HABER Akşam Postası Acunda ve ölkemizde buğday meselesi '(L) 28 Şubat 935 akşamı İstan- bul radyosunda üniversite namı - na döçent doktor Refii Şükrünün verdiği konferansın hulâsası. 1 Temmuz 1935 de ökonomik buhrandan kurtuluyoruz. Bize bu sevincli haberi veren “National Bank and Trust,, müdürü ve Âme rika Birleşik hükümetleri eskii - kinci Reisicümhuru meşhur mali- yeci “Dawes,, dır. “Dawes,, in müjdesinin tahak - kuk etmesini bütün kalbimizle te- menni edelim, Fakat buhranın or- tadan kalkması için acun istihlâk ve istihsal piyasaları arasındaki müvazenenin ihyası lâzımdır. Ge- nel müvazenenin tekrar tesisinde buğdayın ehemm'!yeti büyüktür. Buğday meselesinin istihalesini ve son tezahür şeklini acun ve ül- kemizde akislerine göre tetkik e- delim. Buğday bilhassa beyaz ırka mensub insanların gıda esasını teş kil eder, Sarı ve siyah ırklarda da son yüz sene içinde soysal ve öko- nomik tekâmül neticesi buğdaya karşı rağbet çoğalmıştır. Nakil vasıtaları sürat, hacim ve emniyet bakrmlarından ancak on dokuzuncu asrın ortalarına doğru ink'şaf etmiş olduklarından ulus - lararası buğday ticaretinin kurul- ması da bu zamanlara tesadüf e - der. Gene on dokuzuncu asırda Av- rupa devletlerinin iktisadi bünye- lerindeki tekâmül nihayet bulmuş | ve ülkeler evrensel iş bölümü pren sipi esaslarıma uyarak ökonomik faaliyetlerini sanayi veya ziraat sahalarından birisine daha ziyade ehemmiyet vermek üzere tanzim etmişlerdir. Sanayileşen Avrupa memleketleri de buğdaylarımı ya- bancı memleketlerden satm al - mak istirarında kalmışlardır. Bun larm başmda: Kanada, Amerika Birleşik devletleri, Arjant'n, Rus- ya, Avusturalya, Hindistan ve Şar ki Tuna memleketleri bulunmak - tadır. Nüfus artması ve buğday reji - mine girme dolayısile yıllık ufak çoğalmalar istisna edilecek olursa uluslararası buğday istihlâk hac - mi hemen hiç değişmez. Çünkü ek mek mübrem ihtiyacdır. Buğday istihlâk hacmi sabit kal- dığı için bu mahsulün arz hacmi - ne göre fiyat münhanisinin elâsti- kiyet ve hassasiyeti çok büyüktür. İstihlâk hacmine göre istihsal faz- la olursa fiyatlar büyük mikyasta düşmekte eksik olursa gene bu tarzda yükselmektedir. ' Acun buğday istihlâk hacmi malüm ve muta olduğuna göre is- tihsal hacmini ona uydurmakla buğday meselesini kökünden hal - letmek kabildir. Fakat bu tevazünün manii ta - bii âmillerdir. Fakat bu engeli ge- ne tabiatin himmet'le yenebiliriz: Çünkü buğday şimal ve cenup ya- rım arz kürelerinde altıay fasıla ile istihsal olunmaktadır. Bu su - retle şimal hasadına göre cenup ıekimini ayar etmek elimizdedir. Genel harbden evvel bu usulün nisbi tatbiki ve serbest rekabet pi- yasasının nâzım rolü buğday is - tihsal ve istihlâk hacimleri arasın- da bir müvazene temin ediyordu. Acun savaşında bu müvazene yıkıldı. Avrupada buğday ziraati _ıh_fr._ı".ş_ durdu. Fakat buna mukbil deniz aşırı memleketlerde istihsal geniş letildi. Bu suretle harbde bir anor mal müvazene peyda oldu. Avrupa sulha kavuşduktan son- ra yeniden buğday ziraatine ko- yulmuş ve deniz aşırı memleketle rin rekabetine karşı da himayeci devletler yüksek gümrük resimle- ri koymuşlardır. Harbden evvel buğday idhalât- cısı bulunan Fransa himaye usul - lerinin tatbiki neticesi bugün buğ- day satıcısı vaziyetine geçmiştir. Harbi takib eden senelerde ev- velâ stokları tamamlanmış sonra istihsal çok olduğu için fiyatlar tarihin kaydetmediği bir seviyeye düşmüştür. Müvazeneyi temin için istihsal memleketleri aralarında buğday ek'mini tahdide karar vermişlerse de bu kararlar tamamile tatbik ol lunamamıştır. Buğday işi geçen sene bu çık- mazda iken tabiat bir - sürprizle meseleyi halletmiştir. Tahdid ve bilhassa kuraklık yüzünden büyük istihsal memle - ketlerinde 1934 de buğday mah - sulü yüzde 20 kadar azalmıştır. Bu suretle fiyatlar yükselmiş ve buhranın bu cebheden görünü- şü 1934 senesi için müsaid bir saf- haya girmiştir. Hepimiz biliyoruz ki bugün ül- kemi'zde de bir buğday - meselesi vardır. Türkiye ziraat memleketi olduğu halde Cümhuriyet devfii - ne kadar mütemadi harbler, ikti - sadi, mali ve zirai teşkilâtın geri- liği, nakıl vasıtaları yoksulluğu ve yerli mahsulün kapitülâsyonlar dolayıs'le harice karşı müdafaa e- dilememesi gibi birbirine bağlı sebeblerden dolayı memleketin ih tiyacına kâfi buğdayı istihsal e - demiyordu. Cümhuriyet bu —Mmahzurların kâffesini ortadan kaldırdığı için buğday istihsali inkişaf ederek ev velâ dahili ihtiyacı karşılamiş son E senelerde de milli istihlâk hacmi- * ni aşmıştır. Ülkemizin üçte iki nüfusu çift- çi ve bilhassa buğdaycı olduğu için memleketin ökonomisi he- men de buğday piyasasına istinad | eder, Bu mahsulün istihsal ve sa » tışı bir kaç sene evveline kadar çiftçi iç'n gayri müsaid şerait al - tında cereyan ediyordu. Köylü kredi yoksulluğu yüzünden tefeci- lerin elinde idi, Hasadda da gene bir takım dalavereler yüzünden satış fiyatı ekseriya köylünün mas | rafını bile korumuyordu. Bu dertlere çare bulunmak ü - zere evvelâ ufak mikyasta teşk'lât yapıldı. Fakat bilâhare lüzumuna mebni bu teşkilât genişletildi. Zi- raat Bankası köylüden buğdayını makul bir fiyata satın almağa me- mur edildi, Alrm ve satım fiyatla- rr arasındaki melhuz zararı ve teşkilât masrafını karşılamak için hasılâtı bankaya aid olmak üzere un üzerine vergi konuldu. Bu suf retle vergi sikleti köylüye değil müstehlike aksettirilmiştir. Banka satış işini tanzim etmiş, ihracat için yayla buğdayından bir tip yapmağa muvaffak olmuş- tur. Son altı ay içinde buğday stoku muz cinsinin iyiliğ ve acun istih- | Silâh ticareti Ihtiyarlar hakkındaki dedikodu bitmiyor İngilterede silâh ticaret ve ima- İini tahk'k için kurulmuş olan ko- misyon heyecan yaratan bir mev- zu halindedir. Azasınım ihtiyarlığı ve esas iti- bariyle kendilerine büyük salâhi- yetler verilmemesi dolayısıyle ten kid edilmedik yanları kalmamış- tır. Silâh yapan en büyük İngiliz fabrikası olan ve Amerikadaki si- lâh tahkikatında da ismi geçen Vikers — Armstrong müessesenin direktörü hükümetin bu araştır- masından memnun olduğunu söy- lemiştir. Diğer direktörler “böyle bir ko- misyon kurulmasını hoşnudsuzluk la karşılarız,, diyorlar. Bir diğeri de, Vikers — Arms- trong müessesesi hakkında yapa- cakları araştırma :çin bütün kolay lıkları göstermeğe hazır bulun- duklarını komisyon reisliğine yaz dığmı söylemiştir. Geçen günkü — gazetemizde, “İngiliz Silâh Ticareti Komisyo- nu,, nu, mahiyeti bakımmndan be- genmiyenlerin dediklerini etraflı- ca yazmış ve dolayısıyle İngiliz parlâmentosunda olan gürültüle- ri nakletmiştik. Hükümet taraftarı olan gazete lerse bu biçim bir komisyon seçti- ği için Başvekil Makdonald'ı âde- ta kutlulamaktadır. Bunlardan bi- ri diyor ki: “Bunlardan daha temsili ve ad- It değeri olan aza bulunamaz ve bir araya getirilemezdi, Böyle te- şekküllere verilmesi mutad olan salâhiyetten yukarı salâhiyetler vermemekte de M. Makdonald ge ne haklıdır, eğer, beyyine elde et- mek yolunda bir güçlüğe rastlar ve bildirirlerse bunu tem'n kuvve- ti kendilerine verilecektir.,, Ihsan Yavuz Kadın ve erkek terzisi Bütün şıklar hep orada giyinirler Her keseye ve arzuya uygun el- bisenizi — ancak orada yaptıra- bilirsiniz. Istanbul Yeni- postahane kar- şısında Foto Nur yanında Letafet hanında. Cildiye ve Zühreviye mütıhassısı € Dr.Bahattin Şevki ğ İ kat. 9 dan 6 yakadar. Bahçekapı Taş Han 2 nci EERESEETTERSEREELEZAESEAMAMEREDESLERERESETE UN DELEEERENDİ sal varlığı dolayısile çok iyi fiyat- larla ihrac olunmuştur. İhracatı - mız 150 bin tonla 7 milyon İlirayı geçm'ş bulunuyor. Buğday ihracı meselemiz 1934 senesinde acun piyasasımın müsa - id şeraiti altında lehimize hallo- lunmuştur. Bundan sonra hedefimiz satış kabiliyetimiz olan 200 bin tonu ihrac etmektir. Vasati bir hesabla her sene bu satıştan elimize geçe- cek para on milyon İiradır. Doçent Dr. Refii Şükrü HABER'in | Hikâyesi — Ne yapayım? Ne yapayım? Diye düşünüyordu.. Zengindi, her türlü eğlenceleri yapmış, bil- hassa çapkınlığın her çeşidini tat- mıştı. O kadar sıkılıyor, o kadar sıkılryordu ki patlıyacağını zan -| nediyordu,. Ruhi — kahramanımızım is - mi — birdenbire oturduğu marö ken koltuktan fırladı: — Buldum.. Buldum.. Evlene- ceğim! diye haykırdı. O zaman yaşının bir hayli ilerlemiş oldu - ğunu farketti. Aynanım karşısına Yüzündeki çizgilerin bir ve koştu. hayli derinleşmiş olduğunu, şakağında birkaç beyaz telin pı - rıldadığını büyük bir — teessürle gördü. — Evet, evet, evlenmeliyim. Bu bekârlık hayatının sonu yok. Ya- nımda yalnız bana aid bir kadın görmek, dizlerime tırmanan bir yumurcağın bıyıklarımla oyna - masını hissetmek hakikaten çok zevkli bir şey olacak. Ruhi bu düşünceleri aklından geçirirken birdenbire yüzü buruş- tu: — Alâ! Evlenmeliyim, evlen - meliyim amma, kiminle? Birçok kadın ve kız tanıyordu. Fakat bunların hiç birine itimad edemiyordu. Çünkü hepsinin iç - yüzünü biliyordu. Hepsi kendi - lerini maceradan — maceraya at - maktan zevk duyan basit ve şı - marık kimselerdi. Bunların han - gisini seçebilir, ve hangisiyle ev - lenebilirdi? Fakat Ruhinin bu teessürü çok sürmedi. Bir çare bulmuş gibi a - yağa kalkarak çalışma — odasına geçti. Ve bir kâğıdın üzerine şu cümleleri karaladı: “Evlenmek istiyorum. Yaşım otuz sekiz, ayda altı yüz lira vari- datmı var. Şimdiye kadar hiç bir macerası olmıyan namuslu — ve genç bir kadınla tanışmak istiyo- rum. İstiyen postrestant: 7 adre- sine bildirsin.,, eg Aradan tam üç gün geçti ve Ruhi tam otuz mektub aldı. Mek- tublardan her biri uzun uzadıya kendisini methediyor. Namuslu, genç ve çok güzel olduğunu söy- lüyor, ve neticede şimdiye kadar hiç bir macerası olmadığını, er - kek namma ilk defa olarak ken - disiyle mektublaştıklarını — ilâve ediyorlardı. Ruhi bunları okudukça adetâ memnun oluyordu. Her halde bunlardan biriyle ev- lenib sakin ve mesud bir hayat