” f Z ; ; j ii i i 7 Hi ii İNİ / di ji ; ? | hi 3İ H j j i ii j ih ij ; i Wi j i i ; E il ; iE ş i ? Hi iş b İ j i j i i A ; “ — Sakın sürüden ayrılma!,, Bey oğullarının gümüş © çıngırakları seni boğazlanmaktan kurtaramaz... Kara - | koyun tılsımı bozar al. Bugün benim başımı, yarm senin... Ayşenin bişi için aşka kan kat - ma!.. Gönül bağlarma dokunma!,. Sen bilirsin, gönül yuvam bozan » lar bütün ömürlerinde kara kedere tu- tulurlar... Karakoyun gönül dağıtma!.. Sana baharda çiçekli otlaklarda na» sıl kaval çaldığımı, kurttan, kuştan seni sanl esirgediğimi, buzlu opınarlar- dan nasıl suladığımı, kuzunu kuca - ğonda nasıl taşıdığımı unuttun mu?..” | Karakoyun başını kaldırdı. Çobana | doğru tatlı tatlr meledi, Dudaklarını | bir kaç kere daha suyun yüzüne do- | kundurduktan sonra sürüye katıldı. Kaval sesini değiştirdi. Bir bahar | kuşu gibi tatlı, neşeli sesler çıkarı - yordu, Bey oğulları sapsarı kesildiler; bey | kızları fıkırdamaz oldular.. Beyler sa- | kallarını karıştırarak düşünüyorlar, Ka- rakoyuna âdeta kızıyorlardı... Eli pa- | lalt adam elindeki pala ile koyuna işa- retler yapıyordu. Çoban imtihanını bitirmiş, yüreği susuzluktan çâtlıyan sürüsünü âdeta ka- valının sesiyle sulamıştı.... Ayşenin babası çobanm eline kızt- nm elini vererek dedi ki; — Güzel çoban, imtihanı kazandın. | Kavalmın sesi koyunlara, duvarların İ susuzluktan lime Hme olan yüreğine buzlu su gibi serinlik serpti. Fakat o Karakoyunun paytığı neydi? Çoban utandı, bu sırrı kavalına söy- | İettiz — Uğurlar sürüyü Amik ovasına sür dükleri gece Ayşe bana gelmişti. (o A- teşimizi yakmış başında oturuyorduk.. İçim, tuzlanıp üç gün susuz kalan ku- zuların yüreği gibi deli bir alevle yanı- yordu. Kanım tutuşmuş, şakaklarım şimşek gibi çakıyordu... Pınar başınday'dım... Dudaklarımı Ayşemin dudaklarına dokundurdum, hararetimi içime tıkadım... öpmedim. Karakoyun az ötede geviş getirerek bize bakıyordu, sürüde yalnız o uya- nukti.. Başını pınarın yalağına soktu, ya- nan dudaklarını serin suya dokundur- du, tepki benim gibi hararetini söndür- Karakoyun böylece ilk sevgi gece- sinin hikâyesini anlatmak istiyor, be- | nim gönlümü üzüyordu. MN e Şimdi Bilan “dağlarında hâlâ genç obanlar Karakoyunu çalarlar. Ferit Cel —S 0 N— Şikâyetler, Temenniler: Ticaret mektebindeki talebeye müzaheret etmelidir Yüksek Ticaret mektebi talebesin- den Hasan Ali Bey yazıyor: Arkadaşlarının hayatını tetkik edi- yormuş, Bunlar arasında çok muza yıkada olanlar ve karınları doymayan- akan “ Gi talebe ile — a meşgul olması- Mektep, öğleye kadardır. Öğleden sonrası için, bu talebeye çalışacak yer bulunursa hem karınları doyar, hem de istikbal için pratik olarak daha iyi hazırlanırlar... diyor. YAVUZ Kadın ve erkek terzisi | Bütün şıklar hep orada giyi- nirler. Her keseye ve her arzu- Ya uygun elbisenizi ancak ora- da yaptırabilirsiniz. iyar İİ kanamam Sl N . RE a a RK Di a ı hükümdar! Kamereddinin askerleri 1 ımurla harp .. .. ediyoruz diye birbirlerile döğüştüler Tarihin kaydettiği dünyanın en betinde görülmüş olan ahvali mü- , Jarmı bile kınlarından çıkarmadan büyük hükümdarı kimdir bilir mi- | siniz? Hayır, hayır, ne Cengiz, ne Napolyon, nede Fatih Sultan Mehmet.. Bu sualden maksadım en büyük, en iri yarı hükümdarı- dır, Bu adam on dördüncü asırda Türkistanda Kâşgar'da O hüküm- darlık yapan Kamareddin'dir. Büyük Timura kadar yaşayan ve ancak büyük Timurun mağlup edebildiği bu adamın cesameti için şu sözler söylenir: Kamereddin o kadar cesim cüs seli, o kadar iri yarı bir adam dı ki çizmesinin içine 7 yaşında bir l çocuk rahat rahat sığardı. Hattâ İ gene bir rivayete göre, kendi ço- cukları sarayda saklambaç oyunu oynarken ekseriya çizmelerinin i- çine saklanırlarmış. Sonra kendi- sini öyle olur olmaz hayvanlar da taşıyamazdı. En kuvvetli beygir- ler ancak bir iki saat sikleti muaz- zamına dayanabilirlerdi. Sonra Şunu da ilâve edelim ki Kamered- din yalnız iri yarı ve şişman ol- makla kalmıyordu, Koca gövdesi- ne rağmen hayret edilecek dere- | cede çevik bir insandı. Kamereddin Kaşgâr hükümeti- ni almak için de epey uğraşmıştı. Tuğlük Han Kaşgâra Emir Tuluk- tan sonra Emir Bulacıyı tayin et- | mişti. Kamereddin buna fevkalâ- de kızdı. Nöbetle bindiği 12 atmı beraberine alarak yola koyuldu. Tuğluk Han Kamereddini gö- rünce şaşırdı. Kamereddin duvar- ları sarsa sarsa konuşuyordu. Tuğ luk Han verecek bir cevap bula- madı: —Bir defa olan olmuş. Yanlış- İrkla senin yerine Emir Bulacıyı tayin etmişim. Bundan daha evvel bana müracaat etseydin seni tayin ederdim. Şimdi Emir Bulacıyı az- İletmek ve yerine seni tayin etme- me imkân yok. diye söylendi. Kamereddin bu cevaptan fev- kalâde müteessir oldu. Ve intikam almak için zaman beklemeğe baş- ladı. İntizar müddeti uzun sürmedi. İki sene sonra Tuğluk Han öldü. Kamereddin de bundan istifade etmekte gecikmedi. Derhal kendi- sine sadık olan adamlariyle isyan etti ve neticede galip gelerek Kaş- gâr hükümetini ele geçirdi, Ve ge- çirir geçirmez ilk iş olarak Tuğluk Hanla Bulacımın ahfadından ve ta raftarlarından kim varsa hepsini öldürdü. Tarih kitapları Kemereddini her nedense mazur görmek isterler. Bundan dolayı tarihçilere sem- | pati veren bu iri yarı adam için: İ yetlere düşmüş ve kurtulmuştu. $u sözleri yazarlar: “Gerçi Kamereddinin gadri bu * derecelere vardırması ve kendile- rinden baisi idam icraat zuhur et- miyenleri ilam eylemesi şayanr nefret biv zulum ve şenaat ise de ileride kendilerinden mazarrat | essifeden olmakla Kamereddin bu | bapta muahazeden kurtulama: makla beraber bir dereceye kadar mazur görülür. Kamereddin telef ettiği adam- larda istidadı ihtilâl görmemiş ol- saydı mumâileyh beyhude yere anları telef etmezdi.,, Kamereddin böylece yüzlerce insan öldürdükten sonra icrayi a- dalete karar vermiş ve memleketi adilâne bir surette idare etmeğe başlamıştır. ğ Fakat bu hükümdarlığı da iste- diği gibi uzun sürmedi. Bir gün büyük Timur dünyayı zaptetme- den evvel bunun üstüne hücum et- ti, Halbuki Kamereddin kızmı Ti- mura vermiş ve onun kayın pederi mevkiine geçmişti. Böyle bir hü- cumu kat'iyyen beklemiyordu. Fa kat Timurun askerleri ilk defa kendisini aldattılar, Kamereddinin üzerine sevket- tiği ordu payıtahtından biraz w- zaklaştıktan sonra Timura isyan ederek geriye döndü ve Semerkan di muhasara etti. Timur derhal ye- tişti ve kendilerini mağlup ederek ! orduyu tekrar tahtı itaate aldı. Timur hiç durmadan ordusunu kışkırtan Kamereddinin üzerine doğru hareket etti, Kamereddin derhal kumandan- larını topladı ve Timura karşı na- sıl mukavemet edeceklerini sordu. Herkes bir fikir söyledi. Kame- reddin hiç birini beğenmedi ve şu sözleri söyledi: — Bence Timuru durdurmak i- çin yapılacak en doğru iş yolunun | üstüne pusu kurmak ve kendisini gafil avlamaktır. Çünkü bu hari- kulâde kumandanın başka türlü mağlup edilmesine imkân yoktur. Diğer kumandanlar da bu fikri mülâyim buldular ve içlerinden kendisi de dahil olmak üzere 4000 güzide askerden mürekkep bir kuvvet ayırdılar. Bu gizli kuvvet geceleyin yola çıktı ve Timurun geçeceği bir bo- gazda pusu kurdu. Timur Kamereddinin böyle | bir iş yapacağına kat'iyyen ihti- mal vermediğinden ihtiyatsız ola- rak hareket ediyordu. Adamlarını etrafa dağıtmış ve yanında ancak dört beş yüz kişi blunuyordu. Tam boğazdan geçerken Kame reddinin güzide askerleri şiddetle kendilerine hücum ettiler. Etraf zifiri karanlıktı. Bir adım ilerisini görmeğe imkân yoktu. Timur bu vaziyet karşısında kat'iyyen itidalin: bozmadı, O, ha yatında' nice böyle tehlikeli vazi- Hiç bir şey yapmadı. Yalnız mah- muzlarını atma vurarak ileriye doğru yoluna devam etti. İki öç yüz kişiyle boğazı geçerek diğer ucunda pusu kurdu. Her ihtimale karşı evvelce ha- memul olanların izalei vücuduna | zırladıkları proğrema göre asker- | kiyam olunması kurunu salifen'n mucibi istikrah usül ve ksvaidi hü kumandanlarından Kara Boğatır | eden kendisi olmuştur. Verinin baslarında Timurun en İyi kümetinden ve dünyanın ekser ci- i olduğu halde mukabele için kılıç- geriye doğru dört nala kaçarak boğazın öbür ucunda pusuya yat- tılar, Diğer taraftan Kamereddi- nin askerleri boğuk boğuk bağıra- rak karanlıkta birbirleriyle vuruş» mağa başladılar, Ara sıra Kame- reddinin gök gürler gibi bağırarak askerlerini teşvik ve teşci (1) etti ği duyulyordu. Bu kanlı mücadele (!) sabaha kadar devam etti, Sabah ilk ışık larmda birbirleriyle vuruş tukları- nı, ortada ne Timurdan, ne de Ti- murun askerlerinden eser olmadı. Zını hayretle gördüler. Kamered- din bir anda düştüğü tuzagı anla» dr. Yarı yarıya kırılan yorgun as- kerleriyle geriye doğru çekilmeli istedi. Fakat Timur buna meydan ver» medi. Zinde askerlerinin attığı oklar bu iki bin askere biradım bile attıramıyordu. Hiç bir netice alamıyacağını anlıyan Kamereddin atma bine- rek: — O halde ileri diye haykırdı. Yorgun askerler kendisini takip ediyorlardı. Arkadan da Timurun askerleri ok atıyorlar ve mızrak- larını sallıyarak bağırıyorlardı. Kamereddin bunlarm miktarmı bilmediğinden hücuma cesaret e * demiyor bunun için ileriye doğru kaçıyordu. Fakat tam boğazı çıkacakları zaman bu sefer de Kara Boğatır kendilerini karşıladı. Kamereddin faciayı anlamıştı. Her ne olursa olsun diyerek bütün askerleriyle birlikte yoluna devam etti, Kara Boğatır'ın askerleri bu iki bin mevcudun yarısmdan faz- lasını yere sermişti, Arkadan ge len Timur da mütemadiyen yakla» şıyordu. Kamereddin de mütema- diyen altmdaki atları çatlatarak değiştiriyor ve kaçıyordu. Bir ara başmı çevirerek arkasına baktı, Peşinden bir tek suvari kovalıyor- du. Kamereddin durdu. Biraz son» ra gelenin Kara Boğatır olduğunu anladı. Hemen yayına bir ok koy- ! du. Harikulâde kuvvetiyle çeke- rek karşısmdaki kayalara doğru attı. Ok kayayı bir karış kadar de- lerek saplandı. Bunun üzerine ka» ra Boğatır'a doğru dönerek bağır- dı: —Attığım okun tesirini gördün. Ona zırh ve siper dayanamaz. Sağ kalmak istersen beni takipten vaz geç. Seni eskiden tanırım. Dostum sun, Sana zararımın dokunmasını istemem. Kara Boğatır mücadele netice- sinde bir kaç yerinden yaralanmış tr, Kameredidinin bu mühip kuv- vetini yakından görünce takipten vazgeçerek geriye döndü. Kame- reddin de yoluna devam etti, Büyük Timur Kamereddin ile dört defa harp etti. Ancak kendi- s'ni mağlup edip öldürdükten son- roa Harezme ve Anadoluya karşı seferine çıktı, Timurun karsısında en fazla durabilen ve mukavemet Murat Selâmi