HABER'in hikâyeleri Bugün, Mingalde “Tayriye,, de-| nen tarikat, adetâ, koskocaman bir din halindedir. Bütün civar| halkı, bu dine inanır.... Tarikati ilk kuran, Yusuf Hış-; mullah isminde bir serseridir. Bu adam, gene arkadaşlarından Ap- tullah Eekremüddin ile birleşmiş- ti. İkisi birlikte bir mağaraya ka-| pandılar... Bütün insanlarla alâka- yı kestikleri için, o müddet zarfın- da ne yaptıklarmı bilmiyoruz. Nihayet, Yusuf Hışmullah gü- nün birinde mağaradan huruç et- ti. Kendisine nübüvvyet geldiğini ileri sürerek sağda solda rasladığı adamları “hak dinine,, (7!) dave- te başladı, Kulak asan olmuyordu: — Haydi sen de oradan! Git işi- ne ... Biz alevilikten memnunuz... Gene de öyle kalcağız! diyorlar-| di. » Fakat, Hışmullah, tevekkülle: — Ergeç tarıki hakka gelecek- siniz! diye başını iki yana salla- maktaydı... Hakikat tezahür ede- cektir... Ben, Allahın emrini yeri- ne getiriyorum.. Sizleri dinime ça- ğırıyorum... Bana inanınız.. Yoksa! başınıza kertenkeleler yağacaktır ve timsahların kanatlanarak uç - tuğunu göreceksiniz... Halk, onunla alay ediyordu: — Korkarız, balıklar da kava- | ğa çıkacak... Fakat, o, darılmıyordu: — Benden evvel gelen peygam- ber meslekdaşlarıma da hep böyle| söylemişler... Onlara inanılmamış. Fakat, öldükten sonra kadirlerinin nasıl bilindiğini görmüyor musu- | çenber teşkil etti. | bildirecektir. Onlar da, bittabi, ge- — Mucize göster! Hiç olmazsa, şpeygamberliğini bu suretle izhar Zaten, Yusuf ta böyle bir teklif bekliyordu. Derhal: — Mucize göstermeğe hazırım!| dedi. Bende, uzaklardan haber a! | mak ve uzaklara haber — vermek| hassası vardır. Esasen, — kâinatı yaratan büyük kuvvetle de bu su-| retle konuşuyorum, Hazirun: | — Haşa.., Haşa.... diye bağırdı. — Sahi söyleyip söylemediğimi şimdi göreceksiniz.... Toplanın... Herkes, kulübelerinden çıksın, de- velerini, katırlarını, atlarını, ko - yunlarını bir yana bıraksın.. Et - rafıma toplanın.... Davullar çalındı.. Ufuklardan fevç fevç insanlar geldi. Sahte peygamber, mucizesi- ni göstermek için, bunların ortası- na geçti. Halk, yere oturup — bir! Yusuf, evvelâ, koynundan bir takım kâğıtlar çıkardı. Bunların kendisine nazil olan kitap olduğu- nu söyledi. Ahali: — Saçmaları göster! diyordu. — Pek âlâ... Aranızda itimat et- tiğiniz üç kişiyi seçin... Onlar, bu- radan ayrılıp benim ihtikâfa çe- kildiğim mağaraya gitsinler.. Ko- nuştuğumuz lâkırdıları işitmiye -| cek kadar uzaklaştıklarına emin olunca, biz, aramızda, bir cümle- lik parola verelim.... Bu parola ne ise, mağarada bulunan havarim ve halifem Ekremüddine malüm ola- caktır. Heyet, onların yanına vakit, parolayı veliahtım bırak... Mucize gittiği onlara ri dönerek size haber verecekler... Kabul mü? | havada kayboldu, mesamatlı, sırsız ve hararete mukave metli porslen parçalardır. Bu ci perselen ile ancak şamberlan süzgeçi, mesamatlı pil kapları ve cisimleri ku - rutmak için mesamatlı levhalar yapı - hr. Bir defa pişen Porselen bir çok yer lerde kullanılamadığından — bir ikinci defa olarak 1300 derecei hararette pi- | şirilir. Bu ameliyattan evvel porslen - in sathına sır sürülür. Sır gayet ince toz halinde feldspat ve kuarçtan yapıl miş sulu bir bulamaçtır. Bu bulama - €m içine sırlanacak eşya batırılır. Son ra sırlanan eşya kazet denilen harare - te mukavim topraktan yapılmış istu - wanelere konur ve ısıtılir. 1300 dere - cede hamur yumuşayarak müzap bir bal alır. Sır bir cam tabakası manza - rası peyda eder Mamulât iyi piştikten sonra fırın soğumağa bırakılır. ann Cat Cam fabrikasında Porslen maden humuzları ile muh telif venklere boyanır. Bunlar harare- te dayanıklı renklerdir. Kobalt, mavi, krom yeşili gibi hararete dayanan renkler birinci pişirişten sonra porsle- ne sürülür. GRE — Porslene nisbetle daha az saf kaolinden yapılır. İptidai maddele- abul.. Fakat bir şartla.. He- yet gittikten sonra, aramızdan baş ka hiç kimse ayrılmıyacak.. — Ayrılmıyacak... — Üç kişilik heyet, Yusufun mu| halifi olan fakat doğruluğu ile ta- nınmış insanlar tarafından seçildi. Bunlar, yola çıkıp gözden kaybo- Junca, parola tayin edildi: “— Allah yalancıları kahret- sin!,, Bunda mutabık kalındı, Sahte peygamber: — Şimdi, bir dakikacık secdeye varacaksınız... dedi. Bu müddet zarfında, ben, dua edeceğim.. Et- raf çöllerle muhattır, Bizim de sa- yımız malüm.., İkinci bir haberci çıkarmama imkân yoktur.. Bina- enlayeh, seçde esnasında hile ede- mem, Yalnız duada bulunacağım.. Tılısım böyledir... Ahali razı oldu. Bunun üzerine, Yusuf, elini koynuna soktu. — Bir şeyler yazarak, bir yere bağladı. Fakat, tam o aralık, beklenilmi- yen diğer bir mucize oldu... Sahte peygamberin sıvalı sıvalı yeninden dışarı, bembeyaz bir gü- vercin fırladı. Kanatlarını gererek Hışmullah, bütün kanının başı- na sıçradığını sezdi. Eyvahlar ol-| sun... Hilesi meydana çıkmıştı... O, Fransızlardan bir posta güver- cini almıştı. Bunu, itikâf yerin- deki mağaraya alıştırmıştı. Kaç kere, arkadaşiyle tecrübeler yap-- mıştı. Güvercin, her nereden bı- rakılırsa bırakılsın, derhal — aynı| yere gidiyordu. Yuvasma girince,| Ekremüddin için onu Yakalamak| işten bile değildi. Fakat, işte, henüz seçdeye var - mıyan ahalinin önünde, güvercini kaçırmıştı... Marifeti anlaşılmıştı.. Her şey bişmişti.., Rezil olmuştu. | artçtan müteşekkildir. Bununla yapıla- | hararette bir defa ısıtılır ve porslen ri saf olmadığından az, çok boyalıdır. FAYANS — Saf olmıyan kil ve ku cak mamulât hazırlandıktan sonra çok gibi sırlanır. ÂADI KAPLAR — Âdi toprak kap Jar demir, kil, kum ve mara'dan mü - rekkep bir mahlüt ile yapılır. Bunların 'humuzları mesamatlı olduğundan sili- siyeti alüminyom ve kurşundan mü - yeklep'bir halita ile sırlanırlar. Bu ha Tita ile çanak, çömlek, kavanoz yapı - hır. Kiremit, tuğla, çiçek saksısı, bor» gibi toprak işleri de marnli kil ve kum dan mürekkep bir mamulât ile yapı - hr. Kurşunla sırlanmış, fayans ve pors | lenler ziyadesiyle tehlikelidir. Kurşun sırlar az mukavimdirler, çatlarlar. Ha veneeraraa AEK SA YAK GÜL LTUNAMAN SEPTUP MELTUAM a amaı Sö aaeemc ada Içine fenalık geldi.. Gözleri ka- rardı.... Sektei kalpten, yıldırımla vurulmuş gibi, yere yıkıldı, Ahali üşüştü... Sahte peygam- ber olduğunu anladılarsa da, sebe- bini kavrıyamadılar.., — Ceciriye tutuldu... Ruhu, gü- vercin olarak uçtu.... Belki de, bu, Ruhulkudüstü.... diye münakaşaya giriştiler... Biraz sonra, üç kişilik heyet, pa- rola ile avdet etti: “— Allah yalancıları SİN ..)7 Fakat, halk, tesadüfün bu garip nüktesini de farketmediği için: — Bu adam, cidden mübarek... hükmüne geldi. İşte mucizesini söyleyip halifesini de tayin ettik - ten sonra, ruhu, güvercin olup se - malara uçtu... Parsayı Ekremüddin - topladı....| Zira, o, Mingalde, sahte peygam- berin hâlâ halifesidir. “Tayriye,, kahret- | ve sodyom karboniyetinin | yapılır. ismiyle dini bir saltanat kurmuş, keyif sürüyor!.. (Hatice Süreyya) 8 Haziran 1924 /BAKALORYA Nakıl ve tercüme hakkı mahfurdur Yazan: M. Gayur LDfĞ a Cuma, Pazar ve Salı günleri çıkar | Ameliyat neticesinde elde edilen şeyler | mur kabın içindekini emer. Cam ve büllür Cam, âdi derecede sulp, şaffaf, kı » rılabilir, hararet ve elektriki naklet « mez, suda gayri münhal bir cisimdir. Isıtılırsa yumuşar. Fazla ısıtilirsa ze- veban eder. Erimiş cam, yavaş yavaş soğuma- a bırakılırsa en küçük bir darbe ile kırılacak bir hal ahr. Eğer fazla matıl- miş cam birdenbire suya atılarak so- Butulursa su verilmiş cam ismini alır. Böyle cam parçalarının bir ucu kaırı - mca hepsi çatırtı ile tuz gibi dağılır. Cam iki terkipte olur. Biri silisiyeti potasyom veya silisiyeti sodyom, diğe- ri silisiyeti kalsyom veya silisiyeti kur şun olmak üzere iki silisiyet — milhi- nin birleşmesi ile bu terkipler hâsıl o- lur. Bazı hususi camların terkibin- de silis veya idrojensiz bor hamızı var dır. Muhtelif nevi camlar şunlardır: Şişe camı: sodyam ve kalsyom sili- siyetlerinden mürekkeptir. Saf olma - dığından rengi açık yeşil veya siyah- tır. Bu nevi cam kum, kalker, sodyom karboniyeti ve cam karıntılarının izabe- &i ile yapılır. Pencere camı: Sodyom ve kalsyom silisiyetlerinden mürekkep bir nevi camdır. Tamamen saf olmadığından hafif mavimtraktır. İnce kum, tebeşir izabesiyle Bohenya camı: Kalsyom potasyom silisiyetlerinden mürekkep, renksiz, tamamen şeffaf, hafif harareta muka- vim bir camdır. Bununla kimya âleb leri yapılır. Bu cam saf kum, tebeşir ve potasyom karboniyeti izabe edile - rek yapılır. Şişe fabrikasında Krovn - glas: Bohemya camının bir nevidir. Renksiz, inkisar karinesi zayiftir. Hikmet âletlerinden menşur ve adese yapmakta kullanılır. Billür: Potasyom ve kurşun silisi- yetlerinden mürekeptir. Renksiz, ko - lay zeveban eder. Ziyayı çok kâsirdir. Tamnandır. Beyaz kum, postasyom karboniyeti ve alüminyom izabe edi - lerek yapılır. Flint - glas: Kurşunu çok bir nevi billürdur. Ziyayi âdi billürdan fazla kesrettiğinden menşur, adese, gözlük, pertavsız imalinde kullanılır. Stras: Daha fazla kurşunu olan bir billürdur. Ziyayi âdi billürdan fazla kesreder. Sahte elmas imalinde kulla- nılır, Mine: “Sir"; Kalay humzu ile şef faflığı alınmış bir billürdur. Maden humuzları ile boyanır. Billüru âdi camdan tefrik için bun- sen bekinde ısıtmak küfidir. Kararır. Çünkü içindeki kömür zerreleri, kurşut silisiyetini irca eder ve kurşun serbest kalır. Cam imali: Camı terkip eden mad- deler toz haline getirilerek bir fırına konmüş potalarda izabe edilir. Hara- retin tesiri ile silisin bir kısmı — potas- yam karboniyetine yahut sodyom kar boniyetine tesir eder. Potasyom yahut sodyom silisiyeti hasıl olur. Silisin bir kışmı da kurşun humzu veya kalkerin tahallülünden hâsıl olan kireçle birle* şerek kurşun silisiyeti veya kalsyom silisiyeti hâsıl eder. Böylece husule gelen silikatlar yani silis milihleri re- veban ederek mütecanis bir mahlüt hâsıl olur, (Daha bitmedi)