Y lan şerbetinden değil, alelü- Bit #erbetten bahsedeceğim. _/'h":l! #İZ sever misiniz? Ben ba| & | B süyk. serbetir bir dikişte| ühi:,;' lerı dura, kokusunu :enî ı Bteçire geçire “nuşeder,;,.| 'ardakta lkakal üc vakfe yap-! idır.., ,gd:'"”?! Hngım. Garplıların pa-| Hrel:kde:lıklı-ı—i garip sözlerden| ip, |©P yazılar yazardı. Ali Na N $e I.n İkdam gazetesine yazdığı #it mansurelerinden birinde n ni Ş K Sceta iki vatan timsalin- MA Piri olarak canlandırmıştı... "_Eİ son devirlerde bir çokla| un""'“’i bozulmakla beraber, hittaş din gene de en nefis yemiş- d , 'Sistiren Türkiyeyi, biraz Meyve usaresi temsil eder den-, diş e$ yabana atılacak söz değil-| Tit & d.:ıhll'-l'u. Türkiyedeki serbet,! *&nm hiç bir yerinde yapıla- :'"üknd"_,_ Alafranga Timona- n berbatlığını — “damağmızır '“Hna getiriniz,, diyerek dur- ,.""“u yerde zevkinizi bozma- n Tn— gözünüzün önüne geti- » Keyifle içilmesi şöyle dur- Te Azaptır, cezadır... Suyu, şeke- F "'htırıu insanın önüne “kendin ı..ı:," diye getirirler... Yahut ya-| Ğ Oissa bile ö' ağıza alınır nesne dildir, . Halbuki, evlerimizde olsun, so- L:I]lnmııdı olsun, ne güzel şer- hç ©* yapılır... Allah rahmet ey- lisin: annem, koruklusunu, nane-| k Ni elceğiziyle bir hazırlardı ki,| 'e de yanında yat... Şehrimi- 4 Muhtelif yerlerinde tomizliği n '* nefisliğiyle meşhur ustalar| e r. Pisboğazlar arasında tas - k'dilmemcme rağmen, önlerin-' —hattâ itiraf edeyim civar '*ddırmdın— ne zaman — geç- tq' Uğrar, ve ağzınıza lâyrk, buz-| Uzlu sineye çekerim... "*dilhrhııd" şerbet yapmak, zan- i'i'ı gibi basit olmasa ge- Bunun görenekleri, usulleri, babadan evlâda geçen — sır- bağ ar ki, Yenipostahare soka- bij tki İzmirli şüphesiz “lâsını| AYor... | h“; he a .R"ll. bir çok ecnebiler, şerbet- .bı:"iiî methetmiştir. Düşünüyo- %—kiı müteşebbis'er, büyük Av- A _!ehîrler'ınrle pek &lâ bu işi ya & 'l_"'ler... Cazip bir tabelâ ve | _h.. Türk köylüsü kılığında ça-| gç" adamlarla açılmış bir — dük-| R!rl" *peyce kâr bırakır... Pariste,| y inde, her milletin kendi husu- ulâtına dair müesseseler Bizim zenaatkârlar t i, mahallebisini, süt- " *Avuk göğsü ve keşkülünü ta- (,':':îlk teşebbüsünü henüz gös- mişlerdir. *Çi, sön — zamanlarda, her T; leke“,_ ecnebilerin para ka-| W?:.llnı tahdit eden kanunlar &L tır, Fakat, dört tarafımız-| laş y *Omşulara bakın: Yunanlı- !.|.' ulgarlar, Kafkasyalılar, İran A Araplar.... (Rusları bi qş.:ı'"üyorum.v. Onlar, ecnebi İ: le para kazanmak husu- M * harika denecek bir kabi Merdi.) Bilöâistisna bütün| &d, 'llırımızın yüz binlerce — ef-| n “Nebi memleketlere kendi 'iyi'ı' Mamulâtmı satmak üzere M :n'_“" İçlerinde servet kade- Sah, "“'h ©n yükseğine erişmiş o-| Varİn... Heyeti umuuıi»'_-—: HABER — Akşam Postasi Şark Demiryolları ün cemiyeti fevkalâde köngresini yaptı ölen yedi âzanın ailelerine 1844 lira verilmiş, hastalanan âzalara da 1148 lira dağıtılmıştır. $Şark demiryolları müstahde - [ min taavün cemiyeti dün Yediku- | ledeki merkezinde (evkalâde bi kongre aktetmiştir. Bir ay toplanan senelik körgrede seciler ! idare heyeti murahhaslarından bcl | evve | zıları istifa ettiğinden fevkalâde koöngrenin toplanmasına ve yen' bir idare heyeti intihabına lüzum görülmüştü. Fevkalâde kun;r(yrl 489 kişi iştirak etmiştir. Dünkü koöngrede altı aylık fe aliyet hakkında heyeti umumiye ye arzedilen bilânçoda — cemiyel varidatının 6353 lira olduğu ve bı ; Ecnebi profesör- lere vâsi salâhiyet Üniversitede yeni sene tedrisa- tı etrafında rektör Cemil bey tet- kikat yapmaktadır. Bu - tetkikler neticelendikten sonra maarif ve- kili ile görüşülecek ve mühim ka rarlar verilecektir. Haber aldığımıza göre bu sene| üniversitede ecnebi profesörlerine tedrisat sahasında vâsi salâhiyet verilecektir. Bunlar tedrisatı ken - di tasniflerine göre yapacaklar ve imtihan şekli de — profesörlerin tensibine bırakılacaktır. Doçentlerin maaşları meselele- ri bu ders senesi bidayetinde hal- ledilecektir. Hukuk - fakültesine yeni profesörler getirilecektir. Üniversite kadrosunda tebed - düller yapılacağı hakkında çıkan şayialar da doğru değildir. ha ea aa. Ilk mekteplerdeki çocuklarır dişleri Geçen sene ilkmekteplere de - vam eden Çocukların — dişlerinin| muı.yeneı'ı yapılmış, 29 bin çocu- ğun dişlerinin bozuk olduğu ve te- daviye muhtaç olduğu anlaşılmış- tı. Çocukların dişleri bu sene- de ayni suretle muayene edilecektir. Fakir çocukların dişleri tedavi et-| tirilecek, diğer çocuk babalarına da tedavi ettirmeleri tebliğ edile- cektir. —orğeca Ealih Rıfkı Bey Moskovada toplanacak Sovyet muharrirleri kongresine iştirak e- decek olan Bolu meb'usu Falih Rıfkı bey Odesaya ıi_mıiştir. Pa- riste bulunan Mardin meb'usu Ya- kup Kadri Bey de oradan Mosko- vaya geçecektir. el Bir Ingiliz yatı geldi İngiliz yat klübüne mensup Ferledi isimli bir yat dün limanı- mıza gelmiş, Dolmabahçe önün de demirlemiştir. Yatta dört kişi- | lik bir aile vardır. Limanımızde birkaç gün kalacaktır. | —— lerind. n «ma vatanlarına olak -- luk paralar akar.. | Şerbet işi, Türklerin her yerde yapabilecekleri şerbet gibi bir iş-| tir sanırım ! (VAa-nü) | bu sualin s paranın nerelere sarfedildiği gös-| terilmiştir. Altı ay zarfında cemi-| yelte mensup yedi aza vefat etmi ve bunlardan bikeş kalan dördü- nün ailesine 461 liradan 1844 li -; ra verilmiştir. Hastalanan âzaya yapılan yar dım ise 1148 Tirayı bulmuştur | Dünkü köngrede evvelâ muvak kat bir kongre heyeti seçilmesi vr derhal yeni idare heyetinin inti babına geçilmek istenmiştir. Fa -| kat Edirne murahhası Hakkı e - fendi kongreye arzedilecek birçol mesa2il bulunduğunu — söyliyerek evvelâ —kongrenin âdi mi, yoksa fevkalâde mi olduğunun tesbit e | dilmesini istemiştir. Bunun üzeri ne murahhaslardan Murat bey n zamhamenin sarahati karşısında orulmasına lüzum ol : madığını, kongrenin fevkalâde ol | duğunu ve ruznamede mevcut o- lan idare heyeti intihabmdan baş- ka bir şey müzakere edilemiye- i söylemiş, fakat bu esnada sağdan soldan sesler yükselerek gürültü yapılmak istenmiştir. Ni- hayet müzakere kâfi görülmüş ve intihabata geçilmiştir. İntihaptan tekrar söz alan Murat bey | geçen seferki idare heyetinin sa-| mimiyeti baltaladığını ve bu sefer| iş başına getirilecek arkadaşların hassasiyetle seçilmesini tavsiye et- | evvel Kolundan yaralandı Fatih Kıztaşında oturan Faik Efendi dün gece evinin penceresi-| ni açmak istemiş, cam kırılınca kolundan ağır surette — yaralan- mış, Cerrahpaşa hastanesine kal - dırılmıştır. Direğe çarptı Karagümrükte oturan Zihni e- Fendi dün Fatihten tramvaya bin-| mek istemiş ve atlıyacağı sırade kafasını elektrik direğine çarpa-| rak ağırca yaralanmış, hastaneye kaldırılmıştır. Bir hamal boğuldu Unkapanı köprüsü altında ar- | kadaşları Hüseyin Ali ve Bayram- la yıkanmak üzere denize girer hamal Salih yüzmek bilmediğin - den denizde boğulmuştur, Zabıta ca tahkikat yapılmaktadır. Yangın Galata caddesinde Yorgi efen dinin kundura mağazasında yan gın çıkmasa da itfaiye tarafınd> söndürülmüştür. Elinden yaralandı Galatada Vekilharç sokağınd: | oturan Mithat Efendi, dün Top-| hanede Arap Cemal tarafından e- | linden yaralanmış, Cemal yaka- lanmıştır. Bir boğulmâa daha Beyazıtta Çatal handa oturan | Nimet hanım dün Florya plâjı ha | ricinde yanında bir kadınla deni: ze girmiş ve biraz açıldıktan son ra bir daha dönmemiştir. Cesedi her ne kadar aranmışsa da bulu namamıştır. —— şebekesi yakalandıî | kek zan altına alınmıştır. Bunla - | maktadır. Hatta | duğu esnada şirket satın alımma - | da, miştir, Eski idare heyetinden Yu- suf Bey asabiyetle ayağa kalka- rak, Murat beyin “baltalamak, | kelimesini geri almasını istemiş ve gürültü tekrar başlamıştır. Nihayet münakaşanın uzayıp gitmesine müsaade edilmemiş ve intihaba başlanmıştır. Yapılan tasniflerde yeni heyetlere şu ze - vat seçilmiştir: Reis Sabri, ikinci murahhas Rifat, azalar vet, Abdürrahman, Necmi, Murat Mustafa Sıtkı, Asım, İsmail, Şa - kir beylerdir. Bir reis eroin Emniyet kaçakçılık bürosu bir eroin kaçakçılık şebekesini takibe başlamıştır. Şebekenin — merkezi | Büyükdere civarındadır. İlk tah kikatta bu işle alâkadar olmakle diğeri Türk olmak üzere iki kadınla dört er - | maznunen biri rum, rın evlerinde yapılan aramade bir miktar ercin bulunmuştur. Za | bıtaca tahkikat yapılmaktadı. Rıhtım şirketinin satın alınması İstanbul limanının muntazam | bir şekle konması rıhtım şirketinin de hükümetçe sa- tınalınarak liman idaresine veril- mesi ve bu suretle İstanbul lima- nınmn bütün işlerinin bir el ile ida-| düşünülürken resi kararlaştırılmıştır. Öğrendiğimize göre Nafıa Ve- kâleti, şirket müdirleriyle bu hu- susta cereyan eden müzakerattan sonra bazı hazırlıklarla uğraş-| maktadır. Rıhtım şirketinin satı - nalınması yakınlaşmıştır. İstanbu' Rıhtim şirketi hakkında öteden: beri birçok şikâyetler yapılmış ve| şirketin fuzuli olarak birçok para- | lar aldığı nazarı dikkati celbet - | iştir. Bu şikâyetlerin başında şirketin el'an almakta devam etti- ği rıhtımsız yerlerden rıhtım üc - reti almak meselesi vardır. Şirket, Halicin dibinden Ka- vaklara, Sirkeciden — Yedikuleye | ve bütün Anadolu sahiline çıkarı- lan eşyadan gümrük — muameles' yapılır yapılmaz, rıhtım parası al vapurdar vapura deniz üzerinden nakledil- | se bile rahtem Üzretli 2" İeta dır. € miye eşya yapılma müdiri son defa Ankara de bütün bunlara “lâ -| iden bazı müsaar'e'crin dığı tak velen y verilmesi hususunda müracaatta bu'unmuş'ur. | —O Altınhi!âl - Akmspoar Bir spor mecmuasının — gayri- müttefikler arasında yaptığı tur - nuvada finale kalan — Altmhilâl - Akınspor takımları dün carpış- mışlar ve neticede 2 — 4 Altımhi-| lâl maçı kazanmıştır. )| fında cihan iktısa; Iktisadi bir mesih bekleniyor ! Eski dinlerde bir Mesih beklen- | mektedir. Yani, öyle bir adam gele - cek ki, dağılan, parçalanan bütün din- leri, akideleri birleştirecek... Böyle bir Mesihe, iktısat sahasın- ne kadar Harpten sonra, inkılâplar yaparak ve zarar ve- ren kuvvetleri ezerek, bazı milletlerin başlarına nasıl reisler geçtiyse, ayni halin de, bütün dünyada, iktısat saha- sında meydana gelmesine ihtiyaç his sediliyor. Tasanların istihsal etme kuvvet ve vasıtaları var. İstihlâk etmek arzula- rı da mevcut... Buna rağmen, boş du- olup saşini arzeden insanları hem işsiz, hem de elbisesiz bırakıyor. Diğer taraftan iptidai maddeler anbarlarda çürüyor. Köylüler de, fabrika sahipleri de müş- terisizlikten kıvranıyor. İflâs ediyor- lar, ihtiyaç var. ran fabrikalar, kumaşa ihtiymcı Hükümetler, teker tekar — tedbir almak suretiyle, katiyen bu manasiz- hlığın önüne geçemiyorlar. Alınan ted- birler şu kabildir: Kapalı gümrük po- Ktikasının neticesi olarak, Rus top - raklarında sirke gibi portakallar yetiş- tirmek, milyonlarca halka hamiyet propagandasiyle fakat cebren bunları yedirmek — ve Tarabulusun —© canım portakallarını müşterisizlikten çürüt- mek... Buna mukabil, Filistinde emsali memleketlerde hudutları kzpa- ve tarak, en incelmiş garp sanayiinin ma- mulâtını kaba saba taklit edip acemi- likler yüzünden ateş pabasına çıkan maliyet Fiatini kı ka sekiz, on misli Fatle gene hami propagandasiyle r — sa satmak.. Da- ha doğrusu, bu kötü iktırat şeraitiyle kimsede iştira kabiliyeti — kalmadığı i- çin satamamak ... taracağım diye hal- İşte dünya iktısadiyatının son va- ziyeti... İşte bir kelime ile buhran... Mustafa Kemal nasıl Türk mill tine rehber, diğer bir çok *zulümdide » halklara örnek oldu da, müşküllerle çarpışa, çarpışa, hepsini yene yene bi- zi siyasi ve içtimai hayat noktasından selâmet sahiline ulaştırdı ise, bütün dünyayı da, âyni beceriklikk ile, bu iktısadi badireden kurtaracak biri lâ- zımdır. Yoksa, bugünün ge'ip geçici tedbir- leriyle, filanca milletin milli parasını müstakir seviyede tutmasi! döviz kaçakçılığının — önüne geçmesi, yahut yüzde kırk nisbetinde inflation yapmasiyle, Amerikan banka müdürünün Alranyaya kredi verme- vi yahut krediyi kesmesiyle bu keş- mekeşin önüne geçilmiyecektir. Yeni dinler nasıl cıktıysa, bu iktı- sadi Mes<ih te öyle büyük bir mistik kudreti, battâ üstelik maddi kuvveti haiz balunarak tecelli etmelidir. Rü- tün mil'otler arısında, bütün devlet- ler üstüzde, bütüa silöh fabrikaları - babık avlıyan si- lânca nn ve butryok sudli yasi fırkaların ve hizli hızırdan mam- lerin arzu ve gayreti hilâ- tinın başına ge- çecek. ona bambaşka bir mecra vere- bilecok küdret kim olabilir? On do - kazuncu asırda, sosyalizm, beşeriyete bir çok şeyler vadettikten sonra, bun- ları yarine getiremedi. Sosyalizmin bazı kalları fakrüddeme uğrayıp sön- dü. Bazı kolları ise, kapalı hudutlar içinde, ilk gayesine hıç te benzemiyen fa'cal bir ha'ket devletin faaliyetini an- dıran işlerle uğraşmağa santı. Bugün- kü dünyada, iktisadi mesih vazifesini görecek hiç bir ceveyan yoktur. Ce « karikatü « nun züm miyeti Akvam, olca olsa, vistlere mevzudur... Milletler, iklimler, mala susayan müsşteriler ve müşteriye susayan fab- rika'ar arasındaki zaruri ve munta - zam rabıtayı temin edecek bir demir vetistirmeğe, -bugünkü müktedir. ol « iradeli evlât başeriyet, umalım ki, sun... Aksi takdirde: Tarihte, bence me- deniyetler, ku ş korulmuş yıkıl- maştır; ekserisi arkasında, nişane bile berakmamıstır; — Avrupa dediğimiz bu muaşeret — taraztmızda, belki bunlardan biri alacaktır. Hüseyin Faruk medeniyeti