HABER — Alkşam Postası Âdemi iktidara İ ıküdara 1 15 ŞUBAT 1935 e İ Cu karşı Hormobin Tabletleri E"keklerde tenasüli zafiyeti ve bel gevşekliğini tedavi eder. Eczanelerde bulunur. Fiyatı 150 kuruştur. S : Satılık iki bi | v oh".'f,'l:'_:f_ gae ük a dükkin:ıı,în b | | _"lııı yetiştirtlen Viyos B| odalı ve ayda 90 İira iratlı iki bi U—.,,“_"'" Sançyo, P. 6 ve Kamoline | ,A acele satılıktır. — Rıhtimlarır b SERVET: N“BABASI-LiRA— ANNESr“' KURUŞTUR / X< __'-nı...h;":::“x::'i::: ıııı_;::: tevsi ve terakki etmek üzere ol B SÜ buyursunlar. Telgraf a4- Ü duğuna göre fiat kelepirdir. Galata, Topçular caddesi Ka raoğlan sokağında Kahvaci Salirm | efondiye müracaat. (3896) Reçeteler Müstahzarlar Parfümöri KARAKÖY ECZANESİ Hüseyin Husnu İstanbul — Karaköy caddesi No. 5, Tel. 41252 Üat Kabar - Telefon: 20732 HNi glll %’ RISiY PŞ BDANILASI İasi Wu&î. SAMAKI Nİ TLLTÜLÜLLLi 6R ınnlITA Ragastan hu lâtfun kendisi için pek Aydasız olduğunu düşünerek göğsü Beçirdi. Filhakika Sezar Borjiyaya Veda ederek Romadan ayrılmağa kat'i Sürette karar vermişti. — Primverle Sarpışmayı düşünmek bile istemiyur- D, Diğer taraftan o zamana kadar ezardan gördüğü iyi muamele ken - zt İçin onun aleyhine dönmeği —im- Kânsız kılıyordu. Bunun için — Roma- dN ayrılmazdan önce, Sezar Borjiya N yeni deutu Rafael Sanzio için Yardım istiyebilirdi. Bu düşüncelerle kabul salonuna Sirdi. Fakat herkesin girdiği — büyük Pidan değil. Hizmetel onu teklifsiz Mahrem kimselerin girib çıktıkları Bi Üçük kapıdan salona götürmüştü, Üyük bir iltifat sayılan bu hareket '”ldl bulunanlar arasında hayret karşılandı. Teşrifatçı kapının yanında, iki mü- di İle birlirte sessiz ve hareketsiz liyordu. Yüksek bir pencerenin öti finda bulunan büyük bir- masanın 'alını dolduran on (ki papas kâötüh- * Vazifesini görüyorlardı. Asilzade- hi Arasında seçilen hassa rabitleri M kilic salonun etrafını çevrele - ler, sessizce bekliyorlardı. ux Tlada, bir masanın Öönüne otur- tubi olan bir kadın önüne yığılı mek- « ,mı.ı birer birer açıyordu. Bir kaç '—"lh ilerde çizmeli, zırlla bir adam Üst AĞA yan oturarak bacak bacak üne ülmışlı, l? adam Sezar Borjiya idi, Gden ise Lükres Borjiya, Besle, *Zar, Ragastanı görünce yüksek Na Beldr, >> İşte, dedi, kahraman — Şövalye .... endisine, vatandaş “Bayard,, Yebiliri diği gibi “Korkusuz Şövalye, di- İ!ı'.““ mahcub olmuştu: '©nsenyör diyebildi. H"" kız kardeşine dönerek devam S — Şöralyenin bir adamı kavrayıp muharebede taş atan bir mancınık gi- bi düşman üzerine nasıl attığını sen görmedin Beygirini hançerle — silâhlı üç sıra adamın üzerinden atlatıp öte tarafa geçtiğini de öyle... Lükres cevab verdi: — Bunları bana anlatmıştırız.. Otu- runuz Şövalye. Sizinle konuşacağı- mız şeyler var, Ragastan, gene kadını hafifce başı- ni eğerek selâmladı. Bu sırada Lükres açtığı bir mektu - | ba göz gezdirerek : — Kardinal Viçenti her evlenme ve eenaze merasiminden vergi alınması- nı münasib görmüyormuş. dedi. Son- ra kâtiblik yapan papazlara döne- rek: 1 — Kendisine yazmız, dedi, bu hu- susta papalığın son emirnamesine gö- re hareket etmesi lâzımdır. Bana yar- drm eden Şövyalye, gu paketin mühü- rünü açın. Ragastan biraz şaşırmış bir halde itaat etti. Lükres, sanki bizzat Papa imiş gibi hareket ediyor, emir veriyor du, 'Şen Saray,, daki Lükres sanki o değildi. Bu kadım sert bakışlı, tahak- küm tavırlı bir kraliçe veya devlet İş- leriyle meşgul bir diplomat gibiydi. Sezar, Ragastanın — şaşkınlığının farkına varmıştı. Gülerek dedi ki: — Şaştınız değil mi? İtiraf edin hayrette kaldımız. Bu bir şey değil, daha neler göreceksiniz. Lükres içi- mizde en beceriklidir. Ragastan ceyap verdi: — Madam 1la düşes dö Bizalya (Lükresin ünvanı) nın faaliyeti ye ince zekâsı bende hayret değil, takdir hisleri uyandırıyor. Lükres mektupları okumakla de- vam ediyordu. Birden: Perzaro'daki mürahhasımızdan bir mektup, Ora a- halisi isyana hazırlanıyormuş, İki bin kişi silâha garılmış, Al Sezar bu seni alâkadar eder. BORİİYA 65 fakat çok kuvvetli oldukları muhak- kak düşmanlarla dört yanım çevrili. Buna mukabil pek yalnızım, Ve ha - yatta bir tek dostum var, — Başınızdan geçenleri tamamen anlatın, Size yardımım asla bir zarar getirmiyecektir. Rafael bir dakika düşündü. Güneş yavaş yavaş Ragastanın küçük odası- nı iylce aydınlatıyordu. Artık genç ressamın iradeli ve düşündürücü yü - zü ve Ragastanın kendisine karşı bü - yük bir sempati beslediği görülen göz Teri iyice seçiliyordu. — Bir seneden fazla var ki resim hocam Perugin'in tavsiye mektublari- Te birlikte Romaya geldim. Romaya Floransadan geliyordum. Asıl doğdu- ğum yer Ürbin'dir. Maksadım Vati - kanda bulunan büyük üstadların tab- Jolarını etüd etmekti. Tİk — zamanlar büyük bir çalışma gösterdim. Gece gündüz boyaların ve tabloların önün- den ayrılmıyordum. Hayatımı tama - men resme hasretmeyi kati surette kararlaştırmıştım. Bir gün Romanın fakir mahallele- rindeki evlerden birinden fevkalâde güzel bir kızın çıktığını gördüm. Ragastan gülümsedi: — Galiha senin prenses olacak, — Evet, iyi keşfettin, Onu sevdim. Ve seygimiz mütekabil olarak gün geçdikce artmağa başladı. Nihayet evlenmeğe karar verdik. Kendisiyle birlikte evine gittim. Maga isminde sihirbaz bir kadınla beraber oturu - yordu. Bunu ilk gördüğüm zaman mü teessir olmuştum. Fakat biraz konuş- tuktan sonra sihirbaz kadın bana hiç de fena yürekli gelmediği gibi fırıncı kız da bu dekor içinde bir kat daha güzelleşmiş olarak göründü, — Fırıncı kız mı dedin? — Evet.., Sevdiğim kızın bir ismi de firmet kızdır. Maga kendisini bir kili senin kapısında bulmuş, ve — büyüt- müs. Havatını kazanmak cin hir fırın. da çalışıyordu. Maga, sevgilime — Ro- zita ismini vermişti. Rozita ile çılgın gibi sevişiyorduk. Muga da evlenme - mize razı oldu. Ancak düğünün — bir an evvel yapılmasını, ve Romadan derhal kaçmamızı taysiye etli. Buna sebeb olarak da Roritanın Romada büyük bir tehlike içinde olduğunu söyledi. Bütün ısrarlarıma rağmen bu tehlikenin ne olduğunu öğreneme- dim, Ve Romadan kaçmak için hazır- lıklar yaptım. l!erşe'y tamam olunca onun ilk bulunduğu melekler kikisesi- ne gittik. Bit papaz nikâhımızı kıydı. Ah, Şövalye işte asıl felâket bundan sonra geldi. Rafael sapsarı olmuştu. Alnından soğuk soğuk terler akıyordu. Şüvalye kendisini sakinleştirmeze çalıştı: — Cesaret dostum, cesaret! — Byvot.. Ne diyordum? Kiliseden çıktık, Floransa kapısına doğru iler - liyorduk, Kapının dışında bir araba bizl bekliyordu. Fakat birdenbire bir dönemecde önümüze on, on beş kişi çıktı. Başıma inen şiddetli bir darbe- nin tesiriyle kendimden geçerek — ba- yılmışım, Ayıldığım zeman Rozita yanımda yoktu. Hömen Mayanın eyi- ne koştum. Onu da yerinde bulama - dim, — Ne tahmin ediyorsrnuz? Seygili- nizi efinizden alanlar kimler olahilir? Rafael teçssüir içinde cevab verdi: — Ne bileyim? Rozita'yı kaçırdıkla- rı şüphesiz., Hattâ Maganın da kaçı - vıilmış olduğunu zannediyorum. Fakat kimin tarafından? Hangi düşmanlar- Ih uğraşmam Tüzim gelecek? Maksat- ları nedir? İşte halledilecek muam- ma bu., Lâkin bir türlü halledemiyo « rum. Maganın evinden çıktıktan son - ra bana bir araba hazırlamış — olan dostumu görmek üzere evine gidiyor- dum. Lâkin keder ve istirab taham- mülümün hududunu aşmıbtı. Dizleri- min bağı çuıhlüverdl gözlerimin ö - “Forma: 9