sü- receğini umuyordu. Arkadaşları da kendisinin birdenbire değişti- ğini farketmişlerdi. Artık kendi- leriyle beraber hovardalık yapmı: yordu: Haline bir itidal, bir dur- gunluk gelmişti. Akşam olunca otuz mektubu karşısma dizdi. Ve her birine ay- ri ayrı şu cevabı yazdı: KE “Saygi değer bayan! — *” “Evlenmek gibi gayet mühim bir meselede karar vermeden ev- vel bir defa da sizinle karşı karşı- ya konuşmak lüzüumunu duyuyo- rum. Birbirimizi iyice tanrmamız için çok faydalı olacak olan bu görüşme için perşembe akşamı ve- rilecek “*** / balosunda hazır bulunmanızı rica ederim., Sizi ta- Bekârlığa veda! ' gözle bakıyorlardı. 28 ŞUBAT 1925 ranfil takınız. Benim de elimt? bir beyaz gül olacaktır. Sonsuz sayglll" Ruhi mektubları kendi eıl | postaya verdikten sonra terzi giderek yeni frağının pro | yaptırdı. Ve perşembe gun“”a." büyük bir sabırsızlıkla beklemei başladı. j Beklenen hangi gün gelmewu.-'_] tir ki? Nihayet perşembe günü © geldi, çattı. : Ruhi asla böyle heyecanlı b“w gün yaşadığını hatırlamıyor?” Bütün çalışmalarına, uğraş rına rağmen bütün gece goz“ bir dakika bile uyku girmemişti: Gözünün önünde birbirind? güzel, birbirinden tatlı bakışll kar Lı dınlar resmigeçid yapıyorları hi bunlardan hangisini seçecelw[ bir türlü kararlaştıramıyordu. Aacaba esmer mi daha iyı, sa sarışm mı? Alacağı kadın | N yıf mı olmalı, balık etinde mi? N ” Püuh Ö Ruhi esmerleri sarışınlara !* bi cih ettiğinden, esmer ve balık tindeki bir kadını seçmeğe kar % vermişti. Sarışınlardan her " 1 M dense biraz çekiniyordu. Bur Pi için: kd — Ne olur, ne olmaz! Sıı'l!# “l lar daha vefasızdırlar. Belki " lendikten sonra beni alda ' kalkarlar. Halbuki ben tam #” nasiyle bir aile kadını ile e"'l mek, ve gürültüsüz, mesud bir " yat yaşamak istiyorum. dıye şündü. Ve böylece esmer ve bâ'” etinde bir kadınla bekârlığa * da etmeyi kararlaştırdı. * Perşembe günü, sabahtan 3 ma kadar gençleşmek, ve huzf'ı mek için uğraştı- Mükemme banyo, masaj, sınek kaydı *5, birbirini kovaladı. Ve l:oiı da tam vaktinde elinde zarif bir * yaz gülle baloya gitmek | üzere ıl' otomobile bindi. Yolda zu“lî.y önçe saklamayı, ve gözüne tırdığı esmer ve balık ı'.ıl*uılle dıma yaklaşırken meydana GM mayı kararlaştırmıştı. j Otomobilden çıktı.. Par ard ve şapkasını vestiyere bl"w Beyaz gülü arkasında gizliy salona girdi. Kalbi yerindef — pacakmış gibi çarpıyordu. ?. Ruhi o kadar büyük b:l' he . cana düşmüştü ki unuttu: d ." kasında gizlediği gülü mîd"' çıkardı. Etrafta birçok v d“ı da karanfilli kadınlar kapıy3 Ruhi bunları görünce M sendeledi ve şırak diye y.ı'ere bg bayıldı. Karanfilli kadınlar d& bir ağızdan: ' — Ruhi! Ruhi! dıye blğ'fj üzerine doğru koştular. A Mâamafih Ruhirinin ba n,y' ta hakkı vardı. Çünkü bu k’d rın hepsi aylarca kendılef'ylo ıüw şüb kalktığı, ve hepsinin i macerasını bildiği hdmı”dıd" Genç AĞ j YA L ER TT TTTT & ”A M &ğ— j K e Kadınları esi'ı'_ğeııı | derneği balosU Türk kadınları Esırgeweopu neği menfaatine Şuba Perşembe günü akşam:ıg“k salonlarında senelik balos otlj recektir. Bu baloya işt'rak ' B" kimselerin çok eğlenceli ve hem de hayırlı bir işe Y etmiş olacaklardır. Biletler Park Otelinde Yemekli bir kişi için 3, * SaR 4 B* FEELTE K ilf"f[ilifffiz gş / nıyabilmek için yakanıza bir ka- Z2 1iradır.