13 ŞUBAT 1935 Şeyh Ebussaid konağında o gün düğün bayram vardı — Anmneciğim!... — Yavrum!.... — Bilsen ne kadar mesudum!... — Ben de... Ben de... Hep bıınv Bun için, bugün için yaşadım... Gözleri yaşarmıştı. Sıcak göz kirpiklerin arasında biriki- Yor, birbirinden — ayrılmıyan bu '.':“_ü' yüzlerde, birbirine karışı- Şimdi herkes susmuştu. 18 yoktu- Etraftakilerin de gözleri yaşar- Muştı. Onlar da sevinçten ağlıyor: hP:!ı. di Seyh Ebu Said, Muraad reiş ve '1 ı,i" büyükler de yere inmişlerdi. irini bütün kuvvetleriyle hıç: k.'f' hiçkıra kucaklıyan bu iki sev Elinin etrafında, heybetli bir çer- © gibiydiler. Seyh Ebusaid herkesi o günkü *ğe ve eğlenceye çağırdı. Ka-| “'fll' kaynıyor, fırınlar ekmek ,u’_“i"ıniyordu. Bütün Cezayir, Yediden yetmişe kadar — bayram hfp."'_ kırk yıl karm doyuramı- » Ebusaidin mutfağın- :“ Şeyh ğın tıka basa yiyorlar, içiyorlar: ceuyiı, en büyük zafer günle- :h"ı' bile bu kadar coşkım ve yü- :“en bir bayram yapmış değil- " Ali reis annesiyle beraher ha - çekilmiş, ona başından ge - L..:h"i anlatıyordu. Sonra da ikide lğ Ah, babamla kardeşimi bu- &ğimı çok umuyordum. - Fakat :q'l Seni bulacağıma dair olân l—:h"“"lm pek cilerdi. O " rtina- "f'- Ja, bir taş atar gib' — seni “2€ attıkları zaman, bilsen ne in bir açı duydum ve kurtar - için arkandan koştum. Lâkin ı“:k"udılu ki.... Canavarlar!.... ların öcünü alacağım... "'Tu?.;hç parçasını her halde , değil mi?... Eğer o ol - Masaydı, t « ...T Hayır anne!... Onu basık bu- lu, Venedikli bir zabit attı sa- hu d:'_k iyi bir adamdı. Sonra ©- ıi'*:" dalga geminin güverte- "*“l-::i.." süpürdü- Zavallı!... B sanırım... E.ü.ısıi olsaydı, onu kardeş bi- k':ld:. Ayşaden hiç bir haber a- Mar?., xâ;:."n'"l':lh.ıi onu da bulaca ğrm.! beni hiç aldatmıyor. —"iddlki uğursuzluğa çatma- halgı, ” #imdi Venedikte idim. Her Saktım “Jan da bir iz bulmuş ola- R. | mm__ gitmekten farksız Oo söylüyorlar. lı..i”.hdu değil!... Ben oraya Hem, gP *raber girecek değildim. h y.“:: Böze almadıktan son- Gh. elden gelir mi? Tet * *özü Habibenin içini tit- Sti _h_""'ekrır göğsüne bastırdı, dı. yağl & tek gemi ile — Venediğe övünüyor, ve bir daha P'hhlç birakmak istemiyor- İ lh“h: kocası ne olacaktı? Kı- Marr A ' ne halde?... — Oğlunu tan — alıkoyamazdı. Sahin'in '.ıı'" .." .. sTu| ÖCÜ HABER — Akşam Posiast 'Şikâyetler, temenniler Bir fırıncının fikri Fırıncı Mehmed Darcan göıı-W derdiği bir mektubta diyor ki: “Bundan bir müddet evvel ga- | zetenizde bazı semtlerde ekmek fiatı belediyenin vermiş olduğu narhdan aşağı, — bazı semtlerde narh üzerine satıldığını yazıyor - — , | dunüz. Ben fırıncı olmak dolayı « Zaten, o günkü bütün — sevincine| , 1e fikrimi söyliyeyim: — Bizim rağmen içinde, gene derin bir tasa| , mtteki bütün fırmlar belediye - vardı. Bu, Şahin reisle sevgili Ay-| Çin vermmiş oldüğü çeşmiden bas - şenin ayrılık acısıydı, Ansızın me-| ,0 ekmek yayıyar Ve belediyeslü sud olmak için onlara da k"“’, "| gösterdiği narh üzerine satıyoruz. mak lâzımdı ve bu uğurda — hiç| Bize yakkin olân'öemtlerle bilükia bir şeyden çekinmemeliydi... hem çeşniden aşağı hem de vezni Dışarıda şen kahkahalar, ko -| »6ksan olarak yallirdi ve Haa nuşmalar, gidib gelmeler, oyun -| Çi masraflara girib bizim semtler- lar, gırla gidiyordu. Konağın dört| 4, . bizim gibk Bt elanük daka- yanı hâlâ büyük bir. kalabalıkla| / , melerde hayvanlar sırtların- çevrilmişti ve her an artıyordu. Âr-| J. ve çırakların küfelerinde narh- tık Cezayirin çarşısında ne ka! tan cüz'i olarak yani otuz kak pe” et, un ve zahire varsa Şeyh Ebusa-| ,, noksan bir farkla satıyorlar: No, 23 üyük Deniz Romanı n ee nenesessen AA | idin konağına taşınıyor, — sürüile| Bizim temiz, gayet has çıkardığı- koyunlar leÜ'“"“'_( bu büyük b“ mız ekmeklerin satışma mani olu-| ram gününün şerefine kurban edi | / A1ar, Halbuki belediye esk'si gi- liyordu. ; ü bi ikinci nevi çeşnisi verse de bu, Ali reisin İeventleri konağın bü | ekmeklere de bir narh koysa, yük selâmlığına ve çabucak boşal-| hem fırmcılar rakabetten, hem de tılan civardaki evlere yerleştiril -| ahali aldanmaktan kurtulmuş ol- mişlerdi. Hepsi de şendiler. Yal- sa, hattâ diyebilirim ki bu ikilıı:iW nız Kara Yusufun, günlerdenberi,| nevi ekmekler değil otuz kırk pa- güzel Stellanın denize bırakıldığı| ya, belki de daha aşağı fiatla sa- gecedenberi süren durgunluğu hâ-| tıJması temin olmuş olur.,, lâ geçmemişti. Hattâ Cezayir limanı, yollar, konak ve konağın çok iyi bildiği koridor ve odaları onu büsbütün sıkıyordu: | RADYO | Bugün : ' 175 Khr. MOSKOVA, 1714 m. — Ah, eski günlfr....' Aşksız, FÜ çin ” MAĞ tasasız çocukluk günleri!... 19,80 Şarkılı kanser. 29 Çekçe neşriyat, 23,05 Bütün hayatı, tatlı bir rüya gibi| tezilizce neşriyat, 2408 Alımunca neşriyat. 328 Khz, VARŞOVA, 1815 m, önünden geçiyor, konağın içnde | 18 Sonatlar. 18283 Kudm, 18,35 Şarkılar, ve kalabalığın arasında uykuda ge / Sözler. 19.15 Plâk19, 5 Konterans, 20 Şarkı- zer gibi dolüşryordu. |lar, sözler, 20,85 Klârnet musikisi, sözler, Onu tanıyan ihtiyar uşaklar: :ınm konferans, 29,40 Şarkılar, 23 îı: — Hoş geldin Yusuf!... Hoş| tâmalar, 28,15 Dans. ld. ! Khz. PRAG, 470 m. gebiin ee 17 Si reportağı, 18 Çocük tiyatrosu, 18.80 Diyorlar, fakat o bunları sanki| Ptâk. 18,40 Sözler. 18.50 Plâk, sözler, 19.05 duynıuyordu. Plâk. 19,10 Amele neşriyata, 19,20 Almanca p neşriyat, 1953 Haberler ve mülre, 2035 As - Biran evvel çıkmak, denize aâ- | kor murakası, 2105 Şarkılar (Piyano birli - çılmak, o kadar sevdiği güzel kııı| ş_k““- 21446 "'":!“ piyesi, 28,15 Plâk, 23,90 Bie öi | Framsızca haberler. bütün şu engin denizlerin — altını! üstüne getirerek aramak ve bul-| — 18 “Der idaine Sapperlet,, adlı Iki perdo - Ku Ük çocuk aperası, 18,60 Haberler, 19 Plâk, mak ıf!ı?'ofdu. 1940 Konferana. 20 Paul Kinebrle İğriresini Ümidi bir an azalmıyordu. de filharmenik kanser. 21 Haberler, 21415 U- Gele gele kendini harem kapı-| tual neşriyat, 21443 Spor — sohbetleri, 22.10 sında buldu. İçeri girecek oldu.. â;h: :;:mm,:.; ı'ı)ı" ’u':::. Fakat vaktile istediği gibi — girib| 24 Gece konseri. - çıktığı bu kapıdan artık giremiye- :50':;:”"'::31:' “:'r'_* Bi ceğini anladı ve durdu. 19,80 Çingene Musikisi, 20,10 Konferans. 21 . Orfdın ayrılacağı ıırıflı _Iıır"- :'::-:" :»'—fmk?:"':";'":;':: lenbire kapı açıldı ve Ali reis gö- Şiyle garkılar, 2346 Habderler, 30,10 Piyano ründü. Habibe de yanındaydı. konseri, Zi Car. 1,08 Hinberler. Ali reis Yusufu görünce elini o- nun omuzuna koydu: —Bak, anne!... Kara Yusuf bu- raymış... Onu görmek istemez mi- sin?... — Nasıl istemem?... Kara Yusu- fu ben senden ayırdetmem ki... Benim bir oğlum da odur. Kara Yusuf başını eğmiş, Habi- 'NUPON ' 39 13-2.835 Telgrat Adıvalı İSTANBUL HABEK Telefan — Vazıt SANTD Üdare: tAz>0 ABONE ŞARTLARI ti B 8 12 aynü İ Kürkdyer 120 430 80 1250 Krş benin ellerini öpüyordu. Habibe onun sırtını okşuyor: ! H A B E R — Nasılsın? İyisin ya!.. Hof Aksşam Postası geldin!... İ IDARE EVİ —Teşekkür ederim... İHISTANBUL ANKARA CADDESİI Kara Yusuf başmı kaldırdı. Bu iyi kalbli hanımının yüzüne bak- | tı. Sanki onun bakışlarında kendi derdinin şifasınr bulacaktı. Baktı... Uzun uzun baktı. O gözler... F Benebli. 180 W0 M0 1sl0 O kara, derin ve - ışıltılı güzel ! ILÂN TARİFESİ 'ad“___ Ticaret Hânlarının satarı 1240 İ Dulira Sök y Bliyende Bkeli L a a ST . | ilk görüşünde onların sürükleyişi- ne kapılmiş, onların hayalini ka - fasınm içinde derin derin yaşat - mıştı. ( Devamı var ) | Sahibi ve Neşriyat Müdürü: HASAN RASIM US Bazılaığı yeri (VAKET) — Miatbaaaı ESİ Nakleden: ( Vâ- Nü ) — Ben... Zira, ben de ona ben- nıyamazsınız... Zira, bize hariçten bakıyorsunuz... Siz, demin, benim bir para faciasiyle karşılaşacağım- dan korkuyordunuz.. Halbuki, bu, beni tehdid eden tehlikelerin en küçüğüdür... Bizi tehdid eden pa- ra faciası değildir... — Yok canım?... — Anlamıyor musunuz... Bizim gururlarımızla ihtiraslarımız ara - sında daimi mücadeleler vardır. Sonra, yaşamak için şahsi itibara ihtiyacımız vardır. Vahid, bana, sizin servetinizden hiç bahsetme- di. Lâkin yemin ederim ki, sizi batırdığını hatırlamıyordur bile... Korkuyor. Uçurumun kenarında - dır ve artık başı da dönmüyor. — Teşbihlerden nefret ederim. Korktuğu nedir?. — Korktuğu kendidir... Nite - kim, sizi de, kendinizden korkar - ken gördüm... İlk zamanlar böy - leydi... Ben da kendimden kor - kardım! “Bazı akşamlar, oraya gidece- ğimi düşününce, gitmeyim, de- rim... Ve hakikaten de gitmemem, lâzımdır... Buna karar vermişim- dir... Fakat, ben gene beni sürük- lerim... Bu sürükleyici ve irademi yenici kuvvetimden korkuyorum. Kâmile güldü; fakat Ferid, bu- nun, istihza mı yoksa heyecan mı ifade ettiğini anlıyamadı, bir sü- küttan sonra, genç kadın sordu: — Neyle yaşıyor? — Kendisine verilen parayla. — “Verilen,, n& demek?... Kim veriyor?.. Kadmlar mı? — Vahid kendisine para veril- mesini istemiyor, Kâmile! — Mademki size paradan bah- setmemiş, bunu nereden biliyor - — Bu hayatı sürmeğe artık da- sunuz?. yanamadığını bana söyledi Ve siz şimdi bana niçin eski hayatını ar- tık yaşayamıyacağını anlatınız. Hiç değilse birçok sebeblerden bir tanesini söylediniz.. Fakat hükmü- nüzü derhal vermeyin, Kâmile! E- ğer arkadaşlarının yanına döner- se,ona,sizin — verebileceğinizden pek daha fazla para temin edebi- lirler. Halbuki, o, o azılı arkadaş- larından ayrıldı. — Kimmiş bu arkadaşlar? — Paraları bol kimseler... Va- hid onları eğlendirsin ve sefahat.. leri içine biraz zerafet, biraz ze - kâ, biraz can katsın diye keseleri- nin ağzını açmağa — hazırdırlar... Onlarda para bol, — zevk ve akıl yoktur. Hayır, şüphesiz, siz Va - hide, onların temin edebilecekle- ri lüksü temin — edemezsiniz. Lâkin, sizin yapacağınız, onu kur- tarmakdır. Bu, sizin elinizdedir. Vahid, sukut edecektir. Misafir konuştuğu sırada, evsa- hibesi, yerinden kalkmış, salonun öte tarafına kaçmıştı. Doğrü; ko- şarak kaçmamıştı. Yavaş yavaş uzaklaşmıştı. Fakat, gene de, bu, kaçmaktı. Feridin sözleri değil, kendi es- ki düşünceleri heyecanına sebeb olmuştu: “Nihayet düşündükle - rim oluyor, oldu bile...,, diyordu- Gün gelib çatmıştı işte... Vakrıa, ©, bugüne kendini çoktandır ha- zırlıyordu. Fakat, gene de hazır değildi. rKadın HABER'in İi tefrikası No. 16 i Aşk ve His Romanı Sırtını odaya, yüzünü pencere- ziyorum... Siz, beni de onu da ta-| ye döndü. Geceyi seyre daldı. Ferid, birdenbire: — Siz onu seviyorsunuz! dedi. Bu cümle, kadının beyninde müthiş bir bomba gibi patladı. Erkek ilâve etti: — Sevdiğiniz halde kurtarmı- yacak mısınız? Kâmile, yüzünü döndüğü vakit, halinde bir perişanlık göze çarpı- yordu. — Çok yorgunum... Yanmızdan gidersem darılmazsınız, değil mi? Kapıya doğru yürüdü. Erkek, onun yolunu kesti. Baba- lara yakışacak bir hareketle, eli- ni, genç kadınım omuzuna koydu: — Beni kovmak cüretini göster. meniz için çok cesur olmanız lâ « zım... Eğer size bu akşam itaat et- seydim, yarın için sizi daha müş- kül bir mevkie sürüklemiş olurdum Zira, benim vasıtamla anlaşama- yınca, Vahid buraya bizzat gele- cektir. Elçilik vazifemi sonuna kadar görmeme niçin müsaade et- miyorsunuz? Kâmile, başını eğdi. Bir müd. det düşündükten sonra, gene göz- lerini kaldırdı. Feridin gözleri i- çine baktı: — Pek âlâ... Ne istiyor? — Hayatımın tarzını değiştire - cek. — Değiştirsin, efendim! — Sizin yardımınz olmasa, bu- nu yapamıyacak, — Sözlerinizden bir şey anlamı: yorum. — Yanınıza gelmek istiyor. — Bu eve mi? Kâmile, Feridin ellerinden kur- tuldu. — Olur şey değil... Korkuyor ve bu eve gelerek yaşamak istiyor! Vallahi başka şeyden ziyade bu- raya gelmekten korkacağını ta » savvur ederdim! Elverir, elverir, Ferid! Bütün bu muhaverelerden hiç bir şey çıkmıyacak! Esasen sizin bütün bunlardan bana bah- sedişinize şaşıyorum, — Öyleyse, Vahidin bunları si- ze bizzat anlatmasını tercih edi - yorsunuz? Bu evdeyken — halinin daha iyi olduğunu — bana anlattı ve bunları bana öyle bir tarzda an- lattı ki, eğer sizin yanımızda söy- lerseydi, inanacaktınız. Hayır, ha- yır! Bana müsbet bir şey söylemez seniz bu odadan çıkmıyacaksınız. (Devamı var) Davet Türk Ginekologi Kurumu Ge- nel Kâtibliğinden: 'Türk Ginekologi Kurumu bu ayın toplantısını 13 — 2 — 935 Çarşamba günü saat 18,30 da Ca- galoğlunda Etibba Odası Konfe- rans salonunda yapacğından, âza- sından bulunan bütün kadın hekim leriyle, arzu eden meslekdaşlar davetlidir. Kiralık yalı — Çengelköyünde Kuleli cadde- s'nde dört odalı kullanışlı müsta- kil bir yalı gayet ehven fiyatla kiralıktır. Yaz ve kış oturmağa müsaittir. Bahçesi ve kumpanya suyu vardır. Görmek istiyenlerin ittisalindeki 79 numaralı haneye müracaatları, (3820)