15 Eylül 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

15 Eylül 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — Akşam Postası Tarihi tefrika: 66 Fehim Paşa sigarasını söndür. . dü.. Ayağa kalktr.. Kamçısını al- | dr. — İradei Seniyeyi bik etmeli. Diyerek adamlarmı yanına al- dı. Kendisi bir arabaya bindi.. Fa- tihte itfaiye karakolu önünde bek- Viyecekti.. Diğer memurlar da pa- şayı Fatihte Hafızpaşa caddesin- de bekliyeceklerdi. Fehim Paşanın uydurduğu ve- sikaları Servet Efendi, Kâzım Be- yin evini bastıkları zaman, kitap- lardan birinin arasına sıkıştıracak ve Fehim Paşa kitapları araştırır- ken bu evrakı bularak saraya gö- türecekti. Hefiyeler talimat dairesinde derhal faaliyete geçmişlerdi. Fehim Paşa arabasiyle itfaiye karakolu önünde bekliyordu. Servet efendi evvelce karşılaş- tırıldığı gibi, Kâzım evini sar- dıktan sonra, kapıyı çaldr. İhtivar bir kadm: — Kim o..? Diyerek kapıyı aralamıştı. Serva* efendi birden kapıya da- yanarak: — Evi taharri edeceğiz.. Saray- dan geliyoruz. Dedi.. Önden Servet, arkadan da dört sivil memur içeriye girdi- ler, , Kâzım beyin karısı çok sinirli bir hanrmdı. Kocasının kaçtığı gündenberi yatakta yatıyordu. Evde büyük hanım, iki kalfa ve . İeyze, hanımdan başka ayrıca. iki de çöcuk vardı. Bunların çığlığı Kizim beyin karısını büsbütün şa- şırtmıştr. Gen kadın kalfalardan birine seslendi: — Aman, şu karyolanın altın- daki bavulu yukarıya çatı arasma götür... Ele geçmesin. İşte hafiyelerin aradıkları (Ev- rakı müzırra) bu bavulun içinde idi. / Cerkes kalfası bavulu sırtına aldı ve yukarıya çıkarken, kendi- lerinden evvel sofaya çıkmış olan Servetle karşılaştı. Kalfanın yüreği ağzma gelmiş- ti.. Dizleri titriyordu.. — Evlâdım, bu cantada küçük hanımın çamaşırları var... Diyerek sırtından indirdi. derhal tat- Tefrika numarası : 78 Aşk mı, Servet mi? Nâkili : Fikret, gülerek, Şairin * omuzunu okşadı. . Ayrıldılar. o Delikanlı, bir müddet, müşterileriyle meşğul oldu. Biraz sonra, kendisine yaldızlı bir zari getirdiler. Yırttı. İçinden yaldız- We bir kâğıt çileti. İçinde şu satırları okudu: Ey benim değerli velinimetim! Doğrusu kötüyken benim nimetim Lâtfunla pek mahcup eyledin beni! İhsana garkettin âciz bendeni! Çok alicenapsın, mükrimsin diye Tam sana lâyiktir, Türkân, Şadiye! Dünyad akumrak, lâpiska ,sarı Hasıl: bilcümle Havva kızları Sana gönül verse gene yeridir! Erkekler içinde teksin, birsin bir! Evsafm saymakla bitip tükenmez; Dilerim, hayatta mes'ut olup gez! İşte budur sana benim methiyem Me olabilir ki başka hediyem?.. Pikvet, ber ne kadar şairin met- Abdülhamit Gözdöleöri | Nuri beyin odasına çıkmiştı. > Yazan: Ishak Ferdi Servet cebinden, evvelce hazır- 1 lanan kâğıtları çıkarmıştı, !I — Hele şöyle bir e kenarından | bakalım.. — Dedi.. Ve kalfa alnının teri- ni silerken, Servet efendi işini bi- tirdi. Servet koynundan çıkardığı kâ- ğıtları çantaya yerleştirdikten son va, sivil memurlara: — Çantayı aaşğıya götürünüz! Dedi., Evin üst ve alt kattaki o- dalarını birer birer dolaştıktan ve bir yığın kitap ve defter aldıktan sonra, kapıda duran arabalara bindiler.. Çıkıp gittiler. | Fehim Paşa, Kâzımm evine girmemişti.. Servetin yaptığı fenalık bir aile ocağını yıkmauğa kâfiydi.. Yolda efendisine anlatıyordu: — O kadar kolaylıkla yerleştir» | dim ki,. Kimseler görmedi. Kâzımm karısı baygın bir hal- de yatağa serilmişti. Servet kapıdan çıkarken: — Kocanın yaptığı alçaklıklar yetişmiyormuş