*ülınuz 1034 YER'in Si N Süyfadaki Tesme bakın !— © Ağa, Allah rahmet eyle- an en ihtiyar adamıy - Ürel arzın oteııııde lı:n. Yakm - yaşta bulu - ” Insanlar vardır. ı:n bir tanesi Tontibali ir İspanyoldur. Yüz '& olduğunu tahmin e - 1 senesinde Barsölon yordu. Yerinden kı halde değildi. Gazete-| Üüğünü okumadığımız| de, gene ayni şehirde h ikamet etmektedir. h Y1 ziyaretim esnasında, | hderhanesinden bir ar teraber, bu zatı ziya - tekten kendimi Viat, l;;'mıı ile Amorıkıyı' ; Fistof Kolombun Bar- g © heykeli kadar, bu zat ta .8€ değerdi.. | / Yasını, kaç kere Klç çocuğu ol- torunlarının ta- & torunlarından hangisi - E “ıl sevdiğini, yemekler İ Sini tercih ettiğini bas - 'katın geri durma- b bedenen mahvolma- n akli melekelerini mü 3 muhafaza eden Tonti - ? Suali de sormaktan ken-'î dim: AYatınızım en ğ nıdn'r evlen- heyecanlı Bir asır evvele ı'ıl *" intibala karşılaşmış gi- | -diye çenesi-, 'lı;. dqd"erek cevap ver- rt maslüp gör- 'dca, bende bir a- lleı bir ailenin son ferdini Arasına gönderdim... * Basıl oldu, baştan anla- Veoq t lek.h" sene evvel kıptın- N, çölide çıkarılmış bir ihti- 'an evvel, bütün ömrü * geçirmiştim... Kaç 'ullı lı:iîıi:fı"ihyı gidip z k.:ı' Cenubt Amerika-| 'Yollara ait bulundu- b Sunuz... Fakat, bir| "'hl de henüz zaptede-, .""r"'lnkıl denen halta Manlarda kırmızı de-| hs’"ıly'ordıı İşte, biz, l_. lerine hücum ıdiyoı, aa lâra maruz bırakıya; | k"’ı:ltrıhyor. böylelikle| © vatanımı TİYorduk Sisee "lllkıııdı “bunamadı,, » bu sözleri söylemiş ) sapıtmış olması | h nn A 'aima, bizden evvel | v"'”'İmrıı ayak basma-| ı_. d . Bir sahile yanaşır, 'en Mürekkep bir hey-| lı, Onlar, keşif kolu ş “;::l::l tarassuttan i. Getirdikle- et ederdik... daimi suret- lk Bunları, keş- altma verirdik...Ken- u%de gören yerliler, » Manevi bir he- zlfl K'e in intihap ettiğimiz Korkunç bir katil HABER — Akşam Postası den evvel, burada beygir yoktu... Kırmızı derili insanlara, beyaz de rili bir suvari, göklerden inmiş bir lâh tesirini veriyordu... Santo Luçiya ismini verdiğimiz bir sahilde durduk... Keşif için beş suvari ayrılsın.,, -dedim.- Gö-! nüllü var mı?... Derhal, Mokini ailesinin beş| oğlu birden ortaya atıldı: İ — Biz, aramızda kararlaştık... Beşimiz gideceğiz... n içinde bir hile sezmiştim... Herhalde, bir niyetle- Zira, kaptan bulundu- ğum gemiye sonradan gelen dört Mokiniyi, gözüm, o kadar kesmi- | yordu. Bunlardan birincisi ve en! büyükleri otuz seneden beri ya - nımdaydı. Her baskına — onunla| birlikte iştirak etmiştim... Adam akıllı zenginleşmişti. lıpınyıdı; şatoları vardı. Fakat, bir — türlü benden ayrılamıyor; rahatına ka- vuşamıyordu. Gemiye, kardeşleri- ni teker teker taşımıştı. Önce ge- len, daima, sonrakinden — zengin- di... En küçük fakat en haylaz, en tenbel, en korkunç ve en iri yarı- ları olan Karlo, beş parasızdı.. Es- kiden kimbilir nerelerde sürtmüş, bahriyelilik te bilmiyordu. İlk de- fa olarak sefere çıkıyordu. Atlarına bindiler. Kementleri- ni alarak çıktılar... Biz, sahilde, sabahtan akşama - kadar — bekle- dik... Akşam üzeri, Karlo, dolu dizgin geldi... Hüngür hüngür ağ- lıyordu... Kendini yerlere atmak istiyordu. — Ne oldu?... Ne var?... — Ah, daha ne olacak?.. mayın, sormayın... Vahşilerin el - lerine geçtiler... Ben, zör - kurtul- dum... — Ne tarafta oldu bu?.. — Vallahi, tayin Herhalde, — ağabeylerimi düklerini gördüm... Bir daha on - ları göremiyeceğimize dair sizi te- min edeyim... Gidelim, kaçalım... Kırmızı derili adamlar — müthiş... Şimdi, bize de bir fenalık eder- ler... — Yok, sen merak etme... Hiç bir şey — yapamazlar... -dedim.- Ben, ağabeylerini bulmağa gidi - yorum... Haydi, çocuklar, arkam- dan... Karlo, itiraz etti: — Fakat, hangi semte gidece- ğinizi bile bilmiyorsunuz? — At nalı izleri, bize, yolumu- zu gösterir... Karlo, bozuldu... Fakat bir py söyliyemedi... Yerler, âdeta bataklık olduğu| için, at izleri, epeyce uzak bir ye-| Ti vardı.. Sor- edemem... öldür- | ve kadar devam ediyordu. Fakat, bir ağaç altında, bir müddet eşin- dikten sonra, dört at, başı — boş, muhtelif istikametlere dağılıyor - du. Yere inen insanların ayak iz- lerine gelince, bunlar, beş insana aitken, birdenbire dört insana ait| oluveriyordu... Bu dört insandan | ikisi yüzü ileri doğru müteveccih olarak, ikisi de yan yan yürümüş- tü, Gittikleri istikamete — bakarak, tüylerim diken diken oldu: Kocaman bir ağacın dallarına yüzlerce yırtıcı kuş konmuştu. Atl larında maslüp bir halde, dört ce- set sallanıyordu. Bunların dört kardeş olduğunu tanımakta — güç- lük çekmedim... Fakat, nasıl — ol- muş ta böyle asılmışlardı... En bü- yük ağabevlerinin altma kadar, (Alt tarafı 12 inci sayıfada) Yarın Fenerbahçe “Viena,, takımları karşılaşıyor Vienar atletik klubünün dört oynncusu Fenerbahçe yarın tekrar bir ec- nebi takımıyle — karşılaşacaktır. Viyananın tanınmış takımların - dan (V. A, C.) Viner Atletik Klupte, Avyrupanın en meşhur mü- dafilerinden Sestanın da yer al- ması, yarın sahada göreceğimiz Avusturya takımına bir kat daha ehemmiyet verecektir. Viyana takımı bu sene yaptığı | maçların ekserisini - kazanmıştır. Onun için yarınki'maçta da Fene- rin karşısında zorlu bir rakip ola- rak görünecektir. Fenere gelince, geçen haftaki Yugoslavya maçlarında, ilk oyun- da hakikaten fevkalâde oynıyan | sarı İâcivertliler, ikinci oyundı, da o nispette muvaffak olamamış- lardı, Onun için, yarımki maçın neti- cesi üzerinde bir fikir yürütmek isterekn, evvelâ Fener takımının bu sefer nasıl bir oyun oynıyaca- ğını bilmek lâzımdır. Eğer sarı lâcivertliler, Yugos - lavyaya oynadıkları ilk oyun aya- rında bir varlık gösterebilirlerse, V. A, C. takımının küvvetli olma- sına rağmen, galibiyete — hemen tamamen yaklaşmış olurlar. Fa - kat yukardaki tahminimizin aksi de, Avusturyalılara galibiyet ka- zandıracaktır. Her halde çok seri ve topu hiç bekletmeden oynıyacağını tahmin ettiğimiz Viyana takımı karşısın- | da, Fenerbahçe için de, çıkar yolun ayni sistemde bir o - yegâne | | çe arasındaki yun oynamak olduğunu zanedi - yoruz. Artık tamamen kapanmak üze- re olan futbol mevsiminin bu son| ecnebi maçlarında, kıymetli Fe-| nerbahçe takımının çok - dikkatli| oynamasını ve muvaffak olmasını temenni ederiz. | izzet Muhittin Vienanın V. A. C takımında meşhur müdafi Sesta da oynıyor. yarerere eT RaDeL e rrAra Şılt maçı Beşiktaş F. bahçe ile 23 Temmuzda karşılaşıyor Bu seneki şilt maçlarında fina- le kalmış olan İstanbul şampiyo- | nu Beşiktaşla, ikincisi Fenerbah- final maçının bu cuma oynanması icap ediyordu. Halbuki bu cuma Fenerbahçe- nin bir ecnebi takımla maçı oldu- ğundan bu müsabakanın yapılma sı imkânsızlaşmıştır. Gelecek haf- talar için de iki takım oyuncula - rından birçoğu Rusyaya gidecek- lerinden bu maçın gelecek hafta - larda yapılmasına ve bu seneki şilt maçlarının bitmesine de im « kân kalmıyordu. Bunu düşünen futbol heyeti, i- şittiğimize nazaran, final maçı - | nın meşruüliyetin ilânına tesadü” eden 23 temmuz bayramında ya- ni önümü: Jeki pazartesi günü oy- nanmasına karar vermiştir. Şilt maçlarını bitirecek ve ge- çen seneki gibi yarıda kalmasına mâni olacak böyle bir sureti hal bulmakla futbel heyeti hakikaten çok isabetli hıreket etmiştir. Atletizmde yerimizi kimler alıyor Evvelce sessiz sedasız verilen| bir kararın bugün şayanı dikkat neticeleriri burada yazmak mec-| buriyetinde kalıyorum.. Atletizm işlerimizin — girintili, | çıkıntılı. taraflarını eskidenberi | fırsat buldukça deştiğim için, ye-| ni bir tehlikeden burada uluorta | bahsetmekliğim bermutat muhit -| te lâzım olan alâkayı uyandırma- yacaktır. Zamanla netice tamamiyle ak-| silesir yapmıya — başlayınca gene hep beraber şöyleydi, böyleydi, yazık oldu diye arpacı kumrusu gibi düşünmeye başlarız!.. Atletizm sahasında mücahitli - ği, tabir caizse bayraktarlığı öte- denberi elden bırakamadığım i- çin bu işlerin günahı vebali ki -| min boynunadır bilemem !.. Galatasaray klübünün 6 8, 13, ve 15 temmuz tarihlerinde tertip ettiği beynelmile! atletizm maçla- rının galiplerini şöyle bir tadat e- decek olursak memleket hesabına yüzümüzün kızarmaması için yü- reklerimizin lüzumundan fazla geniş olmaşı icap eder.. Bu müsabakaların en şayanı| hayreti 1500 metre koşusu idi ki, bu müsabakada yer alan atletle- rin yedisi rum, iki taneciği de Be- şiktaşa mensuptu.. Bu hakikatin ifade ettiği mana- yı vaktimiz olur da hep beraber düşünecek olursak şu basit neti - ceye varmış oluruz.. Rum atletle- re aramızda yarışmak ve nihayet | bizi milli müsabakalarda temsil etmek hakkını verdiğimiz gün bi- zim atletlere paydos borusu çal- maktan başka yapabileceğimiz iş yoktur. 933 Balkan oyunlarında verilen bu karardan Papadopulos ve Karakaş istifade etti. Şu iki kişilik kadroya bir sene- | de dört kişi ilâve — ediliverdiğini ! yazarsak bayret etmemeli!.. Şu| hesaba göre bir nispet yapacak o- lursak inanın ki beş sene sonra | Balkanlarda yapılan olempiyat o-; yunlarında Türk atletizm takımı-| ni temsil edenler arasında Ahmet veya Mehmet bir nazarlık şeklin- de bulunabilecektir. Bir ay sonra Zagrebe şöyle bır takım pek âlâ götürülebilir. Papa- dopulos, Teoharidis, koşularda: Pulyos yüksek ve üç adım atlama- da; Sava disk atmada; Karakaş cirit atma, Viçaropulos sırık atla- mada!.. Umarım ki 934 yılı için bu ka- darlık namzet kâfidir. Artık ge- lecek senelerin bilânçosunu her- kes kolaylıkla yapabilir.. Bunlara Futbol lik maçların - da da oynamak fırsatını verebil- sek de birinci sımıf -takımlarımı- zın alacakları ne'iceleri de atle- tizm sahasında olduğu gibi ölçe- bilmek imkânını rahatça bulabil - sek!.. Fenerbahçe, Karancopulos, Pa- | padopulos, Pulyos, Manol gibile- ri bizimkiler de Karakaş, Teoha- ridis, Madencidis ve Falkopulosu bir yandan kaçırmamağa gayret edenlerden benim şimdi bütün me rakım 938 senelerine doğru yapa- cağımız Galatasaray - Fenerbahçe atletizm müsabakalarının alacağı şekli düşünmektir. İnanın ki pek yakımnda bu kabil müsabakalar | çok cazip olacaktır. ömer Besim