Küçük l1lânlar Okuyucularımıza bir hizmette bu- kunmak gayesiyle bir “Küçük İlâne lar,, sütünu açıyoruz, Bu - ilânların satırma beş kuruş ücret almacak- tir. bu günden itibaren 10 gün içinde gönderilen kuçuıı ilânlar gazetemize pa- rasız kon! Aklınız ve paranız varsa odunu yazdan alın! Odunun fıvatını iki lira birden artıran telefon emrı ! Kışlık odunu yazdan almak en ihtiyatlı harekettir Evvelki güz sonlarında daha çekisi iki yüz elliye iken nasılsa bir biçimine getirip evin odununu alamamış; ancak karakış - ortala- rına doğru büyük bir odun iskele- sine baş vurabilmiştim. İskeledeki büyük deponun pos bıyıklı satıcısı beni görünce gülüm | sedi: — Bu ne dalgımlık yahu, sen Cumayı unuttun galiba! Ben gerçekten o gün Cuma ol- duğunu unutmuştum... — Şimdi ne yapacağız? — Yarın gel canım, ne yapa- ’ lm? Hemr' şimdi akşam — orta- liık kararmağa — başladı. Ya- | rın gündüz gözüyle gel, beğendi- ğin yerden, beğendiğin çeşitten istediğin gibi öz meşe odunlarını | seç seç arabaya doldurt! Doğru söze ne denir? Ben de tuttum: — Gerçek söylüyorsun arkadaş, öyle yapalım ! Diyip işi ertesi güne bıraktım. Ancak bırakmadan önce satıcıya | fiyat sordum: — Çekisine ne vereceğiz? I — 325 ama, sen yabancı olma- | dığın için 3 liradan yaparız. | Adamcağıza: — Peki! * Diyip oradan ayrılırken — gök- | yüzü baştan başa koyu çimento renkli bulutlarla örtülüydü; gelge- | lelim, hava durgun mu durgun, soguk kırgımmı kırgındı. Ortalık- ta dal kıpırdamıyordu. Sanki poy- raz, lodos, karayel, yıldız, keşişle- Mme, kıble, gibi bütün sayılı yeller elele verip aralarında derin bir barış kurmuşlardı. Evlerden, dük- kânlardan, şuradan, buradan yu- karıya, boşluğa doğru uzanan s0- | ba borularının hiç birinden ince- | cik bir duman bile çıkmıyordu. | Karakış ortalarının bu tam ©- turaklı inbat havası, sanki ilk ya- | zın zunbuli akşamlarından - birini | andırıyordu. İşte onun için deniz kıyısındaki ©o büyük, üstü açık odun anbarının pos bıyıklı... satıcısı, ben bir kıç adım ilerledikten sonra arkam sı- . ra seslendi: kaygulanma, maşallah, bu hava- | A da odalar mangal bile istemez! . . * ' bizim pos bıyıklı satıcı, tamelidir; nitekim de çok geçme- den bu netamelilik kendini göz- terdi. Akşam yemeğinden sonra bo- şanan sıkı yağmura gece yarısına doğru sert bir poyraz karıştı ve ertesi sabah pencereden başını u- zatan ortalığı bembeyaz gördü. O gün işten çıkıp akşam üstü gene o büyük ve üstü açık odun anbarınma geldiğim zaman bora- dan tipiden göz gözü görmüyor; çevresini kuşatan benim gibi nasılsa geç kalmış odun alterlarına: — Dörtten on para aşağı olmaz! Hem şimdi dört, biraz sonra dört- buçuk, yarın sabah ise belki 475, belki 500! Diye bağırıyordu. Yanma sokul | dum: — Bize de mi öyle? — Size değil, babamın oğluna da öyle! Eğer sabahtan erken gel- seydin üç buçuğa alırdın, lâkin öğleden biraz sonra merkezden telefon geldi: — Bugün dörtten on para aşa- ğı satmayın ! Denildi. Haydi, durma, aklın | varsa alacağını al, hava böyle gi - | derse bir saat sonra muhakkak bir n No: 59 — Baki Bey Yaz olsun, kış olsun, böyle çok |mın resimlerini neşrediyoruz. durgun havaların altyanı pek ne- |curk müsabakamıza girebilir; acele ediniz. Güzel ve Gürbüz çocuk müsabakası telefon daha gelir! Ne dersiniz, ben alacağım odu- nu çekisini dört İiradan tarttırıp | ta tam arabaya yüklerken adamım | dediği çıkmasın mı, bir telefon daha gelip odun dört buçuğa fırlı- masın mı? Halbuki dediğim o büyük, üstü açık odun anbarında o dakikada © kadar çok odun vardı ki değil o kış, gelecek kış bile çevresindeki bütün mahalleleri bol bol idare e- derdi. Şimdi bakıyorum, kış dolayısi- le bir çok küçük esnaf: — Odun kömür fiyatlarının fır- lamasında bizim kusurumuz yok, büyük tüccar fiyatları arttırıyor, biz ne yapalım? Diye gazetelere dert yanıyor - | lar. Küçük esnafın kıştan ötürü fi- | yatları arttırıp — arttırmadıklarını | bilmem ama, şu anlattığım iş bana | öğretmiş oldu ki büyük depolarla odun, kömür işleri yapanlar karı, fırtınayı, ayazı, tipiyi gördüler mi hemen telefona yapışıyor, Sandal Bedesteninde mezada çıkarılmış mal arttırır gibi: — Dört!.. Dört buçuk!.. yüz yetmiş beş!.. Diye boyuna fiyat arttırıyorlar! Osman Cemal Kıyguıgı Dört ——— ——— | . A [ S | Na: 60 — Malvina H. Bugün müsabakamıza girenlerden Baki Beyle Malvina Hanı- 5 — 10 yaş arasında her ço Geykiner, gelenler, ın pek göçmez, göksan, gökboy, gökpı- nar, gökgöz, göker, gökçen, gök- alp, gümüşdeğiz, gümüşcay, gü- | müşgöz, güllüler, güntaş, günalp, gündüzalp gücüyeter, gücer, gü- cenmez, gümüşsu, gümüşten, gül- sem, gülsürer, gülerler, güler, gül- tekin, / gündüzsoy, gündüzboy, gündüzer, günalp, — gümüşpınar, gümüşsav, gümüşer, — gümüşsoy, gümüş, gümüşyol, gümüşhan, gü- müştel, gümüşay gündüzmen, gün- doğdu, günlüpmar, günalan, gün- bütün gügüner, güngünsoy, günı- şık, günarık, günyakın, günkutlu, güzeler, güzelbaş, güzelsöz, gü- l zelöz, güzelay, güzeller. yas'ğE — Halastar, hamarat, hanat (hu- SOY ADLARI Okuyucularımızın 55 adlarını yazıyoruz lah Öztürk. Sağda: Şirketi Hayriye güverte enspektörü ve işletme âmif 3 ni Arif Kıvanç. Yukarıda ortada: hendislerinden Gülleciyan Keleci. Aşağıda ortada: yüzbaşı Sırrı Palaz. Sönmez — İstanbul Tayyip Adli. fsymergen — İş Bankası kutu | fabrikası muhasebecisi Sedat. Peydemir — Topçu atış mek- tebi müdürü Ceneral Zihni ve bi- raderi Türkişe post gazetesi sahi- bi Muzaffer. K. Ayrancıoğlu — Akay işlet- mesi başmemuru Osman Kemalet- tin. Er — Taksim nahiye müdiri- | yeti tahsil şubesi taLıkkuk me - | muru Nesip. Sezen — Sinop Cümhuriyet müddeiumumi muavini — Şaban Cevdet. Şirketi Hayriye güverte ens- enspektörü muavini i Deniz ticareti müdürlüğü fen heyeti mümeyyizi eski gazeteci ar-| kadaşlarımızdan Burhanettin Alı Çankaya, Kenarları (*) işaretli soyadla- rı evelce başkaları tarafından a- lmmiş isimlerdir. Sahiplerinin de- giştirmeleri faydalı olur. oy adı alacaklara bir liste veriyoru? Bu liste, ilmi bir tetkik mahsulüdür Solda: Şirketi Hayriye güverte enspektörü ve işletme âmiri V Elektrik şir keti İstanbul şubesi alakA Balıkesir merkez haza jandarma kul dut), harmanyeri, hlll"* harsasevmez (intikam) hl'. hayla, hatya (drebeder): (raz), henteş, (emsal), (anbar), hezen (potrel), hick (şahka), hilinç (iş), h hor (kuvvet). İçenay, içenayik, idikot. lan, ilbariş, ilkay (hilâl), Hikmen, imesan (çare, imrak (dost), imrem (. halk içltimar), inal, inaltekif: ner (imanlı), inanboy, İ inansoy, ipteş (dost), irıiıı_ mazer, işeri (kabiliyetli), (umurdide), işbilir (erbab)ı (Ardı Yalman ailes Divanı muhasebat bı! yizliğinden mütekait Bay Tevfik ve oğulları eski ;5' muharriri, şimdi Tılko dürlerinden Bay Ahmet Mehmet Rifat ve Mu"“ ve kızı Bayan Nigâr ve Lâmi soyadı olarak Yıl". almışlardır. y Bay Ahmet Eminin UİJ/ zi Emin) in adı Tunç ıj muştur. Borsa meclisi Htn doktor Bay Fehl':') karısı Bayan Baın: dı olarak Sezar adım! Borsa ıcenulnnııdl" Mı Arif Ethem ve oğlu B.’ Ergin adımı ılmıııl;l'e Dem “Üsküdar 47 nci ilk % dürü Vasfi Demirel $ müracaat ederek '“ lııkuıılermdzn bl' ıdı olan "D“'"'ı" kında yedi seneden e ıı::klı olduğunu bıldıv"»'