ve rhm—ı seksenlik bir xh(ıvar Strnard babaya tevdi edil- köyden mektebe o 'a mekte- çocukları, ötedenberi Ü takılmaktadırlar. — Ber- , Yundan Felicien'e bir zarar 'm: 'i“"!ım düşünüyor ve kor- Felicien haylaz elebaşısı Robino ile, ih- | ileyhinde anlaşmıştır. llqını, mektepten çıkınca, çocuk önden yürüdü- "lo ile arkadaşları, onları, &dım arkadan takip ediyor ı“ıyır oğlana son derece î!l:" oluyordu. Dörtyol ağzı- “iği vakit, avucundaki mini aij * kurtulmağa çabaladığını ç ae n #rada, bir ses bağrıyordu: e Urtar elini... Kurlar... tien, elini birdenbire çekti. ğ'lı'ı doğru birkaç adım “*Pı ihtiyara, ne de yeni arka- 'a bakmak cesaretini gös- 'ordu. q—n“ kumanda vermekte de- Uti. kğıkıl oradan acemi çaylak... h ileri doğru koşmağa baş- K"’l—'cl baba, ne olduğunu hâ- | ımışlı. Robino ile N, , yanından geçtiler, âd' ĞOnmege başladılar. İeder, ihtiyarın bileği, daha . N_ *n, kalın bır iple ilmiklen- ar- Et- K 'Tdi bileğini tutan ele, Fe- %qm'lı geçirmişti... Ve klar, fır dönerek, onu sar- kud akları, kolları, her yeri q%" ayakta, hareketsiz, ses- Yör, sanki lâkaytmış gibi, —ı *ı d.n lkıyordu nl." gülmek tecrübesinde '“h.( akat, yaşlı adam, öy ak h krdt: oldu. Kaçıp gittiler. Da- Felicien koşuyordu, '"Ü:’ ayakları diz kapakları k bağlı olduğu için, evine &d, Ve mutattan bir saat son- N uklarım alayı, ona, İr etmemişti. LAkin, Fe V İYaneti biçareyi bitirmiş- | bu oyunu yapanların ar | aldeydi ki, bu gülüş- | &. Daha ilk defa olarak, dünyada yapayalnız olduğunu hissediyor - du. Vücudunda hâlâ ipler - sarılı o- l larak kulübeden içeri girdiği va- kit, oğlu: | —— Ay, baba... Bu bağlı halinle domuz sucuğuna benzemişsin! -di | ye onunla alay etti. Odada bir tek mum yanıyordu. Yazması benden Ağaç yaş iken eğilir Dünkü gazetelerde şöyle t | telgraf havadisi vardı. nan Cemiyetleri urum Meb'usu A runda en geri kalmış mıntakaları- hemen hemen spor ya hiç yok, ya- hut da henüz başlamış ve ancak iptidat bir inkişaf devresine gir- mektedir. Onun için spor işleri re- isimizin bu seyahati, hakikaten alâka ile takip edilmeğe değer. Aziz bey; her halde şark vilâ- yetlerinde spor işlerini teftişten ziyade, spor hareketlerine yeni bir yol vermek, ve inkişaf sahala- rı hazırlamak için bu seyahati ih- tiyar etmektedir, Türkçe gayet güzel bir darbı- mesel vardır. (Ağaç yaş iken eği- | lir) derler, İşte bizim şark vilâ - yetlerindeki spor işlerimiz — ayni vaziyettedir. Henüz başlamış ve iptidai şek- linden kurtulmamış olan spor ha- Ihtiyar, Felicien tarafına göz ucu ile baktı. O da gülüyordu. Bernard babanın — macerası, o | gece, sofranın yegâne muhavere - sini teşkil etti. Oğlu; — Sen çok bunadım, çok ıpu' laştın! -dedi. Gelini ise: — İyi kalpli olduğu için, çocuk- | lara fazla yüz veriyor, onlar da iş- te böyle yapıyor! -hükmünü ver- di, Ertesi sabah, ihtiyar, dörtyol mihte bulunmadı. Gene oğlanı | mektebe götürdü, Lâkin bu sefer elini tutmadı. Yanyana, bir şey konuşmadan, yürüdüler. Lâkin mektepte, Robino, bizim oğlanın nazarında, on misli büyü- dü, Zira, bağlamak plânı onun ak- | Ia gelmişti. Bütün kış, bundan daha mühim bir hâdise olmadı. Sade, bir iki kere ihtiyarı kar topuna tuttular. Karlara yatırıp — yuvarladılar ki, bu, hiçti. Zavallının daha fazla hırpa- |lanması da yazıktı zaten... Felici- enin hıyanetitnden sonra, kendi yüzüyordu. “Küçük yavru,, sunun düşman tarafına tamamile geçti- ğini anladıktan sonra, onu tekrar feth ve teshir etmek tecrübesinde bulunmamıştı. Felicienin dostluğu, ancak bir kaç ay sürmüştü. Hayatınm kış | mevsiminde, ona, bir yaz havası | yaşatmıştı. Oğlar ise, arkadaşlarından a - | zarak, onu, gitgide istihfaf edi- yordu. Bir sabah, pek aksi bir sesle: — Buraya bak, baba... -dedi.- Ben, mektebe yalnız gitmesini bi- lirim... Sana ihtiyacım yok... Oğlu da Bernard babayı hır- palıyordu. Meselâ, bir akşam ev- | vel, ağzı macerasma dair hiç bir tel- | içine çokilmiş, hüzün deryasında | reketlerine — bunlar hemen ekse- riyetle futbole inhisar etmekte- dir — en asri esaslara — müstenit bir inkişaf yolu hazırlamak lâ- zımdır.. Ancak bu sayede memle- ketin en gürbüz çocuklarını yetiş- tiren bu vilâyetlerimizde işe ya- rar ve memleketin iftihar edeceği sporcular yetişebilir. Yoksa bizim bütün spor işleri- mizde olduğu gibi, bu mıntaka- larda da işe çürük bir temel, da- ha doğrusu hiç temelsiz başlarsak faydadan ziyade zarar göreceği- miz için bu sevdadan vazgeçmek her halde daba hayırlı olacaktır. ... Henüz üzerinde işlenmemiş bir halde bulunan şark vilâyetle- rimizin spor işlerine yeni bir yol vermek, tefessüh etmiş, her işi karmakarışık birçok mıntakaları- mızı ıslah etmekten çok daha ko- lay olduğunu — düşünüyorum da Aziz Beyin seyahatinin, şark vi- bir inkişaf yolu açmasını, ve bu mantakaların, memlekete de, bin- lerce kıymetli genç sporcu hediye | edecek birer spor hazinesi olma- sını temenni ediyorum. izzet Muhittin H aa — Hey... Kartoloz... -demişti. izi kaybolan bir ışık yanmıştı: T —Ne?... Nasıl?. — Hiç... Fakat, Kartoloz sözü üzerine, | küçük oğlan, lınlıkıhudın kıvran- | mağa başladığı i sahnenin ma- badini görememişti. Mektebe giderlerken, | yürüyen bu çocğa yan röz'e kıyor. Ona elini uzatmak: — Sen de mi, yavrum... Sen de mi bunların hepsine uydun?... kat, niçin?... Niçin?... -diye ağla- mak istiyordu. Mütercimi: (HaticeSüreyya) Bu hikâyenin pek - acıklı olan | yanında be- | eT : e .a | nihayeti yarınki nüshamızdadır. Şüphe yok ki, memleket #po- mız, şark vilâyetleridir. Buralarda | lâyetlerinin spor işlerine hayırlı | İhtiyarım gözlerinde çoktandır | Fa- | 'Adapazarı idman yürdu İstanbulspor maçı Adapazar Idman yurdu canlı bir spor günü yaşadı. Saat (Adapazarı İdman yurdu) arasın- da yapılacak maçı görmek için sahaya akın, akın gelmeğe başla- mıştı. Halkımızın gösteri merak ve alâka çok yerinde kiplerini mühim farklarla mağlüp eden İdman Yurdunun, İstanbul- spor gibi İstanbulun çok kıymetli bir takımı karşısında alacağı neti- ce hakikaten calibi dikkatti. Bu maça diğer taraftan verilen ehem- miyet de, iki sene evvel Türkiye birincilik müsabakalarında, İd - man Yurdunun İstanbulspora 6 - 1 mağlüp olması keyfiyeti idi. Mutat merasimden ve fotoğ- raflar çekildikten sonra takımlar dizildi. İstanbulspor, Rusyaya gi- den üç oyuncusuna mukabil Ve- falı Sami ile takviye edilmiş İdman Yurdu da Ankaradan ta- kımlarına iltihak eden Cavide yer vermişti. Oyun, Niyazi beyin hakemliği | ile başladı. İstanbulspor — avutla | neticelenen bir hücum yaptı, bu- nu bir ikincisi takip etti. İdmar Yurtlularda heyecan çok — bariz.. Bundan dolayı sinirli, sinirli hare- ketleri, topun daima hasımlarının | ayaklarma geçmesine yardım edi- yor. İstanbulsporlular — hâkim.. Sol açıkları Fahri ile mütemadi - yen Yurt kalesine iniyorlar.. kat Nahit, Yurt kalesinin bekçisi.. | | Üst üste yapılan bu hücumları tek | başına durdurarak çok - alkışlanı- yor. Bununla beraber İstanbulspor gene hücumda, 27 nci dakikada sol açık Fahri, ortadan aldığı bir pasla kaleye kadar indi ve plâse bir vuruşla takımının yegâne sa - yısını kaydetti. Halk bu golü da - | | kikalarca alkışladı. | Bu gölden sonra Yurtlular taz- | yikten kurtulmağa ve kaleleri et- | rafında kapanan çemberi açm>” başladı!ar. Şimdi akınlar karşıl h oluyor, her iki kale tehlike | ne tehlike geçiriyor. 32 nci daki- kada Yurdun Zekiden inkişaf e - den bir akmı İstanbulspor kalesi- ne dayandı ve Necdet, kendisine geçen topu bekletmeden İstanbr' spor ağlarına taktı. Bu gol, yurt- ha'arı daha frzla harekete getir İ di. Gene soldan Zekinin gayreti- 2den itibaren halk (İstanbulspor) | la) Adapazarı grupu şampiyonu * çünkü bu sene lig maçlarında ra- | ve İstanbulspor takımları oyundan evvol bir arada Adapazarı, 14 (Hususi) — Ge- | çen cuma Adapazarı çok heye- | le yapılan hücumlar.. Bu oyuncu- bun tutulmaz bir şütünün direğe | çarpması bir golü heba ediyor ve devre bu netice ile kapanıyor. İkinci devre başladığı zaman Ldman yurdu daha büyük bir a « | zimle oyuna başladı. Buna muka- bil İstanbulsporlular da mahsus | bir durgunluk ve yorgunluk göze Yurtlular bu sefer | Aliyi sağ açığa almışlar ve hü- İ cumlarını bu taraftan yapmıya başlamışlardı. Ali çok enerjik.. Topu kaptığı gibi kaleye iniyor ve | tehlike yaratıyor.. 30 uncu daki - | kada Necdet topu kaptı, önündeki | müdafii atlattı, karşıya.. Bütün gözler topun kale- | ye giri; seyre hazırlanırken a - vuta gittiğini görüyor. Bir dakika sonra ÂAli ayni müsait vaziyette bulunan topu gene avuta gönde - | riyor. 35 nci dakika: Top Aliden Ibrahime, ondan Necdete geçti; | Necdet — ki takımın en fırsatçı ev | bilgili oyuncusu — iki müdafi ara sından sıyrılınca topu İstanbul - spor ağlarına ikinci defa taktı. O- | yunun bitmesine on dakika vardı. | Fakat İdman yurdu bu kısa zama- » sıkı bir müdafaa ile geçirdi, ls- tanbulsporun birkaç tehlikeli a - & n bu sıkı müdafaa karşısında |* ir semere vermiyerek — oyun İd « man yurdunun 2 — | galibiyeti i- le nihayetlendi. Muvaffak olan o- yuncular: İstanbulspordan Halit, Sami, Fahri, Sabih, İdman yurdun | dan başta Nahit, Necdet, Zeki ve Ali beylerdir. İdman yurtluları bu kıymetli galibiyetlerinden dolayı tebrik e - | deriz. | çarpıyordu. kaleci ile karşı Doğan Zağrep oyunlarına gidiliyor Yugoslavya federasyonile yapı- lan uzun muhaberattan sonra mil- Ki atletizm takımımızın Zağrepte | yapılacak beşinci Balkan oyunla- rına iştiraki bir mecburiyet halini almıştır. 22 Ağustosta konvansiyonel ile Zağrebe hareket edecek takımı Mehmet Ali, Raif, Ömer Besim, Veysi, Irfan, Sedat, Polyos, Kara- | kaş, Mufahham, Teoharidis, Fet- hi, Semih, Selim, Ziya, Hakkı, | Haydardan mürekkeptir. Takıma İiki atlet daha ilâve edilecektir..