19 Temmuz 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

19 Temmuz 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tecrübelere aü ğ Kineli | k bir kamış yutarken görüyorsunuz. S. ı'f""!."î bir ucunu midesine itinciye kadar ağzına sokmaktadır. olda:Sibirya sahilleri açıklarında buzlar arasında kalarak parçalanan Çelyuskin vapuru faciası ve Sağdı : Var, Afrikada R2simde Yeni başvuranlar Zen medenileşmemiş kabileler arasında en müthiş Kineli bir zenciyi iki ucu eğrilmiş Yolcuların K sonra, Sovyet Rusyada bunu tarihe geçirmek arzusu uyandı. Mostkovada izıl meydanda resmimizde modeli görülen bir abide kurmak mutasavverdir. Abide; buzlar ara - kurtarılmasından Sında sıkışıp kalan Çelyuskin vapurunu göstermektedir. Tey * ___":ı::;.;—:m Gxu Tübeler yâpılmıştır. Bu arada, rerimde gördüğünüz, çok süratli motörler son hızlarile giderlerken üzerle ” y leri Carafımndan — bombalar alılmış, wmotürelr nişangi VEZİfa! "i . 2 - V Hait eei Te v ış, 8 iğüngâh — vezifesi görmüştür. Bu bombaların patlamaz cin- Herini çok güçleştirir. Şehrin altı ve Üstü trer ler, yoraltı Lrenlerile örümcek ağı gibi örül. düğü halde nakli vasıtaları ihtiyaca kAfI gel memeğe başlamış, Üstelik hatların çok arklı Bi Kaza ihtimallerini de çoğaltmıştır. Bunur Üzorine gehirde yeniden haval bir tren hatlı yaplımıştır. Caddelerin saviyesinden yukarı da inşa edilen bu hat 20 milyon İngille lirr Baına mal almuştur. ı Nevyorkta nüfusun kesafeti seyrisefor U .(_":/'ldmrm (Fü> ieimli Bir semtinde hayvanat babçesinden bir hastahane — müze ine götürülen bir hakiki fü, keyiflenip yn!ıwrwlı Resimde, toplanan halkı ve f Sini görüyorsunuz. teaş,. Hülyada Tok gittiğini RÜsteriyor. b YüÜk Karmaval gelmiş bulu nuyor. Bu resim Roma sokaklarında, —Ti küyaletle, halkın bir muzikacı peyinden dan « Her vatandaş sergiyi mutlaka gezmelidir (Üst tarafı 3 üncü sayıfada) tanıtmak,, tan ziyade “mal sat-| mak,, gayesini gülüyorlarmış ze- habını hâsıl ediyorlar. Meselâ, sergilerde, bir çocuğun bile kolaylıkla anlıyabileceği min- yatür fabrikalar yapılır. Arzedi- len malın rakiplerine faikiyetini gösterir levhalar canlandırılır. Di- agramlar asılır. Bir iki küçük nü-| munecik istisna edilirse, bunlar, yok gibi... Halbuki garpte yapılan üç beş| sergiyi gezmek bana nasip olmuş-| tür. Gezip de kapıdan dışarı çık- tığınız vakit, altlı senelik bir mek-| tep değilse bile, altı aylık bir kurs | bitirmiş gibi malümatınızın geniş- lediğini hissedersiniz.. Bu sergiden çıkınca ise, şu ba- sit suallere olsun cevap verebili- yor musunuz; | — Beş sene evvel, hatta geçen| senler, neler yapılamazken şimdi | yapılabiliyor?.. Her şubede yerli malların mümeyyiz evsafı nedir ki, onlara bakarak ecnebilerden ayırt edelim?.. Hangi maldan ne- relerde ne kadar ve nasıl istihsal edilip şehrin içinde nerelere salı- lryor?.. İptidat maddelerinin yüz- de kaçı nispetinde yerli malıdır- lar?.. Beş senelik program tatbik edilince ne gibi yeni milli mallara sahip olacağız?.. Garptaki sergileri gezen, bu ne- vi bin hir suale kendiliğinden ce- vap verebilir.. Biliyorum, derhal itiraz ede- ceksiniz; — Efendim, bizi Avrupayla ni- çin ölçüyorsunuz?. — Niçin ölçmiyeyim?.. Buda- peşte sergisinde, Türk paviyonu birinci gelmedi miydi?.. Demek ki azmedince bir hamlede garplı- ları geçmek kabiliyetini gösterdik bile.. Lâkin, o sergi, bu anlattığım | “Cezbedici, öğretici, propaganda yapıcı,, esası üzerine teşekkül et- mişti. Bunda ise o mübrem husu- siyetleri bulamadık. Süngercilik, halatçılık gibi birkaç bölüğün gö- zü okşıyan cazibeleri hariç, öte- kiler ya geçen seneler ayniyle gö- rülmüş