örnek: Gıdasız vücut, yavaş ya - vaş yıpranır * Besinsiz beden, ya -| n anır. * Mugaddi — Besinli, besleyici Gayri mugaddi — Besinsiz Örnek: Bazı yemekler vardır ki, pek lezzetlidir, fakat gayri mugaddi. dir — Bir takım yemekler vardır ki, pek tatlıdır, ancak besinsizdir: Gilâf — Kın, kılıf Gina, istigna — Doysalık, bıkkınlık. naz (T. Kö.) Örnek Ayni yemekleri yemekten gına geldi © Ayni yemekleri yemek ten bıkkınlık geldi. — Bu adam is - tiğna nedir bilmez * Bu adam doy - salık nedir bilmez. mak. a Gına getirmek — Doysamak, bik - Müstağni — Doyuk Giriv « Çığlık Gışa — Zar Giybet — Çekiştirim. Giran — Ağır Girenbaha — Değeri çök Giran gelmek — Ağırsınmak Örnek: —Onun bu vaziyeti bana çok giran geldi * Onun bu durumu- nu cok ıuusaıluıı. Girilt « Girinç Örnek: Önümüzdeki mesele çok — Önümüzdeki sorum çok girinç bir iştir. Gü'ftar <mak (musab ve duçar »» mak) — Tutunmak, yakalanmak. Girive — Çıkmaz bilmiyorum. Girye — Ağlama Grup — Grup — Gubar «& Toz Gudde — Bez Kudruf — Kıkırdak Gülgüle — Çığıltı Örnek: Derken bir gülgule kop * tu * Derken bir çığıllı koptu. Gulüv — Üşüntü Guülüv (kıyam anlamına) — Ayak * lanma. Gurab — Karga, kuzgun Gurbet — Yadel Örnek: Gurbette kaldım — Yadel- de kaldım. (T. Kö.) ÖNERGELER Kılavuz sözleri üzerine, her listes | nin (ULUS) ta çıktığından başlamak üzere bir ay içinde, istiyenler ye « ni bir önerge ileri sürebilirler. Bun * lar T. D. T. C. Genel Kâtipliğine şu şekil altında gönderilecektir: ()nlıuc yuer)wm Sebebi: (lruom).......—-- Önemmşulu"' . -'(1) mza (1) Burada bir önerge gösteril . miyen yazılar Üzerine bir şey yapıla BB mıyacaktır. | kere h lığa di yüri bir eser yı ki- oku - Gayri mutabık sa Üymü, üyüşmez. f:k_rl_f*“k"'i'”"""“““fmı e D K Örnek; Kantına gayri mutabık bir Gazab — Kızgınlık Hased > Kııi-ıli. günü harekot — Kanuna uymaz bir hare - Ürnek: Gazaba uğradı © Kıazgın » Hased etmek — Kıskanmak, günü - het — Kantınla uyuşmaz bir hareket| 117a uğradı. leme, Gayri muti — Dikbaş Gazab l Hasüd — Kıskanç, ıuıı. v Gayri mümkün — İmkânsız - Hiddet - e Gida — Besin —— — z - — or6 BORJİYA — Söyleyin bakalım, ne demek isti-| ke teşkil edecek olan bir cinayetin yorsunuz. tarafınızdan yapılmış olmasına mani Maga yüzünü tamamen açarak ce- vap verdi: olmak için.. Rozitanın öz kızınız oldu- ğunu biliyordum. — Beni tanıyabildiniz mi muhterem Papa kızararak başını önüne eğdi: peder? — Evet, o günkü hareketin belki de — AL. Maga imiş.. Bu ndaya kadar | hana yaptığın iyiliklerin en büyüğü- peşimi nasıl takip edebildin. Maga? | Tivolide geçen vak'adan sonra nasıl ! gözüme görünmeğe cesaret edebili- yorsun?.. Evyelâ şunu bil ki bu anda benim değil senin hayatım tehlikede bulunuyor. —Rodrik! Beni yakalattırabilirsin ! Bu elindedir. Lâkin şimdiden haber yereyim ki, eğer ben burada bulun:- Mmazsam, mahvolursun!.. Ye dünyada seni benden başka kimse kurtaramaz ! Ihtiyar Borjiyayı gene bir korku aldı ve: . — Ne istiyorsan söyle! dedi, — Evvelâ bana tamamen itimat et- melisiniz.. Bu itimada lâyık olduğu- mu size ispat edeceğim. Bir kere teh- Tikeli bir hastalığa — tutulmuştunuz. | Doktorlar hayatınızdan ümidi kesmiş- lerdi. O zaman ben sizi tek başıma ölümden kurtarmıştım.. Doğru değil miz, | — Deoğru, hayatımı sen kurtarmış- tın! — Etrafınızı dehşetli düşmanlar almıştı. Benim oturduğum kenar mâ- halleye geldiniz, beni buldunuz. “düş- manlarıma karşı kendimi koruyacak bir çare bul,, dediniz! Ben de size müthiş bir zehir hazırladım. Zanne- dersem siz de arlık kimsenin Papalık tacına göz dikemiyeceği şekilde bu ze- hirden bol bol kullandınız!.. — Doğru Maga! Dlıııılırııdıı da ancak senin sayende yakamı siyı- rabildim. Buraları hep doğru. Lâkin Tivolide niçin benimle alay eder gibi hareket ettin?.. Sana öyle hareket et- mek yakışır mıydi?, Niçin öyle yap tın? e Hayatınızın üzerinde ağır bir le- dür. Beni bu suretle vicdanıma karşı büyük ve ağır bir mes'uliyetten kur- tardın! Hakkın var Maga! — O halde bana tamamen itimat et- meniz lâzım gelmez mi?.. — Lâkin Maga, hayatımın en müt- hiş anlarında seni daima karşımda buluyorum. Niçin benimle bu kadar alâkadar oluyorsun? Bana karşı ni- çin böyle fedakâr davranıp ölümden ve daha müthiş felâketlerden kurtul- mama yardım ediyorsun bunun sebebi nedir?.. Maga kendisini güçlükle tutarak az çok titreyen bir sesle: — Muhterem peder!. Bana cevap veremiyeceğim sualleri soruyorsunuz. Eğer bu sefer de, hayatımızı kurtara- bilmek için kendimde lâzım olan kuv- veti hissetmekliğimi isterseniz böyle sorgulardan vazgeçin! — Pek âlâl.. Demek ki bu bir sır?.. O halde ben de bu sırrt anlamağa ça- lışmıyacağım. Yalnız sen de buna bu- rada hayatımın niçin ve nasıl tehlike- de bulunduğunu anlatmalısın! — Yocoa!.. İşte bu olmadı!.. rını size söyliyemem.. — O halde maksadın nedir?. den ne istiyorsun?.. — Size bir teklifte bulunmak - isti- yorum. Şimdilik iki kişinin — hayatı tehlikededir. Bunlardan birisi sizsi- niz.. Ötekinin kim olduğunu birazdan söyliyeceğim, Siz bu zavallıyı kurta- rabilirsiniz.. Eğer onu kurtarırsanız ben de sizi kurtarırım.. — Anlıyamıyorum, kimdir?. — Könt Almanın kızı Köntes Beat- ris! Orala- Ben söylediğiniz BORTİYA ——— — Beatris mi?, Bu kızı ben ıl kur- tarabilirim !.. — Evet siz!. Dinleyiniz. Annesini öldürdünüz, kızını kurtarabilirsiniz... Kurtarmalısınız.,«Beatrisi Montefor- teden kaçırdılar, Biliyor — musunuz kim kaçırdı?.. Lükres!, — Lükres mi?.. Amma tuhaf şey ha!. — Bentris Monteforteden kaçırıl- dıktan sonra bu şatoya kadar sürük- Tendi. Hattâ hâlâ bu şatoda mahpus- tur. Lükrese emredin, Beatris