SWT ikâyeleri Amerikada simal ile cenup kıs- mı arasındaki dahili muharebeler mektepten hatırınızdadır. Şimal- liler, esaretin kaldırılması, cenup- lular ise, kaldırılmaması için çar - pışmışlardı. | İşte, bu savaşta, şimalliler ııle—î be çalıp da, kölelere, cariyelere! hürriyeti iade edince, zenci Con- sonun oğlu Piter, çiftliği terketti. | Uzun yıllar köleliğe alışmış o - lan Conson ise: — İstedikleri kadar bana hür -| riyetimi vermiş olsunlar.. Ben, ©- nu istemiyorum! Gene senin köle- nim, ey efendim! - diyerek, çiftlik sahibi Smitsonun yanından ayrıl- madı. Oğluna da: — Madem buradan gidiyorsun,| lânet olsun.. Seni tanrmak bile| istemiyorum, asi evlât! - diye çı - kıştı. Esarette yıllanmış — insanların, bu nevi sadakat, tabıları iktızası- dır! Piter, cidden haylaz bir oğlan - dı. Bir müddet, şehirlerde sürttü,| hamallık yaptı, Çinli kahvelerine dadanarak afyon çekti, hürriye- tin bütün sermestliği ile kafayı dumanladıktan sonra, nihayet, aç kaldı, çiftliğe döndü. Bu sırada, babası çoktandır öl -| müş bulunuyordu. Zenci işçiler o- na, mezarı gösterdiler: — İşte buraya gömüldü! - dedi- ler. — Peki, mirası?.. O kadar eş -| yası vardı... ne oldu?. — Çiftlik sahibi Smitsona kal-| dı.. Senin mi olacaktı?. '_ — Ben onun varisi değil miyim? | — €Efendiler, köleletinin mirası-| na konarlar.. — Peki ama, şimdi, kölelik kalktı.. Babam, istediği kadar,| Smitsonun kölesi olduğunu ileri| sürsün., Kanun, bunu tanmmaz ki..| Uşaklar, alay etti: — Maşallah.. Amma da kanun öğrenmişsin!.. Fakat, çiftlik sahi -| bi, senden daha kurnaz.. Babanın| öleceğini anlayınca ,noteri çağır - dı.. Ondan vasiyetnamesini aldı...| Wasiyetname —mucibince — bütün! mal, Smitsona kaldı.. — Ya.. Piter, boynunu büktü.. Düşün -! meye başladı.. Fakat, bir müddet| sonra, başını kaldırarak: — Babamın mezarı burası ha?.. diye sordu. ' —Evet.. Gözleri pırıldadı. — Öyleyse, siz dağılın, ben bu- rada, onunla azıcık baş başa kal - mak istiyorum.. Uşaklar, dağılır gibi yaptılar.. Lâkin, Piteri uzaktan gözetledi - ler. Onun, oralarda duran bir kaz- mayı, küreği aldığını, bunlarla me zara yaklaştığını ve kazmaya baş- ladığını gördüler.. Yaranmak lâzımdı.. Derhal ko-! şarak, efendilerine haber verdi - ler.. Smitson, kendisine iyi hizmet e-| den kölelere ne kadar iyi bir efen-| diyse, karşı gelenlere de o kadar lânet mi, lânetti.. O, şimallilere| karşı mücadelenin en ön safında! bulunmuştu.. Esaret taraflılarının azılılarındandı. Kölelerine pek iyi baktığı hal- de, şimdi, ücretle tutulmuş hiz - metkârlarını ihmal ediyordu. Ka- rınlarını bile adamakıllı doyur - muyordu. Bunun sebebini kimse anlamı -| yordu, Smitsonun artık hayata | mesi lâzım geldiğini nasıl akıl et-| Dr. Hafız Cemal Kölenin altın dişleri küstüğüne hükmediyorlardı ama, biz size hakikati söyliyelim. Köleyi beslemekte, doyurmak- ta, ona iyi bakmakta mana var - dır, Zira, köle satılır. Satılırken, besli, tavlı olursa semiz at gibi pa- ra eder, Halbuki, hizmetkâr, üc - retli işçi öyle mi ya?,. Kiralık in- sandır, sıskalaşıp kuvvetten dü - şünce, onu şavar, ötekini tutarsın.. Uşaklar, koğulmamak için, ge - ne de ona yaranmak mecburiye- tinde kalıyorlardı. Netekim, söy - lediğimiz gibi, giderek Piterin yap tığını haber verdiler.. Smitson, derhal, küplere bindi. Çekmecesinden tabancasını ala - rak, cebine koydu. Derhal dışarı fırladı: — Vay mel'un.. Ben ona göste- ririm ! Fakat, içine merak oldu: — Babasının mezarını niçin ka zıyor?. — Bilemeyiz efendim?. ,l — Dur, öğrenelim.. Ağaçların arkasına gizlenerek