BAT 1985 2 ŞU genessamemensssanane İ No. 32 am an O K Lİ İ Rüylük Deniz Romanı Deli Mehmedin gözlerinde bir- kaç damla yaşın parıltısı görüldü Deli Mehmed daha iyi baktı ve “svap verdi; — Evet!.. Burada ölmüş yahut İZ tarafından kenara atılmış olmalı !.. Fakat kimsenin uğrama» | diği bu uğursuz adada, bu iskele- tr işi ne? Ötede bir paçavra vardı. Sansar Osman onu alarak bakmak istedi. , Fakat tuttuğu yer elinde kaldı ve diğer kısımları toz gibi döküldü. Ku kafanm oyuklarmda çürü- , Düş et parçaları besilebiliyordu. İkisinin de enselerinde sanki ö- kümün, soğuk nefesi esti. Deli Mehmed şöyle düşündü: — O da herhalde bizim gibi bir deniz kurdu, belki br korsandı. Bizim de böyle c'mıyacağımızı söyliyebılir? Yürüdü. Mağaranm ağzına doğ ta bir kaç adım etti. Fakat Sansar Yazan: adırcan Kaflı Avuçlarını göğsünün bizasmda havaya doğru açarak, başınıda İ bir şeyler mırıldandı. Babasının ruhuna Kur'an oku- yordu. Sansar Osman da kendini bil“ | meksizin gelişi güzel onun gibi yaptı. Deli Mehmed ellerini ve başmı indirdiği zaman gözünde şimşek çakıyordu. Demek ki babası vermişti. Bu 1ssız adada, bu kayalarm dibinde, kimbilir ne derin acılar çekerek ölmüştü!... Nasıl ölmüştü? Kimler öldür - | müştü? Niçin öldürmüşlerdi? Bu- nu bilemiyordu. Bildiği şu kadardı: Babası, Oruç Reis'n Telesman burada can Osman, birdenbire seslendi: önündeki ölümünden sonra yara - — Ağam! k olarak İspanyollarm eline esir — Ne var? düşmüştü, Bütün esirler gibi gemi lerden birine zincirlenmiş olacak- — Bak Idum? » .g lm tr. O zamanlarda Akdeniz kıyısm Miş, elinde tuttuğu gümüşt işle-! daki bütün diğer devletler, Türk- Beli bir muska © kutusunu Deli Mehmede gösteriyordu. Sonra da: — Alalım mı? iye sormuştu. «Deli Mehmed. evvelâ omzunu lere can düşmanı oldukları iç'n kı yurd yurd dolaştırılan bir alış ! veriş malı gibi gemiden gemiye t lırlardı. ŞNİkti, dudak büktü Fakatgözlerşe erer ini, ay ışığında inibii Gini Sansar, Osman dalgın. , dalgın bu Zümüş işlemeli kutudan a kuru > Dn bakan İken bi : - | Deli Mel mede sordu: R inanan doğruldu: Onu eli- | md bu? VE Deli Mehmed eğildi. İskelet > üç köşeliydi. İki tarafında Ioparçalarmı topladı; denize attı. kayışla bilek veya bazuya bağ. | Sonra kuru kafayı el'ne aldı. Xmak için takılmış olan halkala- Onu da attı ve mırıldandı: vardı. Üzerinde oldukça süslü — Onun bütün hayatı denizde k geçti. Ona göre denizden daha i ve altın bazı âyetler yazı» z güzel ve uygun bir mezar ola- im dört açıldı. Bu, o sıra- | maz... Akdenizde dolaşan Türk a- kollarma * taktıkları La kalardan biriydi. Bunu takan. iki kolları iki kat zorlu, kılıçları > keskin olur diye bir inanış | a bu muskanın başkalarm- bir ayrılığı göze çarpıyordu. de. bembeyaz olan alt tarafım» main okunuyordu: Deli Sü. uy larca, deniz, rüzgâr, yağmur ÜL. V8 toprak üstünde kaldı- iz SPeyce bozulmuş ve küf- Pim ça ayın oldukça bol in bir göz bütün bun tk, “rluk çekmeden görebiliyor. Yal Mehmed kendi kolunu sr- Dirseğinin yukarısında, e ayg kanın bir eşi bağlı du- Sonra Sansar Osman genç ve temiz yüzünü okşadı. Binbir ölüm korkusuna rağmen aralarma so - kulan bu çocuğa derin bir sevgi ve adıma duygusu ile gülümser gibi yaptı: —Buadam benim babamdı. Ben onu arıyordum. Dedi. Sesi kızgın ve bitk'ndi. Sansar Osman bu sözleri an- cak duymuştu ki birdenbire yana İ döndü, mağaranın kapısına baktı. Deli Melmedi kolundan tuta- rak yana, bir adım ötede sivrilen | kayaların dibine çekti ve: , — Bir adam... Mağarada bir a- | dam var... Kayıkta gördüğümüz adam!.. D'ye fısıldadı. Deli Mehmed Sansarın göster- diği yere baktı, Orada, mağara - nın ağzında sahiden bir adam var dr. Ay ışığının vurduğu düzlüğe kadar çıkmış, oradan sağar sola, ! öne, yukarıya bakıyor, etrafı din- liyordu. Sansar bunun mânasmı anlat - —p, Yanyana koydu: o. Bu onundur. Hethalde Bi ve Ma nie geri döndü. ki üç dagi ksrideki iskeletin yarıbaşım- | tı; Veyoy, “2 Kuru kemikleri eline | | — Sen kemiklerle kuru kafayı Sana, İP çeviriyor, okşıyordu. | denize attığın zaman gürültü oldu di a şaşkm şaşkın | ya, onu duymuş olacak... Nedir Li Me ş diye araştırıyor... Üre, edin gözlerinde bir Bu sırada mechul adam sol ta» Sözle; ze Yaşm parıltısı görüldü. ! rafa dönü, o yana daha iyi bak İşleri salata. mak için olacak, üç dört adım ka- Yarı yarıya yumuldu ve | dar ilerledi. Sağ elinde bir ışık parcası uza- ii ü i kaldırdı. Dudaklarının arasından | 225 Ktz. VARŞOVA, 1545 m. Türk düşmanlığı noktasında pek | masikisi. çabuk anlaşırlardı. Forsalar da tıb ! - HABER — Akşam Postası | kapyo | BUGUN İSTANBUL: 12,30 — Plâk neşriyatı, 18 — Otel Tokatliyandan nakil, o Çay saati, 19, | 20 — Çocuk saati, hikâyeler, 19,50 — | Haberler, 20 — Tıp-fakültesi göz has- | takkları seririyatı Ordinaryosu Profe- sör Dr, İğers OChelmer (tarafından (Körlüğün espabı ve bundan korun- ma) hakkında bir söylev, 20,30 — Havayen Kitar Siret ve arkadaşları, 21 — Bayan Babikyan, Şan, piyano ile, 21,20 — Son haberler, 22 — Rad- yo tango ve caz orkestraları, Naklecen; (Cva-Na) HABER'”'in tefrikası No. 25 Aşk ve His Romanı — İsmi neymiş? — Bilmiyorum. — Peki, giderim. Yoluna devam etti. Oyunu me- rak ediyordu. Garson, bir kapıyı iterek kay- Kendinden bahsediyordu. Mem leketinden nasil çıktığını ve Kimi lenin annesiyle birlikte nasıl bura lara geldiğini anlatıyordu. Kadın- cağız öldükten sonra, Kâmilenin annesi o olmuştu. Bütün hayatını ona vermişti.. Kâmilenin annesi o göz bo'du. 18,15: Pilk, 19/10: Dans rmemikini. 184454 e. 15; ie LE Kâmilenin fenalığmı mı Kât'p, göründü: 00: Şarkılar. 2045: Sözler. 2103: Sözler, vi Yi le 21,151 Chopin konseri. (Filbarmonik tura Haubuki, senelerdenberi, Kâmi- | ,, Efendim, demin bir bey ge- fından). 21,50: Şiirler. 2340: Reklimlar. 24: lip... le, susmuş, ondan hislerini sakla- muştı, Bu sükünet, mürebbiyenin canımı sıkmıştı. Seyrek saçlarma, o kafasından ayrı imiş gibi, iğerti imiş gibi du - ran ince boynuna rağmen, mat- mazel Jackson, hararetle, coşkun- lukla, aşktan, bahsederken, Kâ - mile, onu, hem komik, hem de bi- raz iğrenç buluyordu. Bu manza- ra, Kâmilenin kalbindeki ihtirası bile sildi. Genc kadın, kendi kendini bı » rakanlardan, akmtıya sürüklenen- lerden nefret ederdi. O, güzel bir vücud, güzel bir ruh, güzel bir yüz sahibi iken bile, kendini, böyle iradesizce sürük - letmemişti. Babasına, kafa tu- tarken, Vahidin peşinden gider - ken, onunla aşk hayatı yaşarken, nihayet onu kovarken, hattâ kov - duktan sonra, daima vakur olabil- mişti, Kendini tutmak! Onun mü- temadişiarı olmuştu, Kendini tu - tabildiği içindir ki, Ramiz Bedri ! Sözler. 54,05: Dans, 14 Khz. MOSKOVA, 1714 m 11,80: Sözler. 1885: o Kizilordu konseri 19.40: Radyo piğesi. 1: Alışam konseri, 23: Çekçe neşriymt, 28,05: İngilizce (o neşriyat, 24/0ö: Almanca seşriyat. $32 Khz. MOSKOVA, (Stalin) 361 m. 17; Sovyet bestekârları tarafndan konsar. 18,20: Bir opera temsilini nakil, 28: Dans ma sikisi, 545 Khz. BUDAPEŞTE, 550 m. 18; Opera orkestrası, 19,20 Spar. haberle- ri, 19,80: Slenografi dersi, 20,05: Piyano ie şarkılar. 2080: Macer toprağına dair söz- er, (srnat). 21,35: Çingene mmsikisi, 31,50: Dış haberleri. 22,30: Haberler. 2250: Yayı kunrtet konseri, 24: Cazbamd, 904 Khz. HAMBURG, 883 m. 18,39: Genç kızlar tarafından el armeniki konseri, 18,40: Sözler, 19,45: Borsa haberle ri. 19,55: Mandolin musikisi, 21: Haberler, 21,15: Ulusal neşriyat. 22: Stüdyo temsili. 23: Haberler. 23,25: Otomobil sergisinden ro portaj. (plâk). 28,45: Plak. 24: Akşam kon- ri. 900 Khz. BKESLAU, 816 m. 170: Plâk. 10: Sözler. 10.20: Gençler neş- riyat. 1950: Sözler. 20: Mandolin masikisi, 20,80: Bando orkestra. 21: Kısa haberler, 21, 15: Ulusal rwasildli neşriyat. 22; Silesya bes- telerinden parçalar, 28: Haberler. 29,25: Dans Ferid, onun sözünü kesti: — Biliyorum, biliyorum... Tam salona giriyordu ki, bir ses: — Ferid! Başını çevirip Ferdiyi gördü: Bar masasının önündeki yük- sek iskemleye olurmuş; bacağını sallayıp duruyor; oturduğu vazi- yette bile, boyunun uzun olduğu belli... Omuzları, geriye doğru. Elinde bir içki kadehi... Etrafında bir takım kadmlar vardı... Bunlar, kumarbazların pa ra kazananları olursa onların dost ları olmağı umuyorlar. Ferid, klüb barmm kapısında, kaşları çatık, durdu. Arkadaşmı burada, bu kılıkta ve bu kadmların arasında gördü- ğü için hayreti son derecedeydi. Fakat, birdenbire, etrafını çevis ren halkayı yardı. Ona doğru iler- ledi. Arkadaşınm koluna girdi. . ilmen di mize sini gibi hoşuna giden © erkeklerin o. | H sad ya Z eyecanını saklayamıyarak: i z — iye ye iğsi iŞ — E?... Ne ableki diye sor LASİğR du. OLAR Şoföri Ferid, doğrudan doğruya ce- — Beklyeyim mi?. « diye sor - | “8P veremedi: sl — Burada ne yapıyorsun Ferid: Cevap, bardan çıkan genç ka» dmlardan biri tarafından verildi: — Bu akşam sana uğradım, Fe- rid... Bu beyi de sende buldum. Taze genç, güzel, esmer fakat biraz âdice, mahallemsi bir ka» dındı. Feridin geçiçi metreslerin- den biriydi. — Bekleyin! -. & semrvbave-kü — Bekleyin! - cevabını verdi. Uşaklar koşuştu. Zira o, bahşişi hiç de esirgemiyen müşterilerden- di. Işıklar saçan sofada epeyce ha- raret vardı. Kulağa gürültü çarp- K r mıyordu. Halılar, gürültüyü bo -| “— Haydi, acele «! sdedi.- Rus, ğuyordu . alabildiğ'ne kaybediyor... Yağma» Ferid vestiere şapkasını bıraktı. | d8 geç kaldın. © — Epeyce kalabalık galika.. Ferid: ei : 4 Şapkasınr alan; diğer şapkaları — Sen gidiyor musun? -dedi. gösterdi: — Gidip gene geleceğim. — Dünkü gibi değil, efendim. | o Uzeklaştı. Her halde hoş vakit geçireceksi - | © Fakat, uzaklaşırken de, başmı NİZ... gevirip Vahide gülümsedi. — Almanlar mı? (Devamr var) — Hayır, İngilizler, efendim... Bir de Rus var. Ferid, geniş merdivenleri ça- buk çabuk çıktı. Kendisinde bir hafiflik duyuyordu. Birinci kata geldiği vak't, tereddüt etti. “— Vahide bir mektup yaza- rım, Gelir, beni geceleyin görür!,, Akşam Postası IDARE EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESİ Folgra Adresi: İSTANMIL HABES Telelan » Yazı: EMYP — darı 24790 aramakla eeial senli KBONE ŞARTLARI | LR ILAN TARİFESİ Mürare Mmbarımın mater ZU Henmi Mânlar 10 kuruştur Burün SAR A Y sinemasında HENRY BATAİLL'ın eserin - den iktibas ve ALEKSANDRE KORDA tarafından vaz'ı sah- ne edilen DON JUAN Zengin ve muhteşem nom p Sahibi ve Nesriyat Müdürüş HASAN RASİM US Mumiağı yer: (VAKİT) Mathanm KUPON iye düşündü. mükülemeli filmi diyer >” - DOUGLAS FAİRBANKS ve 47 Fakat, salon kapısının önünde, dilber MERLE OBERON onu bir garson durdurdu: — Biraz evvel bir bey geldi, | zi sordu efendim. İçeri aldıktı. Fakat, siz, daha evvel kât'bin ya- nına teşrif buyurun da isminin ne olduğuna bakın. 21-2-955 ve bir çok güzel kadınlar tarafın. dan temsil edilmektedir. âveten: SON NİNNİ renkli ve cazib SİLLY SENFONİ serisinden ve FOX JURNAL nıyor p'biydi. Sansar Osman gene fısıldadı: — Elinde bir kılıc var... Düz bir kılıç... Bir Türk kılıcı değil! Bugün MELEKde AYNANIN SIRRI — Elbet... Bir Türkün tek başı- na ve bir kayıkla buraya gelmesi Oynuıyanlar: kabil mi?..Bu adam Palerme'dan İİ NANCY CAROLL PAULLUKAS © İlâveten: Paramount dünğe yahud der yakın kasabalardan gelmiş olmalı... Herhalde oralıdır. Fakat elinde kılıç ne geziyor?... , (Devamı var) haberleri , Saat 11 de tenzilâtlı matımne Müknümi