İN er m GRİPTEN KORUNUNUZ! HABER — Akşam Postası PASTIL ANTiSEPTİK KANZUK Kanzuk pastilleri: Tenef- füs yolu ile geçen hastalıkların koruyucusudur. Grip, nezle ve ök- sürüğü önler, teneffüsü kolaylaştı- rır ve temizler, Kanzuk pastilleri: Yolculukta kalabalık ve tozlu muhitlerde, kr gm kapalı yerlerde bulunmaktan gelen bulaşık hastalıkların önüne İs geçer, Mata Ses kısıklıklarında, İiklarında (o kat'i tesirlidir. Her eczanede bulunur. Kumbara Sahiblerine: Iş Bankasının 170.000 lira mükâfatı 935 kumbara keşidelerinin birincisi | I Nisan 935 de ANKARAda noter | huzurunda çekilecektir. Bu kur'aya Mİİ A iştirak edebilmek için kumbara sa- iğ 7 emme hiblerinin 7 Mart 935 tarihine, yani aa anali Şubat sonuna kadar bankaya en aşağı YEMEK ve TATLI KiTABI 25 lira yatırmış olmaları lâzımdır. Hergün pişecek yemeklerin ve tatlıların fistesini ve yapılışların | bu kitabda bulacaksınız. | Sanş yeri; İstanbul Ankara caddesi No. 157 ji inkılâb Kitabevi “M.! ve boğaz emma Beyoğlu Beşinci Noterliğine; Istanbul (Birinci Noterliğinden musaddak 2 Nisan 934 ve 3380 numa- Büyük ralı senedi resmi ile Zorba Efendiden Atatürkün Nutku il İ Türk harflerile basıldı | 3 Cildin Fiyatı 600 Kuruştur J keder Atatürkün 927 yılında, Cümhuriyet Halk Fır- i büyük kongresinde söyledikleri tarihi nutuk Devlet matbaa- : | a yafındanTürk harflerile zarif bir şekilde yeniden basılmış - m Nutuk, üç ciltten mürekkeptir ve bu kitaplar bir arada mukav” || dan bir kutu içerisine konularak satışa çıkarılmıştır. | | Üş cildin değeri (600) kuruştur. İ i VAKIT'in Türkiyenin her tarafımda bulunan bayilerinden bu tarihi ve çok kıymetli eserai tedarik mümkündür. Müracaat yeri — “VAKİT,, İstanbul — Ankara caddesi motöründen maada kâffei alât ve e - devat, elektrik motörü, makine vesai | re bileüümle teferrüatı ile Tebrizli 2a- .. . “ . a Büyük Ikramiye : 30.090 Liradır bir alâk; kalmadığını beyan ve key- tiyetin neşri ve ilamı ri ede) Ayrca 70.000, 4.000, 3.000 liralık ikramiye- eg ar ler ve 20,000 liralık mükâfat vardır. ten aldığım Balatta Karabaş ma- T Pi manmu'u.n Tayyare Piyangosu de Bay Fahriye bundan akdem sat. Adres: mevcud yalnız yeni konulan Gazojen - z 78. ci Tertip 5. ci Çekiş 77. Mart 7935 dedir. tım ve bu emval üzerinde artık benim olelirde mukim Kostaki Kade- Beyoğlunda İstanbul | İ 194 mo vaziyete göre davranmağa karar ver-| & diler, Ertesi sabah Ragastan, Rafael ve Makyavel şafakla beraber yola çıktı- lar, Ispada Kapya'yı da yanlarına al mışlardı. Şövalye aklında bir plân ta- sarlıyordu. Rafael dalgın dalgm dü- Şünüyor, Makyavel evvelce bir kere xiyaret etmiş olduğu Tivoli köşkünün İçini ve tertibatını gözünün önünde| canlandırıyordu... Güneş ufukta yükseliyordu. Ra- Büstanın neş'esi gene yavaş yavaş ye»! Tine gelmeğe başlamışdı, Arkadaşla- Tina dedi ki: — Niçin böyle sessiz ve kederli du- Tuyoruz? Cenaze arkasından