17 Şubat 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

17 Şubat 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

rrnde, iyer olmadığını kendilerine HABER'in Hikâyesi Bir kadın Büyük harbe dair bir hikâye Moskovada çıkan Znamia ga- vetesinde Vassili Grossman im - zasiyle neşrolunan bu hikâyeyi Sovyet edebiyatının — güzel bir nümunesi olmak üzere, Fransız gazeteleri de tercüme etmiştir. Biz de oradan alıyoruz: Beni Lvov'a gönderdiler. Si - perler dışında geçirilmiş bir haf- tanın ne olduğunu tasavvur e - der misiniz? Fakat, yedi günlük | bu zaman kaşla göz arasında ça- bucak geçiyordu. Gene “Oraya,, gitmek için, terene bindim. Vagonun tekerlekleri “Sipere! | Sipere!,, diye takırdıyarak, san - ki benimle alay ediyorlardı. Üçüncü mevki kompartıman- ları üç kat yataklıdır. Ben orta tarafta bulunan ya- | taklardan — birine mükemmelen yerleştim. Aklımdan bin bir şey | geçiyordu. Bilhassa arkadaşları- mın benimle alay edeceklerini | düşünüyordum. Zira, hiç bir ka- dına rastlamamıştım. Halbuki, siperlerde bulunan arkadaşla - rım, benden, tafsilâtlı bir hikâ - ye istiyorlardı. Tekerleklerin sesini dinleyip duruyordum. Fakat bu seste as - lâ neşe yoktu. Çok geçmeden u - yumuşum, Gözlerimi açtığım zaman, or- talık kararmıştı. Tren, durmuş - tu. Kara rayların üstünden at - İryarak, istasyona geldim. İstas - yon kumandanı, iki zabitle mü « nakaşaya tutuşmuşlardı. Cephe- ye ilk gidecek trene binmek is - tiyorlardı. Kumandan ise, tren - bildiriyordu. Ben de yaklaştım ve yoluma ancak ertesi — gün saat sekizde levam edebileceğimi anladım. Fakat, o saate kadar neredc kalacaktım?.. Üçüncü mevki bek- | leme salonu, öyle kalabalıktı ki, oğultusu daha dışarılardan işiti- "iyordu. Hayrır, daha iyisi, bir köy evi- we sığınmalı! Karanlıkta, — gelişi güzel bir pzncereye vurdum. Kalınm kara -açt ev sahibesi kapıyı açtı. U - : zaman tercddüdde kaldı. — Kim olduğunuzu ben ne bileyim? - diyordu. Sonra, evde, erkek te yokmuş.. | Kocası, istasyonda semaverleri kaynatarak geçen askerlere çay temin ediyormuş. Lâkin yekna - | sak bir perdeden yalvaran sesim kadının kalbini yumuşattı. Bir tahta kanape göstererek: — Haydi bakalım, burada ya- | tarsiniz! - dedi. Alev alev yanan ocak saye - sinde ısındım. Arka arkaya beş bardak çay yuvarladım. Şimdi artık, kadının beyaz boynuna ve ellerine bakıyordum. Evde ihti - yar bir kadın vardı. Birine kız - mıştı. Kemikleri çıkık parmağı - nı sallıyarak, boyuna söylenib | duruyordu. Ev sahibesinin çocu- ğu, ağzını yarım açmış, boyuna İ suratıma bakıyordu. Ben, kendisine döndükçe-an - | nesine sokuluyor, ve delikten ba- | kan fare yüzüne benziyen sura - tını saklıyordu. Kadm, dalgındı. — Gözlerini | pencereden dışarı çevirmiş, kim ; bilir neler düşünüyordu. Benim mevcudiyetimin farkında bile | değildi. Burası hududa yakm ol- | duğu için, şüphesiz benim kılı - | Prejektörlerin ğımda binlerce kişinin — geçip durduğunu işte bu pencerenin ö- nünde otururken görüyordu. Yatmak üzere davrandık. Ev sahibesi, kendi yatağını teneke - lerle süslü yüksek bir karyolanın üstüne yaptı. Ben de, çizmelerimi çıkardım. | Kaputumu başımın altına koy - dum, yattım. — Belki gündüzün üyuduğum için, şimdi uyuyamı- yordum. Fakat günlerce uykusuz da kalmış olsaydım, şimdi, göz « lerimi kapıyamıyacaktım. Şurada, beş adım ötede, bir kadının bulunması, beynimi sıcak | bir sisle dolduruyordu. Bir ka « dın! İki seneden beri kadın ne - dir, tantmamıştım.. Birden bire kalkarak, yanına | gittim. Uyku sersemi ve yavaş bir ses- le, sordu: — Kim 07? Üzerine doğru eğilib