19 Ağustos 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

desa konsolosu mahkemede ağladı Rauf Hayri Beyin muhakemesi son safhada Odesa Başkonsolosu Rauf Hayri beyle kavas Tevfik ve mu- hacir Mehmet efendilerin muha- kemesine dün Sekizinci ihitsas mahkemesinde bakılmıştır. Evve- lâ gümrükten gelen kaçak eşya listesi okunmuş, müteakiben Ra- uf Hayri Beyin avukatı Sabri Bey müdafaasına başlamıştır. o Sabri Bey, gümrük idaresince yapılan tahkikatın gayritabii olduğunu ve vak'anın mürettep olduğunu ileri sürdü, Rauf Hayri Beyin havasiy- le imtizaç edemediği yerden ayrı- lrken eşyalarını ona göre hâzmr- İadığını, tahkikat evrakında men- eş la me eş eye 3 ylemis ve demiştir ki: çilim Mos kovada bul u sirsüş paltosu arasma gizlenmiş ve bu iş dost görünen bir düşman tarafından yapılmıştır. Geçen celselerde k: diliğinden mahkemeye müracar la bu iş hakkında malâmatı oldu- ğunu İleri süren Saim efendi, O- desa kançları Cemil beyin müek- kilim hakkımdaki ihtisasatını an- latmıya iyi bir vesile olmuştur. Müekkilim hakkında yapılan ih- barın da artık kimin tarafından olduğunu bilemem. Ne kadar ha - zindir ki, cidden iyi kalpli ve na- muslu bir adam olan Rauf Hayri bey de dostunu düşmanmı ayırt edememiştir.,, Bu smada Rauf Hayri bey ağ - lamıya başlamıştır. Sabri bey son olarak demiştir ki: — Râüf Hayri Beyin hareke - tinde kaçakçılık yoktur. Olsa, ol- sa böyana muhalif eşya zuhuru vardır ki bunun tetkiki de ihtisas mahkemelerinin haricindedir. Sabri Beyden sonra Rauf Hay- ri Beyin ikinci avukatı Adnan Bey müdafaasına başlamış, kon - solosa isnat olunan cürmün ken- disini tethiş ettiğini, bazı eşyanın denkler arasında unutulabileceği- ni, böyle bir hâdise karşısında kendisinin tuğyan eyliyeceğini, kaçakçılık sabit olursa müekkili- nin asılması lâzrmgeldiğini söyle- miştir, Bu sırada Rauf Hayri Bey kendisini tutamıyarak: “- Yaptımsa istenilen ceza a7- dır. Asmız,, demiştir. Maznun vekili müdafaasına he- yecanla devam etmiş, üç (buçuk kuruş için kendi şerefini, temsil ettiği memleketin şerefini payi - mal ettiği yolunda bir kanaat h”- e olduysa müsahede altına alı - nız. Tıbbı adliye gönderiniz. 27 serelik şerefini 27 liraya sattıy - sa bu adam delidir.,, demiştir. Rauf Hayri Bev,avukalvun hu sözünü. tekzip etmiş, kendisinin deli olmadığını söylemiştir. Bun- dan sonra kavasla muhacir Meh- met efendiler de müdafaalarmı yapmışlardır. Yarın öğleden son - ra karar bildirilecektir. Dükkanlar (Üst tarafı 1 inci sayıfada) Diğer zarar edenlerin en başın- da tütün ve gazete satanlardır. Sirkecide, köşe başındaki, tram- vay durak yerinin karşısındaki dükkânm sahibi: — Satışımız yarı yarıya düş- müştür. Zira, yarı gündüz, yarı gece satardık, Şimdi, dükkânımı- manyada reyiam (Arkası 6 ıncı sayıfada) taşıyan bir gemide iştirak etmiş- olacaklardır. Almanlar obükümetimizden gok kolaylık gördüklerini, kendi- lerine beş yüz kişi müşterek