9 Nisan 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

9 Nisan 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

sanlıca klavuzunu neşrediyoruz 1 — Öz türkçe kö y ş r ıı. beıdm sözlerin karşısına (T. ğo)ı M ö alâmeti) konmuştur. ğı'ri ıukh):nda sırası ile uzmanlarımı- zın (mütehassıs) yazılarını gazete - lere vereceğiz. A 2 — Yeni konan kdfııll!cılmn"ı)ı ayırd edilmesi için, — gereğine göre, fransızçaları da yazılmış, ayrıca ör - nekler de konulmuştur. 3 — Kökü türkçe olan kelimele - rin bugünkü işlenmiş ve kullanhd:,: şekilleri alınmıştır: Aslı ak olo!:_ : aslı ügüm olan hüküm, tu_rkçe çek.. kökünden gelen şekil gibi. İnsiyaki — İçgüdel — (Fr.) İnstin- cüf. d * * a]ı ek: İnsanların da insıyali ha'gar;leri vardır. — İnsanların da içgüdel hareketleri vardır. © Les hommes aussi ont des actes instin - tifs. Gark — Batma : Örnek: Geminin garlı, yalnız i - çınde'l:lere değil, onların akı;aba ve taallükatına da büyük bir felaket.ol- du — Geminin batması, yalnız için - dekilere değil, onların soyuna sopu - “ na da büyük bir felâket oldu. Garketmek — Batırmak Garkolmak — Batmak. Müstağark, mağruk — Batmış, ba - uk ır ;ıütnlt — Dalım : — Örnek: Hali istiğrakta ne yaptı - Şını bilmiyor — Dalım — halinde ne yaptığını bilmiyor. İ — İ — — a — — ———T Gasl — Yunu : Örnek: İslâmiyette mevta badet'. gasil defolunur © İslâmlıkta ölü yu- nudan sonra gömülür. Gasletmek — Yumak Gasp — Kapaç Örnek: Eski zamanlarda derebey- leri için gasp bir hak sayılırdı — Es. ki zamanlarda derebeyleri için kapaç bir hak sayılırdı. Gasıp — Kapman Gaspetmek — Kapmak zorla almak Mağsup — Kapık Örnek: Mağsup, kimin elinde bu- lunursa bulunsun istirdad Kapık kimin elinde bulunursa geri alınır. Gaşyetmek — Kendinden geçirmek Örnek: Gurubun bu güzel işıkları beni gaşyetti ” Gün batısının bu gü- zel ışıkları beni kendimden geçirdi. Gaşyolmak — Kendinden geçmek Gaşy içinde — Kendinden geçerek Gastsetmek — Daldırmak Gavr — Dip Gavvas — Dalgıç Gaybubetinde — Yokken Örnek: Onun gaybubetinde işle - rine kim bakacak ” O yokken işleri- ne kim bakacak? Gaye — Erek — (Fr.) But. Örnek: Bütün Türk çocuklarını okutmak başlıca gayemizdir — Bütün Türk çocuklarını — akutmak başlıca ereğoimizdir © Notre but principal est dinstruire tous les enfemts Tures. Hedef — Amaç — (Fr.) But. Örnek: — Ordular! İlk hedefiniz edilir -| 'Akdenizdir — Ordular! İllk amacınız but est la Möditerrante Maksat — Vargr — (Fr.) İntentiön Örnek: Ankaraya gelmekten mak- sadım sizinle görüşmektir — Ankara- ya gelmekteki vargım sizinle görüş - mektir. * Sizi görmek vargısı ile (maksadı ile) Ankaraya C'est darns| Üintention de — vous rencontrer (de causer avec Vous) gue je suis venu Ğ Ankara. Matlub — Alacak — (Fr.) Crgdit, avoir, erdance Örnek: Omdatn yüz lira matlubum var — Ondan yüz lira alacağım var. Matlub — İstek * (Fr.) Dösir Örnek: Matlubunuzu istaf edemi- yeceğim ” İsteğinizi yerine getiremi- veceğim ” Je ne pourrai pas accom. plir votre desir. Mefküre — Ülkü, ideyc' — İdeal ' : Temenni — Dilek — (Fr,) Souhait. vocu, demande sollicitude Örnek: — Sizden temennim odur ki * Sizden dileğim odur ki: Temenni etmek — Dilemek Gayet — Pek, pekçok Gayret (Bak: cehd sây) — Çalışma, çabalama, düşürme Gaytere gelmek — Davranmak, can- lanmak Gayrete getirmek — Davrandırmak, (Fr. ' canlandırmak Gayretkeş — Yardakçı — Örnek: Arkadaşlık iyi r, güy- retkeşlik kötüdür — Arkadaşlık iyi şeydir, yardakçılık kötüdür. Gayt — Özge Örnek: Gayrendiş ” Özgecil Gayri « — Yad -, sız, « maz Örnek: Cazip * Gözen; gayri ca- zip ” Yadgözen, milli gayri milli * Yadulüusal. Gayri muvafık — Uygunsuz Gayri kabili icra * Yapılamaz. Gayriahlâki (Bak: ahlâk takımı) — Yadahlâksal (“L,, ince okunut), ahlâk. sızca Gayrielâstiki — Esnemez Gayriiradi, gayriihtiyari, — İrdesiz. ce, istemeksizin Örnek: J — Gayri iradi hareketler için kanun cezayı tahfif eder — İr . desizce hareketler için kanun cezayı azaltır. 2 — Gayri ihtiyari olaralk: hatırını- zi kırdım — İstemeksizin — hatırınızı kırdım. Gayri kabili avif — Bağışlanmaz Örnek: Bu kusurünuz gayri kabili afiv netayiç tevlit etmiştir — Bu su. çunuz bağışlanmaz sonuçlar doğur - muştur. bi Gayri kabili inhina — Bükülmez Örnek: Onun gayri kabili inhinu bir yaradılışı vardır. — Önun bükül. mez bir yaradılışı vardır. Gayri kabili itiraz — Sözgötürmez Örnek: Bu, gayri kabili itiraz bir bedahettir — Bu, — sözgötürmez bir besbelliktir. Gayri kabili kıyas — Bambaşka, eş- SİZ Örnek: O, akraniyle gayri kabili kıyas bir çocuktur. — O, taydaşların - dan hbambaşka bir çocuktur. Gayri kabili şifa — Onulmaz, savu:. maz Örnek: — Bu hastalık gayri kabi'i şifadır © Bu hastalık onulmaz (sa - -— Ulusal;! . —— — dan Türkçeye Söz * vuşmaz) bir hastalıktır: Örnek: Onün asabiyeti artık gay- ri kabili tahammül bir dereceye gel- di — Onun sinirliliği artık çekilmez bir dereceye geldi. Gayri kabili telâfi — maz Örnek: Bu, bütün beşeriyet için gayri kabtli telâfi bir ziya olur * Bu, bütün insanlık için — yerine konmuz bir kayıp olur. Gayri kabili teze!zül — Sarsılmaz, yerinden oynamaz. Örnek: Türklüğün terakki edece- gine gayri kabili tezelzül bir imanı - miz vardır * Türklüğün ilerliyece « Yerine koön - gine sarsılmaz bir inanımız vardır. Gayri kati — Kesimsiz, — kestirile mez Gayri mahdut — Sınırsız, çevrilme . miş Örnek: 1 — İçimizdeki çalışma hevesi gayri mahduttur ” İçimizdeki çalışma isteği sınusızdır. 2 — Gayri müahduüt arazi Çevrilme- miş topraklar. Gayri mahsus — Belli belirsiz, du yulur duyulmaz, duyulmuiyacak kadar Ürnek: Ondaki tebeddül, henüz gayri mahsus bir haldedir * Ondakı değişki, hentiz belli belirsiz (duyu- 'ur duyulmaz) bir haldedir. Gayri malüm (Bak: meçhul) — Bi . lîıımedik, 'bilinmez. 4 TF" (Lütfen sayılayı çeviriniz) Göyri Kalkli tükammilü <- Çekilsmi 'dkdenizdir — Soldats! Votre praınir.r_ BORJİYA 268 paz 'Anjelo da onlarlal beraber içeri- ye sokuldu. -—i - YEİS VE KEDER İhtiyar Maga Sezarın _Kfıpreraya gelmek ihtimalini söylediği zaman Ragastan beyninden vurulmuşa dön- dü. Şimdi müthiş hakikati, Lükresin | ne suretle intikam almak istediğini anlıyordu. Bu sırada omuzuna bir elin dokun- duğunu hissetti. Bu balıiıçıy'dı. Ra gastana arkasından gelmesini rica © diyordu. Şövalye uykuda yürüyen a- damlar gibi ne yaptığını bilmez bir halde balıkçıyı takibe başladı. : Balıkçının kulübesi iki odadan | baretti. Birinci odar hem müutfak, hem yemek salonu, hem de yatak odasıydı. İkinci oda öteberi konmağa mahsustu. İçeriye ocakta yakılmak üzere _çalı çırpı ile odun yığılmış, taımı kirişle- rine balık ağları gerilmişti. a I nt bir — tarafa Mâ-aâr“hkmw yğğyelken bezleri- nin örtmekte olduğu bir mahzen ka- pağı meydana çıktı. Balıkçı bu kapa- ğt açtı. Bir merdiyenden indi. Orta büyüklükte bir mahzene yardı. Bura> sı, kulübenin aksine olarak, süslü ve güzel döşenmişti. Mahzende üç demir karyola ile bir masa, bir çok iskemle- ler ve bir yiyecek dolabı vardı,. Balık- Şi ” Burası emniyetli bir yerdir. Lâkin sokağa a 'm.iı:;::m soyunmadan kendisini bir karyolanın üzerine attı. İspada Kapya da yanındaki karyolaya uzan- dı. , ü u sırada ş&ivalyeniıı neler düşün: » düğîl malüm !.. Lâkin Ragastan hayal ile vakit geçirecek yaradılışta değil- di. Düşüncesi çabucak pratik tarafa döndü. Bulunduğu fena halin iyi dö- nebilmesi için çareler aramağa başla- dır. Bir saat kadar yeis ve kederle çar- ancak geceleri çıkabileceksi- pıştı. Gerçi tamamen tesejli bulmağa imkân yoksa da istirap yükü altında ezilmemek ve bütün kuvvetini toplrya- rak faaliyete geçmek çaresini karar- laştırdı. Karyolasından aşağıya atladı. İs- pada Kapyaya seslendi. Lâkin sadık uşak, efendisi gibi aşka düşmemiş ol- duğu için rahatça uyuyordu. Ragas- tan ona gıpta ile baktı. Sonra onu u- yandırmağa kıyamıyarak kulübenin zemin katına çıktı. Balıkçıyı — orada buldu. Ağlarını tamirle uğraşıyordu. Ragastan sordu: . — Demin konuştuğum ihtiyar ka- dın nerededir?.. — Sizinkine benziyen bir odada.. — Burada kaç gün kalactağını bili- yor musunuz? — Balıkçı endişeli bir sesle sordu: — Siz de buraya o iş için gelmedi- niz mi? — İIhtimal.. Lâkin ihtiyar kadının yarın burada bulunup bulunmıyaca” ğını söyleyin! — Yarm ve yarından sonra da bu- radadır. Ragastan sokağa, — çıktı. — Acele şatoya doğru yürümeğe başladı. Gece her taraf karanlık olduğu gibi Şöyal- ye de memleketin yabancısı idi. Hiç bir yeri bilmiyordu. Bununla beraher hiç tereddüt etmeden ileriye doğru yürüdü. Bir müddet caddeden gittik- ten sonra kumsala sapmıştı. Gecenin karanlığı içinde gözüne hayal meyal bir bina ilişti. Bu Lükresin şatosuydu. Ragastan yalçın kayalardan yu- karıya tırmandı, Şatonus her tarafını dikkatle tetkik etti. Şatonun etrafın- da içi su dolu hendekler açılmış oldu- ğunu gördü., Hendeklerin boyunca yü- rümeğe başladı. Bir saat sonra gene başlamış olduğu yere geldi. Şatonun bütün etrafını dolaşmışı büyük kapı- sının önünden geçmiş, fakat hiç bir taraftan iceriye girmek imkânı olma”* dığını anlamıştı. . Bplllfl 265 AA -— '- , belirdi. İhtiyar Papa gölgeyi görmüş- tü. Korkudan ve vehimderni titreyerek Anjelonun elini yakaladı: — Görüyor musun? —Evet görüyorum! Hiç korkmayın müuhterem peder! Şimdi muhafızları çağırırım. Gölge yavaş yavaş yaklaşmıştı. Bu baştan ayağa kadar siyahlar giyin- miş bir kadındı. Anjelo onun kim ol-| duğunu bir bakışta tanıdı. Çünkü si- yah elbiseli kadın: Maga idi! HAYATA KARŞILIK HAYAT Muhafızları çağırmağa hazırlan- mış olan papaz Anjelo bundan vaz- geçti. Papanın son saati, ölüm vakti gelmişti. İhtiyar Borjiyanın kulağına şu sözleri fısıldadı: — Muhafızları çağırmağa lüzum yok, siyah elbiseli kadından korkma- yın,. Kimseye zararı dokunmaz. Fa- kir bir kadındır. Adada kendisini her- kes tanır! Anjelo, bu ıssız kumsal üzerinde, bu tenha yerde hemen geçmek üzere bulunan faciayı gözünün önünde can- İandırarak iki adım geri çekildi.. Ma- ga şimdi Papayı öldürecek diyordu. Roza ağır ağır ilerlemişti. Papa- nın önüne gelince durdu. Maganın başına atmış olduğu bir omuz atkısı yüzünün bir kısmını örtmüş olduğu i- çin Papa onun yüzünü göremiyordu. Sert bir sesle sordu: — Ne istiyorsun?. Maga ancak Papanın duyabileceği bir sesle; — Rodrik Borjiya ile yalnızca gö- rüşmek istiyorum.. Sonra Borjiyanın cevabını bekle- meden devam etti; — Müthiş bir cinayet tasarlanıyor, Hayatmız tehlikededir. Sözümü din- lerseniz kurtulursunuz,, Dinlemezse- niz mahvolduğunuz gündür. Ona göre KA B 4 iki halden birini seçin! Hem de çabuk olmanız lâzrmdır. Maganın sesini işitince Papaya bir titreme geldi. Bu sesi tanıyordu. Lâ- kin nerede duymuştu.. Evet bu kadın doğru söylüyordu. Hakikaten hayatı tehlikedeydi, Esasen işin böyle olaca- ğını o evvelden hissetmişti. Demek ki duygusu kendisini aldatmıyordu, Hayatı teklikede!.. Borjiya gayet yavaş bir sesle; — Beni kurtarabileceğinizi söyle- miştiniz değil mi? diye kekeledi. — Evet! Yalnız başıma sizi ölüm- den kurtarabilirim, Lâkin sözlerimize kulak kabartmakta olan şu papazı bu- radan defediniz.. ç İhtiyar Borjiya bir dakika” kadar müthiş bir tereddüde kapıldı. Ya bu kadın yalan söylüyorsa?., Ya papazı defettirdikten sonra onu bir tuzağa düşürürse!.. Fakat bir taraftan da ya doğru söylüyorsa? Hakikaten ken- disini kurtaracaksa!,. Hayır, hayır... Kadın doğru söylüyor. Papa, bir insa- nn yalan söylerken takındığı tavırla- rı pek iyi bilirdi. Hemen papaza dön- dü; — Anjelo oğlum!. Buradan - çekil bizi yalnız bırak!. Emrini verdi . Maga: p — Konuştuklarımızı duyamıyacak kadar uzağa çekilse yeter. Bizi göz- den kaybetmesi lâzım değil., Bütün bütün gitmesin, İhtiyar Borjiya geniş bir nefes al- dı. Papazın bütün bütün gözden kay- bolmaması mümkün bulunduğundan dolayı sevinmisti. Dedi ki; — İşitiyor musun Anjelo? Biraz ö- teye ayrıl, lâkin kumsalı bütün bütün bırakıp gitme.. Gözlerim daima seni göretek! Gözönünde bulüun fakat u- zakça dur ! i Papaz emri tuttu. Yirmi adım ka- dar uzaklaştı. Papa Magaya döndü; 34 Forma:

Bu sayıdan diğer sayfalar: