ziğr TW KİYE FIRAAT BANKAI 29 MART — 1935 YKyeliee AT iit e ygirkerme SÖZLÜK Dictionnaire Turc - Ottomaen - Français Ismail Hami Danişmend tarafından mey dana getirilen bu lügat öz Türkçe kelimelerin şimdiye kadar kullanılmakta olan Osmanlıca ve aynı zamanda Fransızca karşılıklarını göstermektedir. Herkesin ve hattâ eenebilerin istifade edeceği bu SOZLÜK ? intişar etmiştir. Fiatı 100 kuruştur. &e — Kanaat kütübhanesi..... g ae U aü astilöenrı 8 Üü ŞETATERLİKMİNEELEZEAZAREALEEREEE MA SARREREZNNIN (i Doktor Ali ismail Haydarpaşa hastanesi bevliye mütehassısı Urologue — Operateur Babiâli caddesi Meserret ote-E| li 88 numarada her gün öğleden Ayrıca 25.000, 20.000, 15.000, 10.000, 5.000 İ X27 İkiden vekize kadar | Liralık ikramiyeler ve 50,000 liralık mükâfat vardır . KLASIK ESE_RLERDEN Büyük Tayyare Piyangosu 18 inci Tertib 6.cı Çekişi TI. Nisan 1935 dedir Büyük Ikramiye ; 200.000 Liradır | Uroloğ — Operatör # Doktor Kemal Ozsanı I aköy Topçular caddesi Na $4 J Si Telefon 41295 uı:mj Değişişner Dr. Hafız Cemal OVIİD | Dahiliye Mütehassısı Cumadan başka günlerde saat S. Z. AKTAY B ü | (2,5 dan 6) ya kadar İstanbul Di Ovid eski Romanin en büyük klâsik şairidir. Deği- el vanyolundaki (118) numaralı hu- şişler bütün orta çağları kaplıyan şairin en Unlü ve en özlü eseridir. 18 Forma — 75 kuruş :ı;ı:hkıhineıinde hastalarını kabul | BiRik T iREN RAHAT-EDER SPOR POSTASI Memleketimizde ve ecdebi. memleketlerinde bütün spor ve gençlik hareketlerini ve sporcu gençliğe verilmesi lâzım gelen yeni şekiller bakkındaki yazıları muntazaman takip etmek işte- yenler münhasıran SPOR POSTASInaı okumalıdırlar. Her yerde fiatı 5 kuruştur. mutlak okuyunuz. Yeni Çıktı Yeri — Vakıt Matbaası — Istanbul | Muayenehane ve ev telefonu Dağıtma | 2398 Kışlık telefonu 21044. BORJİYA _2'2—_! AA SAa topladı. Ve tüyleri ürpererek: sea — Dikkat ediniz Lükres Borjiya! Şövalye dö Ragastan bir hakareti a. la nffetmez.. Aşkınız onun için pek a. »1 bir tahkirdir.. Sözlerini fırlattı.. Lükres bembeyaz kesildi Önceden Beatrisin kalbini istirapla ezmeğe karar vermiş olduğu halde şimdi ken- | dini kaybederek gözleri ateş saçmağa | Saşladı. Dişlerini gıcırdatarak : — Evet biliyorum! Ragastan bu ha- reketimi affetmez.. Fakat artık olan oldu. Ben arzumu yerine getirdim. | Sizi biribirinizden ayırdım. Artık bi- ribirinizi bir daha hiç göremiyeceksi- niz.. İşidiyor musun? Bir daha h dedi. Bir saniye kadar Primverin kahre- dici gülüşü altında — ezilerek durdu. Sonra sanki pençeleriyle paralıyacak- mış gibi üzerine yürüdü: — Bir daha hiç!.. İşidiyor musun? Evvelâ sen öleceksin!.. Seni öbür dün-: yaya yolladıktan sonra gidip onu bu- lacağım.. Öldüğünü haber vereceğim.. Seni öldürmeden evvel namusuna te cavüz ettirip kirli bir paçavraya dön-| dürttüğümü de söyliyeceğim. — Befil! Lükres, hiddetinden çıldırmak de- tocesine gelerek sözünde devam ı_—ıu; — Çünkü iyi bil ki senin için ölen, sana kavuşmağı bekliyen, puseleriyle vücudunu kirletmeğe hazırlanan biri var.. Sen o adamdan nefret ediyor- ; onu görünce cehennem zebanisi görmüş kadar ürkeceksin!. Bu adam, benim kardeşim Sezar Borjiyadır. | Şimdi seni götürüp onun kucağına a- tacağım! Aklı haşından giden Primver : — Hayır! Beni götüremiyeceksin.. Çünkü şimdi gebereceksin sefil! diye Saykırdı. Ayni zamanda göğsünde sakladığı kısa, keskin bir hançer çıkardı. Fakat Lükres hemen geri sıçradı. Ve Prim- verin üzerine atılmasına meydan ver- meden yanında taşıdığı bir düdüğü şiddetle öttürdü. Derhal kapı açıla- rak dört adam Prensesin Üzerine yü- rüyüp bir saniyede bağladılar.. Lükres boğuk bir sesle: — Götürünüz! Emrini verdi. Dört adamın kuvvetli ve vahşi el- leriyle sımsıkı yakalanan Primver bir dakika sonra kendisini kapıları sağ- lam bir arabanın içinde buldu. Lükres çabucak - köylü elbisesini karıp kendi elbisesini giyerek avlu- ya fırladı. Ve adamlarından biri tara* fından dizgiolerinden tutulan hayva- nına binerek dört nala hareket eden arabıv> yetişti. Bütün gece dağların dik yamaçla- rından süratle geçtiler,. Sabah oldu- ğu vakit araba Kont Almanın hâkim- liğinde bulunan yerlerden tamamen uzaklaşıp ovada denize giden bir yolu takip ediyordu. Bu suretle üç gün durmadan gidil- di. Bu üç gün ve üç gece içinde Lük- res ile Primver arasında hiç bir lâ- kırdı geçmemişti. Yalnız her sabah ve her akaşam arabanmım kapısı açılıyor, içeriye bir sepet yiyecek brrakılarak tekrar kilitleniyordu. Primver, Borjiyanm kaba askerle- ri tarafından uğradığı bu taarruzun verdiği ilk dehşet ve mefret geçtikten sonra kendisini topladı. İlk işi hançe- rinin yanımnda olup olmadığını anla- mak oldu. Hançeri yanındaydı. Bunu anladıktan sonra Lükresin dediği ve- zaletten kurtulmak Ççarelerini düşün. | meğe başladı. Ve dudaklarında Ku- rurlu bir tebessüm belirdi. Eğer Lükresin elinden kurtula- mazsa kendisini öldürmeğe karar ve- rerek yumuşak elile hançerinin altın kabzasmı okşadı. Bundan sonra dü- şiincesi Monteforteye gitti. Bazan ba- bası, bazan Manfredi, fakat ekseri- yetlet Ragastan gözünün önünde cam- lanıyordu. Ragastanın tğrıyacağı bü. yük istirap aklına egldikçe bayılmak BORJİYA — Şövalye dö Ragastanı mı soru. yorsun? Fakat Manfredi karanlıkta Kontun kolunu sıkarak kendisi daha sakin bir sesle söze devam etti: —Şövalye dö Ragastan bir kaç gün denberi hususi bir memuriyetle baş- ka bir yerde bulunüyor. İ — Acaba bu hususl memuriyet teh likeli mi? Prens sert bir sesle: — Evet bu memuriyet pek tehlikeli olduğu gibi herhalde onun ölmesiyle bitirilmiş olacaktır. Allahasmarladık Prenses! Diyerek Kont Alma ile birlikte ya- vaş yavaş uzaklaştılar. Hiddetinden köpürüyor, nefesi tıkanıyordu. Primver sendeliyerek geri çekilip kanape üzerine düştü. Ve elleriyle yI- zünü kapayarak hıçkıra hıçkıra ağla. muğa başladı. Sonra içine bir fenalık gelerek düşüp bayıldı. ... Beatris kendisine geldiği zaman, yabaner bir kadının yüzüne doğru & ğildiğini gördü. Üüzerinde Montefor- te köylülerinin elbisesi bulunan bu kadın: — Ah Senyöra.. Nihayet kendinize gelebildiniz.. dedi. Bir elile alnını sıkan Primver: — Siz kimsiniz?, dedi. — Civar köylerden bir kadınım Senyöra!, — Ne istiyorsunuz?.. — Senyöra Beatrisi arıyorum, Sa: rayda Kont Alma ile bütün Setyör- lerin gidişinden herkes — şaşırmıştı. Genç kontesin bahçede olduğunu söy- Tediler. Acaba kendisine rastladınız mu7. Çünkü kendisine acele söyliye- cek mühim sözlerim var. — Aradığınız benim.. Söyleyiniz! — Siz Senyöra Beatris misiniz? Ah ne kadar talihliymişim.. Ne zaman- dan beri yüzünüzü görmek İsterdim. Elbisenize dokunmanın benim gibi ni- şanlı olanlara saadet getireceğini söy- lerlerdi, Beatrisin mani olmasına vakit bı- rakmadan hemen elbisesinin eteğini tutup öpt —Şimdi artık mes'ut bir aile hyatı geçlreceğime eminim, Primver hafifçe gülümsemekten kendini alamadı. — Bana süyliyecek mühim sözleri- niz olduğunu söylemiştiniz. — Evet Senyöra, bu sözleri yalnız şka bir. kimse- nin düymaması için bana sıkı sıkı ten- bih edildi. — Söyleyiniz! Işte burada yalnızız. Sizi kim gönder, — Genç, güzel, cesur bir delikanlı.. Tuhaf ve yabancı bir ismi var.. Bir türlü hatırlıyamıyorum. Söyleyiniz.. Çabuk — söyleyiniz!. Şimdi nerededir?. Sizi niçin gönder- di? Acaba yaralı mı?, Yüzünde keder izleri belirmeğe başlıyan köylü kadın: — Yani.. Senyöra!.. Sözlerini keke- ledi.. Ümitsiz bir sada fırlatan Primver: — Yaralı demek!.. dedi, — Evet, hakikat budur, Beatris bayılma derecelerine gel- dise de bütün cescaretini toplıyarak emrelti: — Hepsini söyleyiniz sizi dinliyo. rum. — Pek âlâ Senyöra!..Siz tabil bi- zim çiftliğ 4 bilmezsiniz.. Monte- forteden iki saat kadar uzaktadır. Dün akşam, güneş batınak üzereyken büyük annemin ev işlerine yardım & diyordum. Kardeşlerim henüz - tarla- dan dönmemisler di Rirdan Ein avlusuna bir atlının gl dük. Ne istediğini sormak İçin ilerle- diğim zamah hayvanından İnerek eli- le göğsünü tutmuş olduğu halde sen-