m Acunda ve buğday meselesi bul radyosunda tüniversite namı - na doçent doktor Refii Şükrünün verdiği konferansın hulâsası. 1 Temmuz 1935 de ökonomik buhrandan kurtuluyoruz. Bize bu sevineli haberi veren “National Bank and Trust,, müdürü ve Ame rika Birleşik hükümetleri eski i- vin Reisicümhuru meşhur meli- eci “Dawes,, dır. ağla müjdesinin tahak - kuk etmesini bütün kalbimizle te- menni edelim, Fakat buhranın or- | tadan kalkması için acun istihlâk| ve istihsal piyasaları arasmdaki müvazenenin ihyası lâzımdır. Ge- nel müvazenenin tekrar tesisinde buğdayın ehemm'yeti büyüktür. Buğday meselesinin istihalesini ve son tezahür şeklini acun ve ül kemizde akislerine göre tetkik e- delim. Buğday bilhassa beyaz ırka mensub insanların gıda esasını teş kil eder, Sarı ve siyah ırklarda da son yüz sene içinde soysal ve öko- nomik tekâmül neticesi buğdaya karşı rağbet çoğalmıştır. Nakil vasıtaları sürat, hacim ve emniyet bakımlarından ancak on dokuzuncu asrın ortalarına doğru ink'şaf etmiş olduklarından ulus - lararası buğday ticaretinin 5 (1) 23 Şubat Dasükibi m ması da bu zamanlara tesadüf e - der, Gene on dokuzuncu asırda Av- rupa devletlerinin iktisadi bünye- lerindeki tekâmül nihayet bulmuş ve ülkeler evrensel iş bölümü pren sipi esaslarına uyarak ökonomik faaliyetlerini sanayi veya ziraat sahalarından birisine daha ziyade ehemmiyet vermek üzere tanzim etmişlerdir. Sanayileşen Avrupa memleketleri de buğdaylarını ya- bancı memleketlerden satmal- mak istırarında kalmışlardır, Bun larm başmda: Kanada, Amerika Birleşik devletleri, Arjantin, Rus- ya, Avusturalya, Hindistan ve Şar ki Tuna memleketleri bulunmak - tadır, Nüfus artması ve buğday reji - mine girme dolayısile yıllık ufak goğalmalar istisna edilecek olursa uluslararası buğday istihlâk hac » mi hemen hiç değişmez. Çünkü ek mek mübrem ihtiyacdır. Buğday istihlâk hacmi sabit kal- dığı için bu mahsulün arz hacmi » ne göre fiyat münhanisinin elâsti- kiyet ve hassasiyeti çok büyüktür, İstihlâk hacmine göre istihsal faz- la olursa fiyatlar büyük mikyasta düşmekte eksik olursa gene bu tarzda yükselmektedir. Acun buğday istihlâk hacmi malüm ve muta olduğuna göre is- tihsal hacmini ona uydurmakla buğday meselesini kökünden hal - letmek kabildir. Fakat bu tevazünün manii ta - bii âmillerdir. Fakat bu engeli ge- ne tabiatin himmet'le yenebiliriz: Çünkü buğday şimal ve cenup ya» rım arz kürelerinde altı ay fasıla ile istihsal olunmaktadır. Bu su - retle şimal hasadına göre cenup ekimini ayar etmek elimizdedir, * Genel harbden evvel bu usulün nisbi tatbiki ve serbest rekabet pi- yasasının nâzım rolü buğday is» tihsal ve istihlâk hacimleri arasın- da bir müyazene temin ediyordu. Acun savaşında bu müvazene yıkıldı. Avrupada buğday ziraati vw GM i mal müvazene peyda oldu. | HABER — Akşam Postası Silâh ticareti ölkemizde Mtiyarlar hakkındaki durdu. Fakat buna mukbil deniz aşırı memleketlerde istihsal geniş letildi. Bu suretle harbde bir anor Avrupa sulha kavuşduktan son- ra yeniden buğday ziraatine ko- yulmuş ve deniz aşırı memleketle rin rekabetine karşı da himayeci devletler yüksek gümrük resimle- ri koymuşlardır. Harbden evvel buğday idhalât- cısı bulunan Fransa himaye usul - lerinin tatbiki neticesi bugün buğ- day satıcısı vaziyetine geçmiştir. Harbi takib eden senelerde ev- velâ stokları tamamlanmış sonra | istihsal çok olduğu için fiyatlar tarihin kaydetmediği bir seviyeye düşmüştür. Müvazeneyi temin için istihsal memleketleri aralarında buğday ekimini tahdide karar vermişlerse de bu kararlar tamamile tatbik ol İunamamıştır. Buğday işi geçen sene bu çık- mazda iken tabiat bir. sürprizle meseleyi halletmiştir. Tahdid ve bilhassa kuraklık yüzünden büyük istihsal memle - ketler'nde 1934 de buğday mah - sulü yüzde 20 kadar azalmıştır. Bu suretle fiyatlar yükselmiş! ve buhranm bu cebheden görünü- şü 1934 senesi için müsaid bir saf- haya girmiştir. Hepimiz biliyoruz ki bugün ül- kem'zde de bir buğday meselesi vardır. Türkiye ziraat memleketi olduğu halde Cümhuriyet devri - ne kadar mütemadi harbler, ikti » sadi, mali ve zirai teşkilâtın geri- liği, nakıl vasıtaları yoksulluğu ve yerli mahsulün kapitülâsyonlar dolayıs'le harice karşı müdafaa e- dilememesi gibi birbirine bağlı sebeblerden dolayı memleketin ih tiyacma kâfi buğdayı istihsal e - demiyordu. Cümbhuriyet bu omehzurlarm kâffesini ortadan kaldırdığı için ! | buğday istihsali inkişaf ederek ev | velâ dahili ihtiyacı karşılamış son senelerde de milli istihlâk hacmi- ni aşmıştır. Ülkemizin üçte iki nüfusu çift- çi ve bilhassa buğdaycı olduğu için memleketin ökonomisi he- men de buğday piyasasına istmad eder, Bu mahsulün istihsal ve sa - tışı bir kaç sene evveline kadar çiftçi için gayri müsaid şerait al - tmda cereyan ediyordu. Köylü kredi yoksulluğu yüzünden tefeci- lerin elinde idi. Hasadda da gene bir takım dalavereler yüzünden satış fiyatı ekseriya köylünün mas rafmı bile korumuyordu. | Bu dertlere çare bulunmak ü - zere evvelâ ufak mikyasta teşk'lât | yapıldı. Fakat bilâhare lüzumuna mebni bu teşkilât genişletildi. Zi- raat Bankası köylüden buğdayını makul bir fiyata satın almağa me- mur edildi, Alım ve satım fiyatla- rı arasmdaki melhuz Zararı ve teşkilât masrafını karşılamak için hasılâtı bankaya aid olmak üzere un üzerine vergi konuldu. Bu su! retle vergi sikleti köylüye değil müstehlike aksettirilmiştir. Banka satış işini tanzim etmiş, ihracat için yayla buğdayından as tip yapmağa muvaffak olmuş- Se ay işinde bağdey ak muz cinsinin iyiliğ ve acun istih-|. dedikodu bitmiyor İngilterede silâh ticaret ve ima- Tini tahk'k için kurulmuş olan ko- misyon heyocan yaratan bir mev- zu halindedir. Azasınm ihtiyarlığı ve esas iti- bariyle kendilerine büyük salâhi- yetler verilmemesi: dolayısıyle ten kid edilmedik yanları kalmamış- tır. Silâh yapan en büyük İngiliz fabrikası olan ve Amerikadaki si- lâh tahkikatında da ismi geçen Vikers — Armstrong müessesenin direktörü hükümetin bu araştır- masından memnun olduğunu söy“ lemiştir, Diğer direktörler “böyle bir ko- misyon kurulmasını hoşnudsuzluk la karşılarız,, diyorlar. Bir diğeri de, Vikers — Arms- trong müessesesi hakkında yapı cakları araştırma için bütün kolay lıkları göstermeğe hazır bulun. duklarını komisyon reisliğine yaz dığımı söylemiştir, Geçen günkü gazetemizde, “İngiliz Silâh Ticareti Komisyo- nu,, nu, mahiyeti bakımmdan be- ğenmiyenlerin dediklerini etraflı- ca yazmış ve dolayısıyle İngiliz parlâmentosunda olan gürültüle- ri nakletmiştik, Hükümet taraftarı olan gazete lerse bu biçim bir komisyon seçti- ği için Başvekil Makdonald'ı âde- ta kutlulamaktadır, Bunlardan bi» ri diyor ki: “Bunlardan daha temsili ve ad- li değeri olan aza bulunamaz ve bir araya getirilemezdi, Böyle te- şekküllere verilmesi mutad olan salâhiyetten yukarı salâhiyetler vermemekte de M. Makdonald ge ne haklıdır, eğer, beyyine elde et- mek yolunda bir güçlüğe rastlar ve bildirirlerse bunu tem'n kuvve- ti kendilerine verilecektir. Ihsan Yavuz Kadın ve erkek terzisi Bütün şıklar hep orada giyin'rler Her keseye ve arzuya uygun el- bisenizi (o ancak orada yaplıra bilirsiniz. Istanbul Yeni- postahane kar- şısında Foto Nur yanında Letafet hanında, Cikliye ve Zübreviye mütihassısı Dr.Bahattin Şevki kat, 9 dan 6 yakadar. Bahçekapı Taş Han 2 nci sal varlığı dolayısile çok iyi fiyat- larla ihrac olunmuştur. İhracatı - mız 150 bin tonla 7 milyon lirayı geçm'ş bulunuyor. Buğday ihracı meselemiz 1934 senesinde acun piyasasmın müsa « id şeraiti altında lehimize hallo- Tunmuştur. Bundan sonra hedefimiz satış kabiliyetimiz olan 200 bin tonu ihrac etmektir. Vasati bir hesabla her sene bu satıştan elimize geçe- cek para on milyon liradır. Doçent Dr. Refii Şükrü Bekârlığa veda! HASER'in Hikâyesi — Ne yapayım? Ne yapayım? Diye düşünüyordu.. Zengindi, her türlü eğlenceleri yapmış, bil- hassa çapkınlığın her çeşidini tat mıştı. O kadar sıkılıyor, o kadar srkılıyordu ki patlıyacağını zan» nediyordu. Ruhi — kahramanımızın is- mi — birdenbire oturduğu marö ken koltuktan fırladı: — Buldum.. Buldum.. Evlene- ceğim! diye haykırdı. O zaman yaşının bir hayli ilerlemiş oldu - ğunu farketti. Aynanın karşısına koştu. Yüzündeki çizgilerin bir hayli derinleşmiş olduğunu, o ve şakağında birkaç beyaz telin pı - rıldadığını büyük bir ( teessürle gördü. - — Evet, evet, evlenmeliyim. Bu bekârlrk hayatının sonu yok. Ya- nrımda yalnız bana aid bir kadın görmek, dizlerime tırmanan bir yumurcağın bıyıklarımla oyna- masını hissetmek hakikaten çok zevkli bir şey olacak. Ruhi bu düşünceleri aklından geçirirken birdenbire yüzü buruş- tu: — Alâ! Evlenmeliyim, evlen «- meliyim amma, kiminle? Birçok kadm ve kız tanıyordu. Fakat bunların hiç birine itimad edemiyordu. Çünkü hepsinin iç - yüzünü biliyordu. Hepsi kendi - lerini maceradan maceraya at - maktan zevk duyan basit ve $ı - marık kimselerdi. Bunların han - gisini seçebilir, ve hangisiyle ev - lenebilirdi? Fakat Ruhinin bu teessürü çok sürmedi. Bir çare bulmuş gibi a - yağa kalkarak çalışma (odasina geçti. Ve bir kâğıdm üzerine şu cümleleri karaladı: “Evlenmek istiyorum. Yaşım otuz sekiz, ayda altı yüz lira vari-| otomobile bindi. Yolda gülü”, datmı var. Şimdiye kadar hiç bir! önçe saklamayı, ve gözüne ve ördiği esmer ve balık etinde macerası olmıyan namuslu genç bir kadınla tanışmak istiyo- rum. İstiyen postrestant: 7 adre- sine bildirsin.,, » . * Aradan tam üç gün geçti ve Ruhi tam otuz mektub aldı. Mek- tublardan her biri uzun uzadıya kendisini methediyor. Namuslu, genç ve çok güzel olduğunu söy-! cana düşmüştü ki unuttu lüyor, ve neticede şimdiye kadar hiç bir macerası olmadığını, er - kek namına ilk defa olarak ken - disiyle mektublaştıklarını ediyorlardı. Ruhi bunları okudukça adetâ memnun oluyordu. Her halde bunlardan biriyle ev. lenib sakin ve mesud bir hayat sü- receğini umuyordu. Arkadaşları da kendisinin birdenbire değişti- ğini farketmişlerdi. Artık kendi- ilâve | leriyle beraber hovardalık yapmı. yordu. Haline bir itidal, bir dur- gunluk gelmişti. Akşam olunca otuz mektubu karşısına dizdi. Ve her birine ay rı ayrı şu cevabı yazdı: “Saygi değer bayan! “Evlenmek gibi gayet mühim bir meselede karar vermeden ev- vel bir defa da sizinle karşı karşı- dü -r ya konuşmak lüzumunu duyuyo- recektir. Bu baloya işt “rak « ram. Birbirimizi iyice tanımamız için çok faydalı olacak olan oObu görüşme için perşembe akşamı ve- rilecek “***, balosunda hazır bulunmanızı rica ederim. Sizi ta. .nıyabilmek için yakanıza bir ka- 2 ŞUBAT 1035 i ranfil takınız. Benim de bir beyaz gül olacaktır. i Sonsuz saygılaf” Ruhi mektubları kendi. elif postaya verdikten sonra terzisi giderek yeni frağının provi yaptırdı. Ve perşembe gün büyük bir sabırsızlıkla beklemei* başladı. Beklenen hangi gün gelmem | tir ki? Nihayet perşembe günü 4 geldi, çattı, Ruhi asla böyle heyecanlı » gün yaşadığını hatırlamıy Bütün çalışmalarma, uğra rına rağmen bütün gece gö bir dakika bile uyku girmemişti! Gözünün önünde birbirin! A güzel, birbirinden tatlı bakışlı İh dınlar resmigeçid yapıyorlar, Ph hi bunlardan hangisini seçeceği” R bir türlü kararlaştıramıyordu. Aacaba esmer mi daha iyi, 9” | a, sa sarışın mı? Alacağı kadın “İ, yıf mı olmalı, balık etinde mi? Ni Ruhi esmerleri sarışınlara cih ettiğinden, esmer ve balık tindeki bir kadını seçmeğe & vermişti. Sarışınlardan her dense biraz çekiniyordu. B için: — Ne olür, ne olmaz! $ lar daha vefasızdırlar. Belki lendikten sonra beni aldatmf”! kalkarlar. Halbuki ben tam © | | Jsa N B r nasiyle bir aile kadını ile elf” | k mek, ve gürültüsüz, mesud bir yat yaşamak istiyorum. diye şündü. Ve böylece esmer ve b* etinde bir kadınla bekârlığı “| da etmeyi kararlaştırdı. Perşembe günü, sabahtan ma kadar gençleşmek, ve yüz€ mek için uğraştı. Müzi banyo, masaj, sinek kaydı birbirini kovaladı. Ve köYl tam vaktinde elinde zarif bir yaz gülle baloya gitmek üzer€ dma yaklaşırken meydana 6” mayı kararlaştırmıştı. Otomobilden çıktı. ve şapkasını vestiyere bi# Beyaz gülü arkasında gizliY©. salona girdi. Kalbi yerinde” pacakmış gibi çarpıyordu. Rubi o kadar büyük ei kasmda gizlediği gülü 3 çıkardı. Etrafta birçok yakal da karanfilli kadınlar kapya Hİ gözle bakıyorlardı. Ruhi bunları görünce #9 sendeledi ve şırak diye yere “ ye bayıldı. Karanfilli kadınlar bir ağızdan: il — Ruhi! Ruhi! diye vefa üzerine doğru koştular. Mâamafih Ruhirinin ba! uz ta hakkı vardı. Çünkü bu rın hepsi aylarca ya şüb kalktığı, ve hepsinin macerasını bildiği kadım! Genç Kadınları esirğen* derneği balosü Türk kadınları Esirgem€ | neği menfaatine Pei sol Perşembe günü akşamı salonlarında senelik bale j ek Kİ AN EE GE E > > vi GE vi TA EE İEZP. > el a kimselerin çok eğlenceli ve hem de hayırlı bir is€ etmiş olacaklardır. Biletler Park Otelinde * Yemekli bir kişi için 3, ; 2 liradır. E öl İM