yürü- müyoruz.. Hayat, gençlik ve aşk pe- Şinde koşuyoruz. Zalim Borjiya güya! bu sabah.. Şu gördüğünüz güneş de- Zarken benim başımı ve bileklerimi keseceklerdi. Halbuki bir şey yapa Madılar.. Şimdi biz gene bu güneş do- rken onlardan öc almağa gidiyo-| Tuz.. Lâkin arkadaşlar yolumuz doğ- | Yu mu?, Çünkü ben şimdiye kadar Ti- Yoliye hiç gitmedim. yavel cevap verdi: — Tam yolundayız. Ren buralarını karış karış bilirim, Rafael Ragastana döndü: ba Şöralye!.Demir gibi bir bazunuz Tühduğu gibi onun kadar kudretli (mız da var.. Bütün bunları be- M İZ'bi zavallı bir aşıkın, üç günlük & nstun uğruna harcanlağı göze al m *ı düşündükçe size bunları na- ” #leyeceğimi bilemiyorum." Bü Adam sende. Düşündüğünüz şey Di Bir resmimi yaparsınız olur « Ben size yardım ederek saade- için çalışacağım, Siz ise benim mi yapmak suretiyle her zaman m unutulmamaklığımı temin ede! niz. Görüyorsunuz ya? Sonunda © ben size borçlu kalıyorum. am bu çok ince ve yerinde “SÜ bilhassa “sandetiniz için çalt Tesmi; RJIYA Rafaelin çok hoşuna ütün kederini dağıtmıştı. ç atlı Floransa yolunu bırakalı iki saat kadar olmuştu. Makyavelin anlattığı gibi büyük bir sıra dağları- na doğru yola koyuldular. Bir müd- det daha gittikten sonra Makyavel: — İşte Tivoli! Diye bahçeler ve yeşillikler arasın- da bir yığın beyaz evi gösterdi. Bu evler bir takım uçurumların, derin va dilerin çerçevelediği Tivoli köyü idi. Bu vadiler ve uçurumlar arasına kışmış olan beyaz köpüklü bir takım şelâleler seslerini ta uzaklara kadar duyuruyorlardı. Üç arkadaş durdular. Rafael bu köyü kalbi en derin bir hiziyle çarpa- rak seyrediyordu. Çünkü sevgli karısı Rozita, sarp yalçın kayalar arasında bir akbaba yuvasına benzeyen bu kö- ye kaçırılmıştı. Bunları düşünen zavallr genç içini çekib boşaltarak, titrek ve elem dolu bir sesle; — Ah Rozitacığım! demekten ken- disini alamadı. Arkadaşının bu hali kendisine pek dokunan Makyavel de- di ki: — Bak Rafael! Görüyor musun? Şurada... Sol tarafımızda.. Derin bir boğaz var, Orası dehşetli bir uçurum- dur, Bak Anyo nehri nasıl korkunç bir süratle kayalar arasından akarak vadinin dibinde kayboluyor, Suyun gürlemesini duyuyor musun?, — Evet. Uçurumu görüyorum. Su- yun müthiş gürlemelerini uzaktan u- zağa duyuyorum. Sonra, Makyavelci- Zim sonra?.. — Bü uçurumun kenarında bir ta- kım eski sütunlar var.. Görüyor mu- sun?. Orası Sibil mabedinin harabe. sidir. Bu eski mabetten yalnız o gör. düğün sütunlar kalmıştır, — Evet! Görüyorum, sonra?.. — Bu mabed harabesinin sağ tara» fında, Anyo nehrinin döküldüğü uçu- gibi san'atkârlara da her zaman mâd- di ve manevi yardımlarda bulunur. Bana da bir çok defalar iltifatta bu - lundu, Böyle bir zatın felâketime act- yacağı bana da yardımda bulunacağı muhakkaktır, Şövalye ne söyliyeceğini şaşırmış, adeta sersemlemişti. — Papaya mı?.. Sunlini tekrarlamaktan kendini a- Jamıyordu. Rafnel devam etti: — Bu sabah Vatikan sarayma git - tim, İlk öğrendiğim şey sizin hapisha- neden kurtularak Napoli kapısı vası - tasile kaçmanız oldu. Buna ne kadar sevindiğimi tahmin edersiniz, Saray - da sizin kaçışmızdan başka hiç bir şeyden konuşulmuyordu.. Vatikana vardığım zaman Papanm huzuruna kabul olunacağıma dair © limde bir kâğıt bulunmadığı halde hemen altıncı Aleksandrın ruhani toplantılar odasına sokuldüm. Kendi. sine teşekkür ettim. Evvelce 1#marla- mış oldukları “İsa,, lâvhası hakkında benimle görüştüler, Bu sırada ben talboyu tamamlıyacağımı söyledim. Bu arada da karım ve sevgilim Rozi - tanın nasıl kaçırıldığı anlattım. Be- ni teselli edecek bazı sözler söyledi - ler. Sonra polis müdürünü çağırdılar. Emirleri üzerine vak'ayı bir de polis müdürüne anlattım. Polis müdürü Marki dö Rokasanta gülümsedi. Bu meseleden haberi oldluğunu hattâ Ro İtanın nerede bulunduğunu bildiğini söyledi. Papa benim önümde polis müdürü- ne şiddetli emirler verdi. Kızı © kaçı. ranları meydana çıkarmadığı takdir. de derhal azlolunacağını kehdisine bir kaç kere tekrarladı. Polis müdürt Papanın emri tamamen yapılacağını ve Rozita ile beraber onu kaçıranla- rın derhal yakalanacağını söyledik - »ten sonra çekildi. Bu sırada benim ne kadar sevindiğimi kimse anlıyamaz.. SORJİYA 191 Bu muhterem ihtiyara nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyordum. Papa, her sene Adeti olduğu gibi © gün de Tivoli sayfiyesine giderek bir müddet dinleneceğini söyledikten sonra huzurundan o çekilmekliğime müsaade etti. Tam çıkacağım sırada Rozitayı bulduracağını muhakkak su- rette temin ettikten sonra benim de buna kargı “İsa, tablosunu biran ev- vel bitizmeğe uğraşmaklığımı söyle di, : Ragastan bu sözleri baştan aşağı ya kadar büyük bir dikkatle dinle- mişti. Sonra Rafaelin sorgu dolu ba- kışlarını cebavsiız bırakarak Makya- vele döndü; — Sizin bu husustaki fikriniz? — Ben kuvvetle saniyorum ki altın- cı Aleksandr, hilekâr ve şeytan gibi bir heriftir. Vahşet derecesinde kötü ihtiras sahibidir, Bana kalırsa Papa- nm hiç bir vaidine hiç bir sözüne #- nanmazdım, Hattâ bana dünyada en büyük iyiliği yapmak istese bu iyilik. ten bile kaçardım, Ragastan Rafaele sordu: — Papanın bugün Tivoliye gidece- ğini söylemiştiniz değil mi?, — Papa yoldadır. Tivoliye gidiyor. Biz buraya kestirme yoldan geldik. Papa maliyeti ile beraber caddeyi ta- kib ediyorlardı. Şimdi buradan geçer- ler. Hattâ işte... İşidiyor musunuz. | Bu sırada bir çok suvarilerin yü- rümesinden doğan bir gürültü duyul- du. At sesleri gittikçe yaklaşıyordu. Ragastan pencereye yaklaştı. Furs lo- kantasına 500 adım uzakta bir tahti- ravan gördü. Tahtıravanın perdeleri indirilmişti. Perdelerin üzerinde Pa- panın kırmızı arması görünüyordu. Etrafında bir takım atlı Senyörler bu lunuyorlardı. Ara yerde kırmızı Kar- dinsl şapkaları görünüyordu. Bir müfreze muhafaza askeri önde bir Yi