beş sene evvel Pariste ikameti tk '& Sovyet rejisörü Aysenştayn » ıhı.'* görüşmek fırsatma nail — ol- di Bu, atepli, tozatlı, - dikka- ; ** derecede kültive, harikulâde vay ÜTi bir ne sahip bir adam- DNDN vadisin deki everleriniikini #aymakla öğünür, kendisini * bir fikir yayıcı diye tanı - ı , HH:e tercih ederdi. Herkes, hat - baler ;_' Onunkilerle en az — tetabuk bdeğj € “Potemkin zıhlısı,, filminin etrafı | a bütü inda toplanıyordu. O, sol ::"f İ idare etmesini biliyordu. A, Z alır ve çok orijinal bir ak -| u :u'"îhnnm tenkitlerinden hiç İ '*n fikirlerini açıkça söylerdi. ıe:':'den beri Aysenştayn bize hiç N MA Memişti. Gazeteler bize o -| tikada çalıştığını haber veri - * Hattâ tuhaf haberler çıkarı - üya Moskovaye dönmiye - i"n'ıyı komünist liderleri — onu * sokmak istemiyorlarmış Filozet hayranları arasında vazi - Bş kaktberleri manasızlıklarından do - *dediyorum. H » e : bugün de bu büyük rejisörün İag, eTi kargısındayız: — Meksika | a) *k gürült u Yi Çdt çok yüklü, mükemmel ve 'ı*"dir, ihtişamlar, kusurlar erle doludur. — Başlangıçta ülü * gibi göründüğü halde bi - *Ü geçildiği zaman takipleri, | Vyet rejisörü Ayzenştayn çok güzel bir film yaptı | bizi anlaştırmanın yolunu bulmuş, İki küçük yıldız: Vera Su ve Ceki Kuper ihiçi iYazın serinle| imek için başi işkenceleriyle macera ruznameye dönü- yor; mibayet sonunda Pudovkinin As- ya üzerinde fırtınasını hatırlatan — bir bitişle milli ihtilâl neticesinde istiklâli ve makineleşmeyi tasvir ediyor. Eserde birlik noksamı göze çarpıyor: * Merke- rr asıl mevzu ile alâkadar gibi görün - miyor, talâkatli olmasına rağmen Sov- yet nazariyatına biraz aykırı — kalıyor. Fakat bu ufak tefek kusurlar müstesna güzellik, mana, üslübu, bağlantılar kıyas derecede güzeldir. resimlerin kabul — edilmiyecek Belki sinema maki- nesi hiç bir zaman bir memleketin ha - vasını, çehrelerin hayatını, insanların ruhunu bu kadar kavrıyamamıştır. Böy le bir mükemmeliyet, böyle bir kud - ret akla dürgünlük veriyor. Aysen$ - tayn sükâtlardan ve birbiri üzerine çe - kilen resimlerden cüretle istifade edi « yor ve bunları tekrarlıyor. Eserdeki memleket dekorları arala- rında hattâ filmin hudutlarını bile ge - çen, hikâyeyi muazzam bir göz ziya - feti haline getiren bir dram temsil edi - yorlar. Bu sahnelerin ressamı bizi top- rakla, hava ile, bulutla, nebatla, in- sanın sözle tarif edilemiyen hisleriyle ve rüzgârla sessiz muhaveresini bize işit- türmiştir. Aysenştayn bizim oda içi in- kılâplarımızın kaybetmiş oldukları klâ- sik sinema an'anesini en yüksek dere- cesine çıkarmıştır. Aleksandr Armı (Nuvel Literer) vurmadığı Ça-; r dolabında fe e yoktur. Bu; ada onu buzi rahlanırken | görüyor I sunuz. yıldızlar büyükleri geçmiye başladı Kimin hatırın - dan geçerdi ki, ço- çuk artiatler, bü yüklerin -hattâ şöl retini tehlikeye düşürecek — kadar muvaffak — olsun. lar. Şimdi Holivut sinema — yıldızlar. a- rasında mühim bir dedikodu başgös - terdi. Sinema sütunlarında yazılan ya- zılar, halk arasından gelen takdir ses- leri, mütemadiyen çocuk — artistlerin muvaffakıyetini gösteriyor. En şık adam diyen tanılan — Adolf | Menju, bugün çocuk artistlerinin en | gözdesi olan Şerli Templ için, geçen- lerde, “eğer kendisile bir film — daha çevirsem aktör olarak bütün şöhretimi kaybedeceğimi zannediyorum.,, demiş- | tir. Çocuk artistler bu kadar beğenili - yor ve maharet gösteriyor, Bu küçük kafilenin reisi denebile - cek olan ve şimdi artık — büyücek bir mektep talebesi olan Ceki Kuğan bir vakitler Şarlonun şöhretini üleşmişti. Bereket Şarlo da, ayni kuvvette bir artisttir, ayni derecede herkes onu se- ver. Vaziyet © kadar bariz görünmedi. Ceki Kuper isimli bir diğer küçük artist, Vallas Beri'yi gölgede bırak - mıştır. Hele ismini çok işittiğimiz Bey- ı bi Lö Roy'un Moris Şövalyeye mey- dan okuduğu söyleniyor. Şerli Templ isimli küçüğün — yeni rakipleri , Geri Kuper'le Karol Lom- bard'dır. | —— ——— ——— “Aptülhamit,, filmi Meşhur Alman rejisörü Friç Lang'ın en tanınmış filmlerinin senaryosunu eski karısı Tea Fon Harlen yazmıştır. “Metropolis,, filminin şenaryosunu da yazmış o-’ lan bu kadın Abdülhamidin ha -| yatına dair çevrilecek bir filmin| de senaryosunu hazırlamıştır. Bu filmin çevrilmesine yakında Al- manyada başlanacaktır, ç.. v Bambaşka bir yıldız Katrin Höpbörn '_Onun ne hisleri karıştıracak hali,ne de öyle iç çamaşırları vardır! “Katrin Hepbörn, “küçük kadın,, fil- münde dünyanın kalbini fethetti. Bü- tün Paris bu filmi görmiye — koşmakta ve salondan büyük bir —memnuniyetle | çıkmaktadır. Senenin film vadisinde - ki bu en büyük kazancı bize neyi ifade | ediyor? Evvelâ Seksepilli, yıldızdan bıkkınlı- ue Katrin Hepbörn Marlen Ditrihin ve Birgite Helmin tam zıttıdır. Ba- caklarını göstermez, meşum kadın de- gildir, hi ne de iç çamaşırları vardır. tahrik etmiye çalışmaz. Manalı ve ifadeli olmıya çalışır — ve Şarlodan sonra bu vadide en fazla mu - vaffak olan sanatkârdır. Saniyen karışık, ümitsiz, daussılalı ve zenci tarafları olmryan hakiki his ve iyilik — filmine dönüşü. Doktor Marş'ın dört - kiz - Tarı annelerini se- babalarını biribir - lerini severler, ço » cuklarını ve hattâ şüphesiz kocalarını da seveceklerdir. Bu tamamen imkân Arzuları verler, severler, Vilyan Hanri ti karıştıracak ne bir ruhu | | ber yaşamaktadır. sız bir şey midir? Katrin Hapbörn' sa- yesinde insan bu imkâna inanıyor. Bu temizliğe, bisliliğe, dönüşü iki seneden beri bekliyordum. Böyle bir film yapacaklar, servet kazanacaklardır diyordum. Temizliğe dönüşe inanı - yordum. Yalnız Katrin Hapbörn'ün — temiz- liği başka şey, riyakârlığın — taarruza geçmesi başka şeydir. Yüti edebiyat- ta unutulmuş olan insanların Bu ön es. " ki rüyasını, genç kızı dirilten bu kıy- metli sanatkâr fenalığa karşı güya is- yanı temsil eden riyakâr hareketi hiç bir zaman mazur göstermez.,, Ema 1 Berl (l 'den) * Berlinden gelen haberlere gö- re aktör Hans Albers, Ari ırktan olmıyan bir kâdınla evlendiği için boykota uğramıştır, kendisine iş verilmiyor. Sevimli yıldız Marta Eggert de “yarı yahudi,, olduğu anlaşıl- dığı için bir daha Almanyada film çeviremiyecektir. Marta — şimdi Niste, tenör Jan Kipura ile bera-