8 Eyilli 19384 HABER — Akşam Postasi —San sayıfadaki resme bakın! — | Sen de daha uzun seneler yaşıya- Ukranyarım Harkof Kinyazı 1- Van, tam mânasile deli addedili- | hah hah... Fakat, işte, böyle... Yördu. Daha doğrusu, bu adam, Zorbanın, alikıran, başkesenin bi- Tiydi. Herkes, ondan elâman demiş - H. Değişmesini, yerine bir başka- nn hükümeti ele almasını bek- liyorlardı. Onun murdar kanını a- için ölümü göze alacak ni- t& nice delikanlılar vardı. Lâkin, öyle müthiş bir muhafaza al- fında idi ki, bir kurşunun yahut hançerin göğsüne saplanması Mümkün görülemiyordu. Evet, İvanım yaman muhafızla- Mt vardı. Daimi surette kulakları , gözleri çepeçevre etrafta, beklerlerdi. Bunlardan başka, o - Bunla temas edenler ise, ancak ih tiyar, kendinden geçmiş, yahut wuklaşmış insanlardı. Yal- z öz menfaatlerini düşündükleri , İvanın zalimliğini görseler, anlasalar, aralarında dedikodüsu- Ru yapsalar bile, aâla el kaldıra - Mazlardı. İçlerinde en ihtiyarı, yani Kin- Yaâzın veziri mesabesinde olan An tonof ta bu işten bıkmış, usanmış- tı. Eğer Ivanın keyfi idaresi böy- le devam ederse, memleketin, ya Moskoflar, yahut ta Türkler tara- findan tamamile istilâ olunabile - teğini tahmin ediyordu. Öyle ya: İvan hükümeti ele almazdan ev- vel, hudutlar bu kadar dar, millet bu kadar sefil miydi?. Bugünkü | . tüngüsü düşüklük hep onun seyyi Atmdan doğuyordu. Nasıl yaprp ta hükümeti ondan üydı?... Ah, eğer genç olsay- dı, şu zalim herifin göğsüne — bir saplamak cesaretini ken- dinde mutlaka bulacaktı. Zira, hergün onunla yüz yüze gelebili- Yordu. Fakat, damarlarındaki kanın donması yavaşlamıştı.Nefsini göz Böre tehlikeye atmak, canavar gi- bi muhafızların yumruk, tekme, #ipçik ve kılıcları altmda mahve- dilmek işine gelmiyordu. Buna, Sesareti yoktu. Antonof, son günlerde esraren: tiz bir hayat yaşıyordu. Bazı | ya tençlerle konuşuyordu. — Bunlar, kendi adamlarıydı. Tabiatilye a - detçe, Kinyazınkilerden daha az - ."lr. Hem, sarayın harimine de Yokulamıyorlardı. Buna rağmen, onların Ukranyayı nasıl #evdiklerini biliyordu! Kendilerile uzun zaman müna- k-ılı bulunmuş, üzerlerine tel- kin icra etmişti. Fakat, artık, yaptığı işin ağır - .EİI altında ezilmiş gibi, dalgın, i görünüyordu. Hattâ, o akşam, asilzadeler iç- “—ımdı, baş nazırımın dalgınlığı Ve düşünceli hali bizzat İvanın bi- İ dikkatini celbetti: — Nen var? — Hiç, efendimiz... — Yok, yok, senin bir halin Var, E, titredi. le cevap Yerdi: Pa — Efendimiz, başımda bir ka- hissediyorum. Eğer ü- bir felâket gelirse çoluğu- Şocuğumu size emanet ediyo- Tüm... :'_:ıııu, dadlik bir kulunuz oldu- inşallah uzun sürecek olan ::hh esnasında asla unutma- T Bunasıl söz, Antonof?... Antonofun halinde bir değişik- lik olmuştu. Gözleri ışıldamıştı. Elini sakosunun içcebine attı. Ora dan bir düdük çıkardı. — İşte böyle... Zevk, safa için- de yaşıyacağım... Artık devletin işlerinden istifa ettim... Düttürü düttürü... Öttürerek yürümeğe başladı. Asker taklidi yapan — çocuklara benziyordu, Bütün muhafızlar, bü tün asilzadeler hayrette kaldılar. Zira, baş nazır, o zamana kadar, ancak ciddiyetile, ağır başlılığı ile tanmmıştı. Böyle bir harekete baş vurması için delirmiş olması icap ederdi. Mutlaka delirmişti... Zira, as- keri adımlarla yürüdü. Bahçeye çıktı. Salondaki muhafızların, asil - zadelerin hepsi peşine takıldı. O zamana kadar hürmet ettikleri baş nazırı yakalamak, bu hareket ten menetmek lâzrm gelip gelme- diğini tayin edemiyorlardı. Kinyaz bile kararını vereme - mişti. Fikir danışacak kimseyi de bulamıyordu. Zira, herkes baş na- zırın peşinde gitmişti. Muhafızları da neden onu bi - rakmışlardı? Bu ne intizamsızlık- tı, İşte böyle düşündüğü esnada, birdenbire, bir takım gençlerle sa- rıldığını gördü. Üzerine yılan misali uzanan kolların ucunda, zehirli diller gi - caksın... — Yaşıyacağım belki... Hah - Fakat, iş işten geçmişti. Bir dakika sonra, zalim — Kin- yaz, yerlerde, kan içinde yatıyor- du.... | 'eşkilâtlı bir ekalliyet, teşkilât- | sız ekseriyet üzerinde daima hâ- | l kim olurmuş. Bu, umumt — kaide- | dir. O andan itibaren, Antonofun adamları da, ölen Kinyazın zaten dağılan muhafızları üzerinde hâ- kim oldular. Hoş, bu muhafızlar da, sabık baş nazırım devlet reisi olması için parmak kaldırdılar Herkes, Antonofun hilesini an- ladı; Eğer teşebbüsünde muvaffak olmasaydı, kendinin bu esnada delirdiğini, delirmesinden istifade ederek hainlerin böyle bir suikast tertip ettiklerini sanacaklardı. İki taşla bir kuş vurmuştu: Delirmiş gibi görünerek bütün dikkati kendi üzerine toplamış, suikastçılara serbest bir saha bır- rakmıştı, Ivanm halefi Antonof oldu. Ar- tık, Kinyaz oydu. Fakat, ahali, is- mini “Düdüklü Kinyaz,, koydu. (Hatice Sürevya) HABER daimi okuyucularına VAKIT arkadaşımız bü- yük bir gezinti tertip etmiş- tir. 14 Eylül Cuma günü ya- prlacak olan bu gezintiye HABER daimi okuyucularma mahsus sarı kartı hâmil bulu- nanlar çok kolaylıkla iştirak edebileceklerdir. Bu okuyu- cularımızm bu gezintiye işti- rak edebilmeleri için VAKIT kuponlarından yalnız yedi a- dedine sahip bulunmaları kâ- fidir. K Yazması benden: Kastamonu stadı Kastamonu vilâyetinde Türk gençliği namına iftihar edilecek muazzam bir spor sahası yüksel - di. Güzel bir futbol, voleybol, ho - key sahaları, tenis kortları, ve 20 metre boyunda, 40 metre uzunlu- ğunda bir de yüzme havuzunu ih- tiva eden bu spor yeri ile Kasta - monu vilâyeti, Türkiyede ilk defa asri ve ibtiyaca kâfi bir spor ma- kalli yapabilmek muvaffakıyetini göstermiş vilâyet olmak şerefini kazanıyor. Hakikaten, Istanbul gibi, Tür- kiyede sporun müteşebbisi olmuş, bütün medeni dünyada ismi tanı- nan şehirler arasına karışmış olan bir. yerde, daha — doğ- ru dürüst bir atletizm stadı, — bir voleybol bir hokey sahası yokken, kışım maçların mü- him bir kısmı çamur deryaları i- çinde oynanmak mecburiyetinde kalırken, Kastamonunun vücuda getirdiği sahalarla ne kadar ifti- | har edilse azdır. Sahanm birkaç gün evvel yapı- lan açılma merasiminde bulun- mak üzere Kastamonuya gitmiş, ve birkaç gün evvel şehrimize dönmüş bulunan Denizli meb'usu Mazhar Müfit beyle görüştüğüm zaman, kendisi bana aynen şu sözleri söyledi, “— Kastamonudan iftihar e- derek dönüyorum. Genç vali ve bazı müteşebbislerin sayesinde yapılan Kastamonunun — büyük spor mahalli, her Türkün göğsünü kabartacak kadar güzel, ve bütün vilâyet merkezindeki kahve ve di- ğer faydasız eğlence yerlerini boş bırakacak kadar cazip ve ihti- yaca tamamen kâfidir. Kastamonu vilâyetinin insana GecüM , AAi MA e L w gee » Memleketimizde de görmek istediğimiz Atlet Semih Bey Birkaç hafta evvel lâfını etti- ğimiz Beşinci Balkan oyunları da nihayetlendi.. Başka yerlerde bir memleket işinin en başında büyük bir genç- lik hareketi sayrlan spor işleri, beş sene kadar kısa bir zaman i- çinde nasıl bugünkü hale gel- miş, olgun varlıklar içinde bu ka- dar azametli bir şekil almış da bi- zim bir şeyden haberimiz yok.. Amerikanın, İngilterenin ve nihayet isimleri sırada olan mil- letlerin haricindeki, Yugoslavları, Yunanlıları, Romenleri, Bulgarla- rı, Arnavutları nasıl oluyor da takipte ızharı aczediyoruz. Bunu hakikate inanmaz ve maalesef çok acı hakikati ortaya koyan be- ni bu işte mübalâğa etmekle it- ham eder, Ne garip ve acıklı bir. mevzu- dur ki, senelerdenberi onu pişire pişire ortaya koyar; yarayı kapı- .» a Avrupa stadlarından biri ilk hatırlattığı şey, hemen her vi- lâyetimizde ve hiç olmazsa bazı mühim vilâyetlerimizde böyle ma hallerin açılmasıdır. Bir harabede yapılan gayri sıhhi sporla, böyle asri sahalarda yapılan sporun faydaları da unu- tulmamalıdır. Biz Türklerin, Türk gençleri- nin her şeye karşı, dünyada her- kesten fazla istidadımız olduğu düşünülürse, spor işlerinde çok geri kalmamızın en mühim âmil- leri de hiç şüphe yok ki, gençlerin muntazam sporlar yap>cak saha- lar bulamamalarından ileri geli - yordu. Kastamonu sahası diğer vilâ - yetlerimize bir nümune olmalı ve e b vilâyetlerimiz ayni değilse bile, bunun küçük bir eşini yaptırmak için çalışmalıdır. Bu şekil sahalar 20, 30u buldu- ğu gün, memleketimizde spor da normal şekline girmiş ve ancak beklenen randımanını vermiş ola- caktır. Sözümü bitirmeden evvel size şunu da söylemek isterim: Kastamonu seyahatinde stadım fevkalâdeliğinden saha ne kadar göğsümü şişirdi ise, gidip gelme seyahati içinde yaptığım Türk vapurculuk şirketinin yeni aldığı Tarı vapurundaki intizam — ecne- bi vapurları ayarında ve belki on- lardan da mükemmeldir. [ yabilmek şöyle dursun o büyük derde çare bulamadan gene ken - di elimizle gömer gideriz.. Dile kolay; on dört küsur sene Türki- bir kere bilsek mutlaka insan bu ye topraklarında ve haricinde ko- şan bir adam sıfatiyle öyle acı mağlübiyetler gördüm, ki kimse- nin kılı bile oynamadı. Bu uzun seneler zarfında doğru söylendi olmadı, iğri söylendi ol- madı; neticede memleket her gün varlığından, kuvvetinden bir par- ça daha kaybetti. Maalesef aldı - ran bulunmadı.. Dört sene Ati- nada bu sene de Zagrepte yapı - lan Balkan oyunlarında Balkanlı milletlerin gençliğe, atletik spors e lara verdiği büyük ehemmiyeti o- raya giden azvallı bizlerden daha iyi görmüş, tetkik edebilmiş bir ferdi vâhit var mıdır?.. Elbette yoktur.. Buna mukabil gene bizim görüşlerimiz, temennilerimiz mak bul değildir. Doğruyu söylüyoruz, kimse inanmıyor; mağlüp oluyo- ruz memleket hazmediyor, bu işi kurtarma çarelerine kimse yanaş- mıyor, herkes sureti haktan görü- nürse bu iş nasıl kurtulacak kim- se düşünmüyor!... Bütçe yapmak, antrenör maaşı vermek, yataklı vagonla yola cıkmak, tertemiz gi- yinmek görüldü ve anlasıldı ki bi- zi terakki yoluna yaklaştırmıyor ! Atletizm tarihleri 933 ve 934 Balkan oyunlarına iştirakten iba- ret olan Arnavutlar bilmem ne kadar nüfusları ve çok şayanı hay ret mesaileriyle, bizi pek yakında geride bıraktıkları zaman korka- rım gene feryat eden bizler olmı- yalrm!... ömer Besim eee Bir vatandaş sıfatıyle, bu Türk vapurunda gördüğüm inti - | zam ve temizlikten nihayetsiz bir iftihar duyduğumu söylemek iş « terim. Mazhar Müfit beyin yukarda- ki sözleri, Kastamonu stadımın e- hemmiyeti hakkında bir fikir ver- f meğe tamamen kifayet ettiğinden yazımı fazla uyatmıyorum. Ve | başta ilk olarak bizim koskoca ve | asri geçinen İstanbulla, diğer vi- | lâyetlerimizin de birer böyle sta- | da sahip olmasını diliyor ve Kas- tamonu stadının kurulmasını ha - ; zırlıyan vilâyetin kıymetli valisi- ni ve yardımcılarımı, en * candan | kislerle tebrik ediyorum. | İzzet Muhitlin B