manzaralar, yahut da mi- nimini ve hiçbir tasnife tâbi olmı- yan satış barakaları. Sergiden gaye propagandadır. | Propagandanın da ruhunda biraz| mübalâğa gizlidir. Halbuki, ser- gi, değil sanayiimizin — eriştiği mazhariyetleri mübalâğa ile na- ' mizi okuyunca, zarlara arzetmek, hatta meselâ bir Feshane fabrikasını gezmiş ve sanayiimize dair bir makale oku- muş kadar bile insanı mütehay- yir, mütehassis etmiyor: | — Aşkolsun yahu.. Bizde de neler varmış da haberimiz yok.. Demek ki geçen senedenberi bun- lar yapıldı.. Bari artık o ecnebi memleketin filânca malını almı- yayım da bunu alayım.. Çünkü hakikaten bunun üstünlüğüne, u- cuzluğuna, hilesizliğine kail ol- dum!., - dedirtmiyor.. Biliyoruz: Bu sergiyi tertip e - den muhterem zevata, tenkitleri- miz acı gelecek, Lâkin, hüsnüni- yetle yaptığımıza kail olsunlar. Esasen, biz'de onların hüsnüniye- tine kaniiz. Serginin bu — kadarı bile faydalıdır. Hem, şimdiye ka- dar beş sergi yapan ve memleke- ti için diğer müfit işler gören bu gayretli vatandaşlar, yedinci ser- giyi de elbette açacaklardır. O za- man: “Hah, bu olmuş!,, dediği- samimiyetimize kat'iyetle kanaat getirirler. Yok - sa, her yapılana “Bravo!,, deme- miz bekleniyorsa, kalemimizi kı- — ralım, matbuat vazifemizden isti- fa edelim, Başka bir cihet daha.. Luna Park denen ve eğlence kısmını teşkil eden bahçede, girince sağ tarafta, size üç çember uzatıyor- ları — Beş kuruş verin.. Bunlardan birini şu şişelere geçirirseniz şara- bı alacaksınız.. Geçiriyorsunuz., — Olmadı efendim.. Çemberin yalnız şişeye geçmesi kâfi değil, şişenin altındaki tahtaya da geçe- cek. — Peki, siz elinizle geiçrin.. Muhatabınız bozuluyor.. Eliyle * di z v . | geçirmeye teşebbüs ediyor. Fakat, muvaffak olmak için itmesi ve a» vucuyla pat pat vurması lâzımge- liyor! Yerli orallar sergisinde ve umu- miyetle yerli malda hile olamıya- cağını tertip ve teftiş heyeti lâ- zımgelenlere anlatmalıdır. Sonra, bir soğutlma dolabının kaça satıldığını soruyorsunuz. Ba şında bekleyip sucuk ticareti ya- pan kadın yanındakine hayretle dönüyor: — Was sagt er?, (— Ne diyor?) İki baraka ötede, kutularda bir şey görüyor ve ne olduğunu öğ- renmek istiyorsunuz. Kapları par- — latmıya mahsus tozmuş, Bunun satıldığı barakada- diğer malın zeytinyağı olduğunu anladığınız için soruyorsunuz: — . — Bu parlatıci tozun zeytinya- ğı ile ne alâkası var?.. Meselâ zeytin çekirdeğinden mi - istihsal edilir?, Burada sade bu iki şeyin satılmasının sebbi nedir?. Yağlı boya pırıl pırıl mavi ba- rakadaki üç kişi, “Bu da nasıl su- al?,, gibi, hayretle yüzünüze bakı- yor.. Sonra, aralarında musevi ispanyolcasıyle bir müddet mü- — zakere ediyorlar. Cevap: — Bilemeyiz... -. Ticari sırlarını mı ıılılıyovlı.r'! Hakikaten bilmiyorlar mı?.. Tekrarlıyoruz: Sefgiyi her va- tandaş görmelidir. Buradan eli — boş çıkmamalıdır. Zira, her şey ucuzdur. Hem, bu alışveriş, barâ- ka sahiplerini teşvik eder; gele - “cek sene, gene iştirak ederler. Ma- amafih, bazı barakalarda, sergi masrafı edildiği için, mallar, dı- şardakinden daha pahalıyadır. Sergi idaresi, bunun önüne geç- melidir. ğ Gelecek sene, yedinci — sergi, mutlaka, daha san'atkârane, da- ha öğretici ve daha propaganda yapıcı bir mahiyette teşkil ıdılmı— lidir. & SA (VA-NO) ——— 80 muhacır geldi Dün şehrimize Bulgaristan ve Yugoslayadan 80 kadar muhacir gelmiştir. Bunlar Silivriye sevk ve orada iskân edileceklerdir. Üğnüğeüelü. Italyanın Londra sefiri — İtalyanın Londra sefiri Sinyor Grandi Londra sefaretinden alı - narak Moskova sefaretine atyin edilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: