n Bulgar Türkleri (Baş tarafı 1 incide) mahsulâtını ve gerek sanayi ma- mulâtını tanıtmak İçin çok yerin- | de bir teşebbüstür. Memleketin büyük bir parçası- nın her neyi zirgaat makinelerimiz- le olan münasebeti itibarile de sa- nayiimizle yakın irtibatı vardır. Görüyoruz ki bir senelik ziraat ve sanayideki çalışmamızın serilme- sini ve karşılaştırılmasını İzmirde çok iyi yapabiliriz. Beynelmilel İzmir panayırı mil- letlerin alâkasını ve teyeccühünü celbetmek için bütün şartlara ma- liktir. Ege denizindeki hususi mev- küi ve krymeti bütün Türkiyenin İzmire ve mmtakasına olan geniş bağlılığı beynelmilel panayırı fai- deli ve meraklı kılacaktır. Sanrâ kültür ve turizm noktayi nazarm- dan İzmir kendini ziyarete gelen- leri ayrıca zeyklendirip alâkalan- drrabilir. Bu panayırın müteşeb- bislerine böyle geniş bir bakımdan İşlerini tanzim etmelerini tavsiye ederim. Eylül iyi, İzmirin elyeriş- H mevsimidir. Sıcaklar geçmiş ve soğuklar başlamıştır. Zannederim ki Eylül başından itibaren iki üç haftalık müddet panayıra tahsis olunabilir. Bu müddet esnasında gelecekleri, se- yahatleri, barınmaları için hususi tedbirler almak lâzımdır. Bu yol- 'da müteşebbislerin hükümete ya- pacakları teklifleri iyi karsılryaca- Bız ve kolaylaştırmaya çalışaca- Bız. Panayıra iştirak edecekleri vaktile tertipten haberdar etmek ve alâkadarlara kâfi zaman bırak- mak daima mühim — meseledir. Bu panayıra dost milletlerden işti- rak edenlere çok müteşekkiriz.. Bir kısmmın vaktile haberdar ol- mamaktan ve vakit darlığımdan iştirak edemediklerini de biliriz. Panayırda toplanacak milletler her çeşit mahsullerimizi yakımndan yerinde görecekler ve kendi mah- sullerini bize kolaylıkla tanıtmış olacaklardır. İzmir panayırı bu suretle karşı- hıklı tanışma ve anlaşma için dost milletlere ayrıca imkân vererek hizmet etmiş olacaktır, Söz milletler münasebatma in- tikal edince size söyliyebilirim ki bizim komşularımızla münasebet- lerimiz ve beynelmilel vaziyetimiz iyi geçinme, sulh ve beraber çalış- ma arzularma müstenitti. Butop- lanmadan istifade ederek size son günlerin gazetelerde gördüğümüz günün belli başlı hâdisesi hakkm- da da malümat vermek isterim. Bu hâdise Bulgaristandaki 'Türklerin fena muamele gördüklerinden hic- rete mecbur oldukları şeklinde matbuatrmızm neşriyatıdır. Ekal- liyet meseleleri gibi milletlerin hassas oldukları millt mevzularda matbualtımızın vazife ifa etmele- rine itirazımız yoktur. Ancak ef- kârı umumiyenin bu kadar hasşa- siyetle alâkadar olduğu meseleler- de hakikati tam öğrenmeğe çalış- mak esaslı vazifedir sanırım. Bi- zim beynelmilel mutat olan usul- lerle Sofyadan edindiğimiz malü- mata göre hakikaten mevzii hâdi- 96 vardır. Fakat hikâyesi müba- Jâğaya uğramıştır. Bulgar hükü- metinin fena muamele ve hâdisele- re mabal yermemek için dostane ve kat'i temayüllerinden haberda- rız. Zannediyorum ki bütün bu tafsilât son günlerde intişar ettiği gibi arzu edilmiyen bir vaziyetin mevcmt olmadığını kabul etmiye müsaittir.,, Bundan sonra İsmta Paşa Haz- retleri umumi beyanata girerek demiştir ki: “Size sulh politikası üzerinde her memlekette gösterilen zıt iki manazrayı tekrar söylemeliyim : Herkeş sulh arzu ediyor. Ve her- kes bozulacağınden korkuyor, An- laşılryor ki samimi olarak sulhu muhafaza etmek istiyeceklerin ge- rek kendileri ve gerek başkaları için kuvvetli olmaları esaslı şart oluyor. Türkiye sulh taraftarlığı- | nı kuvvetli bir varlıkla teyit etmek | ve kıymetlendirmek - yolundadır. Miletlerin münakaşası nihayet u- mumi bir takmm anlaşmalara mün- cer olacağını ümit edelim. O vak- te kadar tedafut olan mıntakayi anlaşmaların faidesi — aşikârdır. Balkan misakı bize bu hususta iyi bir misal oldu. Hüsnü niyetle bir çok müşkilât iktiham edildi, Bal- kan devletlerini, hudut emniyetle- riarazi alıp vermek davalarına mahal verilmiyeceği beynelmilel teahhüde raptolunmuştur, Alâka- dar devletlerin uzun emeklerle vü- cuda getirdikleri bu eserin ciddi ve fiilt bir teminat kıymetini haiz olacağından tereddüde mahal yok- tur. Umuyoyruz ki Balkan millet- leri birbirini anlamak ve yakınlaş- mak için bundan sonra daha geniş ufuklara malik olacaklardır. Mil- letler tanıştıkça birbirlerine sevgi- leri artabilir, Münasebetleri bu is- tikametten takip etmeliyiz. Uma- rım ki İzmir panayırı bu noktadan da çok feyizli bir eser olsun. Bu panayır için her sene büyük faali- yet gösleren vali paşa hazretlerine kıymetli belediye reisi Dr, Behçet Salih Beye teşekkürlerimizi ifade etmek isterim, Ticaret ve sanayi odalarının milli bankalarının ge- rek sanayide ve gerek ziraatte hu- sust kurum ve müteşebbhislerin gös- terdikleri himmet takdirlere lü- yiktir.,, Paşa Hazretleri nutkuny — irat buyurduktan sonra panayır kapı- sının önüne geldi. Ve orada bağlı bulunan kurdelâyı keşmek syreti- le panayırı açmışlardır. Hariciye Vekili Texfik Rüştü ve Adliye Vekili Saraç oğlu Şükrü Beylerle ordu müfettişlerinden İz- zettin ve kolordu kumandanların- dan Mustafa Paşalarla Rus Sovyet sefir vekili M. Zalkind ve Soyyet Rusyanın Türkiye Humum ticaret mümessili M. Vorabiet ile şehri- mizdeki bilümum konsoloslar açıl- ma resminde hazır bulunmuşlar- dır. İsmet Paşa Hazretleri tarafın- dan bütün pavyonlar gezilmiştir. Her pavyon kendisine mahsus bir güzellik eseri göstermekle bera- ber İş Bankası ile Sümer Bank, Sovyet Rusya, İnhisarlar idaresi- nin pavyonu hassaten zerafet ve intizamlariyle nazarı dikkat ve dakdiri celbediyordu, Almanyada tevkifler ÇÜst tarafı 1 inci sayıfada) Son bir kaç haftadır, Alman hükümetince böyle biy tedbir alın dığı ve bunun uzun zamandır ya- pılan takiplerin bir neticesi oldu- ğu bildirilmiştir. Diğer taraftan öğrenildiğine göre, “Alman iş eephesi,, nin içti- mat sigorta kısmı şefi doktor Ludvig ve diğer iki resmi Nazi memuru işten çıkarılmışlardır. Iş Nazırı daktor Ley, bu üç ki- şinip eski ticaret birliği şeflerile bir olarak “cephe,, yi yıkmak için teşebbüslerde bulunduklarını söy lemiştir, HABER — Akşam Postası heyecanla okunacak macera, Her parçası ayrı bir kıskançlık, kuvvet, aşk ve seyahat romanı ASLANLI HÜKÜMDAR Bunlarla tam on sekiz kişiydi - ler. Köpekleriyle —saymak icap ederse— 19 oluyorlardı. Kendilerine kifayet — edecek miktarda eşya, yeyip içecek, barut ve kurşundan ibaret yükleri de şöyle bir beş on parça kadar tut- muştu.., Yavuz, çok neş'eli görünüyordu. Şimdiye kadar görmediği bir şe- kilde yapılmış olan bu kayık onun çok tuhafma gitmiş olacaktı ki, mütemadiyen onunla meşgul olu- yor ve az buçuk Türkçe konuşan Abdüssamet'e muhtelif — sualler soruyordu. yapıda idi. Sağlamdı. Kayıkçının söylediğine göre bura kayıkları- nın hemen hepsi sağlam bir yapı- da olurdu. Çünkü Hint Anberi a - dındaki ağaçtandı. Süleyman Abdüssamede, bir - denbire kafasının içinde beliren bir şüpheyi aydınlatmak için sor- du: — Kayığınızın tacir Gata jle a- lâkası var mı? Abdüssamet, by sualden hiç memnun olmadığn anlatan bir ta- GerrrrR AAT UNACACEARLARCEMERECAEAEEAĞRESCELEE Çeşmede Yunan seyyahları Çeşme, 26 (A.A.) — Dün öğ- leyin Sakız adasından Çeşmeye motörle ve toplu olarak 40 Yu- nanlı gezgin gelmiştir. İki gün kadar şehrimizde kalarak görüle- cek yerleri, ılıcaları gezecekler ve ondan sonra Sakıza dönecekler - dir, İktisat Vekâleti Ticaret İ. U, müdürlüğünden: 30 İkinci Teşrin 330 tarhli ka nun hükümlerine göre tescil edil miş olan ecnebi şirketlerinden (Kredi Fonciye D'Aljeri edö Tüin zi — Crâdit Fencier d'Algörie et de Tunisie) şirketi bu kerre müra caatla Türkiyedeyi faaliyetini tatil | ettiğini bildirmiştir. Mezkür şirket | le alâkası olanların şirkete ve ica | bında İstanbul valiliğine müracaat | ları ilân olunur. 23 Temmuz 1934 ” 'e . . öldü zanni ile (Baş tarafı 1 incide) miyerek mezarın başnda bir hort- tir, Aradan 20 gün kadar geçtik - ten sonra bir mecliste böyle vak'. alardan bahsedilirken mezarcı da başndan geçen bu hâdiseyi anlat. mış, hâdise ağızdan ağıza dolaşa- rak nihayet zabıtaya kadar ak - setmiştir, Bunun üzerine mezar Bu kayık, hakikaten tuhaf bir| SÜLEYMANIN OĞLU Tefrika No, 17 Özge ”7 sen y Yere” vırla ceyap verdi; — Hayır.. Gata'nım kayıkları, iki gün evvel hareket ettiler, mı? — Bilmem. Abdüssamet'in; “Bilmem,, de- mesi, söylemek istemediğine delâ- let edebilirdi. Süleyman ısrar — et- medi ve kayıkçınım: — Hareket edebilir miyiz? Sualine kadere boyun eğen bir vaziyette: — Evet.. Dedi. Kürekçiler, kayıklarının kayık- | lara bağlı iplerini çözdüler. Ya-| vaş yavaş sahilden ayrılmıya baş- ladılar. Şimdi, Süleyman ve arkadaşla- rı yeni bir âleme, esrar dolu bir muhitin ortalarına doğru ilk adı - mar atmış bulunuyorlardı. Süleyman, kayığa girdiği za- man, kürekçilerden birini, sinirli görmüştü, Suratından düşen bin parça olacak bir haldeydi. Merak- la, Abdüssamede, bu adamın der- dini sormuştu. Kendisini tatmin eder bir. ce- . » . Sondan ikinci! (Baş tarafı 1 incide) 10.000 M. 1 — Yunanlı Kirya- kides,2 — Yunanlı Arvanidis, 3 — Romanyalı Mânea. Yüksek atlama: 1 — Yugoslay- yalı Buratoviç, 2 — Yunanlı Man- tikas, 3 — Türk Haydar. Cirit atmat 1— Yunanlı Haci Yani, 2 — Yumanlı Papagiorgio, 3 — Yugoslav Kovaçiç, 4 — Türk Karakaş. 4 x 100 bayrak yarışı: 1 — Yugoslav, 2 — Yunan, 3— Romanya, 4 Bulgar, $ — Arnavut, 6 — Türk takımları. Müsabakaların bu ilk günü ni - hayetinde yapılan tasnifte mem » leketlerin aldıkları sayılar şöyle dir: 1 — Yunanistan 56, 2 — Yu - goslavya 45, 3 — Romanya 22 4 — Bulgaristan 12, 5 — Türkiye | 10, 6 — Arnayutluk 2 sayı. Müsabakalara eylülün birinci | gumartesi ve ikinci pazar günleri devam olunacaktır. Yugoslav takımı Leh milli takımını yendi Belgrat, 26 (A.Â.) — Bugün Belgrat stadyumunda Yugoslav milli takımiyle Lehistan milli takı: mı araşında beynelmilel bir futbol müsabakası yapılmış ve Yugoslav milli takımı bu müsabakayı 4—1 kazanmıştır. Harkof'ta berabere kaldık| SE|BiBi$ derhal açılarak biçare Seyfi Be » yin gayet feci bir şekilde tekrar öldüğü anlaşılmıştır. Raporu ve » ren belediye daktoru izinli oldu- ğundan Antalyada değildir. Tah- kikat şimdilik doktorun avdetine kadar tehir edilmiştir.,, a reneecescecELLAAmmArADE TAYYARE İ — CEMİYETİNE | YARDIM Harkov, 26 (A.A,) — Harkov | maçı bugün yapıldı. Bir bire bera, bere kaldık. Bu akşam Odesaya gidiyoruz. Ve ayın 30 unda va » purla İstanbula hareket edeceğiz. Yahudiler Holândadanda çıkarılıyor Amsterdam, 26 (A.A.) — 932 şenesinde Amsterdama gelerek o- rada kalan ecnebilerin en kışa bir müddet için Holandadan çıkması | için polisçe emir verlimiştir. Bun- | | | | | | | İ Vatan borendar! | ların ekserisi Alman Yahudisidir. 27 Açzustos 1934 — Bugün hareket edeni vay ...anaımsuresı Yazan : Rıza yekip yap alamayınca da, ; ne: “Elbette bir derdi yArdIT'n madan multtaşıl kürek çıkinfv taraftan da homurdandığı M liyordu. Süleyman, kayık | hemmiyetsiz telâkki ettiği bu " | diseden belki bir hakikat İ bilirim ümidile, kızgın adam! | mek arzusuna düşmüştü. onun, çalıştığı bir esnada, sızlığını gördüğü için bek tercih etti. Kızgn kürekçi Blanş All de gözünden kıçmımıgıı.Süll/ na Fransızca olarak: 4 — Bu adamın acaba derdi ; diye sordu. — Öğrenemedim. Ben dt raktayım. Kayıkçı ehemmiyetsiz bir ” le, dedi. Fakat kendişinden öi mek herhalde daha iyi olacalk | Blanş Allarti'nin biraz ileri de oturan Hergül: — Biz kayığa binmezden " kayıkçı ile kavga ediyorlardı I nuştuklarını anlamadım amâ; ” | halde birbirlerine ağır küfürle” || vurdular, h Süleyman: — Herifin istirahat zan bekliyorum. Soracağım.. Paşanın teminatına rağmeth Kİ kayıkçının yüzünde bir uğu Ü Juk görüyorum. Hergül: — Zannetmem, dedi, Bize ”| senin fenalığı dokunacağını " ;' netmem, yi Morise baktı ve gülerek î etti: Fi — Aramızda Moris © sonra tehlike mevcut değil Hergül, bunu ıöylıı*k_' ris'in nişandaki meharetini tetmek istiyordu. Fakat ) ribirlerine takılmaktan büyü* J zevk duyan bu iki arkadaş kuvvetin, öteki de nişancılığ" | sana daha Faydalı olduğu " sında bulunurlardı, i Moris, Hergülün, bu inc€ yına tahammül edemediği S | sini biraz yükselterek: — Gene alaya mı İ | Hergül; dedi. Süleyman; W A — Kızma Moriş, diye Ti İkinizin de san'atını iştet'? P kadar tecrübe edebileçeğimi'i yere gidiyoruz. Bu gidişle ? raya kadar bile beklemiy? kalmıyacak.. R Blanş Allarti düşünceli kilde SŞüleymana: A — Keşke, dedi, hareket / evvel, Roberin de kaçtığın? li Paşaya şöyleşeydik. Ben içimde, şimdiye tadar histf — iim bir ürkeklik duyuyorU') (Devami *