Yerli mallar sergisi büyük bir rağbet görüyor Yakında tramvay- lara büfeler yapılacakmış! Adamcağız, sanki kış başlan- gıcında ahmak ıslatan yağmuruna tutulmuş gibi ceketinin arkasına kadar terden sırsıklam tramvaya atladı. İçeride bir kişilik oturacak yer kalmıştı. O da sola yani akşam güneşinin kaynadığı tarafa rasge- liyordu. Sıcaktan, terden kıpkırmızı kesilmiş gözlerini — kırpıştırarak tek kanapeye çöktü. Sağ kolun - daki paketleri — kanepenin altına yerleştirirken sağ eliyle de tram- vayın perdesini aşağı çekti. Çek- tiama, kaç para eder? Halkasını bırakır bırakmaz perde — ok gibi! gene geldiği yere fırladı. Adamcağız tekrar asıldı, fakat bırrakır birakmaz — gene yukarıya fırladı. Bu sefer biletçiye seslendi: — Evlât, şu perdeyi... Şey e-| diversene! — Ne edeyim? — Tuttur! — Neyle tutturayım? yok, tutkal yok! Sağdaki gölgeli tarafta oturan bir sakallı: — Durunca oradaki te nekeciyi çağır da lehimlesin! Başka biri: — Hanımlardan bir çengelli iğne istiyelim! Çengelli iğne bulundu, lâkin oda olmadı, perde bir türlü kapa- hl dı Lâleli ıpımınlın ile  ny ve fııhııplı Çapa ara- sınd akşam güneşinin tramvayları nasıl hamam halvetine döndürdü- ğünü bilirsiniz. Adamcağız bu hale ancak iki dakika kadar dayanabildi, sonra kalktı, kallâvi göbeğini — sıkan pantalonunun en üst — düğmesini gçözerek: — İçime fenalık geliyor yahu! Ayakta ter dökenlerden biri: — Biletçi limon yok mu? Biletçi: — Burasr manav dük -| kânı mı, limonu nereden bulayım? — Zili çek te inelim bari! — Nereye ineceksin yahu? Dı- şarısı daha berbat! Baksana, nere- de ise kaldırım taşları bile terliye- cek! — Güneş tarafındaki bir kadın: — (Biletçiye) oğlum, bu havalarda olsun tramvaylarda bir fıçı su bu- lundursanız da sevabına müşteri- lere zebil etseniz! Biletçi: — Aman hanımnineci- ğim, kandil değil, bayram değil, ne zebili bu? — Canım zebil olmasın da pa- rasiyle olsun! Biletçi: — Merak etme hanım teyzeci yakında vapurlarda olduğu gibi tramvaylarda da bi- rer büfe açılacak, iştihanı o zama- İçine fenalık gelen adam: — na sakla! Biz büfeden vazgeçtik, şu perdele- ri bir tamir ettirseniz de yaz gün- leri bu cehennem azabından kur- tulsak! | Seyyar haberci Zamk Göz Hekimi Dr. Süleyman Şükrü Babitli, Ankın caddesi No, 60 “Baba... Baba... Bu tütsüden bir çok adamlar ölüyor... dur, yakma... Fakat, biz, neden sağ kalıyoruz?,, Yazısı bu nüshamızdaki (Haberin Hikâyesi) dir. Resimli hikâyele -| rimiz birer günlüktür, yani mabaatsızdır. Gazetemizde her gün böy-| Devletlerm zehırlı gaz muharebeleri için yaptıkları hazırlıklar Devletler bir taraftan gaz mu- harebelerini olsun ortadan kaldır- mak için müzakereler | diğer taraftan gaz silâhimnım hazır- lıklarına büyük bir faaliyetle de- vam etmektedirler. Bu maksatla muhtelif kalibrelerde gaz bomba- ları imal edilmektedir. Gaz bombalarının tesirleri kalip- relerinin büyümesiyle mütenasip olmıyacak bir surette birdenbire artmaktadır. 8 santimlik bir bom- ba 500 — 600 gram harp madde sile doldurulduğu halde, bu miktar 10 santimlik bombada 1200—1500 grama ve 15 santimlik bir bomba-| Iskoçyadakı canavar bulundu! yaparken | le bir hikâye vardır, da derhal 5 — 6 kiloya çıkmakta- dır,. En muvafık ve müsait bom- balar için kullanılan — doldurma maddelerinin azami surette mües- sir olmasına dikkat edilmektedir. Çünkü top ateşi nazarı dikkate a- Imarak az bomba alınabileceği dü- şünülüyor. Gaz muharebeleri için konulan usullerin hepsi hava şartlarına ta- bi olmak dolayısile müşterek bir mahzura maliktir, Ahvali havaiye yalnız gazın tesirini hedefinde a- zaltmak veya menetmekle kal- mıyacak, ayni zamanda rüzgârın aksi istikamette esmesinden dalyı ——— —— — KUPON 203 23-7-1934 ı kendi kıtalarının tehlikeye maruz kalmasına sebebiyet verebilecek- tir. Gaz bombalarından veyahut gaz mermilerinden topla — atmak suretile istifade edildiği takdirde, aradaki mesafenin uzaklığından dolayı bu tehlike bir dereceye ka- dar azalmaktadır. Bununla bera- ber gazlı mermilerin topla endaht edilmesi atılan hedefin şekil ve ma hiyetine bağlıdır. Müsait hedefler işgal altında bulunan — mevkiler, siperler, ihtiyat kuvvetlerinin top- lanma noktaları, — zeminliklerdir, yani gayri müteharrik hodefler- dir. | olunuyor. Fakat bu hakiki | canavar değildir İskoçyada görünen — canavar bahsini artık enikonu biliyorsu - nuzdur. Her — fırsatta muühtelif şeylere benzetilen, insan sesli,, at kafalı, boyu birkaç metre olduğu söylenen bu canavarın — resimde mücessem bir şekli görülüyor. Bu canavar şekli, İngilterede ve canavarı gördüğünü iddia e - denlerden birinin tarifine göre yapılmıştır. Ankarada geçim Bekâr bir adam Ankaraya geld zaman eğer kendine iyi bir rehber bu- labilirse az zamanda hayatınızı tan * zim etmeğe ve bir çok cihetlerden ih- tiyaçlarını ucuza tedarik etmeğe mu * vaffak olur. Evvelâ mukaddem bir mek” tubumda yazdığım veçhile konfor a * ranmak şartiyle otel aylıkları ucuz * dur. Yirmi beş nihayet otuz — liraya 0f dukça havadar bir oda tedarik etmesi mümkündür. Bu ucuz odaların — bu * Tundukları otellerde banyo yoktur. Mâ* amafih su zahmeti çekilmez. Hizmet şöyle böyle görülüyor. Gece uykusu * nun büyük düşmanı olan haşarat ev * lere nisbetle otellerde daha azdır. Be* lediyenin mütemadi mürakabesi bu İ" hetleri temin ediyor. Yemek meselesi de kolaylıkla ha “zevk,, gibi birlokantada güf de iki defa üçer kap yemek için ayda yirmi bir lira vermek kâfidir. Bu miktar şehri - Ankarada otuz İ" rayı buluyor. Yemekler oldukça meb- zuldür. Her halde temizliğe diyecek yok” tur. Burada belediye daimi bir faaliyet gösteriyor. Su meselesi biraz daha düşündüre” cek mahiyettedir. Şişe ile muhtelif | markalarda sular satılıyor. Bunlardan en ucu: Çan ve Ayvalık sularıdır. i bardaklık şişeleri yüz pa” raya alınıyor. Şişeşi beş kuruşa satılaft 'Taşdelen suyu bunlara pek te tefev * vuk etmiyor. En iyisi Afyonkarahisa * rmmın şişesi yirmi kuruşa olan madent suyudur. Bunların Yemek ve yatmak temin olununcg insanın bahusus medeni muhitte ya * şıyan bir insanın ihtiyaçları tatmin €& dilmiş olmaz. Tşte İşin bu noktasına gö lince Ankaranın pahalılığı göze çaf par. Çamaşırın beher parçası on kurU” şa yıkanılabiliyor. Çamaşırcılar gayet lâkayit olduklarından ve iş kolay bit* sin diye çamaşırı “Tokaç” la döğerek yıkadıklarından en sağlam çamaşır üç defa yıkanınca parça parça oluyor: Kolah çamaşırlar meselesi da bü * yük bir masraf kapısıdır. Bir gömlek yirmi kuruşa kolalanıyor. Bu kolalar* ma sözünü tam manasına almayalım: Hafifçe kolaya batırılarak ütüleniyof dersek daha doğru olur. Şimdi Ankaranın yaz günlerinde * ki toz sağanaklarını ve bunların sebt” biyle çamaşırın pek sık olarak değiş * tirilmesi lâzım geldiğini göz önüne g€ tirirsek çamaşır temizlemesi masrafi * nım hemen hemen oda masrafına te * kabül ettiğini görürüz. Ankarada antika kadar nadir olaf bir şey de hizmetçidir. İyi bir hizmet” çiden vazgeçiniz, yemek pişirmek pil: miyen, Çamaşırı baştan savma yıkar yan bir hizmetçi tedariki için bile pef müşkülâta uğrarsınız. Otellerde belediyenin kati emri i!* otuzundan genç hizmetçi çalıştırılm! * yor, Otuzunu aştığını ikrar edecek recede yaşlanmış ve fedakâr hizmetçi” Yerin temizlik meselesinde muvaffak © mak için epeyce zahmet çektiği mu * hakkaktır. Bu da başka bir mesele 167 kil ediyor. B Bugünkü mektubumu keserken | rimi göyle hülâsa edeceğim: Ankart yemek ve yatmak ucuz, bakiyesi j bu ikincisinin ucuzluğunu unull“r.ıı cak kadar pahalıdır. Bunun ..u:', de zaruri ve medeni ihtiyaçları tati) edecek — “Eİ işi” Main d'ocuvrt” fıkdanında aramak lâzımdır. v —e Yurttaş! Az, çok kazancından mutl tasarruf vazifendir, borcundU” Bunu iyi bil, belle ve ylP Milli İktrsat ve Tasarruf Cma'