6 Eylül 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bi © Eyilli 1934 Düdüklü kinyaz HABER'In hikâyesi —San sayıfadaki resme bakm! — Ukranyanın Harkof Kinyazı İ- Van, tam mânasile deli addedili- Yordu. Daha doğrusu, bu adam, Zorbanın, alikıran, başkesenin bi- Tiydi, Herkes, ondan elâman demiş - ti, Değişmesini, yerine bir başka- iam hükümeti ele almasını bek- lliyorlardı. Onun murdar kanımı a- k için ölümü göze alacak ni- Ce nice delikanlılar vardı. Lâkin, İvan öyle müthiş bir muhafaza al- finda idi ki, bir kurşunun yahut İr hançerin göğsüne saplanması Mümkün görülemiyordu. Evet, İvanım yaman muhafızla- - M vardı. Daimi surette kulakları işte, gözleri çepeçevre etrafta, erlerdi. Bunlardan başka, o - hunla temas edenler ise, ancak ih tiyar, kendinden geçmiş, yahut dalkavuklaşmış insanlardı. Yal- hız öz menfaatlerini düşündükleri İçin, İvanın zalimliğini görseler, anlasalar, aralarında dedikodusu- Nu yapsalar bile, asla el kaldrra - Mazlardı İçlerinde en ihtiyarı, yani Kin- — Yazın veziri mesabesinde olan Ân ü | | tonof ta bu işten bıkmış, usanmış- tı. Eğer İvanın keyfi idaresi böy- le devam ederse, memleketin, ya Moıkoflır, yahut ta Türkler tara- an tamamile istilâ olunabile - teğini tahmin ediyordu, Öyle ya: İvan hükümeti ele almazdan ev- vel, hudutlar bu kadar dar, millet bu kadar sefil miydi?. Bugünkü | . Süngüsü düşüklük hep onun seyyi ttmdan doğuyordu. “Nasıl yaprp ta hükümeti ondan ıydı?... Âh, eğer genç olsay- dı, gu zalim herifin göğsüne bir saplamak cesaretini ken- dinde mutlaka bulacaktı. Zira, hergün onunla yüz yüze gelebili- Yordu. Fakat, damarlarındaki kanm donması yavaşlamıştı.Nefsini göz 8öre tehlikeye atmak, canavar gi- - bi muhafızların yumruk, tekme, | 'Hpçik ve kılıçları altında mahve- dilmek işine gelmiyordu. Buna, Cesareti yoktu. Antonof, son günlerde esraren:- ğiz bir hayat yaşıyordu. Bazı gençlerle konuşuyordu. — Bunlar, kendi adamlarıydı. Tabiatilye a - d*çe, Kinyazınkilerden daha az - . Hem, sarayın harimine de Sokulamıyorlardı. Buna rağmen, f onlarm Ukranyayı nasıl tevdiklerini biliyordu! Kendilerile uzun zaman müna- k*!lt!lı bulunmuş, üzerlerine tel- Kin icra etmişti. Fakat, artık, yaptığı işin ağır - L altında ezilmiş “gibi, dalıa, düşünceli görünüyordu. Hattâ, o akşam, asilzadeler iç- “"llmdı, baş nazırınm dalgınlığı Ve düşünceli hali bizzat İvanın bi- İs dikkatini celbetti: — Nen var? — Hiç, efendimiz... — Yok, yok, senin bir halin A_ntnnof, titredi. Şöyle cevap 1 — Efendimiz, başımda bir ka- anma hissediyorum. Eğer ü- e bir felâket gelirse çoluğu- size emanet ediyo- <e İr vakit, sadık bir kulunuz oldu- İnşallah uzun sürecek olan Tn esnasında asla unutma- o € Bunasıl söz, Antono_f?... İ İ Sen de daha uzun seneler yaşıya- caksım... — Yaşıyacağım belki... Hah - hah hah... Fakat, işte, böyle... Antonofun halinde bir değişik- lik olmuştu. Gözleri ışıldamıştı. Elini sakosunun içcebine attı. Ora dan bir düdük çıkardı. — İşte böyle... Zevk, safa için- de yaşıyacağım... Artık devletin işlerinden istifa ettim... Düttürü düttürü... Öttürerek yürümeğe başladı. Asker taklidi yapan — çocuklara benziyordu. Bütün muhafızlar, bü tün asilzadeler hayrette kaldılar. Zira, baş nazır, o zamana kadar, ancak ciddiyetile, ağır başlılığı ile tanmmıştı. Böyle bir harekete baş vurması için delirmiş olması icap ederdi. Mutlaka delirmişti... Zira, as- keri adımlarla yürüdü. Bahçeye çıktı. Salondaki muhafızların, asil - zadelerin hepsi peşine takıldı. O zamana kadar hürmet ettikleri baş nazırı yakalamak, bu hareket ten menetmek lâzım gelip gelme- diğini tayin edemiyorlardı. Kinyaz bile kararını vereme - mişti, Fikir danışacak kimseyi de bulamıyordu. Zira, herkes baş na- | zırın peşinde gitmişti. Muhafızlarr da neden onu bı - rakmışlardı? Bu ne intizamsızlık- tı, İşte böyle düşündüğü esnada, birdenbire, bir takım gençlerle sa- rıldığını gördü. Üzerine yılan misali uzanan kolların ucunda, zehirli diller gi - | bi, hançerler göründü. — İmdeat.., —— —— ) Fakat, iş işten geçmişti. Bir dakika sonra, zalim — Kin- yaz, yerlerde, kan içinde yatıyor- du.... . L L * & * . ' L ' Teşkilâtlı bir ekalliyet, teşkilât- sız ekseriyet üzerinde daima hâ- kim olurmuş, Bu, umumi kaide- dir. O andan itibaren, Antonofun adamları da, ölen Kinyazın zaten dağılan muhafızları üzerinde hâ- kim oldular. Hoş, bu muhafızlar da, sabık baş nazırın devlet reisi olması için parmak kaldırdılar | ynıııl Herkes, Antonofun hilesini an- ladı: Eğer teşebbüsünde muvaffak olmasaydı, kendinin bu esnada delirdiğini, delirmesinden istifade ederek hainlerin böyle bir suikast tertip ettiklerini sanacaklardı. İki taşla bir kuş vurmuştu: Delirmiş gibi görünerek bütün dikkati kendi üzerine toplamış, suikastçılara serbest bir saha bı- rakmıştı, ' İvanm halefi Antonof oldu. tık, Kinyaz oydu. Fakat, ahali, is- mini “Düdüklü Kinyaz,, koydu. (Hatice Süreyya) HABER daimi okuyucularına VAKIT arkadaşımız bü- yük bir gezinti tertip etmiş- tir. 14 Eylül Cuma günü ya- pılacak olan bu gezintiye HABER daimi okuyucularma mahsus sarı kartı hâmil bulu- nanlar çok kolaylıkla iştirak edebileceklerdir. Bu okuyu- cularrmızım bu gezintiye işti- rak edebilmeleri için VAKIT kuponlarından yalnız yedi a- dedine sahip bulunmaları kâ- Âr- | Yazması benden: Kastamonu stadı Kastamonu vilâyetinde Türk gençliği namına iftihar edilecek muazzam bir spor sahası yüksel - di. Güzel bir futbol, voleybol, ho - key sahaları, tenis kortları, ve 20 HABER — Akşam Postası metre boyunda, 40 metre uzunlu- | ğgunda bir de yüzme havuzunu ih- tiva eden bu spor yeri ile Kasta - monu vilâyeti, Türkiyede ilk defa asri ve ihtiyaca kâfi bir spor ma- | kalli yapabilmek muvaffakıyetini göstermiş vilâyet olmak şerefini kazanıyor. Hakikaten, İstanbul gibi, Tür- kiyede sporun müteşebbisi olmuş, bütün medeni dünyada ismi tanı- nan şehirler arasına karışmış olan bir — yerde, daha doğ - ru dürüst bir atletizm stadı, bir voleybol bir hokey sahası yökken, kışın maçların mü- him bir kısmı çamur deryaları i- çinde oynanmak mecburiyetinde kalırken, Kastamonunun vücuda getirdiği sahalarla ne kadar ifti- har edilse azdır. Sahanımn birkaç gün evvel yapı- lan açılma merasiminde bulun- mak üzere Kastamonuya gitmiş, ve birkaç gün evvel şehrimize dönmüş bulunan Denizli meb'usu Mazhar Müfit beyle görüştüğüm zaman, kendisi bana aynen şu sözleri söyledi. 4 “— Kastamonudan iftihar e- derek dönüyorum. Genç vali ve bazı müteşğbiıîslerîn sayesinde yapılan Kastamonunun — büyük spor mahalli, her Türkün göğsünü kabartacak kadar güzel, ve bütün vilâyet merkezindeki kahve ve di- ğer faydasız eğlence yerlerini boş bırakacak kadar cazip ve ihti- yaca tamamen kâfidir. Kastamonu vilâyetinin insana HL ae AA y mrwawıa -.< e a arağk. geçete Memleketimizde de görmek ist Hedefimiz Arnavutluğa yenilmemek olmalıdır Atlet Semih Bey Birkaç hafta evvel lâfını etti- ğgimiz Beşinci Balkan oyunları da nihayetlendi.. Başka yerlerde bir memleket işinin en başında büyük bir genç- lik hareketi sayrlan spor işleri, beş sene kadar kısa bir zaman i- çinde nasıl bugünkü hale gel- miş, olgun varlıklar içinde bu ka- dar azametli bir şekil almış da bi- zim bir şeyden haberimiz yok.. Amerikanım, İngilterenin ve nihıyet isimleri sırada olan mil- letlerin haricindeki, Yugoslavları, Yunanlıları, Romenleri, Bulgarla- rı, Arnavutları takipte ızharı aczediyoruz. Bunu hakikate inanmaz ve maalesef çok acı hakikati ortaya koyan be- ni bu işte mübalâğa etmekle it- ham eder. Ne garip ve acıklı bir mevzu- dur ki, senelerdenberi onu pişire pişire ortaya koyar; yarayı kapı- — ç AŞ a— ediğimiz * Avrupa stadlarından biri ilk hatırlattığı şey, hemen her vi- lâyetimizde ve hiç olmazsa bazı mühim vilâyetlerimizde böyle ma hallerin açılmasıdır. Bir harabede yapılan gayri sıhhi sporla, böyle asri sahalarda yapılan sporun faydaları da unu- tulmamalıdır. Biz Türklerin, Türk gençleri- nin her şeye karşı, dünyada her- | kesten fazla istidadımız olduğu düşünülürse, spor işlerinde çok geri kalmamızın en mühim âmil- leri de hiç şüphe yok ki, genclerin | muntazam sporlar yap>cak saha- lar bulamamalarından ileri geli - yordu. Kastamonu sahası diğer vilâ - yetlerimize bir nümune olmalı ve vilâyetlerimiz ayni değilse bile, bunun küçük bir eşini yaptırmak için çalışmalıdır. Bu şekil sahalar 20, 30u buldu- ğu gün, memleketimizde spor da normal şekline girmiş ve ancak beklenen randımanını vermiş ola- caktır. Sözümü bitirmeden evvel size şunu da söylemek isterim: Kastamonu seyahatinde stadın fevkalâdeliğinden saha ne kadar göğsümü şişirdi ise, gidip gelme seyahati içinde yaptığım — Türk vapurculuk şirketinin yeni aldığı Tarı vapurundaki intizam bi vapurları ayarında ve belki on- lardan da mükemmeldir. nasıl oluyor da | yabilmek şöyle dursun o büyük derde çare bulamadan gene ken - di elimizle gömer gideriz.. Dile kolay; on dört küsur sene Türki- bir kere bilsek mutlaka insan bu ye topraklarında ve haricinde ko- şan bir adam sıfatiyle öyle acı mağlübiyetler gördüm, ki kimse- nin kılr bile oynamadı. Bu uzun seneler zarfında doğru söylendi olmadı, iğri söylendi ol- madı; neticede memleket her gün varlığından, kuvvetinden bir par- ça daha kaybetti. Maalesef aldı - ran bulunmadı.. Dört sene Ati- nada bu sene de Zagrepte yapı - lan Balkan oyunlarında Balkanlı milletlerin gençliğe; atletik sport lara verdiği büyük ehemmiyeti ©- raya giden azvallı bizlerden daha iyi görmüş, tetkik edebilmiş bir ferdi vâhit var mıdır?.. Elbette yoktur.. Buna mukabil gene bizim görüşlerimiz, temennilerimiz mak bul değildir. Doğruyu söylüyoruz, kimse inanmıyor; mağlüp oluyo- ruz memleket hazmediyor, bu işi kurtarma çarelerine kimse yanaş- mıyor, herkes sureti haktan görü- nürse bu iş nasıl kurtulacak kim- se düşünmüyor!... Bütçe yapmak, — antrenör maaşı vermek, yataklı vagonla yola cıkmak, tertemiz gi- yinmek görüldü ve anlasşıldı ki bi- zi terakki yoluna yaklaştırmıyor ! - Atletizm tarihleri 933 ve 934 Balkan oyunlarına iştirakten iba- ret olan Arnayutlar bilmem ne kadar nüfusları ve çok şayanı hay ret mesaileriyle, bizi pek yakında geride bıraktıkları zaman korka- rım gene feryat eden bizler olmı- yalım !... ömer Besim ecne- | MA L Z CAGRRİ T YA Bir vatandaş sıfatıyle, bu Türk vapurunda gördüğüm inti - zam ve temizlikten nihayetsiz bir . $ GÖ t kamAi GA a ee L S . N BK e İ SF VN iftihar duyduğumu söylemek is « terim. Mazhar Müfit beyin yukarda- ki sözleri, Kastamonü stadının e- | hemmiyeti hakkında bir fikir ver- meğe tamamen kifayet ettiğinden yazımı fazla uyatmıyorum. Ve başta ilk olarak bizim koskoca ve asri geçinen İstanbulla, diğer vi- lâyetlerimizin de birer böyle sta- da sahip olmasını diliyor ve Kas- tamonu stadının kurulmasını ha - zırlryan vilâyetin kıymetli valisi- ni ve yardımcılarmı, en ” candan hislerle tebrik ediyorum. İzzet Muhitlin

Bu sayıdan diğer sayfalar: