TT e RRAR SAA ĞYM İ İ , Gizli bir çete Pavrs isminde — bir Zengini öl I dütüp servetini elinden almak istiyor. Fakat ser İ Polis Hafiyesi (X: 9) 0 Türk matbuatında bir yenilik olarak sayılacak bu roman- birinci vetiew 251? aahibi Evelin ismindek! Yeğenidir. g Polis hafiyesi x : 9 hırsızlar tarafın dan kaçırı defa “HABER,, de çıkıyor. Bu romanı bir sinema seyreder gibi takib lan genç kızı kurtarıyor. Ve çetenin reisini arıyor. edecek, heyecandan heyecana düşeceksiniz. gaNDN gyyyar SÖİ IN gy BABANIZA GÖRE “YEKLİ ı:ı.i.. DAHA . İYi OLUR SöZ DİNLE - Ti < ALIŞM. » FAKA _zç- SİZİN| 2230 BORJİYA danına gidip arayacağım! Belki ora- da bulurum. Acaba bütün ölüleri bi- rer birer gözden geçirmek lâzım gele- sek mi?.. dedi. Boğaz şimdi kaçanlarla doluydu. Askerler bir felükete uğramış karın- calar gibi biribirlerini çiğneyerek gü- neşin kızgın harareti altında kaçışı- yorlardı. Nihayet muharebe ederek ağır ağır çekilen oldukça muntazam bir kıt'a göründü. Bu esnada işidilen gürültü — pek müthişti. Bundan sonra Sezarın or- dusu meydana çıktı. Borjiyanın kıt'a- ları yanaşık nizamda olarak munta- yam surette ilerliyorlardı. Papaz: — Biraz sonra Monteforte alına- cak! diye bağırdı ve sonra soluk —80- luğa: — İşlerinde Ragastan yok! Her- halde gebermiştir! Şimdi gidip görü- rüm! dedi. Sezarın ordusu ilerlemekte devam ediyordu. Papaz şimdi bütün orduyu görüyordu. Bu anda Monteforte tara- fından dehşetli bir patlama gürültüsü işitildi. Papaz süratle döndü. Taş ve kaya parçalariyle koyu bir dumanın yük- seldiğini gördü. Bu duman kaybolun- €a acı acı çığlıklar kulağını tırmala- dı. Sezarın ordusunda bir telâş göze| çarptı! Taş yağmuru kıt'aları ezerek mahvediyordu. Gakonyo titreyerek : — Bu nedir acaba? Sözlerini mırıl- dandı. Bu sıralarda yakımlarında ikinci bir patlama duyuldu. Ayni duman bu- lutu havayı kararttı, ayni taş yağmu- ru yağmağa başladı, Ayni çığlıklar, ayni inlemeler işitildi. Sezar ordusu- mun Ön tarafındaki kıt'aları geri çe kilmek ve arkadan gelenler ilerlemek lstiyorlardı. Karışıklık son dereceyi bulmuştu. Papaz iğrenç küfürler savurarak yaylaya fırladı. Lokantaya doğru koştu. Bu sırada beş yüz adım kadar ilerisinde bir adamın eğildiğini ve fi- tili ateşlediğini gördü. Üçüncü bir gür- leme ile kaya sarsıldı. Aşağıdan gene çığlıklar yükseldi. Bu adam yalnız başına bir orduyu mahvediyordu. Garkonyo yumruğunu havaya kaldırarak “lünet olsun,, diye bağırdı. Ragastanı tanımıştı. Rağastan lokantaya yaklaştıkça sıçrıyordu. Bir kere daha eğilip ateş- ledi. Bir gürleme işitildi! Tekrar sıç- radı, Beşinci bir patlayış daha - kota kayaları havaya fırlatmıştı. Aklı başından giderek taş gibi ha- reketsiz duran papaz bu hali Tüya görüyormuş gibi seyrediyordu. Niha- yet Ragastanın lokantaya girdiğini gördü. O vakit bir sevinçle o da arka- sından lokantaya koştu. Kapıdan içe- riye girdi, ve yeraltına inen bir. mer- divene tesadüf etti. — Oh İblis!.. Mel'un şeytan! Sözler rini mırıldandı. Hiddetinden mosmor kesilerek saç- ları dimdik olduğu halde merdiven- den indi. Yarı aydınlık mahzenleri ge- ÇİpP uzun bir fitili ateşlemek üzere bu- lunan Ragastanı gördü. Fitil yavaş yavaş çatırdamağa baş- ladı. Bunun üzerine Ragastan kalka- rak en alttaki mahzenden çıktı ve de- mir parmaklığı kapattı. Kilitledi, a- nahtarını içeriye fırlattı. Telâş etme- den ikinci parmaklığa yürüdü. Bir- denbire keskin bir kahkaha işitti. De mir parmaklık sşiddetli bir surette ka- panmış ve Ragastan ikinci mahzende iki parmaklık arasında hapsolunmuş- tu. Arkasında, son mahzende müt- hiş bir barut kümesini ateşliyecek ©- lan fitil yanıyor, fukat söndürmek elinden gelmiyordu. Çünkü mahzene girecek kapıyı kendisi kapayıp kilitle. miş ve anahtarımı da Içeîlye fırlatmış- tı. Önünde kapanan demir parmaklı- ŞAF BENV AŞİN OLABİLECE ğın öte tarafındaki birinci mahzende karanlık bir gölge gözüne çarptı. Bu kahkahalarla gülen papaz Garkonyo idi. Yüzünü demir parmaklığa daya- yarak; — Şeytan! En sonra kazdığın ku- yuya düştün! dedi. Ragastan omuzlarını silkerek ar- kasını döndü. Papaz: —Geber! Kahrol! Böyle göz göre göre öl! Sözlerini söyliyerek dışarıya fırladı. Ragastan demir parmaklığı açmağa uğraştıysa da bu demir par- maklık kayaya muhlı bir büyük çivi ile kapalı olduğu için açılması müm- kün değildi! Fitil yavaş yavaş yanıyordu. Ra- gastan daha bir iki dakika kadar ya- şayabileceğini hesapladı. Kollarını ka- vuşturdu. Bir köşeye oturdu. Gözleri- ni kapayarak gözlerinin önünde can- lanan sevgilisinin hayaline dalarak: — Elveda Primver! Kelimelerini mırıldar Çı. Birdenbire vücudu titredi. Merdi- venden dehşetli bir yuvarlanma gü- rültüsü dydu. Elinde büyük bir çekiç olduğu halde bir adam gözüktü. Ra- gastan sıçrayarak : | — İspada Kapya, sen misin? diyı! bağırdı. | İspada Kapya cevap vermedi. Par-| maklığın kilidini kırmağa başladı. Ü-| çüncü vuruşta parmaklık yarıldı. Ra- gastan merdivene doğru fırladı. Bu sırada İspada Şapya yere — eğilerek | siyah bir şeyi yakaladı. Bu eli ayağı bağlı olan Garkonyo idi. Papaz kıvra- narak: —Merhamet, merhamet! diye hay- kırdı. Ispada Kapya cevap vermeden onu mahzene kadar sürükleyip kapıyı Ü- zerine kapadı. Bir (iki sıçrayışta Ra- gastana yetişerek her ikisi de süratle uzaklaştılar.. Henüz on beş adım kadar yürü- müşlerdi ki öbürlerinden daha müt- SORJUYA 'Bİ SÜZEL'A DIN. hiş bir gürültü koptu. Bir kaç saniye içinde kaya yığını berhava oldu. Ra- gastan göle doğru fırlayan kaya par- çaları arasında simsiyah olmuş bir insan secedi gördü.. Sonra hepal bir- den kulak tırmalayan bir çatırdı ile boğazın içine düştü. Bulut halinde yükselen duman ve tozlar kaybolduğu zaman Jokantanın da bu arada berhava olduğu görüldü. Kafa Kayası darmadağın olmuş, ve yerinde şimdi içinde bir çok kertenke- lelerin korkudan öteye beriye kaçış- tıkları geniş bir çukur husule gelmiş- ti. ... . Sezar ordusunda sağ kalanlar kor- ku ve dehşet içinde öteye beriye kaç- tıkları sırada Ragastan bir kayanın tepesinden boğazı seyrediyordu. U- zakta, firarilerin arasında siyah atın- dan ve elbisesinden tanıdığı Sezarı görünce sinirli bir kahkaha ile güldü. Bu anda göklere kadar yükselen gürültü ve çığlıklar arasında sanki bu kahkahayı işitmiş gibi, Sezar haşı- nt kaldırdı. Ragastan gözüne ilişti. Yumruğunu ümitsiz bir tehditle ona doğru uzattı. Ragastan sesi çıktığı kadar: — Herhalde gene görüşürüz. Mon- senyör! diye bağırdı. Fakat Sezar, bu firari sürüsünün itip kakması arasında, boğazın küşe- sinde gözden kaybolmuştu. Ragüstan İspada Kapyaya doğru elini uzatarak : — Teşekkür ederim! dedi. — Ah Şövalye! Bu papaz ne melun bir hayvanmış! — Eevet.. Eğer sen olmasaydın 0- nun yerine ben mahvolacaktım. Fakat © herifi nasıl gördün? — Tesadüfen Mösyö! Siz, önceden hazırlamış olduğumuz Hiğımları yal- nız başınıza ateşliyeceğinizi söyledi- niz. Ben de öunun üzerine nasıl pat- İryacaklarını görmek için lokantadan K h SA