seyrettiler.. Piter, mezarı kazdı, cesedi dışarı çıkardı. Ağzını zorla açtı. Adamlar: — Dişlerini söküyor.. - diye e - fendilerine fitillediler. -— Efendi -| miz, hani, siz, ona, altın diş yap- tırmıştınız ya. Onları söküyor.. İşte, bakın, bakın.. Çünkü, Piter, son derece parasız kalmış.. Babası nın mirası size ka'dığını öğrenin- ce, yapacak başka bir şey bula - madı.. | —- Miras elbette bana kalacak- tu.. İşte onun ne evlât olduğu gö - <büyor.. Piter, altın dişleri cebine dol - durdu. Sonra, gözetlendiğinden bihaber, ormana doğru ilerledi.. Sıvışıp gidecekti.. Fakat, kendisini gözetliyenle - rin üstüne yürüyordu. Tam bu esnada, Smitson, elinde tabanca, karşısına çıktı: — Namussuz.. - dedi. - Bir ölü -« nün dişlerinden istifadeyi düşün - mek.. Vay alçak vay.. Sen, öldü- rülmeye lâyıksm.. Fakat, ne iyi a- dam olduğuma bak ki, gene seni sağ bırakıyorum.. Haydi, ver şu dişleri şuraya da kır boynunu.. — Vermem.. Onlar, benim ba - bamın! Heyecanla, Smitson, baklayı ağ- zından çıkardı: — Baban mirasını bana bırak- tı.. Vasiyetnamesi var.. Ver.. Yolr-| sa.. Namlu, Piteri ürküttü.. Çarna -| çar, elini cebine attı.. Dişleri sa- bık efendisine uzattı, Çiftlik sahibi, bunları alarak e- vine dönerken, uşaklarma: — Atın şunu çiftlikten dışarı! emrini verdi. Ve kendi kendine: — Bu köpoğlu, namusu ile ça- îi lışsa zeki oğlan!.. - dedi. - Bak, bir ölünün altın dişleriyle gömülme l ti... Bendeki dalgınlığa da bakın! ki, Consonu altın dişleriyle topra- ğa gömdürmüştüm.. Allah allah.. Ne gaflet!.. (Hatice Süreyya) Dahili hastalıklar —:tehassısı Cuma ve pazardan başka — günlerde ğleden sonra saat 24 der 6 ya kadar İstanbulda Divanyolunda (118) nu- maralı hususi kabinesinde hastalarını kabul ecer. Muayenehano ve ev telr fonu: 22398. Yazlık ikzmetgâh telefonu : Kandilli: 'HABER'in| Fıkra müsabakası En iyi, en güzel fıkraları bize gön- dereceklerin yazıları; burada neşredi- lecektir. Yalnız bu fıkraların uzun ol- maması, seçme olması ve — okunaklı yazılması lâzımdır. 281 — Bektaşi ve oruç Eski zaman Ramazanlarından birinde, Yeniçeriler gündüz ortası oruç yiyen bir bektaşiyi yakalar- lar, Doğruca ağanın huzuruna çı- karırlar. Yeniçeri ağası köpürür: — Behey, Allahtan korkmaz he- rif. Ne diye oruç bozuyorsun. Vurun şuna yüz değnek. Bektaşi kurtulmak için ne kadar dil döktüyse fayda vermemiş ve yüz sopayı afiyetle yemiş. Dayak- tan sonra ağa, bektaşiye sormuş: — Nasıl bir daha oruç bozar mı-| sın? Bektaşi de: ne haddime? bozu- — Aman paşam, Ben oruç değil, oruç beni yor. Diye cevap vermiş, Fındıklı: Osman 282 — Dedikodu İki âasri hanım konuşuyor: — Duydun mu? Fatma dişçisile evlenmiş. — Ya.. Acaba neden onu tercih etmiş? — Dişlerini yaptırıyordu. Para vermemek için bundan başka çare göremedi de.. Şişli : Neclâ Büyük deniz Gezintisi Kuponlarımızın, daimi ku - ponlarla tepdiline ve davetiye - lerin tevziine başlandı. Okuyucularımız her gün iki- den sonra — cumaları müstes- na — müracaat etmeleri lâzım- dır. Davetiyelerin tevzii 30 mayıs tarihinde nihayet — bulacaktır. Davetlilerin yanlarında getire - bilecekleri davetlilere mahsus 80 er kuruşluk biletlerin satışı 5 haziran tarihinde bitecektir. Pek mahdut miktarda hazır- lanan lüks mevkiler için şimdi - den müracaatta bulunulmalıdır. Bu biletlerin fiatı 150 ve 200 kuruştur. Gidilebilecek e . eğlence yerleri SİNEMALAR : İPEK: Teblikeli yollar. MELEK: — Hüküm gecesi ELHAMRA: Şen mülâzim. SARAY: Beyaz şeytan. SUMER: — Ateşli kadınlar. TÜRK: Hulyalı dudaklar. ASRİ: — Şeytan kardeşler. HİLