26 ŞUBAT 1935 Dün ve Yarın Kitapları Dühyamn en çok tanınmış ve beğenilmiş eserleri Yurdumuzun en salâhiyetli bilginleri elile güzel dilimize çevrilmektedir. Yirmi kitabı birden edinmek ve çok değerli bir kü- tüphaneye sahip olmak istiyorsanız Dün ve Yarın Tercüme Külliyatı'na Abone Olunuz. Bu külliyata abone olmak için müracaat etmekte olan oku- Yucularımıza bir kolaylık olmak üzere abone şartlarını yazıyoruz. Abone şartları: Onar kitaplık 1 inci serinin fiati ”, ikinci serininki “504,, kuruştur. ödeme şartları: Birinci seri için “236”, ikinci seri in “204., kuruş peşin almır. Kalan kısımlar her ay bir lira ve- Tilmek Üüzere taksite bağlanır. — Hangi seriye abone olursanız olunuz, peşin alınacak pa- Tayı gönderir göndermez on kitabı birden alırsınız. Kitaplar taş: i okuyucularımızım adlarına yollanır. Z. — Posta parası alın. Abonelerin — taksitleri gününde ödiyeceklerine dair — Memursa daire müdürüne imza bu göndermeleri ettirecekleri bir taahhüd mektu- lâzımdır. Memur olmıyanlar bu mektubu bir #inaf veya tüccara İmza ettirebilir. Bu çok değerli külliyata -abone olmakta acele ediniz. Müracaat yeri - Vakıt Matbaası Beşiktaş tera Dairesinden: n'deli icardan olan borçtan i“.’l tahtı hacze alıman camlı &umekin, kahnape, koltuk N eşyanım satışına karar veri- &ç 2—.3 — 935 tarihine müsa- b esi günü saat 10 dan Ye kadar Beşiktaşta Akaretler- 20 No: hu dükkânda açık art- suretiyle satrlacağından ta- mezkür günde ve sa- bulunacak —memuruna Caatları ilân olunur. (9 *« Ankara caddesi. — İstanbul İstanbul İcra hâkimliğinden: | İstanbul Çiçekpazarında Fın - | dıklıyan hanı altında 54 No. lu | mağazada fanila ve çorap ticare- | tile müşteğil Hüseyin Fehminin kongordato için mühlet verilmesi talebile vukubulan müracaatı ü - | zerine icrakılınan tetkikat neti - cesinde kongordato talebinin na- zarı itibare alınmasına ve icra ve iflâs K. nun 286 ve 287 inci mad- nce boçl BORJİYA Kumbara Sahiblerine: İş Bankasının 10.000 lira mükâfatlı 935 kumbara keşidelerinin birincisi I Nisan 935 de ANKAR Ada noter huzurunda çekilecektir. Bu kur'aya iştirak edebilmek için kumbara sa- hiblerinin T Mart 935 tarihine, yani Şubat sonuna kadar bankaya en aşağı 25 lira yalırmış olmaları lâzımdır. let verilmesine ve İstanbul - da Basiret hanmda avukat Ab - dülhak Kemalin komiser tayini - ber icra ve iflâs daireleri ve tapu sicil memurlarına ve ticaret mah- kamelerine bildirilmesine. karar verilmiş olduğu ilân olunur. 8530 Uroloğ — Operatör ©| Doktor Kemal Ozsan Karaköy To caddesi N VESBE BORJİYA 109 — Golin Şövalye, Ben sizi emin bir yere saklarım. Ragaştan ile uşağı atlarını sürdü- ler. Küçük meşe korusuna - vardılar. Burada ağaçlar oldukça seyrekti. Or. ta yerde harab denilecek ufak bir ki- lise vardı. İspada Kapya yere atladı. Hançerini çıkardı. Ucunu kilisenin kapısındaki kilide soktu. Bir taraftan da; b — Bereket versin ki kilidin nasıl a- çılacağını biliyorum. Girin Şövalye! Diyerek Ragastanı harab kilisenin İçine girmeğe davet etti. Şövalye de- diki; — Hakikaten iyi bir fikir, Sen geçe — Hayır efendim. Yalnız siz girin!. Hem de çabuk olun. İspada Kapya Şövalyenin yüzünde :*lî.-tıı şüphe izlerini derhal görmüş- ü Ünce , — Korkmayın, bana güvenin, bana İnanın.. diye ounn bu tereddüdünü kırmağa çalıştı. Ragastan eski hafiyeye son bir kes Te baktı. Halinde iyilik ve sadakatten ka bir iz göremedi, İtimadı bir kat aha artmış olduğu halde atından in- di. Kapiteni yedeğine alarak harab kiliseden içeriye girdi. İspada Kapyaya gelince kilisenin ö Pisını kapadı. Ve tekrar atına bin- Ragastan kapmın yanındaki pen- Ctreden gelip geçenlerin konuştukla- Tını duyabiliyor ve kendilerini de gö- Tüyordu, Bir eliyle kılıcının kabzası- Ni tutmakta diğer eliyle atının burnu sıkarak kişnemesine meydan ver- "*lnckle)'d.i. Bu suretle maceranın Mnunu bekliyordu..Bir taraftan da di kendine söylebiyordu u— Bğer bu hafiye eskisi gibi hain “'ı Adam çıkacak olursa iş fena mah- dum demektir. Bununla - beraber € inanmaktan ve kiliseye sığın- » maktan başka çare yoktu. İşte atlılar da geliyor. Ragastan biran için ümidsiz bir kavganın şeklini aklından geçirdi.. Bu sırada da meşe korusunun öbür ucun- da elli kadar suvari görünmüşü, At- larını çatlatırcasına koşturan bu atlı- ların önünde bir suvari zabiti bulunu- yordu. Ispada Kapya yolun alt tarafından bu atlılara doğru yavaş yavaş gidiyor du. Zabit: — Durl.. Emrini verdi ve sordu: — Kimsin?. Nereden geliyorsun? — Napoliden geliyorüm. Romaya gidiyorum. —Romada ne işin var? — Muhtereni ve gevgili babamız Pa pa altıncı Alenksandr'ın nurlu yü nü görmek şerefine kavuşmak istiyo- rum, —Pek âlâ!. Yolda dört nalla kaçan bir atlıya rastgeldin mi? — Rastgeldim.. Hattâ konuştum bi- le. — Ne konuştun?. — Gittiği şosenin Napoli yolu olup olmadığını sordu. Benden evet ceva- benı alınca atını gene dört nala kal- dırdi. Peşini cehennem zebanileri ko- yalıyormuş gibi biranda gözden kay- boldu. — Herhalde yakalarız., Kaçan atlı ile aramızda ne kadar mesafe olduğu nu tahmin ediyorasunuz? — Mesafeyi tahmin edemem. Lâkin bu herife rastlayalı bir saat kadar ol- du.. SİZ ona”yelişmek mi İstiyorsu- nuz?. —Evet. — O halde yolu kısaltmanız lâzım gelir. Atlı bir saat evvel hayvaniyle yıldırım gibi geçti gitti. Slı_uıııdi o na nasıl yetişebilirsiniz? Dediğim gibi yolu kısaltmanız lâzım. Kestirme bir yoldan gitmelisi. niz. — Eğer böyle kestirme bir yol tarif — Senin adın nedir delikanlı? — Arkadaşlarım bana İspada Kap- ya ismini takımışlardır. Öyle çağırır- lar, — İspada Kapya mı?. Ispada kı - he, Kapya zırhlı kaput demektir.. 1- talya haydudları küfür edecekleri za- man bu lâkırdıları kullanırlar. Bu insan adı değildir. —Ne yapayım, başka ismim yok - | tur!. — Peki!, İspada Kapya.. Şimdi be- ni dinle dostum! Şu yolu görüyorsun ya?.. Ben buradan cenuba doğru gi- | deceğim.. Sen de şuradan şimale doğ- | ru defolup gidersin. Bir an evvel gözümün önünden kaybolmağa bak. Bunu sana dostca söylüyorum. Yoksa şimdi şu ağaçdan kocuman bir sopa keser veriştire veriştire pestilini çı - karırım, Anladın mı İspada Kapya?.. İspada Kapya ellerini oğuşturma- ga başladı. Bu sırada gösterdiği ke - der ve telâş onu gülüne bir hale sok- muştu. Adeta bağırarak dedi ki: — Ah ben şimdi ne olacağım?. Ne yapacağım?.. Şövalye beni kovuyor.. Kabul etmiyor. Bari siz imdadıma yetişin cinler şeytanlar... Ragastan bir kahkaha kopardı: — Tam imdad istiyecek kimseleri buldün, Evet bunlar yardımına koşar sana soyacak, parasını çalıp öldüre - cek zengin bir adam gösterirler. Za - ten işiniz gücünüz bu değil mi?. —Şövalye. Beni dinleyiniz.. Yalvarı rım size, Bu ane kadar devam eden hayatım benim için cehennemden farksızdı. Oh. Kimse için fenalık dü- şünmeden içi rahat yaşamak., Saçları dimdik tüyleri ürpermiş olarak sıçra- yıp uyanmadan derin ve tatlı bir uy - kuya dalmak.. Gelib geçenlerin lâne - tini yüklenmeden dolaşmak.. Bunlar kimbilir ne tatlı şeylerdir? İşte Şö - valyel.. Bunlar her zaman rüyaları - ma giriyor.. Ve ben bu rüyalarıma ka vuşmak istiyorum. — 000.. Detnek ki uslanmağı göze aldın.. Fakat başkasına gitmeyip de niçin muhakkak beni seçmek İstiyor - sun? — Şöyvalye!. Gözümle gördüm ve anladım ki siz Hergül gibi kuvvetli ve Aşil kadar korkusuz bir yiğit, temiz kalbli ve doğru bir kahraman, — yani tam münasile bir insansmız!, Bunu yüzünüzden ve gözlerinizden ökuyo - rum. Yumuşak kalbi uyanmağa başlı- yan Ragastan duyulur duyulmaz bir sesle: —— Zavallı adamcağız.. diye söylen- di. İspada Kapya devam ediyordu. — Şövalye!.. Yemin ederim ki bu- günkü hayatımdan zaten bana usane gelmişti. Garkonya denilen o mel'un papas sizi bize göstermek için aramı- za girdiği zaman kendisinden büsbü- tün iğreniyordum.. Ona ne kadar düş- man oldumsa sizi o kadar — sevmeğe başlamıştım. İşte bundan dolayıdır ki tevkifinizl duyduğum ve bilekleriniz. le başınızın kesileceğini kilise kapıları na yapışlırılan ilânlarda okuduğum zaman kendimi tulamyarak hüngür hüngür ağladım.. Evet.. Ben, merha - metsiz.. dingiz.. iİmansız türedi bir İs- pada Kapya olduğum halde ağladım.. Şöralye, ç — Nezaket göstermişsin!.. Lâkin bundan dolayı... Ispada Kapya şiddetle Ragastanın sözüne keserek devam etti: — Bunun üzerine sizi kurtarmak i- çin arkadaşlarımdan yardım istedim. Alçak herifler benimle alay ettiler, Ben de artık Romada duürmayıp Na - poliye gitmeği kurdum, Evet.. Roama - da kalıp bu fena işime devam edeceği me Napoliye giderek orada yarı tok yarı aç yaşarım dedim. Bunun ürzeri « ne hemen bir at edindim. — Edindim diyorsun.. Lâkin para - sını verib satın almadın değil mi?