ıı | ||HABER'in büyük bağ eğlencesi 27 Eylül cuma günü Okuyucularımız nasıl iştirâk edebilecekler? Gazetemizin okuyucuları için 'Topkapı haricinde Remzi Beyin Amerikan Nümune bağında ter- tip ettiği büyük bağ eğlencele- ri bu ayın 21 inci cuma günü yapılacaktır. Bütün İstanbul okuyucuları- mızdan eğlencemize iştirak et- mek istiyenler aşağıda yazılı şe- kilde hareket ederek birkaç gün sonra ilân edeceğimiz günden itibaren, davetiyeleri idareha- nemizden alabileceklerdir. İştirak şartları şunlardır: 1 — Daimi okuyucu kartımı- zı hamil bulunanlar, bize göz- terecekleri daimi kuponlarımız- la alacakları davetiyelerle.. 2 — Daimt okuyucularımız yanlarında en çok (8) davetli bulundurabilirler. Ancak bu da- vetliler ayrıca (32) kuruş mu- kabilinde numaraları idareha- nemizde mazbut 8 HABER ku- ponu alacaklardır. 3 — Son bir aylık kuponlarla iştirak etmek istiyen okuyucu- larımız, gene numaraları idare- hanemizde mazbut (40) kuruş mukabilinde 10 HÂBER kupo- nu alacaklardır. t Gazetemiz okuyucusu o- hlup ta şimdiye kadar hiç kupon toplamamış bulunanlar da (80) kuruş iald nube idarehane- mizden tedarik edecekleri 20 || kuponla davetiyeleri alabilirler. Eğlencemizin çok samimi o- lacağından hiç şüphe etmiyo- ruz. Davetlilerimize davetiyeleri tovzi edilirken ayrıca bağda pa- rasız üzim yiyebilmeleri için kartlar verilecektir. Her okuyucumuz bunlarla ü- züm yiyebilecektir. Eğlensemizin yapılacağı bağ XTopkapıdan yaya olarak azami Leş dakika mesafededir. ŞKendilerini Topkapıdan bağa (ötürebilmek için nakil vasıta- g teminine çalışıyoruz. Bağda Kincesaz, caz bulunacaktır. Okuyucularrmızın azami is- tirahatlarını temin için bütün tedbirler alımnmıştır. Bağda, çocuklar için salın- cak ve büfe mevcuttur. KPREE ST TTT YY ERA Rıhtım şirketinde tasfiye Hükümete intikali takarrür e- den rıhtım şirketinde tasfiye mu- amelâtına başlanmıştır. Şirkette bulunan ecnebi memurlardan on kişiden vazifelerinden ayrılmış - lardır. Komiserlik, şirket muamelât 've mevcudatın tadat ve kontrolü ile meşguldür. Rıhtım şirketi müdürü bu ay ni- hayetinde Ankaraya gidecek ve adliye vekili Saraç oğlu Şükrü Sloyle Gölcükte ana hatları üze- vinde uyuşulan ve'parafe edilen mukavelenin teferrüatını müzake- re edecektir. kavgasi | (Baş taralı 1 incide) | fasla başlamışlardır. Bir aralık İs- | mail Nazmi efendinin arkadaşla - | ee k ! rından Sami efendi çalgıcılara: | — Yalnız benim ol şarkısımı söyleyin demiştir. Buna Şükrü e- fendinin grupunda oturanlardan birkaçı itiraz etmiş, “Ömrüm ar- tar,, şarkısınım daha evvel söylen- | mesini istemişlerdir. İsmail Naz- mi Efendinin arkadaşı çalgıcıla - rın kendi gruplarına ait olduğunu | we kendileri ne emrederse onu çalacağını söyleyince iki grup ara- | sında siddetli bir münakaşa baş - | lamış, biraz şonra da havagazi ve lâmbalar sönmüş, sandalyeler ha- vaya fırlamıştır. İki grupun biri- birine girdiğini gören gazinocu hemen Zincirlikuyu ve Maslak jandarma karakollarını haberdar etmiştir. Jandarmalar