Çocuklarınızı müsabakamıza yazdırınız No. 96 — Simeyon Güzel ve gürbüz. çocuk müsabakamıza giren küçüklerden üçünün daha resmini bugün koyuyoruz. üzel ve gürbüz No. 97 — Saime Müsabakamıza iştirak ediniz. No. 98 — Göner, 99 Fasiha Pazı:ilık usulnndeı; l kurtulmanın S var mıduğre Tuhafiyeci Sadettin Bey diyor ki: Öteden beri herkesin müşteki olduğu alış verişteki pazarlık me- selesi artık müşteriyi de - satıcıyı da bıktırmış bir vaziyettedir. Bu pazarlığın kaldırılması hak- kında alâkadar makamlara teşeb- büste bulunulmuş ise de maalesef müşbet bir netice elde edileme. miştir. Doğrusunu isterseniz biz esnaflara pek fazla zahmete mal olan bu pazarlık meselesi hakkın-| da alâkadar olmamak gayri kabil. dir. Benim fikrime göre bazı ecne- bi memleketlerde olduğu — gibi! muhtelif emtaa ticaretiyle meşgul olanlar meselâ: (kavafiye, tu- hafiye, manifatura) vesaire gibi bir kaç sınıfa ayrılarak her sınıfın satışda getirebileceği meblâğ mik- tarı ticarethaneye ait bilumum masrafı ve hattâ mevkii nazarı i- tibara alınarak vasati olarak yüz- de hesabiyle muayyen bir kâr ilâ. ve edilmek suretiyle satışa devam edilse herhalde eminim ki bu pa- zarlığın yarı yarıya önüne geçil- mesi kabil olacaktır. Çünkü: Kendi masrafımı koru-. maya kâfi olan muayyen bir tica-| retle satmağa mecbur tutulan bir esnaf hiç bir vakit müşteri'den fa- hiş fiyat isteyemez, bu tedabir ü- zetine müşteri de söylenilen fiyat- lardan yarı yarıya tenzil etmiye- cek ufak bir iskonto talep etmek- le iktifa edecektir. Arzu ettiğim bu usül tatbik edildiği takdirde az zaman zarfında alışılabileceği- ni zannederim. Bizler de müşteri- ye herhangi bir malı satacağımız zaman (20) kuruş daha ver (10) kuruş daha eksik olur diye pek bi- çimsiz olan bu alış veriş usülün- den kurtuluruz inşaallah. Genç doktorlara kârlı bir iş Kadıköyünde, işlek bir mahal- de, eşyasiyle beraber acele devre- dilecek bir muayenchane için Bey- oğlu, Asmalırıescit, Kanhi hanın- da S numaralı daireye hergün u-i at 18-20 ye kadar müracaat edil. melidir. ESNAF ve Çürük ayakkabları Esnaf bunların yasak edilmesini istiyor Balatda Çarşı boyunda kundu- | ra tamircisi Niko şunları söyle- mektedir. — Esnafı zarara sokan biraz da halkımızın modaya fazla düş- künlüğüdür. Genç erkek ve ka- dınlar modaya uymak maksadiyle gidib kâğıd veya mukavva ayak- kabı alırlar: darını seçerler.. Hal- buki bunlar iki günde patlar, yır- tılır. Tabit bize de ihtiyaç kalmaz. Sağlam ayakkabı yaptıran — çok nadirleşdi. Bana kalırsa iki gün- de parçalanacak ayakkabıların yapılması yasak edilmelidir. Sümer Kan — Zeytinburnu Çimen- iŞÇi Kestanecilik pislik değildir Eminönü seyyar kestaneci Ha- san diyor ki: Bakkallar ve yemişçiler kesta- ne pişirmeğe ya tenezzül etmezler veya vakit bulamazlar. Bu sebep- le dükkânlarda kestane pişiren çok azdır. Böyle olmasına rağmen kıyıda, köşede kestane pişirerek çoluk, çocuk geçindiren bizim gibi fuka- rayı belediye bir dakika rahat bı- rakmamaktadır. Kestane kabuğu vesaire pislik dolayısıyle bu işi yapılryorsa işte görüyorsunuz. Ayrı bir «çuvalım vardır, Muzahrafatı bunun içine koyarım; bunun pislik neresnide? S SOY ADLARI CAİ —. Okuyucularımızın soy adlarını neşrediyoruz Cibali Tütün fabrikası tefrikhane to fabrikası frrımn şeflerinden — Emin, | şubesi işçileri şu soy adlarını almış - kardeşi Zeytinburnu Çimento fabrika- st ressamı Bürhan, Alageyik — Beyazıt Soğanağa ma- hallesi Sekbanbaşı sokak 8 No, Melâ- hat, büyük annesi Kadriye, annesi Ma ide, Melâhat. Tardır: Boz — Murat. Çara — Nuri. EL- baş — Rıza. Batır — İsmail. Küt — Mehmet. Cel — Hüseyin, Filiz — Ö - mer, Yılmaz — Ali, Tunca — Kâmil, Akay — (*) Abdürrahman. Galavn — Yaltırık — İstanbul vilâyeli muha> | Kerim, Ölker — Mahmut Özbek — Ra sebesinde Zeki, Armağan — İstanbul vilâyeti mu- hasebesinde İsmail, Kınçal — Beyoğlu polis merkezi Ga Tata komiserliği mürettebatından 765 No, polis Rifat, Ataakay — Kadıköy İşkembeci tez- gâhtarı Hilmi, Gaziantepte: Vâli Akif: İyidoğan, Mektupçu Hil- mi: Ötedenberi soy adı olan Dağer, Halk Fırkası ve Evi Reisi Ömer A- sım- Akkoyunlu, Emniyet müdürü Necati: Kozluca, Emniyet kısmı adli reisi Hakkı: Ural, Emniyet kısmı ida- ri reisi Ragıp: Uran,, Emniyet tetkik hüviyet âmiri Kadri: Tunçay, Gazian- tep gazetesi neşriyat müdürü Ali Na - di; Onlar, gazete muharrir ve muha- biri Ali Enver: Üzoğul, Malmiüldürü Arif: İnanç, Asliye hâkimi Arif: Gü- venç, Belediye baytarı Sabri: Güvenc, İstihbarat gefi Kâmil; Olgun, Şube kâtibi Kâzım : Öztorun. Akdoğan — Heybeli Adada, deniz zabitliğinden mütekalt Rıza. sim. Biriz — Ali Osman. Uysal — (*) Davud, Seda — Şerif. Demir — Vasil. Yavuz — All, Ayni fabrikanın harmancıları şu isimleri almışlardır: # ÜÜ ç MAFT Kenarları (*) işaretli soyadla rt evvelce başkaları tarafından a lınmış isimlerdir. Sahiplerinin de- ğiştirmeleri faydalı olur. İstanbul üçüncü icra memürlu- ğundan: Mahcuz ve paraya çevrilmesi mukarrer 1970 liralık gayri mü- badil bonoları 22 — 12 — 1934 tarihinde cumartesi günü saat 14 den 15 e kadar birinci açık arttır- ma suretiyle esham ve tahvilât borsa kapısı önünde satılacağın « dan taliblerin yevm ve mahalli mezkürda hazır bulunacak memu Özkan — (*) Heybeli Ada iskele haş | Ta müracatları lüzumu ilân ©o- buyruğu Sait. hunur. (3628) P oN 351 İ 19-12-934 İti Yazan: Fransi Dölezi N K Bitaraf kalmalı. Bitaraf kalmak kolaydır. İn- gilterenin, Fransayı Anvers üze- rine yürümeğe mecbur için elin- de hiç bir vasıta yoktur. Alman- ya da Fransayı zorla istikraz yap- mağa mecbur edemez. Çünkü, tekrar edelim ki, hem denizde İn- giltereye, hem de karada Fransa- ya karşı iki harb masrafı yükle- necek mali vaziyette değilidir. Bu şartlar içinde, Fransa için hem kendi menfaati, hem de dün- ya sulhu menfaati için almması lâzım bir tek çare vardır. Fransa hükümeti İngilizlere: — Size verecek ordumuz yok; Almanlara da: — Size verecek paramız yok! Demelidir. Böylece, Fransa, bir harbe mani olarak, hem kendi, hem de beşeriyetin menfaatlerini korumuş olur. Yahut ta der ki: — Eğer muhakkak birbirinizi vurmâk, boğuşmak istiyorsanız,, buyurunuz, meydan sizin. Fakat sakm ola ki, Fransaya istinat et- meyin. Ne bir Fransız neferi sizin için ölür. Ne de bir Fransız santi- mi sizin için sarfolunur. Işte, eğer fikirlerine müracaat edilmiş olsa, her Fransızın verece- ği cevap budur. Budur, amma, Fransızların fikrini soracak kim ve nerede, Bütün zevahire rağmen, Fran- sız halkı kendi kendini idare et- memektedir ve hükümeti kontröl edememektedir. Bir sermayedar- lar çetesi bütün büyük mali şirket lerin idare hey'etlerini ellerine ge- gçirmişler, bankaları, madenleri, demiryollarını, deniz — ticaretini, su, havagazı, elektrik şirketlerini, velhasıl bütün Fransanın iktisadi müesseselerini ellerinde bulun- durmaktadırlar. Bu çete, parlâ- mentonun nafiz âzalarını, büyük matbuatı ellerinde bulundurmak- tadır ve efkârı umumiyeyi kendisi teşkil etmektedir. Bir paravana arkasında gizlenmiş olan bu çete, hakikatte, memleketin üâkibetine yegâne hâkim kuvvettir. Bu çetenin gözünü bir nevi ih- tiras bürümüş gibidir. Bu ihtiras 14 üncü Lui'yi sürükliyen ve Na- polyonu mahveden ihtirastır. Bir adamım veya bir sınıfm böyle bir vaziyet pek nadir eline geçebilir. Düşününüz ki Fransa, dünya vazi- yetinin hakemidir. İngiltereye or- du verirse Alman devi ortadan kalkabilir; Almanyaya para ve- rirse, belki İngiliz imparatorluğu parçalanır. Kontrölsüz bir para çetesi için, dünya imparatorluğu- nun âkibetini tayin etmek gibi bir vaziyette kuvvetini şu veya bu ta- rafa vermek fırsatı, ne kadar gu- rurlandırıcı bir fırsattır. Böyle bir rol nasıl olur da kendini beğenmiş k müsabakası|HARB GELİYOİ 1011 Si z b X K V *;î. S HERAN'R ) Di Te z Ür bir Delkasse'yi baştan ç kendini bir Rişliö gibi (ırîll!. çirmek arzusuyla yanan bir iht sahibini sarhoş etmçz? Alzas Lorren Bir çok Fransızlar tanırım İngiltereyle Almanya ihtilâfı nasebetiyle Almanyadan bir kam,, almak hülyasına d dır. Evet. Alzas — Loren!.. Sizi min ederim ki Fransız mali; ri bir saniye olsun Loren — sı düşünmemektedirler. Hiç hesaplarında, Fransız diplom ryının hiç bir konbinezon! Loren — Alzas dan bahis yoktf| Tekrar Fransızların eline geç lecek bu vilâyetler paraya v edilebilir, esham olarak pi çıkarılarak hissedarlara tevziine yarayabilir mi?Bu m hangi büyük bankayı alâkadâ” der? Dahası var, Alzos — Lo Almanların ellerinde kalm Fransız sanayicilerinin j var. Evet. Çünkü Mulkuz'da İğ dudun öte tarafmdaAlmanlar bf külâde techiz edilmiş muazi fabrikalar, dökümhaneler, " ma fabrikaları yapmışlardır. fabrikalar, Fransız fılırw yüksek olduklarından, ııııJ larma, Fransız malları ile ,JJ edip fabrikaları batırmasın Gi istenildiği kadar gümrük ko bilir, Farzediniz ki, Alza: 0 Fransızlarm eline geçsin: zaman bütün fabrikalar, K" fabrikalarına, Lil, Voj, Ruen ’ kuma fabrikalarına rekabet ve batırır. Binaenaleyh, tesinde, gümrk resmine tabi rak kalması daha iyidir. F iğ adamları Alzas — Loreni” şünmek şöyle dursun, hattâ P">| Almanlar teklif etseler bile VÇi mezler. O halde bu adamlar, * damları ne isterler? " İst. 6 ncı leradan: A Nezahat tarafından Şehr€' 4 Denizaptal mahallesi Bo!“" 3 kağında 23 numaralı n kim iken ikametgâhının me$f y yeti anlaşılan Hafız Sabri ne açılan boşanma dıvılll;'/ hakeme günü 23 — 1 — şamba günü saat 14,30 a tayif ı bu bapta yazılan davetiye “| keme divanhanesine talik ğ beş gün müddetle ilânen t icrasına karar verilmiş © dan mezkür gün ve saatte — y postahanede İstanbul asliy? PYf kemesi 6 nct hukuk dai / zır bulunmadığı takdirde yf da mahkeme icra kılmacağ' jf makamma kaim olmak üZ'” A olunur. (3637) 4 Şlze y Ka n e x- y o - p S ai rmry y — p 'ö1ü S0 — eei Ydmeb d den