bir pasaport verildiğini söylemektedirler, Gelen telgraflara göre M. Hit- ler tayyareyle Hamburga gitmiş, tezahürlerle karşılanmıştır. Hitler Hamburg belediye salo- nunda bir nutuk söyliyerek kabi- nenin verdiği kararı, bu karar teş- kilâtı esasiyeye uygun (o olmakla beraber, milletin reyine arzetme- ği muvafık bulduğunu söylemiş - tir. * # Paris, 19 (A.A.) jansı tebliğ ediyor: M. Hitlerin nutku hakkında matbuatta kısaca mütalealar yürü- tülmektedir. Zira bu nutukta yeni bir şey bulunmamak” tadır. Petit Parisen gazetesi diyor ki: “Nutkun asıl mühim kısmı Al manyanın hukuk müsavatını yani silâhlanmayı istemeğe devam € - deceği hakkındaki cümleler ve di - ğer taraftan hiç bir harp sergüzeş - ti arzu etmediğini bildiren parça - lardır. M. Hitler ilk defa olarak harp meseleşi hakkında bu kadar sarih bir surette beyanatta bulun - mamıştır.,, Hamburg, 19 (A. A.) —M. Hitler, M. Göbbels dün akşam tayyare ile Hamburgu terektmiş- lerdir. Berlin, 19 (A, A.) — Milli sos- yalistlerin reyiâm (propagandası son haddini bulmuştur. Propagan- | da hem gözlere hem de kulağa hitap etmektedir. Propagandacı - ların zekâsı trenlerde istasyonlar- da bile kendisini göstermektedir. İ Tren ve istasyonlara büyük opar- lörler konulmuştur. Ve bu oparlör ler her defasında başka bir ifade ile halkı Hitlere rey vermeğe da- vet etmektedir. e Lokomotiflerin üzerine büyük beyaz harflerle Hitlere rey verilmesi için ibareler yazılmış ve vagonların camlarma da şeffaf propganda İevhaları konmuştur. * - Havas &- Kurultayın ikinci günü (Üst taralı 1 inci sayıfada) dil kurultayından beri, Türk dili tetkik cemiyetinin çalışmarını an- latan raporunu okudu. On dakika kadar dinlenildi. On dakika sonra başta Cumhur gene herkes yerlerini aldılar. Ve Çanakkale Mebusu Ahmet Cevat Bey, “Türk dilini, Hint — Avrupa dilleriyle karşılaştırma,, üzerinde- ki tezini okumağa başladı. Tez, dün bitmemiştir. baren tezine devam etmektedir. Ahmet Cevat Beyden sonra Ca- fer oğlu Ahmet Bey tezini okuya- caktır. zı ikiye bölüyoruz. Eşyayı ona gö- re tasnif ediyoruz. (Tahta perde yaptırıyoruz. Bir kısmı yedide, ö- bür kısmı dokuzda (kapanacak. Fekat bu da kâfi değildir.. Hulâsa, esnafın şikâyetlerini her gün yazacağız. Erken kapan- mak meselesi halledilmiş değildir. Reisi Gazi Hazretleri olmak üzere | Ahmet | Cevat Bey bugün saat 14 ten iti- | ASLANLI HÜKÜMDAR SÜLEYMANIN OĞLU için tek ve | — İyidir; arkadaştır.. Gelsin.. Bir çok şeyde bize faydası doku- nur, demişlerdi. Süleyman, Moliye ile tamamile anlaşmış, hattâ sigortadan alınan paradan da yol masrafı olarak mü him bir rakam ayrılmıştı, Esseyit Abdül Faki'ye haber gönderilmişti. Ondan esas malü- mat alınacak ve hemen iki üç gün içinde yola çıkılacaktı. Canbazhanede nesi var nesi İ yoksa toplıyacak, Moliye'nin ida reşi altında Marsilyaya hareket e- i decek vradan da Parise geçecek- lerdi. Esseyit Abdül Faki geldiği za- i man Süleyman, oğlu Yavuzla bera | berdi. Abdül Faki az çok türkçe konuşuyordu. Süleyman, aylar- danberi konuşmadığı lisanını bu adamla konuşurken büyük bir zevk duydu. Abdül Faki: — Afrikanın içlerine kadar s0- kulmak sizin için çok müşkül ola- caktır, Yollarda kolaylık görebil mek için hükümete müracaat ede- rek bir kâğıt almak icap eder. Se- yahatinizi ancak bu suretle nisbe- ten kolaylaştmabilirsiniz, dedi. — Kolayca verirler mi? — Umarım. Kaç kişi gidecek- siniz? — Altı,. » — Diğerleri de erkek mi? — Evet. Yalnız bir kadın var.. kilosu 30 kuruşa et Hâlk Alibeyköyünden ucuz et alıyor Belediye hududu dahilinde e- tin kilosu 45 — 55 kuruş arasın- dadır. Belediye hududu dışında i- se her nevi et 15-20 kuruş gibi bir farkla daha ucuza alınabil- mektedir. Bir buçuk sene evvel İ Şişlide Mecidiye köyü adeta mez- bahaya dönmüştü. Herkes oraya sap dükkânları Pendikte ve Bostancıda ite kasap lara gidip gelmek hayli masraflı olduğu için halk gidip ucuz et a- lamamaktadır. Bunu gözönüne alan açık göz- ler şimdi Ali Bey köyünde kasap dükkânları açarak koyun, inek, dana kesmeğe başlamışlardır. İ Her gün Ali Bey köyünde hayli koyun kesilmekte ve kilosu 30 kus ruşa satılmaktadır. Birçok kimse- ler cuma günleri yaya olarak Al: Bey köyüne giderek hem gezmek- te ve hem de ucuz et alıp İstanbu- la dönmektedirler. Yangınlar söndürüldü Kartalın Paşaköy, Kaymak çiftliği, Kurdoğmus hudutları i - cindeki ormanların büyük bir kıs- yanıyordu. Etraftan sev - kolunan jandarma ve köylülerin çalışmasiyle söndürülmüştür. eke ke e gidip okka, okka et alıyordu, Far | kat burası belediye hududu içine | alınınca Mecidiye köyündeki ka- | ortadan kalktı. | dükkânları doludur. Yalnız bura | Tefrika No. 9 — Ya.. — Bir mahzur mu görürsünüz?. — Evet.. Bu kadını almasanız çok isabet olur. — Niçin? yanmıza gerareresesarasaz İYazan : — Her şeyden evvel, kadın er- i keklerin tahammül edebileceği sr kımtıya baş eğemez.. — Yalnız bu kadarsa, kolay.. — Yalnız bu kadar değil.. Da ha akla gelmedik bir çok tehlike- lerle karşılaşabilirsiniz. Bu kadın size daima bir engel olacaktır. — Zararı yok.. Bir çok erkekle- re yardım edebilecek bir yaradı- lıştadır. Zannetmem.. — Fakat, kadındır. — Evet.. Kadındır. — Bu kâfi.. Abdül Fakinin dili altında, söy- lemek istediği halde cesaret ede- mediği şeyler olacaktı. Süleyma- nın bir çok israrı maalesef boşuna gitti. Abdül Faki; — Bence doğru olmaz, kadına yazık olur, maamafih siz bilirsi- niz; den başka bir şey öğreneme- di. Süleyman bu vaziyet karşısm - da Fazla israra da lüzum görmedi. Onu, nasihat için değil, bilgisine müracaat için çağırtmıştı. — Şimdi bize hangi yolu takip etmemizi tavsiye edersiniz? — Süveyş — Suvakin — Ber - ber — Hartum, Buradan sonra da Ankaradâ belediye inti- habı hazırlıkları Ankara, 18 (Hususi) — Bele: diye intihap hazırlıkları devam e- diyor. Bir eylülde intihap encü- meni teşekkül edecek ve defterle- rin tetkikine başlıyacaktır. Tetkik işleri teşrinievelin on birine kadar ikmal edilecek ve o gün intihap yapılacaktır. İntihap günü kanuni merasim- den başka hususi yahut fevkalâde merasim yapılmıyacaktır. Harbiye mektebinin yü- züncü yıldönümü Harbiye mektebi kumandanlı- ğından: 30 Ağustos 1934 perşembe gü- nü Harbiye mektebinin oyüzüncü yıl dönümü kutlulanacaktır. Müte- kait malâl zabitanın hepsinin ad - resleri bulunamadığından ayrı ay- rı davetname © gönderilmemiştir. Harbiye mektebi mezunu (malül ve mütekait zabitlerden olup da davetname gönderilmiyen zevatın yevmi mezkürda saat 15,30 da Harbiye mektebini teşrifleri rica olunur, Kıyafet: Büyük üniforma ya- hut koyu renkte sivil elbisedir. Dr. Hafız Cema! “ahili hastalıklar “#hassısı Cuma ve pazardan başka günlerde ğleden sonra #ast 2) dı © ya kadar İstanbulda Divanyolunda (118) nu- maral: hususi kabinesinde hastaları kabul eder. Muayenehane cev *': fonu: 2275 Yazlık ikametgâh telefonu Kandi" 38 — Beylerbeyi 48. Bahrel Elyat (Beyaz Nil) Orta Afrikaya ilerlersiniz.. — Bu şehirlerde bize, ihti mız olduğu zaman müracaat bileceğimiz kimse tanıyor nuz? — Size bir kaç isim verebi! ve tavsiyede bulunabilirim. 3 kimde şehir muhafızı Mümta$ vardır. Fakat şimdi kendisini da bulacağınızı zannetmem. ” sehrin sayfiyesi yerinde olan gi gattadır. Yolunuz zaten © Oor# geçecektir. Size büyük ya dokunur. Hükümetten de H muhafızı Yaver paşa hazreti bir kâğıt alırsanız müşkülâtm rısımdan fazlasını atlatmış o nuz. Yaver paşa hazretleri çok bir zattır. Zaten kendisi de av# raklıdır. — Bu hangi Yaver paşa? — Mehmet Ali pasa merh zamanında bir fırkateyn süv: di, Bundan evvel de Mısır âlâ £ hafızıydı. di — Hükümetten kâğıt ala i sak, ; — Ben size Rartumda ( fil* tüccarı Gataya bir kâğıt veri O zaten #rk sık fil avı için içeri re kadar gider. Sizi yanma alır” — Çok iyi.. Bu dam yalnı# dişi tüccarı mıdır? Abdül Faki: — Evet.. dedi ve bir tebesi den sonra: — Yanınzda kadn olduğuns” re esir tüccarlarından çekir Suvakinden (o beşliyi Hartuma ve Hartumdan ta iç lere kadar esir ticareti, fil dis! caretiyle boy ölçüşür.. — Yanımıza kadın almam zı bunun için mi tavsiye etmi niz? — Hem bu, hem buna vel bir çok seyler için.. İkisi bir müddet sustular.. pi Süleyman, mevzuu değişti! lüzumunu hissetti: gi — En çok ava nerelerde t& edebiliriz? — Her yerde. Bilhassa ye hududunda Kuva kariyesi” v | sonra Şilekadalarında, Burad# ta görmemiş ormanlar içinde gi diğiniz cins ve hşi hayvana tef” edebilirsiniz. Bilhassa, me maymunlar sayısız derecede © | tar. #* — Süveyş'ten her zaman V” bulmak kabil mi? yi — Hayır, Muntazım değil "4 rız Misir sahilindeki (Cirs#) kürt madenine su taşımak di kontratla bağlanmış bir Fri | kumpanyası vardır. Her e vi günde bir vapur harsket o © gir” Ancak burunla hareket edebi | siniz. Bu vapur da Ciddeye Oradan Suvakine kayıkla siniz, (Devami

Bu sayıdan diğer sayfalar: