HAB DDi yygilAAİRİ ga ggg DÜÖŞÜNÜNÜZ, HATIRLAR, $ 9 $ $ - - Polis Hafiyesi (X: 9) Türk matbuatında bir yenilik olarak sayılacak bu roman. birinci defa “HABER,, de çıkıyor. Bu romanı bir sinema seyreder gibi takib edecek, heyecandan heyecana düşeceksiniz. 'ısTeRğENız SİZE KİM OLDUĞUN İ SÖYLEY BEN ÖNLEVEYİMİ ZANNEDERSEM A URADA İSBAT EDECEK- Üİ (D ARAYOR! SİNİZ ! NE AIŞYOR? n SIZ ALDEN OLDUĞUNU- U İSBAT EDEBİLİR Mi- Vtra ş F.. (MANMA — NINIZ « EVELİN ANCAK BABASILE Ü GREYS KULO, DMU'G REY A ü İSBAT. EDEBİLİRİREYS KULO? Gizli bir çete Pavrs isminde — bir Zengini öi dürüp servetini elinden almak istiyor. Fakat ser vetin asıt sahibi Evelin ismindeki yeğenidir. Polis hafiyesi x : 9 hırsızlar tarafından kaçır! #Hlan genç kızı kurtarıyor. Ve çetenin reisini arıyor. SIZ! Bu ACIKLI AN İZARAYI BOZMAYIN E ETÖSGÜNLE | EVLENDİ MiZ— '3PA ADAM DOGRU SÖYLÜ- VYOR. GREYS MUHA- KEME EDİLİR. g YAŞIN- İKEN GÖRÜŞMÜŞ- AĞA TEN TUHAF! BOR m. Sonra kapının ö- — Ah.. Ne felâket? — Büyük annemle beraber bu deli- kanlıyı kaldırıp yatağa yatırdığımız zaman göğsünün sağ tarafında derin bir yaranın bulunduğunu — gördük.. Hemen bu yarayı açarak yıkayıp sar- dık. Nihayet delikanlı gözlerini açtı, Primver köylü kadınının elini tu- tup sordu: — Adın nediri — Biyanka!, —Güzel Biyanka! Sen de nişanlısın öyle mi? Çeyizin için düşünme! Sana öyle bir çeyiz yapacağım ki herkes kıskanacak.. — Ah Senyöra.. Sizinle tanışmanın *saadet vereceğini bana zaten söyle- mişlerdi. — Haydi haydi çabuk ol, sözünü bi- tir.. — O vakit delikanlı bir şey söyle- mek istediğini işaretle anlattı. Hemen | yanıma yaklaştım. Gayet zayıf bir ses- le çiftlikte bir adam var mı diye sor- du. Yok dedim. Bu sözümden mütees- | sir oldu. Bunun üzerine bir adamın yapabileceği işi görecek kadar kuv-| vetli olduğumu anlattım. Beni baştan aşağıya süzdükten sonra bütün kuvv- tini topliyarak: “Pek âlâ, eğer benim büyük bir vicdan azabı içinde ölmek. liğimi istemezseniz derhal Montefor- teye giderek saraya giriniz.. Prenses Beatrisi bulunuz.. Yanında kimsenin olmadığı hir zamanda yalnız ona di- yiniz ki: “Şövalye dö Ragastan ölüm halindedir, Son nefesinde onu tesel- Hiye tenezzül ederseniz size minnettar kalacaktır. Bu sözler onun ıizınıhnl ayneh çıkmıştır. Unutmamak — için belki yüz kere tekrâarladım. Delikanlı sözünü bitirir. bitirmez baygın bir halde yatağa uzandı. Ben de hemen arabamızı koşarak yola çıktım. İşte Senyöra söyliyeceklerim budur. _l"riınr ayağa kalktı: YA — Haydi şimdi gidelim... Beni ora- ya götürünüz.. Köylü kadın sevincinden titredi: — Ah Senyöra! Bu zavallı sizi gö- rünce ne kadar sevinecek?.. Fakat BSenyöra, saraydan çıkarken sizi kim- senin görmemesi için tedbirli davran- | mak lüzumunu hissetmiyor musu- l nuz?, Sizi gün doğmadan evvel lek- rar buraya getirmeği ben üzerime a: ı lırım, Bu suretle kimse şüpheye dü- ı şemez.. — Evet, hakkın var! Prenses Man- frediden kimse şüphe etmemelidir. l Lâkin.. Gel, Bahçenin nihayetinde bu- | luana kapıdan — çıkarken — kimse | göremez.. Haydi acele edelim. Sözünü bitirince Primyer hemen | acele ile yürümeğe başladı. Heyeca. | nani, hiçkiriklarını zorla — tüutüyordu. Köylü kadın onu iki adım geriden ta- kip ediyordu. Yolun kıvrıntı yerine geldikleri zaman köylü kadın garip bi: işarette bu.undu. Beatris bunu görmedi. Fa- kat ağaçların e asma saklanmış olan bir gölge bu işareti anladı. Lukçenin bil ayetindeki 'apı yarı açıktı. Prim- vez buna bile dikkat etmedi, K- pidap dışır'ya çıkınca köylü kadır Beatri: sin yanına yakbıstı. Genç — | renses sordu: — Avabanız nerede?. — Kalenin dışında bırak* rı, — Haydi öye isc, Dir çeyrek sonra şehrin Hü,Ük ka- pasmme varmışlardı. Kapr Kupyelıydi. NöLeset neleri — Artıl dışarıyo çıkmak yöruktır! dedi. Beatris bir saniye kadar tereddüt etti.. Sonra birdenbire karakola gire- rek zabite göründü. ve: — Kapıyı açımız. Mösyö! verdi. Zabit hemen dışarıya fırladı. Köy- lü kadın başörtüsüyle yüzünln bir kısmını örterek dışarıda — duruyordu. Emrini Bir dakika sonra her ikisi de kalenin dişına çıkmışlardı. Köylü kadın Primverin elini tuta- vak: — Geliniz Senyöra! dedi. Beatris, bu yabancı elin dokunu- gundan ürkerek ufak bir ürperiş ge- çirdi. Fakat bu çabucak geçti. — Geliniz.. Araba iki yüz adım ka-; dar ötededir. Ah bu zavallı delikanlı gimdi ne kadar sevinecektir. Primver ilerledi. Hakikaten biraz ötede yolun kenarındaki çite bağlı bir araba bulurnuyordu. İkisi de bindiler.. Köylü kadın atları kamçılamağa baş- ladı. Bu suretle i'si saat kadar gittiler. Aralarında bir kelime bile konuşmu- yorlardı, Primver düşünüyordu. Ü- mitsizliğe düşmüyor daima onu kur- taracağım sözlerini tekrarlıyordu. Tekerleklerin gürültüsü, ara sıra, köylü kadının atları sürmek için fır- Tattığı naralar arasında kayboluyor- du. Nihayet Biyanka kırbacımın ucu ile ilerlde, karanlığın içinde seçilen bir | karaltıyı göstererek: — İşte bizim çiftlik!,, dedi Sesinde tuhaf bir titreyiş vardı. Fakat Primver buna #.kkat etmedi. Süratle yaklastıklazı köy evine bakı- yordu. Zemin katındaki bir pencere- den hâfif bir ışık görünüyordu. Tekrar istiraba düşerek: — Orada bulunuyor değil mi?.. — Evet, orada.. Bir dakika gonra araba çiftliğin avlusuna girerek durdu.. Biyanka he- men yere atlayıp elini Primvere uzat- tı..O da inerek kalbi — koparcasına çarptığı halde kadının peşi sıra yü- vüdü. Birdenbire, basık bir köylü oda- sında bulunduğunu anlıyarak etrafı- na bakındı. Yavaş sesle: — Nerede?.. dedi. Köylü kadın bir kahkaha salıverdi, BORJİYA 25 Fena bir his Beatrisi tepeden tırnağa kadar titretti. Kaşlarını çatarak : — Ne gülüyorsun?, zümdü işilmi- yor musun? dedi. — Benim ismim Biyanka değildir! — Ş“calye nerede?.. Söylesene !, — Mösyö dö Ragastan Merleforte- dedir! Primver kaşıya doğâğrü koştu. Bu anda kapın'n bir anahtarla kilirlen- diğini duydu. — Oh.. Bu pek büyük bir alçaklık- tır. İsminizin Biyanka olmadığını söylediniz.. O halde kimı — İsmim Lükres Bo Primver geri geri çekildi! Bir sani- ye kadar büyük bir yeis ve ümitsizlik içinde kaldı. Fakat düşmanına karşı korkak görünmemek için kendisini toplıyarak : — Lükres Borjiya burada ha!.. A- caba bu sefer kim öldürülecek.. Söz- lerini söyledi, Lükres dişlerini gremrdatarak : — Sakin olunuz Madam! dedi. — Sakin olmağa lüzum görmüyo- rum, çünkü ölümden karkum yok.. — — Sizi öldürmeğe niyetim — yokt., Olsa bile şimdi değil!. — Üyle ise beaden ne istiyorsunuz? — Yacnpız sizi Ragastanın elinden kapmak! — Fakat nicin?.. — Sebebi sırf kadınlığa aittir.. Ma- dam. Sonra daha ziyade gülmeğe başlı- yarak: — Siz Şövalyeyi geviyorsunuz.. Ben de seviyorum, dedi. Bu sözler pek cahuk geçmişti, Lük- vesin sen sözünder sonra bir dakika kadar bir sessizlik oldu. Kalbinden yaralanan Primyer, hançerle öldür: meden evvel alay ederek izzeti nefsi- ni hırarı k kendisin » işkerce etmek is- tiyen Sapanın kızıyle — giriştiği bu korkunç mücadeleye hazırlanmak için bütün kuvvetini ve soğuk kanlılığını