derlıılı serbest bırakılır ! | — Ya teklifini kabul etmezsem ! — Orasını evvelce söyledim. Beıl-’ risin hayatına karşılık kendi hayatı- nızı kazanmış oluyorsunuz.. Hıyıh' | karşılık hayat! Eğer Beatrisin kur- tulduğunu ve sağ salim olarak yemi- ye bindiğini görürsem hayatınız teh- Tikeden kurtulur. Aksi halde hiç bir kuvvet sizi müthiş bir ölümün pençe- s«inden kurtaramaz! — Anlaşıldı muhterem peder! Ihtiyar Borjiya titremeğe başladı: — Beatrisi kurtaracağım! — Hem incil hem de istavroz üzeri- ne yemin ederim, O halde hayatınız da tehlikeden kurtulacaktır! Eğer Allaha imanınız varsa, size hayatınızı bir başkasının hayatıyle — değişmek fırsatını vermiş oldağundan dolayı 0- na şükrediniz, | Bundan sonra siyah elbiseli kadın süratle geri çekilerek gecenin karan" hığı içinde kayboldu. Hem korkan hem de hayret eden Papa, bir kaç dakika kadar şaşkın şaşkın — hakındıktan sonra Anjeloyu çağıydı. Genç papaz h_eıqı koşmuştu. Papa dedi ki: — Hakkın var Anjelo! Siyah elbi- seli kadın kimseye zararı dokunm- yan bir fakirmiş! Birisi için af dile-| meğe gelmiş.. — İsteğini —yerine — getirdiniz mi mühterem peder?. — Sana demin de söylemiştim ya,! ) Örnek: Onun bu girivinden nasıl c nanl - kurtulacağını —- 261 dünyada affetmek kadar tatlı bir şey yoktur. — Doğru muhterem peder. — Kendisinin fakir bir kadın oldu- gunu söylemiştin, demek ki onu tamı- yorsun? — Hayır efendim, tanımıyorum ! — O halde fakir bir kadın olduğu- nu nereden bildin?. — Üyle tahmin etmiştim muhterem peder! Papa genç Anjeloya şüpheli şüphe- li baktı. Lâkin onda o kadar saf o ka- dar bön bir hal gördü ki, bütün ku- runtusu biranda kayboldu. — Şatoya dönelim Anjelo!. Papa acele ile şatoya doğru yola koyuldu. Anjelo ise hem Papayı takip ediyor, hem de heyecanı son dereceyi bulmuş olduğu halde: —Acaba Maga Papaya ne dedi? Ne- ler söyledi? Aralarında neler geçti? Yoksa Maga beni ele mi verdi? Eğer böyle bir şey yaptıysa mahvoldum.. İşim bitti demektir! Düşüncesini ak- lmdan geçiriyordu. Bir aralık etrafına bakındı. Lâkin bu srrada şatonun büyük kapısı önüne varmışlardı. Etrafında meş'aleli mu- hafızları olduğu halde Lükres de tam kapıdan çıkıyordu. Babasını görünce hemen kaşlarını çattı. Bu hal canının sıkıldığına delâlet ederdi. İhtimal ki Lükres babasını bir daha sağ olarak göremiyeceğini sanıyordu. Maamafih düşüncesini saklıyarak : — Ah babacığım, ben de sizi arama- ğa çıkıyordum. Geç kaldınızı. merak ettim ! —Sağ ol kızım!. Bir evlâdın baba- sına göslerebileceği sevgi bu kadar e- labilir.. Lükres kızım, baban hakkın: daki bu düşkünlüğün beni hiç bir va- kit bu anda olduğu kadar sevindirmer Mişti.. Gel evlâdım. Seninle konuşa« cak mühim şeylerimiz var! Arkasını Lükres takip etmekte ol- duğu halde Papa dairesine girdi. Pa-