lsveç' Veliahtı Hz. bugün şehrimize geliyorlar Sureyyapaşa fabrikası | .. .. üdürlüğünün cevabı Süreyya Paşa !abrıhn hakkında yazdığımız bir yazt üzerine — fabrika müdürlüğü gazetemize bir cevap yol- lamış, çok uzun olduğu için gazete - mizde aynen neşrine imkân göremedi- ğimiz bu cevabı, kanuni hakkımızdan istifade ederek, müddeiumumiliğe gön- dermi, ihtisar edilmesini rica etmiş - tik. Müddelumumillik bu mektubu hü- Vâsa ederek gazetemize bildirmiştir; © şekilde neşrediyorur: (Muhterem gazetenizin 8 - 9 - 934 tarih, ve 849 No.lı nüshasında (İma - | lâthane mi, asılzade mektebi mi?) baş-| bğr ile ve Vâ - Nü imzasiyle çıkan makaleyi okuduk: Makale sahibinin şikâyete vakıf o- lur olmaz bu hususta bir de şikâyet edilenin fikrine müracaate lüzum gör- meden tamamen şahsi kanaat ve mü- talealarını sütunlara aksettirdiğini © - sefle müşahede ediyoruz. Fabrikamız resmi makamatın daimi kontrolü al - tındadır. Bu makamların malüma: olmıyan biç bir bareketimiz yoktur. Biz biç bir kimseyi zarla işe almış ve çalıştır- meş değiliz. Her gün müessesemizde iş arayan 10 - 15 işçiye kadrolarımızın müsait olmamasından dolayı ret ceva- br vermek mecburiyetinde kalıyoruz. Bundan bir müddet evvel Sumer Bank- a tabi Feshano fabrikasında olduğu gibi, biz de 8 zer saatte üç posta ve binmetice fazla işçi kullanmak arzu et- miş, mevcut amelemize © yolda tali - mat vermiştik, Fakat işçilerimiz buna razı olmryarak aldıkları 9 saatlik yev- miyeye zam olunan iki saatlik munzam samt ücretine tama ederek fazla çalış - raak istemişler. Fabrika müdüriyeti de onların bu arzularını isaf mecburiye - tânde kalmıştır. Bu suretle fabrika mü-| dür ve memurları da işçilerle birlikte sabahleyin işe başlar, alkkşam birlikte işten ayrılırlar. Sanayi hayatına vakıf bir zatm bütün dünya işçilerinin fazla çalıştıkları zaman saali mesai — ücreti aldıklarını ve bu şeklin menfaatine uy- gun olduğunu gören işçinin o fabrike- da çalışmakta devam ettiğini ve fazla çalışmak istemiyen amelenin ise, ken- dine arzu ettiği gibi iş bulmakta hür olduğunu ve her yerde böyle yapıldı- ğanı bilmesi lazımdır. Filhakika fabrikamızda — işçilerden bir hadde kadar ihtiyat akçesi kesilir. Sabebi: Fabrika bir küldür. Tşçilerimizin ekserisinin çalışkan olduklarını mem- muniyetle müşahede etmekle beraber müessesatta işçinin hakiki hüviyetin - den katiyen bahsedilmeksizin gayet i- yi şekillerde bonservis verilmesinin â- det olması yüzünden bazı çalışmak iş- temiyenleri tefrik etmek kabil olmı - yor. İmalâtımız seri halinde ve yek- diğerine bağlı olduğundan her hangi bir işçinin bilâihbar işine gelmemesi fabrikanm umumi faaliyetini sekteye verir. — Fabrika kasasında işçinin bir miktar ihtiyat akçesinin — bulunmast hem amelenin muntazam ve semereli çalışmasına ve hem de makul sebep- ler dolayısiyle işinden ayrılmak moe- buriyetinde kalanlara — iade edilerek taşralı ise memleketine kadar yol pa - rası ihtiyacını ve yahut yeni bir iş bu- kuncaya kadar maişetini temine aza « mi faydası olur, (İhtiyat akçeleri faizi niçin işçi hesa- beına işlemiyor?) — diye soran işçiye Tütfen cevap olarak sorunuz. (İşçiler fabrikanın hiç bir mecburiyeti olmak- mzm evlenme, doğum, hastalık, veya ölüm gibi vakalarda size verdiği a - vans paralara faiz veriyor musunuz?) İşçinin sıhhati ile hiç bir fabrika biz- de olduğu kadar yakından alâkadar elmez, kanaatindeyiz. — Fabrikamızda geecburi iki doktorun bulunması icap ederken, muhtelif şubelerde beş mü - Yebasmsmmaz vardır. Trahomdan muz - "HABER tarip bir işçi ihtimal diğer fabrikalar- da istihdam edilmezken, bizde fabri - ka kesesinden külliyetli para sarfolu - narak işçinin gözleri iyi edilir. Meselâ; Veremin pençesine düş - müş bir işçiye çalışmadığı halde yüz- lerce lira verilerek adalara gönderilir, hayatı kurtarılır. Keza, meselâ boğazından muztarip işçilere fabrika hesabına ameliyat yap- tırılır. Ve hastalıktan —kurtarılır. Bir işçinin hemşiresine doğumdan — sonra ölüm vaziyetinde iken Çekmeceye ka- dar fabrika kesesinden doktor gönde- rilmiş ve kadıncağızın hayatı kurta - rılmıştır. Ayni vaziyette olan bir işçinin re- Ffikası yol ve doktor masrafları fabri- kaya âit olmak üzere Karadenizdeki mütehassıs bir doktora gönderilmiş ve keza ölümden kurtarılmışlır. Doktorlarımız tarafından — verilen reçete bedelleri bir Hiradan aşağı ise, işçi tarafından, bir liradan — fazla ise fabrika kesesinden verilir, İhtiyat pa- ralarının faizine mukabil fabrikamizm yaptığı fedakârlıklar bir kaç on misli- ni geçer kanaatindeyiz. Eıııı vakıf olmryan ıı*ık sahibi- tabil bulduk. Biz de, hiç bir tetkik mahsulü ol- mryan maekalenin sütunlarınızda nasıl yer bulduğuna hayret ediyoruz. Fabrikamıza işçi kabul ederken on- larla akdetilen işçi kabul mukavelesri- min ilânci maddesinde “İşçi istifasının | müdüriyetçe kabulünden sonra 20 gün İşçi işinden ayrılmak istediği gün, fabrika kontrölüne müracaatla istifa - # rapor defterine yazdırır. Bu ra - poru ertesi gün fabrika — müdüriyeti tüsdik eder, ve işçi 20 gün çalıştık - tan sonra işinden ayrılır. Bu böyle yapılmadığı takdirde iş- çinin we gün istifa ettiği tesbit edile - miyeceği gibi, müdüriyetin de bundan Şikâyetçilerin nizamnamemizin ü- çüncü maddesinde üzerinde durula - cak incelikler olduğundan, güya ma- kale sahibine bahsetmişler, Hı de bil- mek isteriz. Onları — fabrikamızda çalışmağa kâm icbar etti?. Ne için tercihan mü - gesesemize gelmişler. Ve ne için bu maddeleri kabul ederek çalışmışlar. Size şikâyet eden işçi ki, halen fab- rikamızda olduğuna ihtima . ruz « hariçte iş bulamıyarak bize gel - miş ve lâklakiyat ile vakit geçireceği- ni ümit etmiş ve bu hali göze çarpıp ta vazifesine nihayet verilmiş ise bun- |— dan muğber olarak size şikâyette bu - kanmuş olsa gerektir. Fıhhüiıçnıhlıııw tazminat verdikleri vakidir. Meselât Tabancasmın iyi işleyip iş- lemediğini geceleyin fabrikanın helâ kapılarında tecrübe eden işçinin ceza verdiğidir. Bir kadın işçinin — nazarı dikkatini celbetmek için fabrikanın bir tarafından diğer tarafına bir yumak iplik atıp, bunun makine arasına gi- rip tahribata sebebiyet — veren işçi de keza tecziye edilmekle hak kazanmış- tır. , Yeni elbise giyen bir vatandaşa ha- tasız kumaş vermemiz borcumuzdur. Bir işçinin senelerce süren tecrübe dev-i resinden sonra kumaşta hata yapma- mak için azami dikkat etmesi de va - mahcup vaziyete düşer. Bu hal de - yvam ettiği takdirde mamulâtına müş- teri bulmgması — sebebiyle kapılarını Bir eskici halinden fena halde şikâyetçi — Fenerde Mürselpaşa caddesinde a- yakkabı tamircisi Süleyman Efendi: Artık bizim gibilere burada ekmek kkalmamış olsa gerektir. Çünkü bir ay zarfında aldığım para miktarı üç buçuk Hiradan ziyade değildir. Yaz gelir, lâs- tik fabrikaları çeşit, çeşit iskarpin — ve| Ayakkabı çıkarır. Bunlar eskise de sa- hibi yenisini alır. Çünkü 128 kuruş verdiğiniz gibi en âlâsnı giyersiniz.Kış olur. Mükemmel ve sağlam lâstikler i-| gerisinde bir ayakkabı çürür ve tamir edilmiyecek şekilde — parçalanır. Bir heyet toplandı. Deri ve lâstik işimi tetkik edecek dediler. Henüz semeresini — görmedik. Senedeki kazancımla verdiğim vergi başbaşa gelmektedir. Ne yiyip içeceği- mi siz kiyas ediniz. mir edilemiyecek bir şekilde parçalanır. HABER: bedbinlik gibi fena şey yoktur. Her halde, bu memlekette, küçük sanatkâ- lar mahvolmryacak, bilâkir, el işçiliği inkişaf edecektir. Deri ve lâstik rekabe-| Bı.yuk devlet ler bir taraftan harp gemilerini mağa gayret ederlerken diğer taraftan da ticaret İ en yeni gemilerle kuvvetlendirmeğe çalışryorlar. İngilisi” 70 bin tönlük “Kvin Meti” Glaskovda denize indirthişlerdi. On sekir aya kadar hazır bir hale gelecek olan bu gemiye karşı Fransızlar Sen Nazer T:mngıindc 79.280 tonluk “Normandi” Transatlantiğini yapıyorlar . indirilmiş olan bu geminin sürati saatte 28 mil olacaktır, Buna mukabil İngiliz Transatlantiğinin Sürati saatte 30 ©/ | Genİtazla olarak hesap edilmiştir. / “Yukarıdaki resimde Normandi inşaatıma ait iki safha gorülazm Transatlantiğini geçen İngilizlerinkinden daha evvel den ESNAF VE IŞÇI l' Bin liraşı devç Müfettişlerin dıkkatıne: İstanbulda müthiş yangın | & hakkında alman tedbirler de netice| verecektir. kapamak mecburiyetinde kalır ve bu işle temini maişet eden yüzlerce aile- nin müşkül vaziyete düşmesine sebep olur. Binacnaleyh, — işçinin bir hatası yüzünden kumaşta — ika edilen zarar yüzlerce lirayı bulursa bunda o işçi « nin yüzde beş olsun tazminata hissesi yok mudur? Fabrikada hiç bir zaman işçinin kabahatı olmaksızın vukua ge- len bir hasardan dolayı işçi tazminat vermemiştir. Esasen her hangi bir ha- sarda işçinin kabahati olup olmadığı- na fabrika müdüriyeti değil, o daire - nin ustası takdir eder. Muhteremn gazetenizin sütunlarını Fazla işgal etmek istemiyoruz. Maka- le sahibinin her kelimesine — verecek cevabımız vardır. Bu zata tavsiyemiz fabrikamızı teşrif ederek tenevvür et- mesidir. Fabrikamız memlekette ta « nınmıştır. Ne tenbelhane, ne de asil- zade