SAYIFA ESNAF VE IŞÇI Süreyya Paşa işçilerinin dilekleri Fabrika müdürü Atıf Bey ne cevap veriyor? Süreyyapaşa — Fabrikasmdaki eski yahut yeni işçilerden bazı şi- kâyet ve temenni mektupları al- mış, bunları fabrika müdürü Atıf Beyin cevaplariyle birlikte neşre başlamıştık. Bugün de aynı maal- deki diğer mektuplara devam ©- diyoruz: Doktor parasını veren işçi mi, patron mu? Süreyyapaşa işçilerinden birisi şöyle yazıyor: “Fabrika müdürü bey doktor parasmmın, fabrika kesesinden ve- rildiğini yazıyor. Halbuki doktor parası işçiden çıkıyor. Size gön- derdiğim fabrikanın resmi tediyat zarfı bunu ispat eder, İkide birde (Hasta baktırıyo - rum.) diyor. İşçiden para alryor. Sonra da (Ben veriyorum) diyor. Boyuna ihtiyat |;ırı kesiyor. Yok taşraya gidecekler imiş, yol- cu imiş.. Emin olun hepsi masal- dır. İş yapılırken tezgâh kırılmaz mı? İnsan yolda yürürken birden ölüyor da, demir kırılmaz mı? Fakat maazallah ufak bir şey kırılsa hemen on lira ceza keser- ler. İşte tediye zarfları meydanda. Bütün işçinin tediye zarflarma ba- | kınız. Hepsinde ceza vardır. Düşünün bir kere, cümhuriyet bayramında bile bizi çalıştırdılar ve İşe gelmiyenlere beşer lira ceza ’ kestiler, Son söz: Doktor parası bizden çıkar, Fabrika boş yere övünme - | sın. Her şeyde, en ufak harekette para cezası geserler... Fabrikanın cevabı Doktor parası olarak yalnız yüzde bir para kesilir, Hal- buki işçilerimizin sıhhati için bu- nun birkaç mis defterlerimiz ve tediye makbuzla- rımızla sabittir.. Muhterem Haber gazetesinin lehimizde propagan- da yapmak şartiyle bir muhasibe defterlerimizi — maalmemnun tetkik ettirmeğe amadeyiz. Tediye edilen paralar bizim kasamızdan çıktığımdan ne miktar para veril- diğini isci değil, ancak biz biliriz. Biz işçilerimizin sıhhati için bu te- diyatı maalmemnuniye — yaptığı- mızdan ve insani bir borç olarak kabul — ettiğimizden bunun için bizzat ilân etmeğe ihtiyaç görmü- yoruz. Biz işçiden doktor parası olarak para kesmemeği arzu eder- dik, fakat maalesef bazı işçiler iyi olduktan sonra fazla — ücret veya sair bahanelerle fabrikamızı ter- kediyorlar. En ufak insani borç hissetmediklerinden sıhhatlerinin 1 | ki tebliğat üzerine gelmemesinden do- I layı hakkındaki muhakemenin giyabet fih | icrasına ve muhakemenin 13 « Teşri — | korunması için biraz da mu:s kendilerini istirak ettirmek lüzi munu — hissediyoruz. M gunu da ilâve edelim ki & her tarafmda işçiden doktor ta, hastahane, ilâç ve yanın | paraları kesilir. Makine kırılmalarına ve ceza- lara gelince: Şunu — arzedelim ki maalesef makinesi kırılan hep ay- ni işçilerdir. Bu gibi hadiseler, daima dikkatsizlik eseridir. Esa- sen kendiliğinden bozulan veya işçiden | kırılan bir makinenin tamir mas- rafmı hiç bir zaman işçi vermez. ( Dikkatsizlik eseri olursa onun da para sarfettiğimiz | cüz'i bir kısmımı verir ki gelecek sefer ya dikkat etsin ve yahut u- ğgursuz bir adamsa çekilip gitsin. Eğer böyle yapmasaydık fabrika- da kırılmadık makine kalmaz. Sonra neyle işliyeceğiz ve kumaş imal edeceğiz, Allah bilir. Mesele şikâyet ise biz işçileri - mizin hatalarmı anlatalım da siz de dinleyiniz. Siz gazetesinizin her gün bir sütununu, biz de vakti- mizin yarısmı hasretsek buna kâfi gelmez. Şikâyet herkes eder, fa- kat şikâyet doğru mudur? Onu tet Aka Gündüz | Ve 7 Heyecansız adam, duygusuz herif, miskin, hımbıl... Bunlar o « nun çeşit adları idi. Vatansız mıy- dı? Milliyetsiz miydi? Anarşist miydi? Hayır. Hiç biri değildi .. Sanki bir yığın odun parçasından kendi. Miskin ruhlu, miskin duygulu, karışık ve çapraşık man- tıklı bir adamdı. Kısacası (Mis- kin) diyip geçiyorlardı. Bayram tatsız geçti. Halk şaş- kımndı. Anlaşılmaz bir sıkıntı, bel- | ki bir korku bütün benizlerde sa- rarıp duruyordu. Üniversiteliler bile parti kavgalarımı bugün unut- muşlardı. Sosyalistlerin reisi Da - ra ortalığı kaplıyan bu gergin- liği gidermek için nutuk verme- ğe kalktı. Sesi tahtaya vurulan bir çomak sesi gibi kuru ve can sıkıcı idi: — Bir hasta çocuğun bir Arşi- | dükü öldürmesi yerli bir olgu (*) dur. Bu yüzden bir Avrupa harbi çıkmasının yolu yoktur. Her zaman patırtıcılık - ettiği için adranarşist çıkan bir genç gene haykırdı: — Nasıl yoktur?. Görürsü - nüz!. — Basbayaği yoktur. Babası Mason granperi olan bir talebe sosyalistlerin liderine hak verdi: — Evet, doğrudur, böyle bir şey olamaz. Anarşist genç ha bire bağırı - yordu. — Avusturya, Sırpistana olti- matom verdi. Sırbiye (üç uzlaş- mışlar) ın yanmdadır. Sanıyor musunuz ki çarlık, Viyanayi diz - ginsiz bırakacak? Sosyalist lideri kuru kuru söy - ledi: — Harp olamaz. Avrupanın bütün sosyalist kurultuları grev yaparlar. — Bütün dünya masonluğu a- yaklanır. Monarşistler bağırdılar: — Habsburglar oltimatom ver- mekte haklıdırlar. Tanrının yer yüzündeki gölgeleri olan hüküm - verdiler. Milliyetçilerin lideri Güner'le, cühmuriyetçilerin başkanı Saro partileri adma monarşistleri bir kaç düzine yumrukla susturdular, Saro haykırdı: — 1914 temmuzundayız! Dün- ya işleri Tanrmın vekilleri ile de- gil, halkların kendilerie yürüye- cektir, kik etmek lâzımdır efendim. KA L aa a e ae Pa eei Devrek hukuk hâkimliğinden: | Sarnuş köyünden Kara Hasan oğ- lu Mustafanın ayni köyden Kara Ha - san oğlu Hüseyin karısı Şerife aley - | hine açtığı talak tescili davasının iera kılınmakta olan muhakemesi esnasın - da: Müddeanleyha Şerifenin ilânen va- nisani - 934 Salı günü saat 9 a talikine karar verilmiş olduğundan — mezbure Şerifenin tarihi ilândan — itibaren on | gün içinde işbu gıyap kararma İtiraz | etmediği ve gününde mahkemeye gel- Ortaklıkta heyecansız, zoraki bir heyecan vardı. Bayram şenli - ğinde böyle bir tatsızlığın önüne geçmek için hukukun derin bil - ginlerinden bir profesör araya girdi: — Efendiler!. İşi ilim gözü ile görelim. İlmi görüş noktasından mesele Budunlararası yasalariyle ilişiktir. Bir delinin yaptığı bir öldürme suçu devletler arasında mediği takdirde bir daha mahkemeye kabul edilmiyeceği gibi müddeinin da- vasını kabul — etmiş sayılacağı - tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân olu- nur, (4358) insan kılığına konulmuş bir man- | darlıklar ayak takımı halkların | tutsak (**) larr olmamağa karar | İAlma ve başka dile çevir! Devlet yasasınca koruludu!" bir gerginlik uyandıramaz. U dırsa bile yüksek hukuk ilmi niyete bir mukaddes Lâhi ') divanı vermiştir. Ve yarım saatten artık bif ler anlatıp durdu. j Arkasından felsefe prof söz aldı. O kadar karma İ'? saçma sapan sözler söyledi | binlerce üniversiteli can sımdan kavgayı bırakıp — ba'! daldılar. Fakat iş ne sosaylist lider” ne yapıştırma anarşistin, N€ kuk ve felsefe profesörlerini? dikleri gibi olmadı. Avustü Sırbistana harp açtı. ? seferberlik emri çıkardı. Rv* duları batı smırlarma do!!!l’. rümeğe başladı. Küçük Karf” Kralr Nikita; sanki bu tarihi ğazlaşma ile alay adiyor, niyor gibi Almanyaya Karp etti. İngiliz filoları Manşıs W ni tuttular. - Fransa #lik adrmdif buçuk milyon aakerini doi sürdü. ” Çar orduları Mazori liıhd, larma yanaştıkları vakit Nl/ Liyej kaleleri düştü. Bütün Bt ka çiğnendi. Fransanm şimali * üst olurken Ruslar Knrpıtll"ı | sarktılar, Avusturyalılar Bell'u saldırdılar. Türkler bütün #Ö) larmı seferber etti. Bütün 4' pa bir Rus salatasma döndü: Üniversitenin sosyalist pt” dünya sosyalistlerinin birlik L vini bekliyordu. Fakat bir m olan Fransız nazırt hararetli sosyalist buldu. Ona dedi Ki — Yalnız silâh, cephane kaları değil, bütün dünya fj kalarıyalnız - harp orduları Yi çalışacaklardır. Onları asket” p siperlere sürmiyeceğiz. delikleri artacak. Çalışma altıya indirilecek ve işçiler her altı saati için tam günd | ve gecenin her altr saati için kat alacaklar. Fakat bu harf' mazsa sulh yılları uzun ıuıd tir. O zaman sizin için çalış?” yer ve iş kalmıyacak. a (Devanii — Şapkalar için güzel nerede buluyorsunuz? j <— Yalarr Beyoğlunda 'rıi:;" danında Tramvay manevra PEissi |Kadın Şapka Levâzi Ticarethanesinde bulunayorA/, de oradan: Fötr, tavşan tüyür ’ pe velerus suedler, kadife müntahap ve en son mods vazımatını bulacaksın. Akşam Kız sanat mektabi * hususl tenzilâte