hemen vak'a yerine gelmişler ve kavga - | eıların bir kısmımı yakalamışlar- | dır. Bu sırada lamail Nazmi efen- dinin yerde kanlar içinde baygm vattığı görülmüş, hemen Şişli Et- fal hastanesine kaldırılmıştır. İs - mail Nazmi efendi polise verdiği ifadede : — Reni seyrüsefer memuru vur du, demiştir. Halbuki vak'a yerin- de kanlı bir sustalı bulunmuş, tahkikat yapılınca bunun bir şo - före ait olduğu anlaşılmıştır. Jan- darma ve zabıta tahkikata devam | etmektedir. Tngilizler bir tahkik heyeti istiyorlar (Baş tarafı 1 incide) temayül yalnız amele fırkasında değil, liberal, hatta muhafazakâr Halkın da dinliyebileceği bir isticvap tribünü teşkil etmek dü - şünülmektedir. Şimdiye kadar Amerikada ya- pılan tahkikat, İngiltere mücssese- | lerinin de “Rüşvet üzerine mües - 6e9,, bir isle uğraştığı neticesini meydana koymuş ve bu henüz tek- zip edilmemişti İngiltere hükümetinin böyle bir teklifi nasıl karşılıyacğı belli olmamakla beraber Deyli Herald gazetesi, reddedildiği halkın kendi bükmünü vermiş ola cağını yazmaktadır. . . Mihailof (Baş tarafı 1 incide) tır. Makedonya komitesi reisinin Türkiyeye kaçtığı, Sofyada, ancak dün duyulmuştur. Sofyadan gelen malümata göre Mihailof Kırkla- relinde hükümetimiz — tarafından nezaretimiz altına alınmıştır. İvan Mihailofun Bulgaristana iade edilip edilmiyeceği meselesi- ne gelince; hükümetimizle Bulga- ristan arasında mücrimleri iade mukavelesi mevcuttur. Fakat bey- nelmilel kaideler mucibince siya- si mücrimlerin iadesi mevzuu bahsolamaz. Bu itibarla Mihailo- fun iade edilip edilmemesi mese- lesi kendisinin siyasi mücrim sa- yılıp sayılmamasına bağlıdır. Mi- hailof siyast mücrim addedildiği takdirde Bulgaristana — iadesine imkân yoktur. Edirne, 14 (Husust) — Trak- ya Umumt Müfettişi İbrahim Ta- li Bey Kırklareline gitti, |Maslakta bir gece| He | şında kalmak üzere yakaladı. Iki- HABER — Akşam Postası r parçası ayrı bir heyecanla okunacak iıııceıı, kıskançlık, kuvvet, aşk ve seyahat romamı ASLANLI Hergülün yılanım çenberinden kurtulmak için yaptığı hamleler boşuna gidiyordu. Yalnız, mey- danda kalan sağ kolunun kuvve- | tiyle yılana karşı koymağa çalışı- | yordu. Yılan bütün dehşetle, adelele- rini çatırdatarak sıkryordu. Her- gül, yılanın kendi arkasında kalan başını sağ eliyle yakalamağa çalı- şıyor, fakat muvaffak - olamıyor- du. Süleyman yılanla beraber, yer- de yuvarlanan Hergüle yaklaştı. bu yaklaşıştan kuşkulanan hay- van, azametli başını Süleymana çevirdi. Hergül işte bu çevrilişten istifade ederek, başı avucunun dı- de birde, dışarıya uğrayan çatal dili, tekrar göründü ve dişleri ara- sından keskin bir ıslık bıraktı. Hergül, hayvanın kendisinden | biran bile ayrılmıyan gözlerinin korkunçluğu karşısında irkiliyor- du. Şehir meclisi (Baş tarafı 1 incide) buçukta vali ve belediye reisi Mu- hiddin beyin reisliği altmda top- lanmıştır. Muhiddin bey celseyi partilerde de görülmektedir. Hü - | | kümete, böyle bir tahkik komite - | intihap encümenlerinde çalışmış | rafından müsadere edilmiştir. sinin teşkili için ısrar edilecektir. | takdirde | açtıktan sonra içtimam sebebini vöylemiş ve bu muddettm taytntmır istemiştir. Azadan Nakiye H. söz alarak dört sene evvelki intihapta, | | bu sefer de ayni vazifeye ayrılmış bir arkadaş sıfatile ve tecrübesi- ne istinaden bir teklifte bulunaca- ğını söylemiş ve demiştir ki: «— İntihap günü, kanunen bir | gündür, Bu günü, 'Teşrinievvelin birinci günü olarak tayin edelim.. | Kanün, bu müddetin uzatılması hakkını da meclise vermiştir. Ka- nunt müddet olan bir güne on bir gün daha ilâve edersek, on iki gün eder, İntihabım bu müddet içinde biteceğine kantim. İntihabm, Teş- rintevvelin on ikinci günü bitiril. | mesini ve rev atılmasının da saat 21 e kadar katalünü teklif - ede- rİm.,, Nakiye Hanımın bu sözleri mu- vafık sesleriyle karşılanmış, önü- müzdeki belediye intihabinın bu şekilde başlayıp bitimi kabul edil- miştir. Vali ve belediye reisi Muhid - din Bey içtima mevzuunun böyle bitmesi üzerine ruznamede konu- şulacak başka şey kalmadığımı, fakat celsenin — kapatılması için | zaptın da yapılıp okunması lâzım | geldiğini söylemiştir. Zabıt ve muamelât şubesi mü- dürü Zühtü Rey hemen zapir ha- zırlamıs ve okunmuştur. Azadan İsmail Sevket Bey, za- bıt münasebetile söz almış, günün Kkanunt tarifine göre saat yirmi | birde bitemiyeceğini, gece - saat | yirmi dörde kadar rvey verilmesi lâzım geleceğini söylemiştir. Na- kiye Hanım, teklifinin on iki gün olarak değil, falan günün falan saatine kadar olduğu cevabını vermiz, kararlaştırılan seklin de- giştirilmesine lüzum görülmemiş- tir. | HÜKÜMDAR SÜLEYMANIN OĞLU ğ Süleymana boğuk bir sesle: — Tabancanı beynine boşalt, diye bağırdı. Süleyman filhakika daha evvel den tabancasımnı kullanmağa karar vermişti. Fakat çıkacak kurşunun muhakkak surette, Hergülü yara- hyacağında ve belki de öldürece- ğinde hiç şüphe yoktu. Burada tabancadan ziyade bı- cak kullanmanın daha akıl kârı olduğunu kestirdiği için onu çıkar dı. Ve Blanşa da: — Blanş sen de yardım et, diye seslendi. Süleyman, keskin bıçağını önce hayvanın vücudundan geçirdi. Fa- kat kesmek kolay olmamıştı. Ne- den sonra hayvanın vücudu ikiye ayrıldı. Buna rağmen hâlâ çenbe- rini gevşetmiyordu. Hergül, zaten avucu içinde, ka- lınlığı yüzünden müşkülâtla mu- hafaza ettiği başmı, hayvanın şid- detli bir silkinmesiyle bırakmak mecburiyetinde kaldı. Yılan, yu- GaRKENUA KU YAY ER YA KA EKSEEYUNUTENETEUUCEY AA LERACECANAR LA CEK KUN EREYCE DA L AA CA L KU RCEKENEER Avusturyada Nazi hareketi (Baş tarafı 1 incide) pâsaportunu haiz oldukları için mahzursuzca Avusturya hududun- dan içeri gi: Kui Eski Alman sosyal demokrat fırkası lideri Her Vels'in bütün malları Almanyada hükümet ta- Şimdi Pragda bulunan fırka reisinin ayni zamanda Alman ta- biiyetinden çıkarıldığını “Deyli Herald,, yazryor. . . & Avusturyanın istiklâlini tehli - keyo düşürecek herhangi bir va - ziyette, kendisine komşu devlet- lerin askeri yardımda bulunma- s1 için, Cenevrede bir plân hazır- Tanmaktadır. Fransa ve İtalya buna daha şimdiden taraftar görünmekte - dirler. Küçük İtilâf Devletlerinin de bu plânı muvafık bulacakları- nı İngiliz gazeteleri yazıyorlar. Plân şu yoldadır: “Avusturyanın istiklâline her hangi bir tecayüzde, Çekoslovak- ya, Yugoslavya ve İtalya bütün kuvvetleriyle yardım edecekler - dir, Vasfi Rıza Bey Sabahları çıkan bir akşam ga- zetesi şehir tiyatrosu artistlerit- den bazıları ile birlikte Vaxfi Ri- za Beyin de şehir tiyatrosundan ayrılacağını yazmıştı. Vasfi Rıza Bey bu gazeteye bir mektup gön- dermistir. Mektupta diyor ki: — Bütün önümüzdeki ayda oy- nıyacağımız ilk öperetin muzik provalariyle meşgulüm. Şehir ti- yatrosundan ayrılacağım haberi yalandır. Aklımdan bile geçirme- diğim gibi, rüyamda bile görme- dim, Bütün feyzimi şehir tiyatrosun- dan aldım. Beni ondan iki şey a« yırır: Ya onu ortadan kaldırırlar, ya beni kovarlar.. Göntül rızasiyle çekilmiyeceğim bir yer varsa o da şehir tiyatrosudur. 14 Eyllili 1934 Yazan: Rıza | Şekip vasından kurtulmuş bir zenberek gibi boşaldı ve bu boşalışla Süley- mana çarpması bir oldu. Yılanın kuyruk kısmı, Hergülü sarmakta devam ettiği halde, yarı yukarısı Süleymanla uğraşmağa karar ver- miş gibiydi. Yarım saatten aşkın bir müca- delede üçü de baygın düştüler, fa- kat yılan da ikiye bölünmüş ve ba şt ezilmiş olduğu halde yerde up- uzun yatıyordu. Hergül tamamile kendinden geçmişti. Bu müthiş ve korkunç çarpış - ma, onun kahramanlığından eser bırakmamıştı. ! Neden sonra Süleyman kendi » sine geldi. Heyecandan yüzü sap- sarı kesilen Blanşa yaklaştı ve o - nun ayağa kalkmasına yardım et- Ü. Daha sonra da yardımmı Her- güle sarfetti. Üçü de bir tek keli » me söyliyebilecek halde değiller -1 a di. Nihayet Süleyman: Va — Alfret yılan bir yerini 1ır- madı yal... — Hayır.. Senin?. — Hayır.. Hayvanr taşlamamış olsaydın başımıza bu tehlike gel- miyecekti. Söz dinlemedin.. i Hergül cevap vermiyordu. "" Balnş: Ret — Haydi Süleyman, vakit kay« betmeden yürüyelim.. Şimdi ner - deyse, güneş çekilecek.. Gece vak- ti bu ormanda yol bulmamıza im- kân yoktur. — Eyet yürüyelim! Üçü de konuşmadan yürüdü- ler. Orman gittikçe sıklaşıyor, git- tikçe yürümek imkânsızlaşryordu. Uzakta, düzlükte, üzerleri man tara benziyen şöyle bir yüz kadar kulübe görmüşlerdi. Süleyman, bu çok uzaktan gö - rünen kulübelere — yaklaşmazdan evvel, bunların hangi kabileye ait olduğunu anlamak lüzumunu duy- muştu. Etraf, sık ve yüksek ağaçlar yü- zünden birdenbire — kararmıştı. Zemini kaplıyan sık ve yolsuz çar Lılardan da kolayca yürümek ka *« bil olmuyordu. Arkadan gelen Blarışın oldukçâ yüksek sesle: — Süleyman!.. Süleyman! dediği duyuldu. Blanş yeni bir felâketle mi kar* şılaşmıştı?, Süleyman, bu sese, süratle ko$” tu.. Neredeydi?. Bütün dikkatine rağmen kims&” yi görmüyordu. Blanşın, böyle bir denbire ortadan kaybolması hayra yorulamazdı. Karanlığı del mek istiyen bir bakışla tekrar et rafı taradı. Gölgelere dikkatl? baktı. (Devamı vrr)