gibi, sen de ona u- yarak bu muzır evrakı yatağınm altında saklıyorsun, değil mi? Diye bağırmıştı. Fehim paşa arabacıya sesleniyordu; — Atları kamçıla... Doğru sa - raya... sık sık l Ve o gün akşam olmadan Yıl dıza gelmişlerdi. Fehim Paşa, son günlerde dost- İluğuna çok güvendiği mabeyinc Hafiyeler de paşayı takip ede- ! rek, mahut çantayı Nuri beyin ma- i sasmın önüne getirdiler. İ © Bu muzafferiyetten Nuri bey de memnun olmamış değildi. Çünkü Kâzımın evinin basılmaşında is- rar eden kendisiydi. Mademki ev- de yapılan araştırmada bir bavul (Evrakı muzırra) © bulunmuştu. Bu muvaffakiyet Fehim paşayı ol- duğu kadar Nuri beyi de “İhsanı şahane,, ile taltife vesile olacaktı. Ikbal ve mevki düşkünleri Fa- aliyet o sahalarını genişlettikleri günden beri, Yıldız sarayı bin bir işkence ve entrikaya sahne olmuş (Vâ - Nü) hiyesini gülümsemeyle (geçiştirdi ise de, dimağı bir mısrağa takıldı. Bura - da, Türkânla Şadiyenin ismi yanyana geçiyordu. Kalbi burkuldu: “ — İnsanın, hayatta, Bazan, ne büyük hataları oluyor. - diye düşün- dü. » ben, kendi sevki tabiilerime de, Türkân. şimarıllığına da, İradenin kuvetiyle karşı koyamadım.. Bu çek tiklerim, hep o yüzdendir.” Şimdiye kadar, bir çok kereler, Türkân hakkında şöyle düşünmüştü: “we Ah, parası çok bir adam ol » sam da, Türkân, istediği gibi geçin. | dirsem...” Fakat, gariptir, şu anda şöyle dü - | şünüyordu: i « — Türkün ailesinde, eskiden, | benle gorvotimizi, ili edeli varoş Hepsini yeyip kül etmişler.. o Karım, beni de ayni neticeye ulaştıracaktır!” Çocuk Sahifesi bilmecesinde he- diye kazananların listesi Defter kazananlar 61 — Beylerbeyi 27 inci ilk mek- tep 212 Suat B. 62 — Sultanahmet 40 Ahmet Kasım B. 63 — Sirkeci Mu- | zafer B. 64 — Ticaret mektebi 1081 Sadi B. 65 — İstanbul Erkek lisesi 844 Cemal B. 68 — Dökmeciler 11 Sadık B. 67 — Aksaray 4 - 6 Emine H. 68 — İstanbul erkek lisesi Cevat B. 70 — Fatih 101 Süzan Hanım. Kart kazananlar 71 — Erkek muallim mektebi Dün. dar: 72 — Adana 102 Adil B. 73 Büyükdere 13 Faruk B. 74 — Gözte- pe 33 Güzin H. 75 — Sultanselim Sa» diye H. 76 — Edremit 45 Musa Bey. 77 — Büyükada 88 Bedri B. 78 — Ed- dirne 11 Fatma H. 79 — Aksaray 366 Hüseyin B. 80 — Çarşamzada 3 Nebahat H. 81 — Kadırga 61 inci ilk mektep 160 Vlodimir H. 82 — E- dürnekapı 52 Fadiridis, 83 — Sirkeci 20 Melihat H. 84 — Bakırköy 45 Asüman Şemsi Bey. 85 — Açık tür- be 12 Turgut Cemal B, 86 — İstan- bul erkek lisesi 830 Sami B. 87 — Maltepe 2427 Ömer B. 88 — Kasım- paşa 43 Zehra Hanım, 59 — Adana - da 22 Şükrü B, 90 — Samatya 41 Ka- tina, 9İ — Kasımpaşa 151 — Ali B. 92 — Kadıköy 58 Kizm B.93 — Feriköy 26 Muzaffer B. 94 — Pan - galu postahanesinde Hüsnü B. 95 — Beşiktaş 58 Emine H. 96 — Kumkapı Feriha H, 97 — Beşiktaş 61 Hamdi B. Daktilo aranıyor Ankarada çalışmak üzere iyi yazı yazan bir hanım aranıyor. Üç gün zarfmda Şahin Paşa otelinde berber Hasan Efendiye müracaat. ZAYI — 4728 sicil numaralı şoför vesikamla muayene cüzda » nımı zayi ettim, Başkasını çıkara- cağımdan esksinin hükmü yoktur. Kemal ZAYI— Emniyet altıncı şube müdüriyetinden almış olduğum 2190 — 2192 numaralı ehliyet cüzdanımı kaybettim. Yenisini a - lacağtımdan hükmü yoktur, Üsküdar iskelesi sandalcılarmdan Osman oğlu Rıza gg Evvelâ odanın kapısını © örttü- ler. Fehim paşa, Servete: — Aç bakalım,'şu çantayı! Diyerek, sigarasını tüttürdü. Nuri bey, çanta açılırken, göz“ lerini evrakın üzerinden ayırmı - yordu: — Paşacığım, bu