—İrimmmmie ci —İABRE v İktam Posası Hitler neye güveniyor (Baştarafı 1 ncide) di Üüzerine hücum — etmesinden korkmıyor mu?. Acaba ondan kat kat kuvvetli olan umumi harb ga- liplerine karşı elinde — müthiş bir silâh mı var?. Yoksa tehlikeli bir blöf mü yapıyor.. Son gelen Avrupa — gazeteleri müthiş bir sır fısıldıyorlar.. Diyor- lar ki: “— Almanyanın elinde “ölüm şuar,, denilen, ve şimdiye — kadar fevkalâde gizli tutulan müthiş bir silâh vardır. Bu esrarengiz şua her hangi bir motörü derhal dur - | durmakta ve tesadüf — ettiği canlı | şeylei derhal öldürmektedir. Yapı- lan tecrübeler bu hakikatı tama - miyle ortaya çıkarmıştır. Ve bu esrarengiz şua hakkında şu malümatı veriyorlar: *“Ölüm şua'ını,, ilkönce Grindeli Mâathews isminde bir İngiliz mü - | hendisi keşfetmiştir.. O zaman tavşan ve öküz üzerinde tecrübe - ler yapılmış, ve bu şuaın hayvan . ların kalbini durdurmak suretiyle yıldırımla vurulmuş gibi — derhal öldürdüğü tesbit edilmişti. Bundan başka bu şua — elektro mekanik ile işliyen makinelere de tesir ediyordu. Fakat butesir pak müphemdi... Avrupa gazeteleri bir zaman bu keşiften bahsettiler, — fakat sonra birdenbire bahsi kestiler. Az bir zaman icinde mühendisi ile keş - fettiği şua unutuldu. Fakai Alman fen adamları bu işin sonu'.u bırakmadılar. Bir fır- sat'a İngiliz mühendisini Alman - ya gelirdiler. Keşfettiği şua üze- “vrinde uzunçalışmalar yaptılar. Ve miştir. “imeticede bünu tekâmül — ettirerek fevkalâde müessir bir hale soktu - f ha. İngiliz mühendisi de esrarengiz bir surelte ortadan kaybolduğun- dan bu şua yalnızca Almanların | elinde kaldı. Şimdi bu şuamn plânları Berlin müdafa nezaretinde Göringin o - dasında büyük bir demir — kasa içinde durmaktadır. Bu kasanın üç ayrı cins kilidi ı | vardır. Ve anahtarlardan biri Hit - lerde, biri Göringde, biri de AL manya erkânı harbiye dairesinde bulunmaktadır.. Bu üç şahsiyet bir araya gelmeden kasa açılamamak- tadır. Bundan bir iki ay evvel Cenubi Almanyada Münihte bu esrarengiz şua tecrübe edilmiştir.. O — gün Münihten çıkmak isteyen bir oto - mobil şehirden ayrıldıktan bir ki - lometre sonra birden bire durmuş- tur. ş Şoför makineyi muayene ettiği halde hiç bir bozukluk görmemiş ve otomobilin hangi sebepten do - layı işleyemediğini bir türlü anla - yamamıştır. Bu esnada Münihten ikinci bir otomobil görünmüş, bu da tam bi- rinci otomobilin hizasına varınca birdenbire durmuştur. Bir — sar içinde böylece yolda kalan ve bir türlü neden dolayı işlemediği an- laşılamıyan otomobilin sayısı elli - yi bulmuştur. Şoför ve yolcular büyük bir en- dişe içindeyken uzaktan bir süvari zabiti görünmüş ve kındıkrıu —Merak etmeyin! Beş dakika sonra motörleriniz — işleyecektir! demiştir. Hakikaten aradan tam beş dakika geçince motörler - bir - denbire işlemeğe başlamış, ve oto- mobiller yollarına devam edebil - mişlerdir. Bu hâdisede — “ölüm şuar,, nın makinelere ne kadar kuvyetle te - sir ettiğini gösteriyor. İddia edil - diğine göre makineleri durduran bu şua ufak bir hareketle/ derhal canlılara da tesir edebilecek ka - biliyetteymiş... meselâ insanlara tesir edebilmesi | için aradaki mesafenin az olması lâzımmış.. . Yukarıda da dediğimiz gibi Al- man topraklarından sızan bu riva- yetler belki de hakikaten bir blöf den, bir uydurmadan — başka bir şey değildir. Fakat Fransa hükü- meti Almanların elinde