mektebidir. Cümhuriyet idaresi- nin teşvik ederek yetiştirdiği bir: fae- Byet yuvasıdır.” tehlikesi var! Balıkpazarında Bakkal Mustafa E-; fendi: “Belediye nizamnamesine göre ben- zin gibi parlayıcı maddeler ticareti ya- pan müesseseler dükkânlarında muay- yen bir miktardan fazla benzin bulun-| duramazlar, Halbuki burada bazı dük- kânlar varki arkasındaki — deposunda yüzlerce teneke benzin bulundururlar. Bunlar bütün Balıkpazarı için -büyük bir tehlikedir. Bir kaza vukuunda bü- yük felâketler doğurabilir. Belediye memurları bu civarda ani ve sıkı bir teftiş yaparlarsa bunları bu- labilirler. İşte benim korkum da bu- dur.,, Manavler istisna edil- mek istiyorlar Balıkpazarında manav Sürtli Abdül-| vehap Efendi diyor ki: - * Dükkânların erken kapanması husu- sunda belediyece çıkarılan nizamname, bizi berbat etmiştir. Bilirsiniz ki burala- mı gece çok kalabalık olur. Kalabalık tâ gece yarısına kadar devam eder. Halbu ki biz saat dokuzda kapatıyo- ruz ki en iyi alış veriş yapacağımız za- manlardan mahrum kalryoruz. Bir bak-| kal veya fırımcı belki saat dokuzdan son- ra kapatırsa mutazarrır olmaz. — Fakat| bizim halimiz fecidir. Verdiğim dükkân kirasıyle kazanç vergisini bilseniz yü- reğiniz sızlar. Acaba: Manavların saat- lerinin biraz daha ilâvesine imkân yok mudur? Esnaf kredi bulabilmelidir| Tophanede Karabaş — mahallesinde bakkal Ahmet Efendi matbaamıza ge- lerek şunları söylemiştir: Bendeniz ve bir çok arkadaşlarım dükkânlarımızı kapamak — derecesine geldik. Bu yüzden, hükümetimiz ka- zanç vergisi alamıyarak ziyan edeceği gibi ailelerimiz de seril sefil kalacak- tur. Meselâ benim başımda dört nufus- Fenerde Mürsel Paşa cadd bakkal Nuri Efendi diyor ki; * rüyorsunuz ki dükkânımda hemf hemen bir şey kalmamış, bu ki mamanın satmak neticesi hu geldiğini zannetmeyiniz. dükkânrmdaki malların hepsi * tılmıştır. Fakat paraları deftef dedir. Bin küsur Jlira ile dükki açtım. Veresiye olarak ona, buf” vermem yüzünden bugün bu h" geldim. Dükkânımınm müşteril? çoğu kayıkçıdır. Eskiden bu damlar ne güezl alış veriş a lardı. Şimdi elini versen geri mazsın.. Zira onlarda da mete yok .Bu otobüsler çıktığından b zaavllı adamların içinde bir | aksuata yapmış kimse göremi niz. Emin önünden Fenere kı Ja yirmi beş kuruşa gelen bir m teri şimdi otobüsle on kuruaş F liyor. Tabii kayıkçıya da — iş kalıf! yor. Bu böyle olduğu halde şist” maliye memurlarını bekliyo Gelecekler ve dükkânrmı cekler.. — Altmış dört lira kaz! borcum vardır. Vermek im bulamıyorum desem dinleyen y? Dükkânım haczedildikten ben de ameleliğe gideceğim.. ”. kü.ıır lira ile ameleliğe dönen * ticaret adamınım bu haline aci$ cak kimse yok mudur?. Tu'bir aile var. Ne iş lımim? Cemiyetimizin niçin bir kredi dığı yoktur? Avrupada esnaf ceff leri, müzayakada kalan Azasının den tutmasımı da bilir. Maalesef PY J kinin rolü yalnız senebaşı gelintt “ y kuruş almaktan ibaret kalıyor. B#t 4 parayı, gene seve seve verelim. ' | cemiyetin de bize faydası ;ı o