defineyi nasıl elde ettiniz? Desene, yıllarca Kâ: zımı sadık bir hünkâr yaveri diye içimizde beslemiş durmuşuz..! (Devam var) sine bahşetmiş olduğu Obu serveti, Türküna çok mu görüyordu?.. Yoksa, hişsiyatında bir tebeddül mü olmuş - tu?. Türkânı, kendisine zevce olacak ahlâktn bulmıyordu... o Genç kadın, bir tecrübeden sonra, ondan nasıl 40- Zumuşsa, o da ondan soğumuş muydu? Aklına birden bire şu fikir geldi; — Türkünn servetimin . yarısını versem.. Ondan bu şartla ayrılmağa kalkışsam, her halde “serveti” i “aşk” a tercih edecektir! Böylelikle de, ben, hayatta, bür kalırım... İstediğimi ya » partim. İstediği neydi?.. Bunu, şimdilik kendi kendine bile itiraf etmemekle beraber, — her halde bir şey kuruyordu. X Ertesi gün, onu görenler, hiç te, büyük bir servete konmuş bir adamın neşesini oOyüzünde (o farkedemelerdi.. Düşünceleri altında ezilmiş, bunal mış gibi gezdi. Türkündan ayrılma çarelerini araş- triyordu. Daha ertesi gün, kararını verdi. Masanın başına geçerek, önüne bir mektupluk bloknot ve eline bir ka» lem aldı. Sayıfa sayıfa mektup yaz »« dı. i Ingilizce What more the needle and thread | said, Mary could not hear, there was such a noise! What couldit be? Clatter, rattle! Rattle, clatter! For the third time the door opened, and who should walk in but a great round plate 1), a knife 2) a fork 3) and a spoon 4). They were gusrelling too! “Really. 5)” thought Mary, these poor things, have « good — deal 6) of trouble in their lives. They have to work for us by day, and at night tehy do themsebes sperid theirtime in guarrelling. İ wonder why these four are in such a bad temper 7). She soon found out (3): o İt was because they could not decide which one of them shoyd ge first. Think of their guavreling (for such sucha trifle! Mig Müellifi: ömer Rıza Said the plate: “İ am the biggest; and İ believe İ am the most besutiful, Look ât ahe lovely 9) (o bluline that runs all along mey edgaj” Said the knife (o “Size 10) is not everything. İ thing (O İ have a much beitter figure İİ) oOtbankyou, o just consider how useful İ am! İ can cut meat or bread, and peel 12) appbs 13) and pears, 14) and even potatoes; 15 though İ do net like döing that.” Said the fork “Well, suppose you have cut and — peeled these things, what is good of you without me? İ take the food from the plate to the mouth and İ am the (real helper of man. Oo You are not allowed 16) to €ome near his möuth. Mr. Knife know that!" yazı- x “Neues Wiener Journal, vor: - “ i 1 Dün Başvekil Doktor Schus- chnigg'in tiyaseti altında nazırlar ! İ meclisi toplanarak cari muamelâ- | İ trikmal ettikten sonra yüksek i mekteplerde tahsilde bulunan ta- | i lebeler arasında disiplinin muha- | fazası hakkında bir kanunu kabul etmiştir. Yüksek mekteplerde in- zibati salâhiyetleri, ahval ve $e- raiti mahsuşsanın icaplarma © uy- gun olarak kuvvetlendirecek olan ve meriyeti — muvakkat istisnai bir tedbir olarak — bir sene müd- detle temdit edilmiş bulunan bu kanun, memnu bir fırkanın mak- sat ve gayelerine hizmet için te- lebe tarafından ika edilen her hangi bir cürümden dolayı, müc- rim talebenin bütün (Avusturya izdivaçlarınm temelsiz ol - duğunu anlatıyordu. En fena günün de, Türkânın kendisine yaptığı soğuk snüsmeleden bahsediyordu. Her hal - de, Türkünm kendisini hakiki bir mu- habbetle sevmediğini, bir kapris ne - ticesi doğan aşkın dar bir hayat ortasın- da silinip gittiğini anlatıyördü. Fakat bu fikirler, ancak ( satirlar arasında okunmaktaydı. Genç adam, neticede, tasavvurunu da yazıyordu; “ Her şeye rağmen seni müreffeh, mesut görmek isterdim, Türkân - di- yordu.. -biliyorum: Parasız mes'ut olamazsın. Gerçi, şayet Cemal Beyle evlenecek olursan senin için servet ha- zırdır. Fakat, katiyen buna kail olmu. yacağından eminim. Onun için, ' sana iki yüz elli bin lira veriyorum... Sen, hayatını, istediğin gibi tanzim et; ben de öyle yapayım.” Bu mektubun arkasını devam ede - cekti. Fakat, buna imkân kalmadan, İs - tanbuldan mektup aldı. Türkân yazıyordu. Hem öyle bir yazış ki, şayet, Fikretin hayatında bu maddi ve manevi değişmeler olmasay- dı, zavallı çocuk, belki de çıldırırdnn Br e e erk ÜZE er Avusturya yüksek tahsil mekteple- rinde disiplin nasıl temin ediliyor? İ © 15 Eylül1934 er e dersleri Said ihe spoon: İ am man's oldest friend. | kelp baby tohis porridge 17) and when he gets güite old İ am still the one he uses most. He uses me for every meal, and wen't even drink his tea or coffee (o with out me. İ sm his dearest friend, and İ ought to gö first.” Just ashe said that Mary heard | the clöck * strike again. And in the | middle of the room,-where the moon çasts ite raya 18) appeared a sweet Bittle monse İt stood on its hind 19) | legs and waved the other two in the air softly and slowiy 20). 5 — Really (riyeli) hakikaten, 6 — denl (dil) bir sürü, 7 -—- temper (temper): huy. 8 — found out (favnd art): buldu. 9 — lovely (lavli): sevimli. 10 — Size (sayiz): hacim. 11 — figure (figer): şekil - biçim. 12 — peel (pil): soyar. 13 — apples (apelz) olma. 14 — pears (pir) armut. 15 — potatoos (potetos) patates” | ler. 16 — to allow (ellâv) müsade et- | mek. allowed: müsaade etti. 17 — porridge (poriç). 18 — rays (reys) şunlar. 19 — hind (hayind) srka 20 — s#lowiy (elovli) yavaşça. Lügatler: 1 — Plate (plet) tabak 2 — knife (nayf) bıçak. 3 — fork (fork) çatal. 4 — spoon (spun) kaşık. (Devam; varf yüksek mekteplerinden müebbe- ( den. vahut aeanri ile Sömester müddetince tardı suretiyle teczi yesine salâhiyet vermektedir. Bu kabil cürümler hakkında ad | li hükümler vermek salâhiyeti, bütün yüksek mekteplere şamil ol mak üzere (Yüksek mektepler dir siplin muhafaza komiserliği) is mindeki hususi bir teşekküle v€ rilmiştir. Mezkâr kanun bu ke" miserlik makamına, mâni ted birler ittihazı için ve inzibati 38“ lâhiyetler dahi bahşetmistir. Ni tekim nizam ve intizam için tehli* keli olan unsurların mekteplerd. tardı salâhiyeti bu kabildendir. Bundan maada, üniforma ims” Ji ve satışı hakkında da hir kanuf kabul edilerek bu yüzden vaki sol istimallerin bundan sonra önü “Uzun mukaddemelere lüzüm gö” rılmak o mecburiyetindeyiz!. peynir gemisi yürüyemiyeceği gi aşkla da bir ailenin devam edemiyecf” ğini anladım.. Parasızlık, aşkı da we rap ediyor.. Netekim, bende öyle ol dü “Seni, her müşksülle genele ve her şeye rağmen, servet sahil aki ir ciddi adımlar atabiletti bir iyette sanıyordum. Halbuki Tevek sake olmak Satidedridan #9” Tummuşsun, yazık... “Beni ereği?” vi. evinde hizmetçi yapıp gıkaracakt” 5 Ol; şmdi, kendi evime varınca, 1 daki farkı görerek dünyaya kavuş. sibi oldum... j “ Zaten oradan ayrılırken, İstanbula giderek para bulmak b di.. Babama bunu sövlemekter 0 cap edesdim. Küçük düsecektim- ”, bunu idrak edemedi diye Mar j dum... ra, bütün narnrm Cemal 2 ; den geldiğini pekâlâ hiardur.* gt “Daha bite” gi .eeği

Bu sayıdan diğer sayfalar: