— İ'NİSAN — 19385 Osman , 'lıci'ad MABER — Akşam Postası an Türkçeye Sö klavuzunu neşrediyoruz İ ı_— Öz Türkçe köklerder ge -| bel tözlerin karşısına — (T. Kö.) deği (alâmeti) konmuştur. ğ n her biri hakkında ııtııll ı ile Uzmanlarımızın (mütchassis) | — Yazılarımı gazetelere vereceğiz. ı . 2 — Yeni konan karşılıkların Yi ayırd edilmesi için, gereğine &öre, fransızçaları yazılmış, ayrı - Sa örnekler de konulmuştur. — , 3 — Kökü türkçe olan kelime- | lerin bugünkü işlenmiş ve kulla - hrlan şekilleri alınmıştır: Aslı ak ©Olan hak, aslı ügüm olan hüküm, /— fürkçe “çek” kökünden gelin şekil gibi. Örnek: Oraya askeri bahren gön- — dermektense berren göndermek da- | | t ' ka kolay olur * Oraya askeri deniz- den göndermekten ise karadan gön- dermek daka kolay olur. Bertaraf — Bir yana — (Pr.) â part Örnek: Şaka bir yana * Lâtife f ) Bertaraf etmek — Ortadan - kaldır. mak — (r.) Ecarter Örnek: Her türlü mevanii berla- raf ederek maksada doğru yürüye- Un — Hep türlü engelleri ortadan dtrarak vargıya doğru yürüyelim. * Daha yüksek — Kıstak « (Fr.) Isthme — , Örnek: Bu bersahtan nasıl çıka- / Sağız, bakalım? — Bu kıstaktan na- # çıkacağız bakalım? — Beos — Elverir, yeter | Beszalot (Bak: Şecast) — Yiğitlik, Ytrarlık Örnek: 1 — Muharcbede her bir 'ğllzr büyük bir besalet gösterdi ” İ vaşta her bir er büyük bir . :| İ gösterdi. e etr) ) 2 —0 mülâzim, besaletiyle büyük “Hür nam almıştır S O teğmen yiğitli- . yiİğÜl tiyle büyük bir ün almıştır. Ö " Örnek Dilbüste * Gönlü Beste —« Hava, ezgi, -—ı.b'ıı — (Fr.) Alr, musigue, compositlon Örnekler: 1 — Köy türkülerinin besteleri pek sevimlidir & Köy tür. külerinin havaları pek sevimlidir. 2 — Sözlerini bir besteye uydur'a- rak dudakları arasından mırıldanı- yor ” Sözlerini bir ezgiye uydura. rak dudakları arasından mırıldanı- yor 3 — Bu operanın bestesi pek üs- tadane * Bu operanın müziği pek | Uslaca 4 — Yazmak başka, beste uydur- mak başkadır — Yazmak başka, dü- zem uydurmak başkadır. Bestekâr — Düzemen — (Fr.) Com- Positeur Örnek: Beynelmilel büyük beste- Okârlar — Arsıulusal büyük düze- Menler Beşaret — Müjde — — (Fr.) Bonne Mııvene ğ — tmaşet — Güleryüz, güleryüzlülük (Fr.) Gaite, enjouement :an.- büyük bir beş:ı;lı ş * Bizi büyük bir güler yüzle karşıladı Başaşel insanın iç rahatlığından gelir S Güler yözlülük insanın iç | rahatlığından gelir, | Beşuş — Güleryüzlü — — (Fr.) Gal, joycux, souriant Örnek: O, beşuş Bir adamdır © | O, güleryüzlü bir adamdır Beşeri — İnsel ” (Fr.) Humain Örnek: Beşeri duygulardan kendi- "i kurtarmakı pek müşküldür X İn. ::")gulcrddn kendini kurtarmak lğtür. . .:::îyu.: Tnsellik, insanlık - (T. ) — (Fr.) Humanit& KA Örek: 1 — Beşeriyetin “'"""“ “Ğnu._. çülişenlar © İnsanlığın iler- 2'”' uğruna çnbşnnlar' y de ; Ne yapalım, beşeriyet hali, 0 Üı% —h:!.i'—? da öyle anlamış. Çöl, yaban y Dişişleri Bakanı gazetemi- g:, dünkü diyevleri arasında... — P etmek — Söylemek, demek anlamış ” Ne yapalım, insel- | Tebliğ etmek (İlâm emek) © Bil- Sirinek, bilgü Mlân — Bilit j Örnek: Gazeteye bir ilân verdim — Gazeteye bir bilit verdim. Tebliğ — Bilgirit Nân etmek »« Bilitmek Si Örnek: Cümleye malüm Ü- zere ilân ediyoruz ” Herkesin bil. W“ Bildiriğ & — (Fr.) Communigut Örnek: Türk Dili Tetkik Cemi- yetinin Kılaruzu çıkarırken puı;- lere verdiği beyannameye — göre Türk Dili Araştırma Kurumunun Kılavuzu çıkarırken gazetelere ver- diği bildiriğe göre Bayi — Satma, satım — (Fr.) Vente Beyi ve füruht © Satış — (Fr.) Vente Beyi ve şira — Alım satım — (Fr.) Vente et achat Beyn — Ara ” (Fr.) Entre Örnek: Aramızda © Beynimizde — Entre nous CeRlsü Beyne - © Arsı - ” .) Inter - Örnek: Arsıulusal * Beynelmilel * İnternational Arsıhalkanik ” İnterbalkanigue Beyt — Ev (Şürdeki “beyt,, in karşılığı terim koluna bırakılmıştır) Beytutet — Geceleme Örnek: Bütün oteller dolu oldu- Zundan, bir arkadaşın evinde beytu- tet ettim ” Bütün oteller dolu oldu- ğundan, bir arkadaşın evinde gecele- dim. Beyyine — Kanıt — (Fr.) Preuve Örnek: Bu evin kendisine «id ol- duğunu beyyinat ile ortaya çıkarılı # Bu evin kendisinin olduğunu ba- matlarla ortaya çıkardı. Beyzi — Söbü — (Fr.) Oval Örnek: Beyzi yüzünder — beliren tatlı bir tebessüm ” Söbü yüzünd. beliren tatlı bir gülümseme - - Bezletmek — Bol:bol vermelei n (Fr.) Prodiguer Örnek: Varını yokunu bol bol: verir (bezleder) ” H prodigue toute sa fortune Bezm * Dernek Bezzaz — Bezci Bi ği Biârâm (6) — Durup —İ_b'- < (Fr.) Sans repos Biarü bayâ ” Arsrz, sıyrık — (Er.) Ehont& Örnek: Bunu yapabilmek için ne kadar biarühaya olmalı * Bunu ya- pabilmek için ne kadar sıyrık, ne ka- dar arsız olmalı. Biçare — Çaresiz, zavallı — — (PFr.) Pauvre Örnek: ? — Buralarda pek biçare ka'dım * Buralarda pok çaresiz kal- dım. 2 — Biçareye acımamak mümkün değil © Zavallıya acımamak - elden gelmiyor. Bidar — Uyanık — (Pr.) Evelllâ Bid'at — Türeç — (FPr.) Innovation Örnek: Dinler her yeniliği bid'at diye ortadan kaldırmak ister, fakat terakkinin alâmeti gene o bid'atlar- dır ” Dinler her yeniliği türeç diye kaldırmak ister, ancak iler. lemenin beldeği gene o türeçlerdir. Bidayet — Başlangıç, başlama — (Fr.) Commencement Örnek: İşin daha bidayetinde bu müşkilâr, sözlemiştim © İşin daha başlangıcında bu güçlükleri — sö; VA söyle. Bidayeten — Başlangıçta, başta, il. kin — (Fr.) Au commencement Bieyyihalin — Herhalde — (Fr.) Dans tous les cas, toute façon Bigâh — Vakitsiz Örnek: Gâhübigâh — Vakitli va- kitsiz Bigâne — Yabancı, yad ” (Fr.) Etranger, indiftörent Örnek: I — Niçin bize bu Iedar bigâne davranıyorsunuz? ” Niçin ae eee 6) Türkçemizde artık kullanılmı- ,ıî (trâm) sözünün aslı (ârâ * m) dir. bize bu kadar yabancı - davranıyor- sunuz?, 2 — Bigâneler arasında kâldım ” Yadlar arasında kaldım. Bigayrihakkin —Haksız yere, hak. sızlıkla — (Fr.) Injustement a Bigayrikastin — İrdesizce, — istemi- yerek — (Fr.) İnvolontairement, sana auücune İntention Bigünah — Suçsuz — cent Bihaddü pâyân — Uçsuz buçsuz, uçsuz bucaksız, tükenmez — (Fr.) Sans terme ni limite Örnek: Önümüzdeki — deryanın bihaddü payan uzaklıkları — Önü- mn:.kkı denizin uçsuz buçsuz uzak- lıkları, Bihakkin — Hakkile — (Fr.) Jus- tement Bihengâm — Vakitsiz — (Fr.) İn- tempestif Bihin — Eneyi (En eyi) — (Fr.) Le meilleur Bihude — Boş, faydasız — (Fr.) İnutile, superflu Bihuş — Sersemlemiş, baygın Bihuzur — Rahatsız (T. Kö.) tedir- gin — (Fr.) Sans repos, gönt Bihüner — Hünersiz (T. Kö.) — (Fr.) Sans habilett, sans talent Bihzat — Doğuşlu — (Pr.) Bien n& Bikarar — Kararsız, kalımsız, ra- — (Fr.) İndöcis, instable, agit$ Bikeran — Sonsuz, sınırsız & (Fr.) İllimitâ, sans borne ni limite Bikes — Kimsesiz — (Fr.) Seul au monde, sans famille Bikir (Bekâret) — Kızlık — (Fr,) Virginite Bilâ — -sız, - sızm Örnek: © Düşünmeksizin * Bi- lâtceemmül Parasiz çalıştı * Bilâücret - çalıştı Bilâfasıla — Arasız, artsız arasız Örnek: Günde bilâfasıla on saat çalışarak * Günde arasız on saat ça- lışarak. Bilâhare * Soönrâ, sönradan(Fr.) *Aprös;-ultârleurement, plus tard Bilâistisna —— Ayrasız (Bak; fark) Bilâkis — Tamtersi & (Fr.) Au contraire Örnek: Ben sana bu işte düşman- lik etmedim, tamtersi (bilâkis) dostluk ettim. Bilâvatısa — Araçsız, doğrudan doğruya — (Fr.) Directement Örnek: 1 — Kendisiyle bilâvası- ta görüşmek daha iyi olur * Ken - disiyle doğrudan doğruya görüşmek daha iyi olur, Bilâvasıta vergiler — “Araçsız vergiler. Bilvasıta — Araçlı. araçla — (Pr.) İndirectement, avec intermddiaire Örnek: 1 — Halimi kendilerine Bilvasıta bildirdim * Halimi ken - dilerine araçla bildirdim. 2 — Bilvasıta tekâlif — “Araçlı vergiler. " Bilbedahe (irticalen) »e Tasarsız, hazırlanmadan — (Fr.) En improvi « sant Örnek: Bu yazıyı bilbedahe yaz- ı;ım — Bu yazıyı hazırlanmadan tasarsız) yazdım Bilcümle — Bütün — (Fr.) Tout, toute, tous toutes Bilfarz — Tutalım ki, diyelim ki, (Bak: faraza) Bilihtiyar — Dileğiy - le, isteğiyle Örnek: Bütün bu müşkülâta bil. ihtiyar göğüs — gerdi * Bütün bu güçlüklere dileğiyle. (isteği ile) gö- ğüs gerdi. Bililtizam (Bak: ankastin) — Bi- le bile, bile istiye Örnek: Bunu bililtizam, yaptı « tuz, zannederim * Bunu - bile bile sanırımı. T llstek-er Ortuklaa ( Par association Örnek: Bu işi biliştirak yapa - lım'” Bu işi ortaklaşa yapalım. Bilittifak (Müttefikan, — müttehi - den) — Oybirliğiyle — (Fr.) A Pu - nanimitâ Örnek: Aklığına (beraetine) oy- birliğiyle karar verildi, Bilittifak, (Müttefikan, müttehi - den) — Elbirliğiyle, (Fr.) İnno- (Fr.) ket edelim. b Bilkülliye — Büsbütün, Bütün bü- tüne « (Fr,) Entiğrement Bilmünasebe — Sırası düşünce, sı- rası gelince, arrasında, sıra düşürerek, sirasını bularak, — sırasını getirerek » (Fr.) A propos, â Voccaslon de Örnek: 1 — Her ne kadar bu mesele ileride ayrıca anlatılacaksa da burada — bilmünasebe şurasını söyliyelim ki... & Her ne kadar bu sorum ileride ayrıca — anlatılacaksa da, burada sırast düştüğünden. (gel- diğinden şurasını söyliyelim ki... 2 — Bilmünasebe düşündükleri- mi kendisine anlattım " — Sırasını getirerek (düşürerek, bularak) dü- şündüklerimi kendisine anlattım., — 8 — Bunu bilmünasebe kendisi- ne söyleseniz * Bunu sırası düşün- ce (gelince) kendisine söyleseniz. Bil m Görerek — (Fr.) Par vole d'observation Bilmüvacehe — Yüzyüze, yüzleş- trerek « (PFr.) En confrontant, par vole de confrontalon, mettant “face 4 face Örnek: 1 — Şahitleri bilmüvace- he dinledikten sonra © Tanıkları yüzleştirerek dinledikten sonra. 2 — Düşündüklerimi bilmüva - cehe kendisine söyledim. * Düşün- düklerimi yüz yüze kendisine söy - ledim. Bim — Korku Bimağı — Beyinsiz — (Fr.) İnin- telligent, imbicile Bimânâ — 'Yavan, anlamsız — (Fr.) İnsigniflant, stupide Örnek: 1 — Bu bimana sözleri bırak * Bu yavan sözleri bırak © 2 — Bu dediğinizi b'mâna buluyo - rum * Bu dediğinizi anlamsız bu - Tüyorum, Bimar — Hasta Bimecal (Bak: Bitap) — Bitkin Bimuhabâ (Bak: Biperva) — Çe - kinmez, » bin sx,Gören Örnek: Doğruyu gören ” Haki - katbin Bina — Kurağ, yapı — (Fr.) Ba- tisse, batiment Örnek: 1 — Ankarının binaları, Anadoluda yeni başlıyan mamuri - yetin alâmetidir. * Ankaranın ku- rağları, Anadoluda yeni - başlıyan bayındırlığın beldeğidir 2 — Bu bina ne kadar zamanda biter? * Bu yapı ne kadar zaman- da biter. Binaberin, binaenaleyh — Bundan Sötürü, bundan dolayı, bunun üzerine — (Fr.) Par cons&guent * binaen — « den ötürü, - den do- hayı, için — (Fr.) A cause de Örnek: İşi başına gelmemesin - den ötürü (dolayı) * Vazifesi - ne ademi devamına binaen Hatır için * Hatıra binacn Bint « Kız « (Fr.) Fille Bipayan — Tükenmez, sonsuz Biperva — Çekinmez Birader — Erkek kardeş, kardoş Biraderane — Kardeşçe Birinci Ferik — Örgeneral — (Fr.) Gönüâral Birsam — Varsanı — (Fr) Hal - lucination Örnek: Âsabı o kadar — sarsılmış ki, gecesi gündüzü birsamlar içinde geçiyor * Sinirleri o kadar sarsıl - muış ki, gecesi gündüzü — varsanılar geçiyor. Birun — Dış, dışarı Bisat — Yaygı Bitap — Bitkin Bittasmim — Kurarak Örnek: Bu işi bittasmim yaptı - ğınız anlaşılıyor. * Biıı işi kurarak Vosmserm Bivaye — Sığmaksız Bizâr — Bezgin Bizatihi — Kendiliğinden Bizatihi mütcharrik — kendi işler Bi e futer & Bizrat, binnefis — Kendi, kendisi =(M:W)-Hms e: Bana” karşe — beslediği buğzun derecesi — bu hareketinden anlaşılıyor — Bana karşı beslediği hancın derecesi — bu hareketinden anlaşılıyor. Buhar * Buğar « (Pr.) Vapeur Buhl — Cimrilik Buhran — Buhran (T. Kö) — E€r.) Crise Buhur — Tütsü Buhurdan — Tütsülük Bum — Baykuş Burç — Burç (T. Kö.) Burhan (Delil) — Kanıt — (Fr.) Pmıve_ Örnek: Önümüzdeki işlerin de başa çıkarılacağına — en iyi burhan, şimdiye kadar başarılan işlerin bü - yüklüğüdür * Önümüzdeki işlerin başa çıkarılacağına en iyi kanıt, gümdi: adar başarılan işlerin bü- Şüklüğüdür Buse * Öpüş — (Fr.) Baiser Butlan — Boşluk, çürüklük Buud — İram — (Fr.) Dimension Örnek: Ebadı selâse — Üç ıram Buy — Koku Bühtan (İftiray — Karaç Örnek: O, herkese her zaman bühtanda bulunur. * O, herkese her zaman karaçta bulunur Bükâ — Ağlama Bülent — Yüksek Bülüğ — Erginlik « (Pr.) Puberti Bünye * Yapı — (Fr.) Constitu. tion Örnek: İri yapılı bir adam * Un homme Ğe grande constitution. Sağlam yapılı — bir adam * Un homme de forte constitution Çürük yapılı bir adam * Un homme de faible eonstitution. Bürehne « Çıplak, yalın — (Fr.) Nu Bürkân Yanardağ, volkan (T. Kö.) Bürkâni — Volkanik Büruz — Ortaya çıkma, belirme Büt (Sanem) — Put Büzürk — Büyük, ulu Câ — Yer Örnek: Burasını cayi - istirahat ittihaz ettim * Burasını — dinlerirlin, yeri edindim. Kat Câbecâ — Yeryer Örnek: Cabeca ağaçlarla süslen - miş olan bahçe de * Yer yer ağaç- larla süslenmiş olan bahçe de Cadde «« Cadde (T. Kö.) Cüh — Orun Cahil — Bilmez, bilimsiz, acami, Örnek: 1 — O adam, cahilin bi - ridir * O adam, bilimsizin biridir, 2 — Cahillik vüzünden bu hata- BEF- (Lütfen sayıfayı çeviriniz) ÖNERGELER Kılavuz sözleri üzerine, her lis- tenin (ULUS) ta çıktığından başla- mak üzere bir ay içinde, istek eden- ler yeni bir önerge ileri sürebilirler. Bunlar T. D, T. C. Genel Kâtipliği- ne şu şekil altında gönderilecektir: Osmanlıca , . -...hljmcıi-â ne Kılavuzda . ,. , . , karşılığmı uygun (yahut: yeter) görmüyo- Önergem şudur: . « . . (1) C ADT A N d ) (1) Burada bir önerge göste- rilmiyen yazılar üzerine bir şey H yapılamıyacaktır. DÜZELİME Kılavuzun 5 irki sayısında bi- rinci süturumun altındaki haşiyede bir iki yanlış olmuştur. Bu yanlış- ları düzeltmek üzere o haşiyeyi bir daha buraya yazıyoruz: Bedir — “Çehre,, anlamma o- İın('hd (bed,, ile “gibi,, anlamı- nı da veren “ir (ar, er, ır, ur, ür),, sonekinden yapılma bir türk keli. mesidir. Bu kelimenin ayrıca (Radlof. IV.) da “beder,, şekli de vardır ki mecaz olarak “zeynet, tezyinat,, anlamıma gelir. ud &b s*a