böyle bir şıla olduğuna inanmıştır. Ve dün- ya âlimleri de elektrikle — işleyen makineleri durdrabilecek bir şua - ın keşfedilebilmesine imkân gör - mektedirler. Böyle bir şua karşısında, bilhas- sa tayyarelerinin para etmiyece - ğini düşünen Fransızlar şimdiden buna mukabil bir çare arıyorlar . Şimdilik buldukları çare, tayya - releri Dizel motörleriyle işletebil - mektir. Bu motörler elektro mekanik ol- madığından şua bunlara tesir ede- memektedir. Fransız hükümeti Dizel motör - lerini tayyarelere tatbik edecek o - lan mühendise on — milyon frank mükâfat vaddetmiştir. Çekoslovakyada — bir tayyare fabrikası da hususi bir nevi ma - zotla işlemek şartiyle — böyle bir tayyâre imal ettiğini ve bunun için tecrübeler yaptığını ilân et - “Eğer Almanların — icatları - ki Fransızların buna inandıklarını söylemiştik - hakikaten doğru ise bu takdirde dünyanın harb silâh - larr kısmında yeni ve büyük bir inkılâb olacak demektir. Bunun da bütün insanlığı felâkete sürük- liyeceği muhakkaktır. |Yeni maliye teşkilâtı Alınan malümata göre Maliye Ba- kanlığında yapılmakta olan — ıslâhat için proje hazırlanmıştır. Yakında Kamutaya verilecek olan bu projeye | göre Maliye Bakanlığında iki müste- şarlık olacaktır. Bunlardan biri doğrudan doğruya idari işlerle, diğeri ise Maliyeye mer- but inhisarlar gibi sair mall müesse- selerle meşgul olacaktır. Vilâyetler- deki mali teşekküller de yeni şekiller alacak, ve defterdarlık usüllerine ni- hayet verilecektir. 330 doğumlular çağırılıyor Eminönü Askerlik şubesinden: 1 — 330 doğumlu ve bunlarla muamele gören kısa hizmetlilerin ehliyetnamesizleri 1 - Mayıs - 934- de ihtiyat zabit mektebine gönde- rileceklerinden 25 Nisan 935 de şubeye geleceklerdir. 2 .— Askeri orta — ehliyetliler 1 Temmuz 935 de, tam ehliyetliler 1 Eylül 935 de ve yüksek ehliyet - lilerle deniz sınıfına ayrılmış olan- lar1- 2.Teşrin -935 de sevke tâbi olduklarından aldıkları ehli - yetnamelerini henüz şubeye yaz - dırmayanlar çağrılma günlerinden evve| şubeye göstermeleri ilân o - lunur. ZAYI — 1615 sicil numaralı ehli- yetimi ve arabanım kazanç vergisiyle nüfus kâğıdımı zayi ettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü yok- tur. — Yemiş iskelesi arabacılarından Ziya Yalnız canlılara, ' Sabah Gazeteleri | ne diyorlar? W “Ingiltere, Alman tayyareciliğinden Nakleder ! HABER'in BT abnan korkuyor mu?,, —4 VA -NO ) | tefrikası İ Ask ve His Romamı KURUN — Asım Ux bugünkü baş — yazısında Alman — tayyareciliğinden | Kadımın gözlerine bakınca, er- Bu uyuyan evin bir rüyası hali - bahseltmektedir. Hitlerin — Sir- Con Simonla konuşluğu cenada — Alman hava kuvvetlerinin İngiltere ile mib savi olduğunu itiraf ettiğini, ve Alman tayyareciliğinin daha yüksek olduğu- nu söyledikten sonra İngilterenin bu vaziyet karşısında emniyetini kaybet- tiğini, ve tehlikede olduğunu ilâve e- | diyor. Neticede İngilizlerin Alman- larla anlaşmak istemesinin bir - sebe- | bini de Alman hava kuvvetlerinin bu yoldaki ilerlemelerinde ve tefevvu | kunda buluyor. CÜMHURİYET — Yunuz Nadi bu günkü başmakalesinde İstanbulu gü- zelleştirmek için yapılacak işlerden bahsediyor. Bu münasebetle Ayasof- yanın müze haline konmasının çok ye- yerinde ve çok iyi bir iş olduğunu | Bunlar, hatıralarla ve ihtirasla pek fazla dolu gözlerdi. Ve bu kollar, mahcub nişanlılık çağlarının ace - mi kolları değildi. dersini çok iyi öğrenmiş bir tale - benin ağzına benziyordu. Aşklarının ikinci safhasındaki, Avrupa seyahatlerindeki sevgilisi Kâmile ile karşı karşıya idi, şim G Öteki nişanlı, kaybolmuştu. Bu hararetli öpücük altında , söyledikten sonra yalnız adliye sara-| erkek, öyle bir hüzmne kapıldı ki, | gt ankazının burasını çok çirkenleştir- diğini ilâve ediyor. Neticede bu ankaz kaldırıldıktan sonra yerlerine apartı- | . . Ü. man yapılmasının çok fena olacağını iğilen bu b."' iki 'ı"l' bütün manzaraymı kapatacağını, bun: kaldırdı. , dar yapılırsa ve şehir tanzim edilirse Kadın: gelecek seyyahların masrafı kat kat — Yok, hayır.. kapatacağını söyliyerek yazısını biti-| gibi olalım!.. Tiyor. Beyaz tellerin pırıldadığı şakak. ZAMAN — Zaman imzalı yazı Mu: | lavı okşadı, tekrarladı: soliniyi iklde bir müdafaa eden Be-| — Eşkisi gibi.. yoğlu gazetesi sahibi Primi'ye çatıyor. k Yazı şöyle bitiyor: | ; Ko::nın konuşmasından kork- “Primi bügünk3 Faşist — İtalyayı| YS Kai müdafaa edeyim derken bir pot da —“Suı... Sakın ha.. - dedi. . Bir kıriyor ve diyor ki: 1935 İtalyası ar- | $ey söyleme...... Tei ttk 1914 İtalyası değildir.,, Bu Htalya- Karşı karşıya, öylece bir müd - det durdular... nın 1914 de müttefiklerinin aleyhinde Kadın dirseğini, Vahidin vücu - harbe ıi_nııe_klı vefasızlık ettiğini ©- çıkça ittraftır. Halbuki İtalyayı, 1883 duna dayamıştı.. Avuçlariyle yü - züne sanki bir çerçeve yapmıştı. den beri devam eden gayet kuvvetli Erkek ise, karısır. - beline kolu- bir müahedeye rağmen Almanya a- leyhinde harbe girmeğe teşvik edenle- ŞA rin başında o vakit gazeteci olan M.| nu dolamıştı. Derin derin düşün - Musolini bulunuyordu. Apyni M, Mu-| celere dakmıştı... solini ise bugün başvekildir. Şu halde| — Artık denzin sesimi ııı(lıvnrlar Beyoğlu meslekdaşımıza soruyoruz: dt Ortada değişmiş bir şey var mı?,, AKŞAM — Akşamcı bugün yazmış olduğu yazıda vapur ve tren gezinti- lerinden bahsediyor. Geçen sene - Sa- pancaya yapıldığı gibi tenezzühlerin| hayali değildi. .Kâmilenin naza - çok Faydalı olduğunu söylüyor. Ve bu | vında ise, Vahid, — kabahatli zeve iş için bir teşkilât yapılmasını tavsiye | glmak hususiyetini kaybetmişti.. edetük yansınş Öltiriyor; Biri Vahid, öteki ise Kâmileydi. st:vmsu — Bir yıldız — imzalı | Biribirlerinin © derece alışkın ol- vazı talebenin gazete ve mecmua oku- masıtu meneden bir husust — meklebe f:::" Ka ve erkaktlar.. İşte o şiddetle hücum ediyor. Ve gazelenin İlk Afa leriik buriye ai? di itapları kadar — talebe, Mi < n Te D leri vakit, gece, bahçeyle evin gö - Kâmile hayrete düştü.. Biraz doğ- » dedi. - Eskisi Elemlerini, gamlı - saatlerini nice vakittir besteleyen — denizin sesini.. . Vahidin aradığı — artık, nişanlı faydalı olduğunu söylüyor. 5 Ka :01 ğ rünmesine mâni oluyordu. I..i.:ı.: İRTİHAL deniz komuşuyordu.. Ve bahçel Şehzadebaşı Taştekne mahalle - | doğarken, Vahid, Kâmileye, bah- si, Kayserili Ahmetpaşa sokağın - | çeyi, denizi, evin her yerini göster- da19numaralı hanede bahriye | mişti. mektupçuluğundan mütekaid Yarın. Bay Abdürrahim Fazıl busabah | — Bu sefer, yarın nasıl olacaktı ?. vefat etmiş cenazesi yârım evinden Fakat yarmın ne ebeınmıyetı kaldırılacaktır. vardı. —Üi Hrrdlllüğeeüiüüğrs) e “Epreflarında, işte, gene - behçe- Şırköyde bir — - nin kokusu ve denizin sesi duyu - ada çıktı luyordu.. Bu güzel rayihaların nereler - Döct beş gün evvel Şarköyde tuhaf den gelebileceğini, Vahid, haya - bir jeolojik hâdise olmuştur. Deniz kenarındaki sırtlar birdenbire denize| linde canlandırıyordu.. Ağaçları, Çökmüş, buna mukabil — denizde 300 tarhları... S metre uzunluğunda ve 50 metre ge| — Hatıralar, bibirilreyile mezco - nişliğinde bir ada meydana çıkmıştır. luyordu. bi Çok geçmeden, hatıralar - silin- Döviz kaçaiçılığı di. Onların yerini: ü_ıııdiniı: he - Alınan bir habere göre — İstanbul| * tuttu. — 'Vakid ile- Kâmile, Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Bü-| ZA'man ve mekân mefhumunun d rasu yeni bir döviz kaçakçılığı tahki-| $taa çıktılar.. katına el koymuştur. Bu kaçakçılığın | bir İtalyan vapur acenlası tarafından yapıldığı şüphesi üzerine malümatına | müracaat edilmek üzere üç — İtalyan, | Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Bü- Yosuna çuğrılarak sorgüya çekilmiş | tir. Diğer taraftan evvelki gece Harzi- yan vapuruna gitmekte olan Mizrahi | isminde birinin üzerinde 1500 Mret | bulunmuş, ve tahkikata başlanmıştır. kek, beklediği bakışları bulmadı .. | rularak gecelik entarisinin üzerine | tultu ve | güzel kokular yükseliyordu. Gün Esir Kadın Yarı açılan bu ağzın mahcub ve | taze dudakları yoktu.. Goncadan | fazla güle benziyen bu dudaklar , | | Vişte... ynıyanlar: George Arliss ŞBorisKarlof-Loretta Yung Bütün dünyada tanınmış bu büyük lııugeı ailesinin hıyı* ve servelini musawver genenin en fevkalâde filmi ne geldiler. . Dün .. Yarın... - Bunlııın ne ehemmiyeti olabi - | lirdi?. Mevcudiyetlerinin ahengi için « de, mükemmel anlar vardı.. Bun - Tarın dışında hiç birisinin kıymeti yoktu... Ve bu an geri dönmüştü Kâmile ve Vahid, — hareketsiz, biribirlerini seyre dalmışlardı. Dudakları kımıldamıyordu. Yüzlerinin hiç bir parçası tepren - miyordu, .Lâkin ruhları, biribirine gülümsiyordu.. Vücutları belki de maddi olmıyan bir şehvet duyu - yordu.. Belki de değil, muhakkak maddi olmıyan... Birdenbire, kadın doğruldu. Ellerini, erkeğinin hâlâ tuttuğu başından çekti... — Vahid!.. -dedi, — Burada oturmayalım.. Hay - di.. Yukarı gidelim... Ve, beli, erkeğin kıvrılarak, sıyrıldı.. Birlikte yürüdüler... Kadın, arkasına dönerek: — Kapa, pencereyi kapa.... -de- di.. Hırsız falan girmesin.. ellerinden Vahid onun bu emrini — yerine getirirken, Kâmile, odanın eşiğin- de durdu. Sofanın lıırınlılııılı—ll ürkmüş gibiydi.. ' 7 — Çabuk.. Haydi gel.. Erkek koştu.. — Üşüyorum.... — Çocuğum.. e — Öyle üşüyorum ki.. ., Sahiden de titriyordu.. Vahid, ona sarıldı.. İ Pardösüsünü, karısının omuzla - rına örttü. — Haydi... - dedi.. İ Eskiden yaptıkları gibi, lâmba - yı söndürdüler.. Vahid, kendi e - vinde olduğunu hissediyordu.. Kâ- mileyi karanlıkta yürüttü.. Kadm, bu geceden, bu sofada bulunan her şeyden korkuyordu . Kendinden, kendi. - hayalinden bile korkuyordu.. Oradaki, küçük salondaki kendi halinden ürküyor- du... — Ah... Niçin? Nıçıı? * diye inledi... (Devamı var) Haydarpaşa lisesine bahçe Kültür. Bakanlığı — tarafından Haydarpaşa lisesi önüne bir bahçe yapılmasına karar verilmiştir. Yeni neşriyat Büyük Gazete (Büyük Gazete) nin 24 üncü sayısı güzel renkli bir kapak için - de çıkmıştır. Bu sayıda- — bütün dünyanın askeri kuvvetlerine, or du vaziyetine dair şayanı dikkat bir makale ve heyecanlı resmiler vardır. hnqu ve mî;:ll DEKORLAR