gr — 10 MART — 1935 ER Yazan: İİ Kadircan K ,— Sanırım ki rahat bir gece ge- “rdiniz?... — Valeryodan ne haber?.... — Onu söyliyecektim. o Sabah kalkar kalkmaz ilk işim bu oldu. Orun konağına koştum. Sordum. *kilharcı ters bir adamdır. Kim- *Y€ ağız açmaz, fakat benden hiç ir tey saklamaz... i — Evet?... — Fakat taliniz yokmuş muh- senyor!... — Ne gibi?... | — Marki Valeryo hazretleri bu-! | ,#ünlerde Venediğe gelemiyor. En VAZ yirmi beş gün yahut bir ay son- (| — Ağrıları tutmuş... Üstünüze *ğlık Marki hazretlerinin roma: izma hastalığı var... Her sene ve- YA birkaç senede bir bu ağrılar Soğalır!,.. Hem de mevsim tanı - | Baz... Bakarsın ki bu yıl martta ituğu halde iki yıl sonra ağus- orta tutar... > Tuhaf şey!... ! — Gene ağrıları tutmuş ve ge- — Yanana!... — bol bol gezmiş, eğlenmiş olursu-! Bundan başka... 15 Yorgi, burada sesini alçalttı ve “reisin kulağına doğru eğilerek onun işitebileceği bir sesle! etti: N Türkler üzerine gidecek 6 - donanma, ancak Eylülün or - | an sonra denize açılacak.. > Peki... Peki!... Anlaşıldı. Otelden çıktılar, İlk lokantada İakelerini yediler, , İ ei verdiği haber- ! ordu. Demekki yola Çrak ve Garda gölü kenarında- 1 toya kadar gitmek (o âzımdı. © #peyce uzun bir yolculuktu. . | üşüncesini Kara Yusufa açtı! h Yusuf Venediği iyice ara - | NN lee ayrılmak istemi» Miyiz Çünkü (o Ayşenin bu İğ içinde bulunduğuna baya - h or gibiydi.. LAk Reise cevap verdi: | Ag Sakın bu uğursuz herif, u» | Kn otelde kalalım diye mi | bir yalan uydurdu.. Bunlara Neralmaz; paralı ve eli açık bir olduğunu © görünce kolay i doğru olamaz mı? Bizim | kri başka yerlerden de anlaya - İ ğin düşünebilir, bu kadar m benzemiyor. .O hak — bir şey uyduramaz:!.. O Sen bilirsin!.. | İz. Başkalarma da sorar, anla - l Bi, #ondola bindiler... Taştan kocaman ve güzel ko - arasmdan < geçerek esir na gittiler Her tarafı do - * Alış veriş çok değildi, *sirler de azdı. Hele içle - gözlü, kara saçlı esmer Ayşeyi hiç göremediler, Teisle Kara Yusuf akılla - her çareye baş vurdu - « ÖCÜ İçlerinde kara gözlü, kara saçlı €smer gözlü Ayşeyi göremediler | saçlarını, boyunu, posunu anlattı. Büyük Deniz Romanı lar. Hattâ bütün esircileri dola - şarak Ayşenin yüzünü, gözlerini, lar. Eğer onu bulabilirlerse ta - mam beş yüz altın & vereceklerini | söylediler.. Beş yüz altınl!.. Kara Yusuf ilâve ediyordu: — Onun bir adı da Stella idi.. Esircinin biri bu söze güldü: — Satılık kızların adları mr o- bur? Onların adları Oher pazarda değişir... Hele bir esirciden başka birinin eline geçince, (her halde | eski adr atılır... İ Hiç biri bu kızı hatmlayamadı - Zaten büyük pazar zamanı ol - madığı için oraları oldukça ıssız - dı.. Hep tapon esirciler ve tapon mallar kalmıştı. Bir esir kız için beş yüz latın!.. Hattâ Ali reis: — Sekiz yüz, bin altın da veri - riz!., Diye ilâve ediyordu.. Ah, iştedevlet kuşu dediğin insanın başına böyle konar.. Eğer onu bulsalardı, yahut ellerinde ol saydı!.. Kimin kızıydı bu?... Bir prenses mi? Bir kontes veya markiz mi?.. Esircilerin ve “bin altın!,, sözü- nü duyanların ağızları sulanıyor - İİ ç Fakat meye yarar?. Canları sıkılarak esir pazarından | ayrıldılar, Yeniden gondola bin - diler ve Senmark meydanma geldikleri zaman neredeyse akşam oluyordu. Ali reis oradan geçen bir deniz | zabitine yaklaşarak amiral Marki | Valeryonun evini sordu.. ill e Amsterdam 8, “Tl Rapyo | A. BUGÜN İSTANBUL; 18: Dans musikisi — Plâk, 18,30 Jimnastik — Bayan Azade. 18,50: Kar:ışık plâklar. — 19,30; Haberler 19,40: Havayen kitar — Zekeriya ve arkadaşları. 20: Ziraat (Bakanlığı namma konferans. 20,20: Koro — Sayintro Göldenberg idaresinde. 21: Sitar solo — Şraybar. 21,20: Son ha: berler. 21,30: Radyo orkestrası. 23: Radyo caz ve Tango orkestraları. BORSA | | Hizalarında yildiz işareti olanlar Gze- (İ rinde 9 $de muimele görenler dir.) Rakamlar kapanış fiatları gösterir #1, ra, » Berlin * Varşova * Milâso « Brükse' » Atina » Cenevre » Sofya no, — '.- $0, — 818, 24, #* Prp 100, — » Stokho'm | Londra 494,80) Stokhim » Nevyork 08010) e Viyana «78 # Pars 1205 İş Madrit 5.8290 İ » Milâne 9.5382) » Berila 1,9749 » Brüksel “mir * Atm 340) 4 Varşora P4.0525) « Budapeşte » Cenevre o 24478) Blkreş 747580 » Salya © * G4DISO) g Melşrat (SIRA » Amsterdam 1.1787)x Yokohama 28625 * Prag 190159) « Moskova (065. | 4,4040 ESHAM 20,— İş Banka oo (0.—| Tramvay | isAzado'u 25.90) « Çimemta as 1309 Re 297) CayoaDe. —- Şir. Hayriye (4-—İ| Sark Dek -- '»Merkez Bankası 63,—|. Balya Lİ U. Sigorta —00) Şark m. ec —, Bomosti ı2,30| Telefon tahviller | istikrazlar #1993Türk Bor. | 75.395 Elektrik see A0). Tramvay, 3K78 Tİ Dİ “Ritim 86 İstlkrâzıDabili 1 96.—İş Anadola! — 6760 » Ergani tiğrazi 99.-İy Ansdo'n fi 1s AM Patdar —00) Anadolu mi kilin eğime ŞA Zabit bu kibar, genç ve şık a - silzadeyi selâmladı. .Sonra büyük kanalın orta yerlerini göstererek: — İşte!.. Karşıda... Kapısı mer- merden, yeşil pancurlu konaktır .. Lâkin ne yapacaksınız?. Sanırım ' ki bir yabancısınız? — Evet, Ankonah şövalye Pao- lino « Beneventi!, Muhterem Mar- ki Hazretlerini görmek istiyorum.. — Ben Vikont Antonyo Perini!. Marki Hazretlerinin akrabasm - danım.. Karısı tarafından.. Kont Perini Hazretlerinin yeğeniyim!... Ali reis yeniden selâimlamış - | tr, Şahinin oğlu bir saniye için şa- şırmıştı. Bu hal Venedikli zabitin gözünden kaçmadı; — Ne var?.. Tanıdınız mı yok- sa? — Yok,hayır!... Duydum da... Soyunuzun şöhreti Ankonaya ka- dar gelirse buna şaşmalı!. Zabit gülü iz şimdi değildir. Garda kenarındaki şatolarmda - dır. — Bugünlerde geleceğini duy - | - duk da... — Hiç zannetmem.. Böyle bir şey olsaydı herkesten evvel ben de duyardım... — Teşekkür ederim. Sizinle ta nıştığım için kendimi dünyanm en mes'ut adamı sayıyorum. (Devamı var) Akşam Postası IDARE EVI ISTANBUL ANKARA CADDESİ Tolgrat Adresi: İSTANBUL HABRI Telefon — Yarı EESTA İdare SaPID ABONE ŞARTLARI ONE AE ayak Türkiye: 130 150 “80 1230 Kış Benebi: 160 #e *40 1610 ILÂN TARIFES) Ficaret Hnlarınm satın 1250 Kesal tlniar 10 knraştar. Pİ A, Sahibi ve Neşriyat Müdürü; HASAN RASİM US Baaılağı yeri (YAKIT) Matbaam İ ka odada ateşle oturuyorsunuz. * Fakat sizin ateş yakmanız lâzım. i ateş yak. İri | GEBİDELİKLER © Gebidelikler Şahı Açıkgözler Padişahı | maal İ Geçiren : Ali Cengizin başından geçenler —4 — Soba duman salor da... 1 — Bu gerçi pekdeiyi bir sey! yidir. Siz çok dikkat etmelisiniz! Soğuk sizin için çok tehlikelidir. Tevekkeli değil bu bir kaç gün- dür daha fazla öksürüyorsunuz.. Arkadaşlarımla buna dikkat et- tik, —Eksik olma oğul.. Soba yak- mıyorsâm ayazda da oturmuyo- rum ya.. Güççük odada mangalla oturuyorum. il Ali Cengiz, bu dakikaya kadar muhafaza etmeğe çalıştığı neza- ketini bozdu ve bağırarak: —Ya!.. Öyle mi? Demek baş- Hem de sobada.. Başka yerde de- ği , Bodos kızgınlıkla başını kak dırdı: — Bu da ne demektir ki? Ben öz yerimde arzuladığım gibi otu- ramam mı ki? — Hayır!. Haym dostum ateş. meselesinde istediğiniz gibi hare- ket edemezsiniz, Sobada bizi ısıt- mak için ateş yakmağa mecbursu- nuz. Biz ev sahibiyle böyle ka- rarlaştırdık. Küçük odada man gal yakmaya devam ederseniz ha- liniz haraptır, Şimdiden haber ve- reyim. Tepemizin üstünde öyle gürültü eder, öyle yaygara kopa- rırsanız geceleri gözünü kırpa- mazsın! — Zatımızı gider gömisere şi- kâyet ederim! — Bu senin bileceğin iş.. Soba- da ateş yak! r — Bayrak mı galldırdunuz ki?. — Ateş yak! — Siz haydut musunuz? — Bodos Efendi! Sobayı yak! o kadar., — Siz garagolu... — Hah! Hah! Hah!.. Sobada ! İhtiyar Bodos, hiddetinden zan- gır zangir titriyordu. Artık sözüne devam etmeden ayni hiddetle merdivenleri inip gitti. Ali Cen-| giz de odasına girdi. Nejad: — Bu, dedi.. Yaptığın şey bizi ısılmağa yarar mı sanki.. Demir: — Bırak onu, diye söze karıştı. O zaten herkesle kavga eder, ma- | navın bize ödünç meyva verme- mesinin de sebebi bu değil mi? | — Bana karşı hürmette kusur edeceklere tahammül edebilecek | mi sandınız ?. Değil bu.. Şöyle eğ- | ri bakmak bile yetişir.. Bir.. İki, demeğe kalmadan beş kardeşi ya- İ nağmda bulur. Demir: — Haydi, haydi dedi.. Bırak şimdi şu bir ikileri, Kendini bize | tanıtacak değilsin!, —Ben hiç çatmaya ' gelmem. Herkes kendi mevkiini bilmelidir. — Bizimki de ne de mevki ya.. Sabah akşam patatesle kahvaltı! ediyoruz, GİiTTA ALPAR ve HANS JARA » A — Paramız yoksa kabahat be- nim mi? —Evet senin. Paramız olunca barcamasını pek iyi biliyorsun! Daha evvelki gün elli kuruşumuz vardı, Dışarıya çıktın, bir şişe ko- lonya ile geldin. Güya evde yiye- cek bir parça peynirimiz olsun varmış gibi.. , — Demir! Benim aziz dostum saçmalama.. İnsanın âzıcık da kendi tuvaletine, süsüne bakması lâzım. — Şimdi eksik olan bir süsü- müz var sanki,. Üçümüzün de gi- yeceği ancak bir tek elbisemiz var.. Ah, Yarabbim.. Eğer babam bu hali bilse. — Bunun ne zararı var.. Dışa- rıya çıkan bir kont gibi giyinebi- liyor. İçimizden birine yolda rast- gelenler diğer ikimizin evden el- bisesizlik yüzünden çıkamadığını nerden bilecek! Nejat mırıldanarak: — Tut elinden yari koştur! Demir, Nejadm ikide birde mırıldanmasına sinirlenmişti, Ba» ğırarak: — Artık rica ederim, Nejat şu yari koşturacaksan koştur da şu gürültü de artık bitsin. Bir saat- ten beri bir beytin üzerinde mıh- lanıp kaldın.. Adeta can sıkıcı bir şekil aldr. Bırak bugün.. Anlaşı- İfyor ki ilham perisi henüz beyti- nize teşrif etmemiş. Nejat büyük bir sevinçle bağı- rarak: — İşte, İşte... Buldum...“ Bul dum! Nes İlkbaharm zevki hoştur, Tut kolundan yari koştur. Sevgilinin kalbi boştur, Tut elinden yari koştur. Ne dersiniz? Bir diyeceğiniz var mi? ve, Demir içini çekti: — Aç sevgili koşar mı? Tabii,, Ali Cengiz: — Evet tıpkı bizim gibi, dedi. Nejadım arkadaşlarınm kendin- ce kıymetine değer olmıyan eseri- ne mide ile mukabele etmeleri ca- nını sılmıştı: — Siz zaten neden anlarsmız, dedi, Ali Cengiz: — Haydi bakalım. Sen eserini sat da güzel bir karm doyuralım.. Demir hücumunun hedefini de- giştirdi; — Böyle bir vaziyette bulundu- ğumuz sırada kolonya almak.. Ali Cengiz bu hücumdan alm- dı: — Demir, kardeşim beni müte- essir ediyorsun? Sana belki yüz kere söyledim. Hayatta en çok beğerlilmek lâzımdır. İnsan kadın vasıtasiyle her istediğini yapabi- lir. Peynir alsaydım kolonyanın işini onunla yapamazdım. Daha çok.. Hem çok çok.. Daha iyi, da- ba güzel, daha lezzetli ve fazlası ile peynir alabilmek için kolonya almayı tercih ettim. (Devamı var) Y m mükemmel bir surette temsil ettikleri TANGOLITA (Savoy otelinde balo) filmi Çarşamba akşamı büyük gala bilet satışma MELEK sineması gişelerinde başlanmıştır. Musiki PAUL ABRAHAM , “A