şu saç - ma sözlerle onu yatıştırmağa uğ- raştım: — Korkmayın.. Ben im.. Bu- günkü asker. Uzun zaman ve ısrarla etti. Fakat, bana vız geldi. Vü - cudünden öyle baş döndürücü bir koku çıkıyordu ki... Gözleri, karanlıkta pırıldıyordu. bire, mukavemet — etmez oldu. Şimdi artık beyaz bir kuş cesedi gibi yatıyordu. Yağmur, asabi ve kemik par- maklar gibi camlara vuruyordu. ışıkları, zaman zaman pencereleri yalayıp duru- yordu. Pencerelerin altından, top arabalarının — tökerlekleri, H gök gürültüsü gibi sesler çıka - rarak geçiyordu. Kadını kaybetmek, 0 cinnet muhitine bir an evvel dönüver - mek korkusiyle elini sımsıkı ya - kalamıştım. Ona, kısık ve heye - canlı sesimle, ne kadar betbahd olduğumu, başımdan neler geç - tiğini anlattım, durdum... Muha- | rebeden, arkadaşlarımdan bah - settim... Başka hiç kimseye söy - liyemiyeceğim sözleri ona söyle- dim. Gözlerimi gözleri işine dik- tim ve elini tuttum. — Gözlerini kırpmaksızın o da bana bakıyor- du ve serbest eliyle saçlarımı ok- şiyordu. — Zavallı çocuk! - dandı. Bir kadın benim tozlu saçla « rrmı okşasın... Novgorad Seners- ki 114 üncü piyade alayının ba - sit bir neferinin saçlarını... Fakat, birden bire elini çekti. diye mırıl- | Hızla göğsümden itti. Yalvarır - casına: — Haydi, git, git... - dedi. - git artık git... Sabahleyin — suratı asık bir tarzda kapları yıkıyordu. Koca karınım işitemiyeceği bir tarzda: — Allah aşkına, artık yoluna git! « dedi. Hayır, buradan kımıldamak | arzusunu duymıyordum. Yavaş yavaş kaputumu giydim. Bir şey söylemek istedim. Fakat, yalnız: — Allahaışmarladık! - diye - bildim. — | Cevab vermedi. gittim. Çamura, su birikintilerine e - hemmiyet vermeksizin yürüyor « dum. Kadmı düşünmiyordum. Kadından korkuyordum. Fakat bütün mesamatıma kadar kadın inad | Birden | | Bu Alman | yetişmiş b'r Paraguaylı idi. BT T O eT HÂBER — ılqııı Posfası TTTT CA TER Ka ” 17 ŞUBAT 1938 Bolıvya Paraguay harbl Cenubi Amerika harbinde Fransız vt Alman askeri teknikleri çarpışıyor 800 bin nüfuslu Paraguay 3 milyonluk Bolivyayı nasıl venivor ? Üç yıla yakın — bir zamandan beri, bütün gazetelerde Paraguay - Bolivya muharebesi adı geç'yor. Görünürde tam bir sulh ve ses- | sizlik içinde yaşıyan acunun, yal- nız burasında boyuna kan dökülü- yor. Bunları durdurmak için Avru- pa siyasacılarının yapmadığı kal- | madı... — Fâakat bu karpınea'r” Şako mevkiinde Paraguaylı - | lar arasında sürüp — giden savaşı, | | bit daha vardı. Bunların erkânı 1914 — 1918 büyük Avrupa sa - vaşına benzetenler vardır. . . * 1932 yılı Kânunuevvelinden 1933 yılı Kânunuevveline kadar, yani Paraguay — Bolivya sava - şınm — en şiddetli zamanlarında Bolivya ordusu b'r alman kuman- danı tarafından idare ediliyordu. kumandanınım — adı Hans Kunt'tu. Paraguay hududu- na toplu bir sürü akmlar yaptı. Paraguay ordusunun başında - | ki General ise büyük harpte | Fransız Mareşali Foş'un yanında Adı VökverennrCEKERAEERASARE DS ECE AAA CEKEL A KA doluydum. Bir otomobil tekerleklerinden bir çamurlu — sudan yelpazeler resmederek geçti. İşte, tam o esnada, onu gör - düm.. Dün geceki kadını.. Adeta koşarak, bana yaklaşıyordu. Güç- lükle nefes alıyordu. Şüphesiz, bütün Kollarını boynuma sardı. Büyük bir heyecanla gözlerimi, yanak - | damları arasında pek şöhret alan Tarımı, alnımı öpmeğe - başladı. tonra, benden ayrıldı. Elime bir bohça sıkıştırdı ve kaçtı, Askerler, bize sessizce bakı « yorlardı, — Hiç biri gülmiyordu. Buna rağmen, her şeyle alay et - mekten hoşlanırlar. Trene girince, bohçayı çöz - düm, İçinden yün çorapla, bir ek- mek, on tane kadar hazırlop yu- murta, ve beze sarılmış dört gü- müş ruble vardı. Mel'un Umumi harp... Sinirle- rimi ne hale sokmuştu. Ekmeğe bakarak ağlamağa başladım. Tercüme eden (Hatice Süreyya) yol boyunca koşmuştu. ', reisi General Kunet idi, Ve azası Rir Paragvay askeri ve Paragvol ordusu erkânı harbiyesi. General Estigarribia idi. Ve onun muavini olan General ise Belç'ka ordusunda hizmet et. mişti. Kısaca, Bolivya orduıu. Al - man harb tekniği ile bir Alman tarafırldan idare olunuyor, Para- guay ordusu ise, Büyük Harpte itilâf devletleri tekniğine uyğun idare ediliyordu. Bunüan başka Farağuay ordu- sundaki Paraguylı kumandanlar. dan başka aslı İng'liz olan iki za- da Beyaz Ruslardan mürekkepti.. * * . Bolivyada Alman askeri tesiri, 1923 te başlamıştır. Bolivya, 1921 den beri, Şako mevki'nde bir ko- ridor meselesi üzerinde Paragu - ayla anlaşmaya çalışryordu. Bo - livya, zengin petrol sahalarından başlıyrk Praguay nehrine varacak bir boru tertibatını buradan ge - | ç mek isteğindeydi. 1922 de Paraguayda milli bir parti, Bolivyaya — bu salâhiyetin verileceğini sezdikleri için, hükü- met aleyhne ihtilâl çıkardılar. Bu, tam bir yıl sürdü. İhtilâlciler ni - hayet bastırıldılar, Fakat Paragu- ay hükümetinin kafasına bir deği- şiklik gelmişti. Bolivya ile “Boru sermek,, konuşmalarını b'rden ke- siverdiler. İ . ». » YENUNE Bolivya buna karşılık Alman - yadan bir heyet istedi, Bu heyetin arasında, sonradan — Hitlerin a - yüzbaşı Röm de bulunuyordu. Kunt, 1928 yılında Şako üzeri- ne apansız ve dehşetli bir hücum yapmağı tasarlamıştı. Fakat, buna tasarlayışı nasılsa, Paraguy hükü- metinin kulağına er'şmiştir. Bun - dan sonra Kunt salrverilmiştir. böüyüğ 1930 da Bolivyalılar, bir İs « panyol askeri heyeti — çağırttılar. Fakat 1932 sonbaharmdaki çar - pışmada mağlüp olunca, İspanyol- ları birakıp tekrar Alman Gene - rali Kunt'u geri getirtti'er, Alman Generalinin ikinci ku - manda devri 1933 Kânunuevveli- ne kadar devam eder, Sonra Bo - İrrazabel, livyalılar b'r Şili askert heyeâ'; kasından bir Çekoaslovak olaf | neral Pazek'i getirtmişlerdir. * » * Paraguay da 1912 den 19”4, kadar bir Alman askeri bulundurmuştu. 1922 ihti İİE”’ | orduda ihtilâlcilere karışmıf rly sonunda halktan vücude geti ve o zaman bir binbaşı olan # garrib'a ve İrrazabal idır Leluccsay vir KUYVellEe Müs tırılmıştı. Paraguay, bund ra bir Fransız askeri heyeti miş ve bu heyet 1923 ten, Şi Şako harbi açılmasına hemt? kın bir zamana kadar — par d kalmıştır. 1926 dan itibaren her iki Ki ta hazırlıklarmı ilerletmeğt ,w' mişlerdir. Garnizon çarP' yj sıklaşmağa başladı. ciddileşmesine en muhm! .,4( sebeb, Bolvyalıların l932 v nmda ik! Paraguay kalesini / tetmiş olmasıdır. Bundnnrj “Muazzam harp,, başladı. lf/ her iki yan da resmen b'"b harp ilân etmemişti. Bu.wl,ll bir yıl sürdü. Her biri de rini müdafaa ettikleri k de idiler, İlk bakışta talih Boli”"j/" yana çıkıyor gibiydi. .:'/ nüfusu 3,000,0000 du. P M/ yınki ise, 800,000 di, , muazzam tankları, ınııh“h'v! ları, makineli tüfekleri V© dan ziyade üstünlüğü vlfd:/ Paraguayın ise bir kaf M si olduğu, hemen hiç “MJJ lunmadığı, hastahane le' saireden yana çok aşağı ’,ıı söylenmektedir. Üıtelikv Lıların kaleleri uptehi'”" ay sonra ancak asker'ni bilmişti.. 4 Fakat burada iş d*'»b/ denizden 1000 kadem l 'İ düz fakat çok sık ağaçl w', b'r yağmur düşen ve bö'' Ai tallaşan bir saha idi. risinde harp, Bolıvvı":.:;"' madığı bir haprti. Par vın alışkanlığı ise, bo: çd yalıların aleyhine çık-Y” / (DCVID“ İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: