Tarihi Tefrika: 105 | Rüstem; saray rihtıtiina yana - şmmdiya kadar Kayıkta ( teşrifatçı Nuri Beyle muhtelif mevzular üze- rinde görüşmüştü. » Nuri Bey Rüstemi şüpheye dü « şürmemek için şen kahkahalarla sözü lâtifeye dökmüştü. . Nuri Bey bir aralık: , — Rusyada Ali Babaya'râstla - madınız mı?. İ Diye soruncaş Rüstem teveri kuşkulanmağa başladı. | -- Hayır, dedi; rastlamadımı. Siz Ali Babanın Rusyada'olduğu - nu reretdes biliyorsunuz ?. — Rus elçisi Sadrazam paşaya söylerken işitmiştim.. Buküsa muhatere Rüstemin zih- niri kurcalıyordu. Rüstem sarayda Baş mabeyinci- nin odasma al»tişti.. Saraya bü Kadar Kolaylıkla ge- tirilen Karadeniz korsarıı, zatı şa - hane tarafından'taltif edileceğine inanmışıtı.. Fakat, baş mabeyinci- nin tok bir sesle Rüstemi istiçvaba Başlanması, Rüstemini İstanbula ge- lir gelmez müthis'bir tuzağa düştü- ğünü gösteriyordu. Baş mabeyinci soruyordu: — Sadrazam paşa seni sâraya davet ettiği zaman Bahriye Nazırı paşa da buradaydı. Çok iyi hatır- Worüm: Bu iş nihayet bir ayda bi- tirilecek ve derhal İstanbula avdet edilecekti. o Sen işi dört beş ay w- zattın ve Ruslarla aramızın ger - ginleşmesine (o sebebiyet verdin.. Anlat bakalım, neden vaktinde dönmedin?, Rüstem böyle sıkıya düşeceği - ni tahmin etmediği için, birdenbire bocalamıştı. Bu suale ne cevap! verecekti?. Halbuki Bahriye Nazırı, Rüstem İstanbuldan ayrılırken, ona: — Bü işi senin dirayetine terke- diyorum.. Biraz gecikesn de ziyanı Baş-mabeyinci-hayretle gözleri- | Üni açir: | — Ştanka ile anlaştın ha?. Amanyarabbi... Neler işidiyo- rum?! o Karadeniz Korsanları © 19 Temmuz y34 Müellifi: Jshak FERDİ yok.. Elverir ki Rus korsanlarını' sahillerimize tasallât © etmekten mene muvaffak olasın!, demişti... Rüstem Bahriye Nazırının söz - lerini hatırlıyarak: — Böyle icap etti, beyefendi! dedi; bundan dalım eriten gelemez- dim.. O vakit korsan (Ştanka) ile anlaşmamız imkânı hastl olamaz dı.. | Ve sigarasını yakarak: — Ben efendimize bu hâdiseyi nasıl anlatmiştı?, Dedi... Rüstem büsbütün afalla» mıştı.. — Niçin şaşıyorsunuz, beyefen- di. Ben korsan (Ştankay) ile anlaş mamış olsaydım, bütün Karade - niz sahilleri harap olacaktı. —O hayduttan her şey ümit «e diler. Fakat ben senin o haydutla anlaşmanı ömit etmezdim.. — Çünkü seni bize cesur bir de- nizci diye tavsiye etmişlerdi. Pe - derin bile senicesaretinden bah - setmişti! Halbuki. sen Karadenize çıkınca korkudan: hemen düşman- la anlaşmışsın! Aman yarabbi. B» olurşey mi hiç?. Rüstem, kendisine korkaklık at- fedildiğini görünce dayanamadı: — Beyefendi, ben korkak bir a- dam olsaydım, Çarın yaverini avu- cumun içine alıp, aylarca deniz or- tasında on parasız geçinmenin yo-| lüme Bulemazdım.. Dedi.. Rüstemin çehresi kıpkır -| mrzr olmuştu... o Başmabeyinci bu sözlerden bir şey anlamadığını ih- sas ederek: — Mangi Çarın yaverinden bahsediyorsun, oğlum? Sen aklını mı oynattın?. Diyerek Rüstemin yanma otur - du... Rüstem, baş (o mabeyincinin bir şeyden: haberi" olmadığını anla - muti; — Siz korsan (Ştanka) nın kim olduğunu bilmiyorsunuz? dedi, Ben size onu.tanıtayım:. Hakiki korsan (Ştanka) Siberyayanefyes dilmiştir. Bu korsan Sitanka) namiyle maruftur. Ve Ça- rın yaveri iken pederinin Çar ta - rafından öldürülmesinden muğ - ği isyan etmiştir. Kendisinin asil ismi (Petroviç) tir. Yedi parçadan ibaretolan do- nanmanın başına geçerek Rus sa- hillerini ttretmiştir. Bütün ge - miciler ve sahil köylüleri kendisi - ni severler.. Ve buradam Veliaht (Aleksandr) m Çarlık makamına gelmesi için bütün kuvvetiyle ça - ls ar. Ben Petroviçin babasını Tiflisten tanırdım. Bu tanışıklık yüzünden kendisiyle de (denizde ahbap oldum ve bu suretle gemi- lerinin Türk sahillerine tecavüz etmemelerini. temin ettim. Bu hiz- metimin zatı şahane (tarafından takdir edileceğini umarak gelmiş - tim.. — Yoksa?.. — Yoksa gelmezdim.. Beni han- gi kuvvetle ve nasıl celbedebilirdi- niz?2. Baş mabeyincinin birden kaşları çatıldı: — Küstah.. Dilini tut! İleri gi- diyorsun ! Ağzından çıkam kula - öm isidiyor mu?, Rüstem cevap vermeğe vakit bulamadı... Birden arkadan uzanan ikisi- lâhşorun kuvvetli kolları arasnda sarsılıp kaldı. Ve bir başka el Rüs- (Devamı var) Lehistan-Almanya! ile flörtten.. (Üst tarafı 1 inci sayıfada) Son siyasi anlaşmalar, ve bil - hassa “Şarki Lokarno,, oplânının ihdasından sonra, geriye Alman - ya ve Lehistanın iştiraki ve Italya ın tasvibi kalıyordu. Lehistanın (oFransadaki sefiri, Fransız hariciye nazırı Mösyö Bar| tuya, “Teklif edilen misaka gir- miye henüz hazir bulunmadıkla- | rını,, söylemiştir. Lehistan hükümeti, vaziyetin | “Daha ziyade tekâmülünü,, bek- lemektedir. İngiliz (gazetesi, OLehistanın Londra elçisi ile, Fransa Harici - ye nazıri arasındaki konuşmanın mutadın fevkinde bir tonla cere- yan ettiğini yazıyor ve Lehistanın Almanyayla “flirt,, nde devam et- tiği müddetçe artık Fransadan ne siyasi, ne mali, ne de askeri yar- dım beklememesi o söylenildiğini kaydediyor. Lehistan, Almanyanın da fikri- ni öğrenmek niyetindedir. Ve Âİ- manyanın noktai nazarının, bir i- Kapıcı öldü (Üst tarafı £ inci sayıfadaY ve yavaş, yavaş içeri girmiştir. E- min efendi bir adamın içerde do- lap ve çekmeceleri Kariştırmakta olduğunu görünce hemen üzerine atılıp yakalamıştır. Bu esnada hırsız ile Emin efendi arasında haylice boğuşma olmuş ve bu bo- ğuşmayı gören bir yolcu, gidip noktayı haberdar etmiş, uokta bek liyen polis memuru, hırsızı tes - lim almıştır. Kendisiyle yaptığı mücadelede hırsızın çok kuvvet - Ni olduğunu anlıyan Emin efendi, hırsızın polisin elinden de kaçaca- ğını düşünerek bir kolunu kendi- si ve bir kolunu da polis tutmuş ve Karakola doğru gitmeye baş- lamışlardır. Her üçü de Cağaloğlunun arka sokağından geçerlerken bir ara - lık hırsız kaçmak maksadiyle sil- kinmiş ve Emin efendinin tuttuğu oklu kurtarmıya muvaffak olmuş- tur. Hırsız diğer elini de kurtar- mak için polisle itişirken serbest! bulunan kolunu tekrar tutmak is- tiyen hademe Emin Efendinin göğsüne indirmiş ve Emin efendi derhal oraya düşüp ölmüştür. Hır- sız Alinin eli Emin efendinin kal- ki güne kadar hariciye nazırı Ba- ron Fon Nörat tarafından izah €- dileceği. Berlinden gelen haberler arasındadı il bine isabet etmiş olacak ki Emin! efendi hiç çırpınmadan can ver- miştir. Bunun üzerine polis taban- casmı çekmiş ve hırsızı böyle ka- rakola götürmüştür. Vak'a müd - deiumumiliğe bildirilmiştir. Zannedildiğinden daha geniş.. (Üst tarafı 1 inci sayıfada) Düm gece, inhisarlar idaresi- nin fabrikasından alınan kırpıntı kâğıtlardan cigara kâğıdr yapılan imalâthane meydana çıkarılmış - tır. Bu imalâthane Aksarayda, Horhor caddesinde Tayyareci s0- kağında 23 numaralı evdedir. Bu tir. İmalâthanede çalışanlar ara - sında inhisarlar idaresinin Ciba- lideki fabrikasmda amele Ali ile karısı Ayşe hanrm da vardır. Burada yapılan cigara kâğıtları - mr da Bursaya götüren Gönenli Esma hanımdır. Aksarayda Ah - mediye caddesinde 8 numaralı Tevfik Beyin evinde oturan Esma hanım dün akşam yapılmış 6 ki- İo cigara kâğıdını kaçırırken ya- kalantırştır. İmalâthanede henüz yapılmamış kırpmtı kâğıtlar bu - Tunmuştur. Tahkikata ehemmiyet- le devem edilmektedir. Diğer ta- raftan Bursa emniyet müdürlüğü ile muhafaza teşkilâtı da Bursada tahkikatı derinleştirmektedir. SEMER KE NR3 TERRİER ESEİEEEDİ SERDEM, DİŞ DOKTORU Übeyt Sait Fatih Karagümrük Tramvay durağı No. 4 (ikinci) Metresini boğup döş€ > 19 Temmuz 19? altına gömmüş! (Üst tarafrb inci sayıfada) sene Fahrettin beyden beş liraya tutmuştur. Osman Rizede evli ve gocukları olmasına rağmen Naz- miyeye gönül vermiş, kendisini evleneceğim diye kandırarak be - raber yaşamıya başlamıştır. Naz- miye 28 yaşındadır. Serbest ve! cerbezeli bir kadın olduğundan | kendisine deli Ikabı takılmıştır. | Osmanın elinden her türlü iş gel: mektedir. Bazan rençberlik, ba - | zan düvarcılik yapmakta, hiç iş bulamazsa kuş Kafesi yaparak satmaktadır. Osman ile Nazmiye | dört ay Kadar iyi geçinmişlerse de sonradan araları açılmış, dai - ma kavga etmeye başlamışlardır. Osman iş bulamadığı zaman Naz- miyeyi şuraya, buraya çalıştırmr. ya gönderir, getirdiği paralarla rakı alır içermiş.. Kavgaların ba- zan bu yüzden çıktığı da oluyor-! muş.. Bundan on beş gün evvel Osmanla Nazmiye gene kavga et- mişlerdir. Birkaç gün sonra da Osman bir sabah odasından bah- çeye çıkmış, üst katta oturan ya- hudi ailelere; — Nazmiye beni bırakıp kaçtı. Ama, dönüp dolaşıp geleceği yer burasıdır, demiştir. Evin diğer odalarında oturan yabudi aileleri, bu haberi işitince pek fazla ehemmiyet vermemişler | dir. Çünkü Deli Nazmiyenin azılı dostunu bırakıp kaçması akla uy- gun gelmiştir. Nazmiyenin kaçtı - ğı haberinden sonra Osman gün-! düzleri gene bahçede kuş Kafesi yapmakla, akşam üstleri de oda»! sınm önünde rakı masası kurup gramofon çalmakla vakit geçir dl diği görülmüştür. Birkaç gün ev-! vel evin sahibi Fahrettin bey, İ Nazmiyenin evden kaçtığın haber alınca zaten bir türlü Nazmiye ile nikâh yapmıyan Osmanı: yanına — Sen artık bu evden çık, git. Çünkü Bekâr Bir adam aileler a - | vasmda oturamaz, demiştir. Os - man Fabrettin beye: — Zaten köydeki okarımdan mektup aldım. Birkaç güne kadar gidezeğim cevabını vermiştir. Dün akşama doğru Os- man odasındaki eşyalarını topla» | mış, bir hamala yükleterek evden| ayrılmıştır. Soranlara da artık memleketime gidiyorurı demiştir. Osman gittikten #9 katında ve Osmanın. danın tam üzeri! ram Madam Esler dan uyuyamadığı içi olan alt kattaki Osm inmek istemiş, ev sahibi Beyle uyuşmuştur. ? nihayet dün öğleye “ süpürge ve kova ileal kapıdan girince bir saman kokusu g© daha içeri girince suna başka pis kokulü” ğını duyunca vazi miş, hemen ev sahibi F' yi haberdar etmiştir: Kasımpaşa merkezin8 kaç memurla eve ge” araştırma yapm kokunun yerdeki tahil dan çıktığı anlaşılmes”i murabbaıda bir tabi3 koku ziyadeleşmiş, top” £ | ca bir kadım-eli meydi”İ| tır. Nihayet vaziyetten mumilik haberdar edi dei umumi muavin Bey başka bir vazifeyf'4 ü çıaat sonra vak'a n miş, çuvala konmuş o rak altından çıkarıl evde olan Musevi terilince bunun on gü” bolan Nazmiye olduğü tır. Nazmiyenin boğazı" bir kayışla boğulduğu tür. Budan başka sağ © marları da kesilmiştir. manın Nazmiyeyi geci iken boğduğu ve sonr yarak odanın altında kura gömdüğü tahmin dir. Osman cinayetini için çuvalın içine hayli sak koymuştur. Bu sur€ kokusunu sarmısak i dermek gayesini gütm miyenin boğulduğunu da oturan Madam Estef ği gibi diğer kiracılar miştir. Osman dün öğle üzeli Cümhuriyet vapurile ne gitmiştir. Cinayet 37 sedince vapurun uğr: lelere telgraf çekilmis” morga kaldırılmıştır. devam edilmektedir. Mensucat sanayii makinelerinin evde oturan da Gönenli Mehmet| İlne dair bir kararname hazır” Ankara, 18 (Hususi) — Pamuk ip- liği ve mensucat sanayii hususi teşeb- büs erbabmın memlekete sokmak istiye cekleri makinelerin Bu sanayiin inliişafı düşünülerek, ithaline dair İktisat Vekâ- letince hazırlanan çok mühim bir ha- ratname projesi bugünlerde Başveki- lete verilecektir. Projedeki esaslar? gö pe şimdilik smemlekete ithal (o edilecek malzeme 25.000 iğ ile 600 tezgâhı geç- miyeceletir. Makine ve pamak iyliği namile memlekete girmesine müsaade edilecek aletler şunlardır; Pamuk (s - ramağa mahsus tagâhlar, pamuk Ocer i i, alelimum fitil makine - leri, iplik makineleri, salfaktör ta - rağmın genişliği 40 santimetraden vu - dokuma ” kart bulunan tezgâhları. Bunlardan başka doğrudan doğruya| il iplik imalinde yahut dokumada kulla - mlıp pamuk ipliği sanayii mensucatının ihzar, ikmal ve boya terbiyesinde kul- lanılan alelümum makinelerin (yedek parçaların ithali eskiden olduğu gibi umumü hükümlere tabidir. Yukarıda - ki makineleri memlekete sokmak isti - | yen müteşebbisler, İktisat Vekâletine | karşı ayrıca şu teahhüdata girecekler - dir: Makineleri İktisat Vekâletinin ta - yin edeceği muayyen hudut dahilinde sokmak, işletme için darını ispat etmek, yete geçirilmesi içi metleri tutarınm yüzde vekâletçe kabul si vermek, tesisata davil sermaye miktarın! bildirerek fabrika plân v9 vekâlete tasdik ettirmek. Makinelerin memlekef” mali nokiaden © şu tutulacaktır: 1 Kânanmevvel 934 gümrüklerimize gelip W* tisat Vokiletine bildiril ipliği ve mensuçatı ma” g