Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
! | eee A L Yazan: __'î_!dırcan Kaflı F H" .. İ OCU | Ali reis Venediğe gitmeyi tercih ediyordu No. 39 Rüyük Deniz Romanı Bu sözler palavra değildi. Akla Bek uygundu. Ali reise de hoş ve Yapılabilecek bir şey olarak görü- Düyordu. İ Tarihte örneği yok mu?... Beş ©On bin kişilik bir süvari fırkasiyle inlerce fersahlık yurdları talân eden, tahtlar yıkan, taclar çiğne- yfn yeğitler, hele Türk tarihinde İr iki tane değildir. Vaktile Durgut ve Barbaroslar- 1 onların arkadaşları çok zaman irkaç gemi ile koca Avrupa do- nfn-lnalarım karşı koymadılar mı? iIr veya birkaç gemiyle İtalya ve l'Panya kıyılarını bir ateş çembe- T içine almadılar mı?... z Eğer Ali reisle Mezit bey, bu Ziyafet sofrasında konuşulan ve 4sarlanan bu hülyayı olagana çe- Virirlerse, buna bütün dünya - şa- Şacaktı. a Lâkin iki nokta vardı ki Ali re- Si kara kara düşündürüyordu: E Gelecek bahara kadar Şahin Ttis ne olacaktı?... Zincire vurul - TMuş olan bu yeğit adamın başma B"!kı belâlar gelmez miydi?... Gelecek baharda bu tasarlanan _ #eylerin hepsi de yapılsa bile, o za- €& acaba Şahin reisi kurtarabile- Sek miydi?... Yoksa Venediklile-. Tin kızgınlıklarını arttırıb babası- (, :::î:dürülmesine sebeb olmaz A 4 İ ? a Âli yeis buraları düşündükçe,| ttkiliyor, bir yıl değil, bir gün bile Seri kalmaktan korkuyordu. Çün- k_“ © babasını bütün Venediğe de- i'!'nezdi. Ona lâzım olan bir şey Vardı: Babasının sağ ve sağlam o- ı:'ll kurtulması, ve onunla bera- Âkdenizin mavi ufuklarında SUpa yelken avlanmak... Bundan başka Cezayirde on - lar bekliyen gözü yaşlı bir kadın da Vardı. Bunların hepsiyle be - nb"ı kimbilir hangi yabancı yurd N, bayal meyal'“ hatırlıyabildiği iyle babasımı ve kardeşini 3 bir genç kızım güzel ve se- ?:'lî hayali de onu ileri çekiyor- h'BUmın için Mezit beyin bütün lamalarma verdiği son cevab *W oldu: Gi—— Yapamam... Beni bağışla!... e'inîliyim, bizim belki bekliye - _:: Â limaz var: — Fakat onların * Kendimizi onların yerlerine Im ve öyle düşünelim... , “ezit bey buna bir şey söyleye- ,'iî“' Ve susuyordu. O zaman Ali 'îZünü tamamlıyordu: Anşallah çabuk döneri &el ça erim v ve l*?iî?k bahar da senin düşündük- Yaparız... i Ali Teis " geç yatmasına rağmen "$ten daha erken uyanmıştı. ş ir ı“_lkı uykusunda babasının i €rini kırdığını, onunla bir - dqîn:enize açıldığını, yolda kar- rasladığını ve en sonra hep L.*ııd'_mesud bir hayat sürmeğe Zorlu Iğını, Venedik kıyılarına h lar yaptığını görmüştü. â::_" ir rüzgâr vardı- hı“lı iz hafif köpüklü ve yeşile ki dnn 0711 Mmavi renkteydi. San- Sağırıyordu. — Akşamdan a. _ı'*tlğl gibi hemen limana in- | diler. Kara Yusuf ve Sansar Os- manla beraber kotraya bindiler. Onları Deli Mehmed, — Küçük Hüseyin gibi birkaç denizci ile Mezit bey ve bir iki arkadaşı ses- sizce uğurladılar, Böylelikle şe- hirdeki halkın bu yolculuktan ha- berleri olmıyacaktı. Çünkü henüz Türklerin ellerine geçen bu yerler- de, her zaman için Venediklilere casusluk yapacak adamlar bulu - nabilirdi. Etrafa da Ali reisin has talandığı haberini yayacaklardı. Kotra, güzel bir rüzgâr altında, genç ve uçmak için çıldıran büyük bir marti gibi süzülerek engine a- çıldı. Alabildiğine şişen yelken, onları sanki uçuruyordu. Ali reisle iki arkadaşı tam birer Venedikli kılığına girmişlerdi. On- ları görenlerin kuşkulanmalarına imkân yoktu. O dakikadan başlıyarak Ali re- isin adı Şövalye Paolino Beneven- ti olmuştu- Papaların elinde olan Ankonadan geliyordu. Yazı Ve - nedikte geçirecekti. Kara Yusuf sadece Bonifas di- ye anılacaktı. Bu, vaktile şövalye Beneventinin babası — tarafından Cezayirde esir edilerek hiristiyan yapılan bir arab çocuğuydu. Şim- di oğlunun at uşağı olmuştu. Aslı arab olduğu için bozuk bir italyan- 12,30: Plâk neşriyatı, 13: Tokatli yan OÖtelinden Telsiz caz, 19,20: Çocuk saati; hikâ- yeler, 19,50: Haberler, 20,10: Ke - man solo — Nejat piyano refakatiy le, 20,30: Havayen kitar: Şirket ve arkadaşları. 21,15: Son haberler, 21,30: Radyo orkestrası, 22: Rady -4 T>>?. o irmaları 223 Khz. VARŞOVA, 1345 m. 18,15: Hafif musiki. 18.50: Söz ler. 19: Habezler, 19,10: Sözler, 19, 15: Konferans, 19,45: Konferans, 20 Plâk, 20,20: Aktüalite, — 20,30: Şarkılar, 20,45: Sözler. 21,15: Fil - harmo” * tar. “mdan senfonik kon - ser, 23,30: Şiirler, 23,40: — <:lâm, “KASE ” ., musikisi, 175 Khz. MOSKOVA, 1724 m. 18,30: Konser. (Rus şarkılari:) ' 20,30: Gürcü ve Azerbeycan ulusa! şarkıları. 22: ekçe. 23,05: İsveççe neşriyat. 24,05: İngilizce. 1,05: Al - manca. 545 Khz. BUDAPEŞTE 550 m. 18,35:.Salon orkestrası. — 19,40: Spor haberleri. 19,55: — Konferans. 20,30: — Operada verilecek temsili nakil. 23,30: Çingene muzsikisi. 24: İngilizce konferans. 1,05: Son ha berler. 950 Khz. BRESLAU, 316 m. Sarrenin Almanyaya iade edil - mesi münasebetiyle ulusal neşriyat. BUKREŞ: 13 — 15: Gündüz plâk neşriyatı. 18: Askeri mmusiki, 19: Haberuer, 19,15: Askeri musikinin devamı, 20 Konferans. 20,20: Operet plâkları, 20,45: Konferans. 21: Sözler, 21,10: Sonfenik kon- ser, 21,45: Konferans, 22: Senfenik konserin devamı, — 23.25 Habhberler, 23,40: Plâk. ca ile konuşuyordu,. — ü9 4 — ... . M Fünme — - yoya çevrilmişti. Dilsizdi. Çünkü yedi yaşlarında iken Türk korsan- larımın eline düşmüş, çok bağırıb çağırdığı için dilinin ucunu kes - mişlerdi. Sansar Osman dilini kesilmiş gibi göstermek için günlerce de - nemeler yapmış ve becermişti. Güneş bütün parlakgı ile doğar| ken bizim yolcular ufukta kaybol- muşlardı. Leventler onların dönüşlerini Zarada bekliyeceklerdi. Üç yılmaz yolcu, yolunuz açık olsun!... .» Ilk izler?.. Kıbrıs, Türklerin eline geçeli bir yıl bile olmamıştı. Venedikliler buna çok acımışlar ve kızmışlar - dı. Bununla beraber bu işe Ve - nediklilerden daha çok kizan bi - risi daha vardı ki o da papa beşin- ci (Pi) idi. Asıl adı Kisliyeri olan bu eski papas, şöyle diyordu: — Kıbrısı alan Türkler yalnız Venediklilere bir vilâyet kaybet - tirmiş olmuyorlar, hrristiyanlığın | en büyük kalelerinden birini da - ha ele geçirmiş oluyorlar. Bu su - retle mukaddes hıristiyanlık bi - raz daha ölüme yaklaşıyor. Yarın Malta, biraz sonra da bütün İtalya' ve Roma onların eline — geçecek, bütün hıristiyanlık yok olacaktır. Bunun için erken davranmalı, on- lar üzerine yeni ve son bir (Haçlı- lar seferi) açmalıdır. Karadan Türklere karşı yapı - lan bütün saldırışlar, sert bir ka - yaya çarpan hamur parçası — gibi katılıb kalmıştı. Bununla beraber meşhur Viyana — muhasarasında | hıristiyanlık, Türklere, karşı ko- yabilmişti , (Devamı vür) --- ..0.7.- —— — geei A - YARIMAY Birinci sayısile neşriyat âlemi- mizde büyük bir alâka uyandıran bu mecmuanın ikinci sayısı çık- mıştır. Gerek kapağındaki, gerek için- deki renkli tablolariyle (Yarım- ay) bir Avrupa mecmuası kadar güzeldir. Çok sevilen yazıcıları- mızım makale, reportaj, hikâye ve romanlarından teşekkül eden muh teviyatiyle (Yarrmay) Türkiyenin güzel bir mecmuası olduğunu is- bat etmiştir. HABER Akşam Postası İDARE EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESİ Felgraf Adresi: İSTANBUL HABEH FPelefan — Yazı: 2887? İdare: tAr*0 ABONE ŞARTLARI ı 8 6 J2 ayık Türkiye: 120 350 Gdü 1250 Erş Benebi:. 150 dd Hdü 1610 ILÂN TARIFESİI Ficaret Uğnlarının aatım 1250 Kenmi İlAnlar 10 Luruştur Sahibi ve Nesriyat Müdürü: HASAN RASİM US “Basılaığı yeri (VAKIT) Matbaaaı nakil — Çay seati, | ( Vâ- Nü ) Hamileliğinin mahzurları, Va- hidle Kâmileyi biribirlerinden a- yırdı. Yüzü gözü şişmiş ve çirkin- leşmiş olmanın azabı, genç kadı- nm dimağını işgal ediyordu. He- nüz ince ve zarif olan kalçalarına bakıyor ve buların şişipsakille- şeceğinden korkuyordu. Zaman zaman, vücudunda mey- dana gelen değilişklikler, onu kor- kutuyordu: « — Niçin bu tedbirsizliği yap- tım?,, diye üzülüyordu. Bir ak- şam, Vahide, bir şey itiraf etti: « — Düşürtsem...,, Kocasınmın yüzünde bir neş'enin belirdiğini görünce, onun da ayni fikirde olduğunu anladı. O da, vü- cudunun şekilce bozulmasını iste- miyordu. i Şehre indiler, Bu işi yapacak bir doktor aradılar. Fakat, dokto- run karşısına gelince, Kâmile da- marlarında kabaran annelik şef- katini tekrar duydu. Her şey hazırlanmış, fakat genç kadın itiraz etti. Vahid ona tavsiyelerde bulunduğu için, dok- tor korktuğu için, bu yalan ve kor- ku havası içinde kalmak istemedi- ği için reddetti. — İstemiyorum! -dedi. Tuttur- du. Kocası kızıb ısrar etttikçe o da kızıb ısrar etti. —İstemiyorum, hayır istemiyo- rum., İlk defa olarak, biribirlerine darıldılar. — Şimdi, düşünüyordu da, Vahi- | Zira, delikanlmm, kendi şnbsı'n- dan ziyade genç kadımnm güzelli- ğini muhafaza için böyle teşvik ettiğini sanıyordu. Artık, günleri sayıyorı güzelli- ğine yeniden kavuşmak, kocası- nn kucağına atılmak istiyordu. Vahid, bu müddet zarfında, bir takım fahişelerle düşüb kalk- mıştı şüphesiz... Genç kadımn, şim- di onları düşünüyordu. Bu pis kız- lar, kollarmı kocasmınm boynuna sarmışlar, kendisinin olmak icab eden puseleri ondan çalmışlardı. Evet, genç erkeğin o sırada metresleri olmuştu. Şüphesiz ki, Kâmileyi çirkin görmemek azabı- nı onlarla teselli etmişti. Fakat, o İt sıralarda, kadncağız kocasının (| kendisini aldattığından şüphelen- (© mişti. Gözlerinin önüne, şimdi, | hayaller geliyordu: Bir takım ka- (. Nakleden: : HAB E R*' in : E tefrikası Şahin'in |--..- -|Esir Kadın i No. 32 ! Aşk ve His Romanı dınları, kacasının vücuduna sarı- İrrken gördü. Fakat, o zaman, böyle hayaller ona görünmüyor- du. Sonradan, kadın, güzelliğine tekrar kavuştu, kocasını yeniden fethetti. Doğum tehlikeli olmuştu. Vahid, $şimdi ona: : — Az kaldı seni kaybedecek- tim... Bu, aklıma geldikçe korku- yorum.., Şimdi daha fazla bağlı olduğumu hissediyorum. Erkeğin bunu söylemesine se- beb, karısımım kendisine büyük bir aşkla sokulmuş olmasıydı. Ah, kocası, gene burada olsay- dı... Kâmile, artık, denizin mırıltı- sını, gecenin artan serinliğini duy muyordu. Yatağının içinde, dönü- yor, dönüyordu. Nasıl mukavemet edecekti?.. Durdu, daldı, gözleri sulandı. — Allahım.., Allahım... -diye inledi... : .. —ll— İngilizlerin çoğu, Feridi tanı- mıyordu. Delikanlı, bankie'nin yerine geçtiği zaman, kadınlar, onun yüzüne baktılar. Bu bakışla- ra maruz kalmca, Ferid, bir mem- nuniyet duydu. Bu, büyük ihtiras- ların başlangıcıydı. Oturdu. Kupiyeye bir tomar pa- ra attı. Etrafma göz gezdirdi. İn- gilizlerin yüzü sakindi. Buna rağ- men, içden iyice heyecanda ol- dukları da şüphesizdi. İçlerinden miş, istif etmişfi. Öbürleri ona, dostça ve memnuniyetle bakıyor- lardı. Yüzünün hatları, kılığı kr yafeti hep güzeldi, zarifti. İnce bir bıyığı vardı. Halinde büyük bir cesaret nazara çarpıyordu. (Devamı var) Diş tabibi Bünyamin Nişantaş — Vali konağı caddesi No. 24, Şirin apartman 1 inci dai- re, (3884) Httti İT Doktor - u . Ali ismail Haydarpaşa hastanesi bevliye mütehassısı Urologue — Öperateur Babıâli caddesi Meserret ote- 4 li 88 numarada her gün öğleden # sonra saat ikiden sekize kadar. SATİ E Tenvirat ve muharrik kuvvet Tesisatını veresiye yapar. m Bizin MELEK'de Viyana musiki motifleri üzerine yapılmış filmlerin en mükemmeli Viyana, Oynıyanlar: MAĞDA Musiki: JOHANN STRAUSS SCHNE İDER - WOLFF ALBACH - RETTY Leo Slezack - Georges - Aleksan der Saat 11 de tenzilâtlı matine