21 Aralık 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

21 Aralık 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — Akşam Postası 6 Sardaki hâdise ' — (Baş tarafı 1 incide) uğrıyan yüzbaşı ise şimdilik po - Hslik işinde alıkonmuştur. Hasta - hanede yatmaktadır. Bu şayanı dikkat ve meraklı hâdisenin en etraflı tafsilâtını İn- giliz gazeteleri vermektedirler. Cidden dikkate değer olan ve hiç vücuda gelmemiş olması her - kesce istenen bu hâdise hükümet komisyonunun, almanca olarak ilk neşrettiği bültende şöyle yazılı-| dır: “Kânunuevvel 15 - 16 gecesi| Sar polisinden biri Gobenştrasse- de otomobilini döndürmek üzere | iken otomobil yaya kaldırımıma çıkmış, orada duran birini yarala- mıştır. Bunun üzerine bir kalabalık toplanmıştır. Falabalık, otomobil- dekilere karşı hasmane bir tavur takınmıştır. Otomobilde polisten başka, iki kişi daha vardı. Kılı—4 balık bilhassa polise çıkışmış- dır. Sebebi henüz enikonu belli değildir. “Sonra bir kavga başlamış ve bu ara bir kaç tabanca — atılmış, kurşunlardan biri bir kişiyi kar - nından yaralamıştır. Polis de ka - fasma yediği darbalardan yara - lanmış, hastahaneye kaldırılmış - tır. Zabırtaca yapılacak tahkikat - tan sonra mesele mahkemeye ve - rilecektir. Ciddi tahkikat için za - bıtaya sıkı emir verilmiştir. Hâdiseyle alâkadar her kim o - lursa olsun ve ne mevkide bulu - nursa bulunsun şiddetle tahkikat yapılacaktır. Yaralanan polis memuru tah - kikatın sonuna kadar vazifesin - den geri almmıştır.,, Hücuma uğrıyan ve Sar'daki beynelmilel polisten olan İngiliz zabiti yüzbaşı Castis, kendine gel- dikten sonra hastahanede şunları söylemiştir: “Mesele, otomobil yaya kaldı- rımımın kenarına çıkıb bir kadının ayağı üzerinden geçmekle başla- dı. Kadın fena halde incinmiş de- ğildi. Aynı zamanda bu ara bir er- keği de devirdim. Kendisine hiç bir şey olmadı, ona, sadece dokun- muştum.. “Otomobilden çıktım. Ve hâ - diseden dolayı kendilerine taziyet| veya herhangi surette yine iyi Ü- yuşub anlaşırken büyük bir kala-| balık toplandı ve beni tehdide baş- ladı. Tabancamı çektim, kalaba- hıktan biri arkadan kafamı yum- rukladı. “Bunun üzerine ben tabancayı yere doğru ateş ettim. Bu bir kor- kutma ateşiydi... Bundan sonra a- haliden bir kısmı, elimden ravel- veri almak istedi ve bu çabalama esnasında rovelverim yeniden pat-| ladı. “İkinci satlayış birini yarala - dı. Fakat çok mühim surette değil,| sadece derisini sıyırdı, işte o ka - dar... “Daha sonra ahali benim üzeri- me atıldı ve kendimden geçinciye kadar vurdul. Nihayet polis, geldi.,, “Otomobil — içerisinde —İn -. giliz zabitinin yalnız olma. dığını yazmıştık. Diğer ikiki. şiden biri bir kadınca Genç, sarı- şın Keti Bravn isimli bir kadın... Bu kadmın, Sar hükümet ko - misyonu tahkikat memurına vaka hakkında verdiki ifade aynen şu - dur: “Yüzbaşı Castis bir klübten be-! ni otomobille eve götürüyordu. Fa-| kat evimi geçmişti; ben de evimi| geçtiğini kendisine söyledim. Bu-| nun üzerine otomobilini döndürdü| ve yaya kaldırımına çıktı. Kendi-! si tamamen ayıktı ve otomobili sü-| rebilecek kabiliyetteydi. | “Birdenbire bir kadının (İm - İmdat!...) diye haykırdığı- nı işittik. Aynı zamanda bir kah-| veden bir kaç adam çıktı ve yüz-| başı Castise doğru tehditkâr bir tavurla yürüdüler. | “Yüzbaşı onlara polis memuru . olduğunu söyledi. onlar tehditkâr veziyetlerinde devam ediyorlardı. Yüzbaşı onlara bu hâdiseden mü- teessir olduğunu anlatmağa çalış- tı. Fakat onlar fazla ileri gittik- leri için yüzbaşı tabancasını çek- Hi.. “Bundan dolayı halk kızmışa benziyordu. Bir tanesi yüzbaşımın üzerine atılarak kafasma müthiş surette vurdu. “Sonra biri daha üzerine atıla-! rak ağır hakaretli bir söz söyledi. O sırada birinin bana, yüzbaşımın elinden tabancasını almamı hay- kırdığını işittim. Yüzbaşı yere a- teş etti. *“Onu patakladıkları strada ben tabancasını almağa çalışıyor — ve! mütemadiyen kakılıyordum... Ni- hayet elini tutmağa muvaffak ol- dum. “İşte bu smrada ikinci kurşun çıktı ve kalabalıktan birine değdi. Fakat katiyen eminim ki, onu tut- masaydım daha çok mesele çıka- cak, hattâ bir katliâma yakın hâ. dise olacaktı.,, Froylâyn Bravn bir mülâkatta mütecavizlerin kendisi gibi nazi olduğunu söylemiş, nazi vesikasını göstermiş ve: “Kalabalık, bana da hücum et- ti. Başıma bir yumruk, arkama bir tekme yedim... Yüzbaşı, ahali ta- rafmdan çekilir, sürüklenirken po- lise telefon etmemi söyledi. Dedi-| ğini yaptım ve gelib kendisini bel-. ki daha kötü bir akibetten kurtar- dılar...,, demiştir. Otomobilde İngiliz zabitile bu- lunan diğer adam (gene bir İngi- liz) şunları söylüyor: “Meselenin nasıl başladığını doğrusu bilmiyorum. Yalnız, bir, kalabalığın yüzbaşı Castisi dövme-, ğe başladıklarını gördüm ve ona! yardıma gittim. ' *“Vakada ikinci rolüm, suratı- ma bir tokat yemek oldu.. “Kalabalık yüzbaşımım üzerine atıldığı zaman vaka cidden ehem- miyet peyda etmişti. Ona yardım Radyo (Baş tarafı 1 incide) neşriyatını daha yeni esaslarla ya- | pacaktır. Matbuat ğünde radyo neşriyatını - tanzim için teşekkül eden komisyonun bu husustaki kararları radyo şirketi - ne bildirilmiştir. Bir muharririmiz şirketin yeni- ven yapacağı işler ve vaziyeti hak kında şirket erkânından en sahibi salâhiyet bir zatla bir. konuşma yapmıştır. Bu zat diyor ki: “— Son kânunun birinden iti - baren radyoda hergece bir bakan- lık namına konuşma yapılacak ve bu bakanlığa ait işler hakkında malümat verilecektir. Üniversite - ye de haftada bir akşam tahsis e - dilmiştir. Istanbul radyosu mali vaziyeti- nin müsait olmamasına rağmen iyi bir şekilde tanzim etmektedir. | İstanbul radyosu bugün köşebaşın da keman çalan bir adam vaziye- tindedir. Nasıl ki böyle bir çalgı- cmın istiyen eline bir kaç para ve- rir, istiyen de bunu bedava dinler- se İstanbul radyosuna istiyen para veriyor, istiyen vermiyor. Elimiz - de bir kanun olmadığı için kimse- yi pâra vermeğe icbar edemiyo- ruz. Böyle bir kanun olsa bugün dört buçuk saat neşriyat yapan radyomuzun 7 — 8 saat neşriyat yapması işten bile değildir. Yalnız İstanbulda kaçak radyoların ade - dinin beş binden aşağı olmadığını tahmin ediyoruz. Radyonun çalışma saatini ço - ğaltmayı çok arzu ederiz. Fakat bugünkü şerait içinde buna imkân yoktur, Koskoca İstanbul radyosu fazla olmadığını söylersem buna siz de hak verirsiniz.,, etmek istedim. altı adam birden üzerime sıçradı.,, Vaka yerinde bulunan biri ga- zetedflere şöyle söylemiştir: *“Vaka olur olmaz, yüzbaşı Cas- tis otomobilden çıktı ve kadından özür diledi. Kadının elbisesinin yırtıldığın görerek kendisine taz- minat yollu 50 frank vermek iste- di. “Ştayg isimli bu kadın kocasi- le birlikteydi.. Teklifi kabul etmek üezere idi ki, yakında bir yerden 30 . 40 adam çıktı.. Bunlar, dışar-| daki kalabalıktan biri tarafından çağrılmıştı. “Çıktıkları yer, gitti bir yerdir... “Kadına, bir ecnebiden para al- maması için haykırdılar..,, Yüzbaşı, otomobiline binmeden naziler gelib | önce bulunduğu bir kahvede de bazı ufak tefek hâdiseler olmuş ve Almanyadan bir mülteci olarak Sar'da bulunan Prens Lovenşteyn de işin içine karıştırılmıştır. Yüzbaşı Castis 29 yaşındadır. Otomobil yarışlarına girmiştir. Tahkikat sıkr surette devam e- diyor. İngiliz gazetelerinde bu hâ- dise “Kötü bir iş,, diye tavsif edil- mektedir. b Ka umum müdürlü - 21 Birinci kânun 1834 ——— ” vea eee a sasancemaNa yeneL erEERLERLEBERELA ae erALASAAELA DeSELEE SA DEnLEELERnAAnE müsabakası No. 1038 — Kâmiran | — Süzel ve Gürbüz çocuk | İ el e a No.104 — özdemir Güzel ve gürbüz çocuk müsabakamıza giren küçüklerden ikisinin daha resmini bugün koyuyoruz. Müsabakamıza iştirak ediniz. büyük fodakâridklarla programımnı | .00010001:000000000000701302000000000000000010ÖSLEDODDETTAAİYENTEULAREEDEEERAEEEETLEEĞİ Siz kafa kesersiniz (Baş tarafı 1 inci sayıfada) yorsunuz, onları niçin öldürüb ezi- yorsunuz diye itiraz edelim.. Bu, olur iş mi?... Cidden muamma... Gene Sofyada çıkan “Mir,, ga- zetesi, “La Bulgarie,, yi gölgede bırakıyor. Çünkü hiç değilse, de- min bahsettiğimiz gazete, yalnız “yurdum duymazlıktan geliyor.,, Tecahülü ârifane ile işi savsakla- mak yolunu tutuyor! Fakat “Mir,, usta hırsız, ev sa- hibini bastırırmış, fehvasmca üs- telik, kabahati bizde buluyor! Ba- kın da hele yumurtladığı mücev- here: “Türk gazetelerinin dini hissi- yata dokunulduğu hakkındaki pro- testolarr samimi değildir. Bu hü: cumlar Pomakların hicret etmele- ri için yapılan propagandaları kuvvetlendirmek niyetiyle yapıl -' maktadır. Bazı ajanlar, Pomaklar arasına gelmekte ve onları ocak - larını terkederek Türkiyeye gitme ğe teşvik eylemektedir. Ü:vid et. mek isteriz ki yeni Bulgar hükü - meti, Pomaklar arasmdaki bu Türk propagandasını akim bırak- mağa ve Pomakları Bulgar vatanı- na bağlamağa muvaffak olsun. O zaman, Pomakların hicreti için ya- pılacak bütün gayretler boşa gide- cek ve müslüman Bulgarlar, vata-|" nın sadık oğulları hissiyatiyle, ec- nebi ajanlarına artık kulak asmı- yacaklardır. Eğer Türkler, Pomaklara karşı bir muhabbet hissediyorlarsa bu zavallı ahali arasında yaptıkları propagandalara ve Anadoluya geç mek için teşviklere bir nihayet vermelari JTâzım gelir. Bunların arasından bir propagandaya kana- rak Anadoluya geçmiş olanların bir çoğu geriye avdet etmektedir. Türk gazeteleri, bugünkü zamana| hiç uymıyan bu yakışmaz hücum- larına bir nihayet vermelidirler.,, Af buyurursunuz, kusur ettik... Doğrusu, propaganda yaptığımız için pek mahçubuz! Lâtife bertaraf, acaba bizi sa. mimiyetsizlikle itham eden “Mir, gazetesi, bu yazdığı yazının sami- miyetine hakikaten kail midir? Düşünün: Biz, burada oturub türk çe gazetelere yazılar yazacağız, bunun üzerine Pomaklar, fevç fevç | kalkarak, Türkiyeye gelecekler... Propagandanm dehşetine bakın — hele... Aynı müsaadeyi biz de Bulgar- lara verelim... Bulgarca gazetelere ne isterlerse yazsınlar, kaç Türkün Bulgaristana muhaceretine imkân bulacaklardır? Hem, biz, göçede- cek olanları caniyane bir surette öldürmiyeceğiz de! Mesele basittir: Bulgaristanda- | ki Pomak ve Türkler, zülüm görü- ” yorlar. Pomaklar kendilerini Bul- gar değil, fakat Türk addedi- yorlar. Esasen öyledirler... Her ne bahasma olursa olsun, kalkarak bizlere geliyorlar... Eğer aramızdaki dostluk ve a- demi tecavüz misakına, söyledik- leri ehemmiyeti veriyorlarsa, Bul- garlar, kendi topraklarmdaki Türk lere evvelâ “dostluk,, göstermeli, ve sonra, oradan kalkıb buraya ge“ leceklere “ademi tecavüz,, de bu- lunmalıdırlar. “Harb geliyor,, tefrikamız, ya> zımızm çokluğunda ötürü bugün basılamadı. Okuyucularımızdan ö* zür dileriz. Bir tramvay (Baş tarafı 1 inci de) fazla yağlanmasından ve burada” ki rayların biraz da aşınmış olmü* sından dolayı frenlerin tutmadığ! anlaşılmıştır. Arabanm frenlerin * de bozukluk olmadığı da tesbit e * dilmişt'e. Bu yokuştaki raylarım yenilnlf' mesine karar verilmiştir. Dün v” raja yerleştirilecek yeni raylar g” tirilmiştir. AYRAMLIR HEDİYELERİNİZİi H ECI P BEY,. İstanbul Eminönü Necip Bey İtrıyat mağazasında: iTRIYAT DA N Y y Esanslar, Kolanyalar Lâvantalar, Hadiyeler bilcümle Itrıyat takımları ucuz fiyatlarla satılır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: