Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
21 Sb BAT 1935 g HABER — Akşam Postası Tü rkiyedeki şoförleri tanbaz mı sanıyorlar“’ Y"rdumuza gelen n Fransız muharriri ' burada g'ord iklerini yazacağına T Ürki Man zaman İstanbula — ve j lm âar burada gördüklerini, lîet[ *rini, duyduklarını memle- r !kıı ne döndükleri zaman, ma- *h'lnı- p“"l.l, kitap halinde ya- ' Okuyucularına verirler. jy yetI'—'l'llıe göre samimidirler. L * Sörürler, eksik görürler Tn Onları okurken, satırlar ara 'Nkk Samimiyetlerini de oku l"'h lldır ve onların bu kusur- dq “Ya göz yumarız, da ılı Tusu bunları samimiyetle- 'M] Uradaaz vakit kalmış ol - A Finin bundan ilerisine geçe n *Sine hükmederiz. K Plı—,gr '"’ln içinde meselâ Klot 1 * %ı 1, görüş hatalarını mem ze ! h'lğı olan sevgisine bağışlı- 4 %P Tz muharrirler vardır. Le- j | | hh. da doğru ve pek az yanlış- İ ent gibi, burada pek az "! Eıı;h“ verenler vardır. Ed- o "s Pire | | * ı ll'll getirenler vardır. K ;, llı del isimli kavun, ayni za M kel kafalı bir. soğuk l"ıı Rihi “r Jigolo'su gelir. “Zül- j h 1' €ser yazar. Yazsın. uharrir denilen adamın i- kq' Stır, Yalnız şu var ki, mu ı“'âl'ııleketm âdetlerin- i ğ—ku:;““ı şahsiyetinden bah- VA -ı,.“ d'!ııyle ortaya bir öer || lın ; 'ddlnlırmm hakikat ile fl O'ması gerektir. Şik &rde okumuştum. Ame- G h“îkn '—EO da büyük bir sergi | kı!ueh Va Burada her milletin K karakteri gösterilmek B 'hıl lete hi : H 3. Yı & bir paviyon ayırmış- B | 8ezen bir F 2 'öli NF n bir Fransız mu TAnsanın orâda pek k V İıl—:iı Yörd il edıldıgır::l:n şıkî ;"İ du. Filhakika Amerika- j'i h[lıi 'ı'-eîln Cîrkekleı'ım hep y "’lı vll “gslmüş eki gibi sivri M 8 y Ma bıyıklı, kadınla- SA (. İ fçîhlak açıkça söyli me!reb kadın,, şeklin 'İ:ı Elüsdi; Franirzlar bu Petç. olmakta pek de "'l, o mılyonlarca k:'.ıq İği 'Crgıde Franu he- © isimli bir Fran- w"'dl'ı- ki, yazıları, sevdiğim Fransız ı! u“lnda ön yerler- 7! Enl eder. Edebiyata '"'mlş olan bu mu- eğlence yerlerini, ıı.ıl-, M hayatını anlatan ' İnce duygulu eser- "':lu Fı M muharrir, ayni %zlln.lz edebiyat âle- V'" Mmamışlar,, a- h:'“ü.ı eı- ile Akademizm vardır. hllı l'ıı-, Beçen sene İstan- ada bir — hayli ıilı ili Muharrirlerin çoğu, görüş hu 'n"'enrız yahud da kabil'- : Olmakla beraber Türkiy2 gibi elde ettiği malü- : “lmı istifade edilir bir y '“HM%.“ mukabil — Türkiyeye iRüLAEie maz B e İı Bye" Yabancı muharrirler ge Wf Bu gördüğünüz resim çok meşhur Tamuamadınız. mı? — İnanmazsanız bir sürü yalanlar yumurtluyor! * aktrisinin — foloğrahfıdır! sorunuz o - böyle bir Türk Fransi Karko'ya iddia ediyor! miülletleri başka mukadder midir nedir? Amerikada da Fransayı ve Yabancıların yanlış görmeleri bilhassa Paris'i böyle göstermeleri şiddetli gürültüler uyandırmıştı. kaldı. Kendisine hususi şekilde ol sun, umumi? şekilde olsun her tür- lü kolaylıklar gösterildi. Hoş, bu, her yabancı misafire yapılacak bir hareket olduğundan bunda bir fevkalâdelik yoktur. Asıl feyka- lâdelik, Karko'nun “Pari — Su- ar,, gazetesinde büyük bir röpor- taj halinde yazmış olduğu seyahat namesinde İstanbula ait olan par- çalardadır. Bu parçalar, ne yalan söyliye- yim, beni kızdırmadı. Sadece bü- yük bir inkisara uğrattı. Meğer Karkoya karşı hayranlığım ne ka- dar yersizmiş ve Karko ne kadar “alelâde,, basit bir — yazıcıymış. Bakınız, bana hak vereceksiniz, Karko İstanbula geliyor ve bir sabah, Beyoğlundan Tarabyeye b gitmek istiyor. Bir atomobile bi- niyor. Bu otomobilde ne oluyor biliyor musunuz? İşte bunu imkâ- nı yok bilmezsiniz! Durunuz size anlatayım: — Otemobilin şoförü, Beyoğlundan hızla geçtikten ve Boğaz yoluna girer girmez.. Dik- | | ; Iî zaltmış, Çünkü o da Karko kadar | | kat ediniz.. Aman dikkat ediniz... Bir elinde tesbih, öteki eliyle vo- lanı tutarak, otomobilin hızını a- manzaranın güzelliğini — tadıyor- muş. Sonra Çubuklu hizasına ge- : | lince şoför otomobili durdurmuş, yere atlamış, elini çenesine daya- yarak deniz kenarına çökmüş ve | hayalâta dalmış.. Neden sonra Karko şoförü dalgınlığından u- yandırarak yola devam etmişler. Evet.. Yanlış okumadınız. Şo- ŞFör hem bir eli ile otomobili kul- lanıyorı hem de öteki ile tesbih çe kiyormuş falan... Ne buyurulur? Ben Karko yerinde olsam, şofö rün bacaklarının — arasına bir de nargile yerleştirirdim, ve ağızına marpucu dayardım, Öyle ya.. O- lursa böylesi olmalı. Biraz daha hayalim'zi genişletirsek, şoföre bir şalvar giydirebiliriz, başıma da bir sarık. Sonra her rastgeldiği camide durdurur, namaz da kıldı- rırız. Burası Şark.. Piyerloti'nin şarkı değil mi?.. Cami dedim de aklıma geldi. Karko bize mühim bir haber de veriyor. O da şu: İstanbulun camilerinden çoğu satılıkmış. Karko'nun saçmalarını say- makla bitirmek kabil değildir. Yalnızı yazımı bitirirken şunu da Avusturyada imparatoör- luk cereyanları ilerliyor Şuşnig'in son seyahatinin hakiki maksatları nelerdir ? Avusturya başvekili doktor Şuşni- gin bir haftaya kadar Londraya gitmek üzere oluşundan geçenki sayımızda bahsetmiştik. Bunun sebebi dikkate değer bir — surette etraflıca anlatılıyor. Resmen, Avusturya başvekili İngilterenin kendisine mali ve mânevi yönlerden gösterdiği mü- zahareti anmak, buna olan mem- nuniyetini bildirmek üzere git- mektedir. Fakat bununla beraber bazı dü- | şünceler üzerinde konuşacakları- na da ihtimal veriliyor. — Bu ara, ilk öğreneceği şey, İngilterenin de | karışmasile Ramada Avusturya istiklâli üzerine imzalanan mişa- ka göre Avusturyanın mevkii ne olduğudur. “News Chronicle,, gazetesi si- yasal baş muharriri diyor ki: “Başvekil şunu öğrenmek isti- yor ki, Avusturya bugünkü idare şeklinde bir değişiklik gösterecek olursa, bu istiklâl teminatr gene böyle devam edecek, o gün için de mer'i olacak mıdır?, , Ve böylece, Avusturyataya Arşi- dük Otonun getirilerek imparator yapılması ihtimalinin kuvyetlen- mesine işaret ediliyor. k Eğer Avusturyanın başına, Oto getirilirse, Avusturya bugünkü te- minat misakına göre, gene kom- şularından ve büyük devletlerden ayni muameleyi görecek midir? ö e * Doktor Şuşnig, bu meseleyi ön- ce Pariste soruşturacak sonra Lon drada tekrarlıyacaktır. Bundan da anlaşıldığına göre, Avusturya başvekili hakkında, son zamanlarda, hükümdarlığı ge- riye getirecek diye çıkan rivayet- lerin aşağı yukarı bir doğru tara- fi vardır. Aslına bakarsanız, Avusturya- nın cenubi ve katolik Almanyayı Habsburglar idaresi altına ve A- vusturyaya katarak bir impara- torluk kurmak düşüncesinden bi- le bahsederler. ilâve edeceğim. Karko, Mulen- ruj'a gitmiş, ve orada bir Türk aktrisle locasında görüşmüş. Türk aktris bağdaş kurup Alaturka 0o- turuyormuş, Karko resmini almış. İşte yukarda gördüğünüz resim o Türk aktrisinin resmidir! Eğer içi nizde bu aktrisi tanıyan olursa, gelip haber versin, helâlından ken disine, evimde Karkoya ait ne ka- dar kitap varsa vereceğim, Fransızlar, Amerikalıların Şika go sergisinden Fransayı fena şe- kilde temsil etmelerine kızarlar- ken, bari ayni hatayı kendileri de yapmasalar. Bunu istemek çok bri şey olmaz zannederim, Hem Fransi Karko'ya şunu ha- tırlatmak isterim ki, yazılarını yaz mış olduğu Pari — Suar'da Jorj Simenon vardır. Kendisi ahbabım dır. İstanbul hakkında ondan va- zıh malümat alabilirdi. O da bu- raya gelm'ş fakat daha dürüst dav ranarak pek az kaldığı bu memle- ket hakkında bir şey yazmıyaca- ğını, bir başka vakit gelip dâaha uzun müddet kalacağını söylemiş- ti. fa, Bu vaziyete göre Almanyanın geri kalanını, bir Prusya devleti olarak kendisine bırakmağı ,dü- şünmüşlerdir- Fakat bunun batıl bir hayal ol- duğunu onlar da sezmemiş değil- lerdir. Avusturya başvekili — Paris ve Londrada bunu konuşmiıyacaktır. Bunun, elde edilemez bir ülkü ol- duğunu kestirerek bir yana bıra- kıldığını görüyoruz. Fakat Oto- nun ÂAvusturyaya dönmesini daha “pratik,, bir siyasa işi olarak sa- yıyorlar. Doktor Şuşnig şimdi Viyanada bazı Habsburg hukuk mümessille- rile anlaşmalara giriştiği ve mü- sadere edilmiş Habsburg emlâki- nin geriye verilmesini konuştuğu söyleniyor. Şimdi Avusturyaya bir hüküm- dar getirmek suretile doktor Şuş- nigin düşündüğü ne olsa gerektir. Buğünün siyâsa yazıcılarının en tanınmışlarından sayılan Ga- bertas bu vaziyeti şöyle nakledi- yor: “Bunda Avusturya bir iç bir de dış siyasallırı bakımından yardım gözetiyor. Ayvusturya için şimdi halloluna- cak iki mesele var: “Ayusturyanın içine taalluk e- den birinci mesele, bütün gayret- lere rağmen Avusturya sosyalist- İeri ve nazilerile hükümetin tam bir uzlaşma elde edememsidir, ki bütün bunlar Avusturyanın bütün nüfusunun üçte biri olarak tah- nn ediliyor..,, “Naziler geçen yıl ttmmuzunda önceki başvekil Dolfüsün öldürül- mesindenberi tekrar teşkilâtlâni- yorlar.. “Avusturyanın dışarı meselesi- ne gelince, Avusturyâ istiklâline karşı Alman tehdidi bugün hâlâ hakiki vesiyettedir. Hitler bugün Avusluryaya kuvvetle hâkim ol- ma ğt brrakmış görünüyarsa da, ay ni ülküye sessiz yollardan nüfuz ederek varmağı kurmuştur. Avus- turya nazilerine Berlinden yardım geliyor. Yeni gizli teşkilâtlar ya- piliyor, gizli haber ve propagan- da sevvisleri çoğalıyor...., İste Suşnig, imparatorluğu iade ile memlekette birlik kurabilece- ği zannına kapılmış oluyor. Ve bunun neticesi ol:rık AL manyanın da ÂAvusturya üzerin- de kanat çırpan istekleri, yolunu değiştirerek gene kendi yuvaları- na döneceğini umabilirler. * » & Ancak böyle bir düşünceyi mey dana çıkarabilmek için, Avustur- yanın, her şeyden önce — olduğu yerde kalacağı ve harpten sonra herhangi memlekete geçmiş olursa olsun, eski arazisinden parçalar istemeğe kalkmıyacağı temin e- dilmek lâzım gelebilir. Bu sebepten, doktor Şuşnig me- selâ Fransa ile konuşurken, bu kö- nuşmada Fransadan başka devlet lerin de bulunacağına ihtimal ve- Otto ve annesi eski imparatori- çe Zita şimdi Belçikadadırlar. * & Âi