Fakir Sevgili Gönlümün sahibisin, hergün yanımda bulun, Baş üstünde yerin var, olmasm paran, pulun! İşte benim, emrini yapacak sadık kulun Baş üstünde yerin var, olmasın paran, pulun! * Zaten gönlüm ezelden kanaate alışık, Bak, ben de senin gibi değilim pek süslü, şık, Böyle geçinip gider isterse iki âşık, Baş üstünde yerin var, olmasın paran, pulun! Ateşli Dişçide.. Küçük Nihat sevinç içinde bü- yük babasının ya - nına koştu: — Büyük ba - bal. — Bugün diş- çiye gittiğim za - man hiç ağlama - dem.. — Aferin oğ - lum!. İnsan ( böyle olmalı! Diş- çi dişine ne yap - | ı? yoktu ki bir şey | yapsın!. Kadım — “Yüz sene yaşamak için ne yapmalı?.,, kitabı nerede?. Erkek — Afhnen burada iken onu or- fada bırakacak kadar budala mrymm ?. Dalgınlık bu! Biletçi — Bu, dünkü biletl Yolcu — Olabilir. Dalgınlık bu... Muhakkak dün de size bugünkü bi - leti vermişimdir! Kuvvet ilâcı Ne kaybetmiş? Şişmanlıktan bahsediliyordu. Davet - lilerden birisi dedi kir — Bizim harim dK bemdan Eole vt Kadın — Doktor beni muayene et- | Hi, dilime baktı, sonra kuvvet — ilâcı verdi. * Erkek — Allah allah! Dilinizin kuvvote hiç te ihtiyacr yok ki!.. Mazeret Hanım — Bak kızım, bu kanape- nin Üzerinde en aşağı bir aylık toz var. Hizmetçi — Benim ne kabahatim var efendim, ben buraya geleli ancak | bir hafta oldu. | ) Yayı ne yapıyor, bilmemi, Salı günü pa- rası yoktu, dün yoktu, bu gün gene yok.. yetçi., Şimdi bir doktor buldu —da her| hafta gidip ona masaj yaptırıyor. — Bari hiç istifade etti mi?. — Doktorun sözüne bakılırsa, etmiş. — Tedavi başlayalıdanberi ne kadar kaybetti?. — Otuz beş lira ! | Zarar yok! — Beni, size paraca yardımda bu - lanmanız için Şadan Bey gönderdi. — Şadan Bey mi? Tanmmıyorum .. — Zarar yok, ben sizi tanıştırırım! Saçma | Damadı dondurmacı olan kömürcü - | mün yazdan zerrece korkusu yoktur! . Karşılıksız çek Mahkemede : — Karşılıksız çek yazdığınız için ha- oldunuz. —Peki efendim, hemen bir çekle ce- zamı ödeyeyim! | | pis ve bin lira para cezasına mıhküml | Düşünmiye lüzum yok! İki kişi arasında: — Herif hiddetle üzerime yürüdü. Dakikalarca dik dik yüzüme baktıktan Lokantaya bir kadın müşteri geldi! Küçük Hüseyin (Sırsıklam) — De - | nize en çok kin sarkacak diye oynuyor- duk. Ben kazandım! İrende Trende bilet kontrol ediyor: — Adi tren biletiyle eksprese bin- miştiniz, farkını vermeniz lâzım, Yolcu — Farkı ne kadar? . — On lira?, — Çok para! Peki, adi trenle ekspfku- | sin farkı nedir?. — Ekspres daha hızlı gider.. Yolcu — Yanımda fazla para yok, is- tersen — maklı yavaş götürsün!.. Zekilik Zeki Bey ayakkabı alıyordu: — Aman, dedi, bu çok sıkıyor, biraz daha büyüğünü verin.. — Tam ayağınıza göredir, beyelen - di, şimdi sıktığına bakmayınız, iki gün sonra ayağınrza göre gonişler.. Zengin Sevgili engin Sevgili Yüreğimde sevdanız takip ettim arkadan, Aşıkınız olmuştum siz çıkarken bankadan! Sakm muhabbetimi sanmayınız şakadan AÂşıkmız olmuştum siz çıkarken bankadan! * O zengin tuvaletle gidiyordunuz dansa, Size kavuşmak için başlamalı avansa, Bayıldım, kokladıkça sürdüğünüz esansa Âşıkınız olmuştum siz çıkarken bankadan! Ateşli Müdafaa! Meşhur - avu » kat Çaçaron B. mahkemede, hır « sızlıkla maznun bi | rini müdafaa e - | diyordu 1 | — Müekkilim, | tariki istikamet - | ten bir an bile in-| hiraf etmemiş bir namMUsu — müces « semdir!. O bir al. tın saat çalmakla nasıl itham edile « bilir?, Bu, iki kat- h bir yalandır. Zira evvelâ, bir saat — çalmamış - tır; saniyen çal - dığı saat altın de- ğildir, kaplama- dır! Evet, hattâ iki kasadar arıyorufi' gkisi, İ Tenzilât Kiracı — Bu apartıman —katıntf Şüphelı? , - YARELEA MA d e kirası kaç lira? 4 sviçrede bir. evlendiği zaman —i Gendik balkı kilisede gan, kadın evlendiği za- | var. PLARTRĞRÜRA man da küçük çan çalarlarmış Bir gün köylünün biri papaza " gidip — Feki bamonsuz sâç ural iste söyle de treni daha| evleneceğini haber vermiş. Papaz: — Peki, demiş, hangi çanı çalaca - gızt. Ş Köylü cevap vermiş: — Büyük çanı, amma bir de küçük çana dukunuyerin! . Küçük şey! — Nereye böyle yahu?, — Hastayım, doktora gidiyorum.. — Yal, Hastalığın nerede?. — Beynimde, — Ammada yaptın ha! O kadar kü- çük şey için doktora gidilir mi?. Nadir ! — Karından menun musun ? — Fevkalâde azizim!. — Bu zamanda böyle kadın az bulunur. Düşün bir ke- re, kadımcağız çamaşır yıkamakta bile bana yardım ediyor! . . Münakaşalı konferans Avrupada muvaffakıyetli bir imtihan neticesi diplomasını alarak memleketine dönen Cavide Hanım koferansımı bitir- dikten sonra: — Hanımlar, dedi, şimdi suallerinize cevap vermeğe hazırım. Bir hanım ilk suali sordu: erseniz arada Ateşli âşı7 — Sevgili, emredersen şu ateşlt içinde yanan kalbimi ayaklarının al * tına altayım! — Teşekkür ederim, ayaklarım Ü şümiyor! Çocuktur — Hanım bu sizin çocuğunuz mt — Evet... j — Beni yolda ceviz bormabrdımat' na tuttu. Erkek — Orada | dolaşan adam kim?. Kadın — Bırak Allah aşkıma! Btf”' İkinci daktilo — Senden borç mu is-| sonra “budala!,, dedi. tedi?. — Hayır! Ben ondan istiyecektim!. | düşünmüş acaba?. Hanımefendi, ben duramıyaca jrm, gidiyorum. — Peki amma, niçin bana çocukları — çok | söylemiştiniz?. l Yeni süt nine kadın (İşe — başladıktan bir aat ıen—] — Allah, allah!. Neden o kadar uzun Zeki Bey iskarpini çıkardı: — Peki öyleyse, dedi, iki gün sonra gelir alırım!.. Kaçtı Anado[âğja Dünya gözümde değil, bakmam boşa doluya, Bir kadınt sevmiştim, gitti Anadoluya! Yağmurdan kaçıyorken tutuldum ben doluya, Bir kadını sevmiştim, gitti Anadoluya! « Şu anda bilmiyorum keyifli mi, hasta mı? Benim gibi dertli mi, kederli mi yasta mı? Bilsem Ankarada mı, Vanda mı, Sıvasta mı? Bir kadını sevmiştim, gitti Anadoluya! Ateşli — Elbisenizi hangi terzide diktirdi - niz?. ten ona senin kim olduğunu nasıl  bilmiyorum.. Bir de sen — Evet hanımcığım.. Karım yarı aç, yarı — çıplak # halde.... — Budalalık!. Niçin yeni modalara uymak iıdY’(a' SS SEKRT PEBEEE SA STTERTEE # ME PP EA