W P - gea aa genanıeaenanannunumaina aa H A * Polis Hafiyesı ( X: 9 ) T Gizli bir çete Pavrs isminde Gir zengini öll , 0 Ti Ş, ü - dürüp servetini elinden almak istiyor. Fakat ser Türk matbuatında bit yenilik olarak sayılacak bu roman. birinci — İ yetin asıl sahibi Evelin ismindeki yeğenidir. defa “HABER,, de çıkıyor. Bu romanı bir sinema seyreder gibi takib Polis hafiyesi x : 9 hırsızlar tarafın dan kaçırı ' o edecek, heyecandan heyecana düşeceksiniz. î lan genç kızı kurtarıyor. Ve çetenin reisini ınyoı! aKND ıygaggglll li ğ z YARDIM EDERSE - şgı.-'?cıaı WWZ ÇOK PARA KA - | RuzZ! ; AM DEKSTERİ SEVİYOLSS T RKUM, BANA O-(— İwE YAPA- | NU -ELDE ETMES' İ Yirn. YARDIMI. Dirmm |MA Guı_/ıçı:ıııie KaH İ İK. AR- SİN/Z GELDİK. KAMDAN DİKAKAT. 234 l BORTtYA —Monsenyör! Evvelüâ sağ ve salım bulunduğunuzdan dolayı sizi tebrik etmekliğime izin veriniz. Romada pek müteessir olmuştuk, dedi. —Adam sende.. Bu yaranın o kadar ehemmiyeti yok! Derim pek kalındır. Beni öbür dünyaya gönderecek - kılıç henüz dövülmemiştir! Fakat bu ziya- retiniz yalnız kendinizce pek kıymetli saydığınız sağlığımı sormak maksadı ile olmasa gerek ! — Evet Monsenyör, Ayni zamanda size fena haberler de getiriyorum. Fa- kat henliz her şey mahvolmadığından ümidimizi kesmedik. — Hay Allah belâsını versin! Söz- lerinizden vaziyetin çok kötü olduğu anlaşılıyor. — Monsenyör! Roma halkı tama- men isyan ettiler. Her yerde çeteler teşkil edildiğinden bir takım vak'alar olmak üzeredir. Bezar üzerinde içki takrmı bulunan masaya kuvvetli bir yumruk indirince bardaklarla masa karmakarışık - ola- rak yere yuvarlandı. Marki — sözüne devam etti: — Bu alçak herifler, Vatikan sara- yı ile, Sent Anj şatosuna taarruz et- mode cesaret edemediler, Başlarında bir reis yoktur. Fakat şunu söyliye- yim ki sekiz on gün içinde Sent—Anj | şatosu âsilerin eline geçebilir. Sezar bir kaç saniye çadırında do- Taştıktan sonra polis müdürüne dön- dü: — Acaba bu ahmakları kim teşvik etti? — Kim olacak Monsenyör, hiç kim- se değil! Başlarında bir reisleri bu- Tunmadığını, bu yüzden henüz ümidi- mizin kırılmamış olduğunu — demin söylemiştim. Ben idari bir tedbir ola- Tak bir çok kişileri tevkif ve idam et- tirdim. Fakat bu sefer bunların hiç biri fayda vermedi. Ah Monsenyör, halk son derece kaynasıyor. İtaat dü- Şüncesi ortadan kalktı. Fakat içlerin- L GELİNİZ! eei »RmRL0o t Sezar yan gözle Markiye baktı. Se- sinde alay eden bir ahenk farketmiş- ti. Bu, kendisine, uğradığı felâketler- den daha ağır geliyordu. — Bundan dolayı, muhterem peder, Kaprera adasıma kadar ufak bir seya- hat yapmanım iyi olacağına karar ver. di. Papanın fikir ve niyetlerini hoş görmemekten Allah beni saklasın.. Ve kendilerini de korusun!.. Fakat., — Fakat baham korktu değil mi?. Çekinmeden söyleyiniz Marki!, Rokozanta çekingen bir tavır aldı, Sezar, çadırında dolaşmağa başladı. üşüncelerini anlamak için onu göz ucuyle süzüyordu. Sezar birdenbire sordu: —Şimdi bana ne tevcih edersiniz? Marki kendi kendine: — Hele yola gelebildi! diye düşün, dü. — Azizim Marki, fikrinizi söyleyi- niz! Vaziyeti tamamen biliyorsunuz. Bu strada bana nasihat verecek — siz- den başka bir adam düşünemem! — Monsenyör, fiktimi — serbestçe söylemekliğime izin veriyor musu- nuz?. — İzin değil, emir veriyorum. — Üyle ise dinleyiniz: İzyanı yatış- tırmak ve âsileri mahvetmek için bir tek çare vardır, O da din kuvvetidir. Bu anda halka baş eğdirecek kuvvet yalnız Papadadır. Bu sebepten dolayı binlerce papaz, Kardinal ve Peskapos- larla ve muhteşem merasimle hir Pa- panın Romaya girmesi lüzımdır. Fa- kat böyle bir merasime cesaret edebi- Jecek, ağzını açmağa yeltenecek olanı bir hançer darbesiyle mahvetmeği be- cerecek; genç kuyvetli, cesur bir. Pa- paya lüzum vardır. Bir ihtiyara de- ğil! Bu sözleri söylerken Marki Sezarı bakışıyle tetkik ediyordu. Sözüne de- yam etti; — Eğer söylediğim bu genç Papa, ayni zamanda şöhreti henüz anlaşıl- de hâlâ iyi düşünen adamlar da var, mıyan bir mağlubiyetle lekelenmiş » BORJİYA 233 ve dehşete di — Papas şimdi nerdedir? — Tivolide kaldı. İsterseniz. ben kendisini göreyim Monsenyör? — Hayır, ben kendim Tivoliye - gi- deceğim, Siz hemen Romaya dönü- nüz.. Daha ne kadar müddet halka miz meselenin husul bulacağına ina- nıersam kuvvet ve ümidim artar., Şe- hirde mahirane bir susette çıkarılan havadisler işin rengini değiştirebilir. — ÜÖyle ise gidiniz!.. Ve hayatınız: Ta istikbalinizin benimkine bağlı oldu- ğunu unutmayınız azizim Marki!, — Bu ümidimiz boşa çıkarsa bura- ya döneyim mi Monsenyör? Bu sözü söyler söylemez Rokozan. ta Sozardan izin alarak derhal yola çıktı. —-i PAPAS ANJELO Sezar Borjiya, askerlerinin kuman: dasını maiyetinde bulunan kuman- daalardan birisine bırakarak bir kaç muhafızla Tivoliye dönmek üzere yo- Ta çıkıp süratle mesale katederek er- tesi akşam oraya vardı. Papanın oturmuş olduğu daireye girince hemen Papas Anjeloyu çağırt- tı. Ve kendisini merakla tetkik etti. Anfelo yirmi dört, yirmi beş yaşla- rındaydı. Fakat yirmi yaşından fazla göstermiyordu. Centilmen, nazik, sı- cak kanlı, yüzü pomatalı, düzgünlü, dalma modaya uyar bir delikanlıydı. Yüzü penbe ve taze, hareketleri hirızi toyca olduğu için görenlere — itimat tekin ederdi. Sezar bir koltuğa oturarak: — Gel bakalım Anjelo! Bu olan bi- tenler hakkında ne düşünüyorsun?. söyle! Anjelonun vücudu titredi. Şimdiye | kadar Sezarın ağzından — kendisine söylenmiş böyle bir söz İşitmemişti. Binlerce kere mevcudiyetine ehemmi- karşı koyabilirsiniz? —Bir kaç gün.. Fakat, bahsettiği d ğeni e yet verilmeden aile toplantılarında bulunmuştu. Adeta o ailenin bir ferdi gibiydi. Kızarmamağa çalışarak cevap ver- di: — Monsenyör, böyle mühim bir sor- guyu.. Kölenize. Muhterem pederin zavallı okuyucusuna.. Aman yarabbi ne büyük bir şeref! —İster şeref olsun, ister olmasın., Ben sana düşünceni soruyorum. Zeki, anlayışlı adamlar bu csnada pek az bulundukları gibi sadık kimseler de azalmıştır. Siz ise pek zeki ve akıllı. sınız.. Önun için düşüncenizi çekin- meden söyliyebilirsiniz. Bu anda iyi bir tavsiye kazanılan bir harpten da- ha çok ehemmiyetlidir Papaz kendisini toplamıştı. Evvelâ ummadığı bir saadetin neş'esiyle ken- dinden geçmiş iken, sonradan Tivoli- de kendisinden daha akıllı Kardinal. lar ve Peskoposlar bulufduğu halde Sezarın bilhassa kendisini seçmesin- deki sebebi düşündü. Herhalde mü- him bir işe âlet olacağını anlamak- ta gecikmedi. Ve onun için ilkönce — takındığı yapmacık tavırları bir yana, bıraka- rak ciddi bir sesle söze başladı: — Monsenyör!. İşte düşüncem şu- dur: Mühim ve kat'? tedbirlerle işin önü derhal alınmazsa vaziyetin çok fazla kütüleşeceğini tahmin ediyo- rüm. Bulunduğumuz halin en fena tarafı ordunuzun bozulmuş — olmast değildir Monsenyör, Bu gibi mağlubi- yetlerin acısı çıkarılabilir.. Hayır, en büyük felâket Papanın bütün ümitle- ri kırılmış olarak Romadan Kaptera adasına kaçmış olmasıdır. — Ne kadar zeki bir adam olduğu- nuzu biliyor musunuz Anjela?,. miş olduğunuz Daha evvel düşüncelerinizden istifa- de etmediğime acınıyorum. Sizin gibi bir adamın böyle adi bir memuriyette kalması büyük bir- hatadır. Peska-