g tograflarla spor mecmua'larında gördüğünüz spor hare- ÇTTM İT GN TTti ONUK ÜYN — Segialet SAA Baiyae eai SI ga3 ada I uuufT ranadİN ara SÜa çaş Dt pa KTT Laradi PTT T | Türkce - Osmanlıca - Fransızca * SÖZLÜK Dictionnaire Turc - Ottomane - Français İsmail Hami Danişmend tarafından meydana getirilen bu tüşat ö: Zürkçe kelimelerin şımdiye kadar kullanılmaklta otan Osmaniıca aynı zamanda Fransızca karşılıklarını göslermektedir. Herkesin ve hattâ ecnebilerin istifade edeceği bu SOZLUÜK intişar etmiştir. Fiatı 100 kuruştur. &e-——Kanaat kütübhanesi..... DA'MA FAYDALI DAİMA TESİRLİ dir yanaRN ALGOPAN! ALGOPAN! ALGOPAN Saçları dokleneq “ ». öi ei a ee ea geni ME RRE < L T W /| Arsebük —Bayramda— |Hiâliahmer Gazetesi Hai n Ğ stz' Ilenıııı lesİsatı elnxıııkıvc Tirk Birinci gün akşam., ikinci, üçüncü ve dördüncü günleri sabah olmak üzere (4) nsüha çıkacaktır. / Bayram günlerinde bütün Türkçe gazeteler yerine yalnız Hllâlialmıı*r gaze çıkacağından, Hilâliahmer gazetesine ilân Yerecek ticarethane ve müesseseler, azami istifade görecekler ve Ayni zamanda Hilâliahmer Cemiyetine yardımda bulunmuş Slacaklardır. Ha ti: S falardı timi 30 kuruştur. | B AĞN GSN HOŞ Yantiri a j Denizlide yapılacak idro elektrik tesisatı 10/mart/935 tazihinden ı itibaren otuz bir gün müddetle münakasaya — konulmuştur. Muharrik Komoıen Kanzuk kuvvet olarak şehre üç kilumetre m esafedeki Gökpınar suyu kullanıla- : ? saç Eksl ri caktır. Buna ait bütün proje ve iza hatnameler Denizli iktisat banka - k. Saçların dökülmesine ve Ke sından 25 lira mukabilinde satın al ınabilir. Münakasaya iştirak etmek peklenmesine mani olur. Komo | istiyen müesseseler. eksiltme ve acttırma kanunundaki ahkâma göre jen saçların köklerini kuvvetlendi | yesaikini ve ilk teminat olarak 2500lira muteber bir banka teminat Müracaat yeri: İstanbulda, Yeni postahane karşınsında, rir ve besler. Komojen saçların gı | »ektubunu vermeleri lâzımdır. Bu teklif mektupları 11/nisan/935 per Hilâliahmer Satış Bürosuna, Telefon (22658) veyahut Ankara caddesinde Kahramanzade hanında İlâncılık Şirketi. ;!:ı:dğî' İ:;:_:':ı:ı:;:':::::; şembegünü saat 14 te Denizli iktisa t bankasında elektrik Türk anonim Telefon 20094 — 5 — Kanzuk saç eksiri maruf eczane |şirketi heyeti idaresince açılarak üç gün müddetle tetkik ve en müsait lerle ıtrıyat mağazalarında bulu | çartlar teklif eden müesseseye haddi lâyik görüldüğü takdirde ihâle nur. |edilecektir. ALGOPAN Dört köşe ma- deni kutular- da, baş ve diş ağrıları, Ro- matizma ve grip için | SüzLaakl 90 KTANA gUA FT TaYN MTreşet FU TEYU N KErm n7 l———..."":x:”......—"'*:-w BEUYE Günün Fotografları | Muhtelif garetelerde çıkan günün hadiselerine ait fo- ketlerine ait — fo'ograflar yalmız — Istanbulda VAKIT kütüphanesinde satılmaktadır. Ğ ıoll"l YS7 160 BORJUYA titriyordu. Hilesinde düşündüğünden çok Çazla tutturmuştu.. Böyle hileler en buhranlı zaman - larda, her ümidin mahvoldağunu gö- ren insanların kendilerini tallin eline eslim ettikleri anda akıllarına birden- bire gelen vahi düşüncelerdir. Nöbetçileri değiştirmek — zamanı geldilğnde Ragastan bu işi zabitten gördüğü gibi yaptı, Ciddiyetini artlı- | rarak askerleri hyakatlerinden dola- yı öğdü., Sonra salaşa döndü. Kara- | kolu teftiş etti: — Artık herkes uysun!. Çavuş, İn - zibattan siz mes'ulsünüz. liç bir ses işitmiyeceğim, dedi. Bunun üzerine vazifesini bütün dikkatile yapan ve bu uğurda uyku - sunu bile feda eden bir âmir çalımıy- la dışarıya çıktı. Sokakta yanımma bir gölgenin yak - laştığını gördü. Bu İspada Kapya idi: — Şövalye!, İki dostunuzla bir ko- cakarı son derece telüş ve merak için- de olarak oteldedirler. Beni sizi bul - mak üzere gönderdiler, — Pek Alâ. Git onlara söyle: Her- şey yolundadır.. Anlıyor musun işler İyi gidiyor. — Ben otele dönüyorum, Sizin de yakınlarda geleceğinizi söyliyeyim mi? — Hayır.. Dinle!.. Arabayı kat'iy- yen gürültü çıkarmadan kilişenin av- lusuna getirebilir misin?.. — Tekerleklerin etrafına ve hay - vanların ayaklarına ot sarılırsa bu Çok kolay bir şey olur. ; — — Bir çeyrek sonra gelebilir mi- ' Bİn? — Olur, fakat.. — ÜÖyle ise yirmi dakika sonra a - Taba ile beraber kilisenin avlusunda Bulunmatısın. İki arkadaş ve kocaka- Fıyı da yanına al., Ben görünmeden 'lrıinlldıı kımıldanmayınız anladın mMu?, İspada Kapya otele Ragastan kili - seye dündüler. Ragastan yalnız bu - lunmak istiyordu. Gecenin epey sıcak olmasına rağmen kiliseye girerken titrediğini duydu. Çünkü vaziyet çok tehlikeliydi. Askerlerden birisi azıcık şüphelen- se yahut nöbetçilerden birinin aklın - dan en ufak bir tereddüt geçse hepsi mahvolurdu. Bunun için İşi tamamen düşünüp taşınarak yapmak icap edi - yordu. Karanlıktan dört nöbetçiyi hayal meyal gördü, Uykuları geldiği — belli ldi, Hattâ içlerinden birisi uyuyordu bile... Ragastan bir müddet ortalığı kol - Tadı. Bu haliyle tıpkı muharebeyi dik. katle takip edip son vuruşu indirmek istiyen bir başkumandana benziyor - du. Derhal yerinden hareket etti. Ta » sarladığını bulmuştu. Doğruca —uyu- yan nöbetçiye giderek elini omuzuna koydu. Nefer sıçradı, diğerleri de he- men heykel gibi vaziyet aldılar, Ragastan: — Ey arkadaş! Uyuyorsun galiba? Nöbette uyumak kadar fena bir şey var mı? dedi. Asker kekeliyordu: — Affedersiniz.. Yorgunluk.. ı — Iyi bir asker için yorgunluk ol - maz. Nefer başını önüne eğerek görece- ği cuıyı düşünmeğe başladı. — Benim bölüğümde nöbette uyu - yan askerin cezası iki ay hapistir, A- caba mızraklı bölüğünde nasıldır? Nefer sarardı. — Beni yerine bırakan zabitinize gldip işi anlatacağım, — Zannedersem bu geceki vazifenin ehemmiyeti de cezanızın artmasına sebep olacaktır. — Size söz veriyorum ki.. — Bak uykudan gözlerin açılmı . yor. Hiç bir şeye söz yeremezsin!, Di- ğer Üç asker! Siz de anlıyor musu- — Rısı' dn Nldlıılı Mösyöl, ÂAyrıl- — dığım Napolide daha iyi bir hayat ge- çirmeğe alışmıştık, Bir kaç kişi topla- nır, beraber yemek yer ve kılıç talim- leri yapardık... Şimdi neden sıkıldığı- mı anladınız ya7, —Zabit bağırdı: — Pek âlâ Mösyö.. Emin olunuz ki ben de sizin gibi sıkılmaktayım. İster- seniz Lu sıkıntıyı ve yemeği paylaşa: hml, —Vallah Mösyö.. Teklifiniz. beni çok sevindirdi.. Emrinize hazırım!, Fakat bir şartla.. — Ne gihi efendim? — Size bir dost gibi davranmama, “yani yemeğin parasını benim vermek- Tiğime izin vermenizi istiyorum. — Kabul.. Şarapların parasını da ben veririm, Olur biter. Haydi öyley- Be masaya oturalım aziz misafirim, Ragastan zabitin karşısına otura- rak içinden; Beni tanımadı!,, diye dü- gşündükten sonra yüksek sesle: — Bir mızraklı asker zabitine bu meyhanede hangi sebepten dolayı te- sadüf etmek şereline erdim, Yoksa Romadan mı geliyorsunuz?. — Roma mı dediniz?.. Altı ay var ki oraya adım atmadım. Beni bir menfi olarak düşününüz!.. — Bir menfi mi?.. Demek bir felâ- kete uğradımız? —Yok canım!. Şaka söyledim. Pa: pa Tivoli köşkünde bulunan mızraklı askerin kumandasımı bana emretti. İş- te altı ay oluyor ki hakikt bir oyuncu ile bir parti tavla bile oynamadım. Sıkımtımın sebehi de budur, — İsterseniz şimdi bir parti oynıya- biliriz. — Siz hakikaten sevimli bir Şöval- yesiniz! — Siz, Tivolide bir müfreze ile bu- lunuyorum, demiştiniz deği! mi?, — Evet Papa da şimdi buraya gel- di. Onunla beraber Romaya döneceği- Mi sanıyorum, Şerelinize — içiyorum. Monsenyör! — Şerefinize! Bu Bordo şarabı pek lezzetli.. Papa köşktle iken siz burada ne arıyorsunuz?. — Ah azizim!, Bu bir romândır. Bu gece köşte tuhaf bir şey oldu? — Ne oldu?., Biraz anlatın canım! — Evvelâ az kalsın Papayı kaçırı- yorlardı. — Papayı mr kaçırıyorlardı?. — Evet., Bir eşkıya çetesi kendisin- den fidyel necat İstemiş., — Amn tuhaf şeyt.. — Bunu Papanın kendi ağzından duydum.. Bağırıyordu. İmdadına koş- tuk, Birde ne görelim?, Bahçevanın kulübesinde elleri ayakları bağlı ola- rak yatmıyor mu?. Vak'anın nasıl geçtiğini, haydutların kendişini nasıl yakaladığını bütün anlattı. — Neler olmuş acaba?, 4 — Bunu kimse bilmiyor. Bu herif « Ter hemon gözden kaybolmuşlar, Ga - liba şeytan alıp götürmüş. Şeytan di- yorsam beni batıl şeylere inanır san « mayınız. — Bu aklırma bile gelmez. Çünkü şeytana inanmak batıl itikatlar besle- mek değildir. — Evet doğru., Muhterem pederin söylediklerinden anlaşılıyordu ki çete burada hakkında bir çok fena şe>ler söylenen bir mağaraya sığınmıştır. Bu esnada bir mızraklı asker mey- haneye girmişti. Zabit sözünü yarım bırakarak buna döndü: — Ne Istiyorsun?.. Sizin yüzünüz. den rahat rahat bir kadeh içki içemi- yecek miyim. — Nöbetçileri değiştirmek zamanı geldi Monsenyör., — Pek âlâ. Değiştiriniz. Nefer çıkıp gitti. — İşte bu angaryenin belâlı tarafı. Bu gece sabaha kadar her iki saatte bir böyle keyfimi kaçıracaklar!.. Sö. züm nerde kalmıştı?.. — Uğursuz sayılan mağarada.. — Evet.. İşte haydutlar, yanların - da büyücü bir kocakarı olduğu halde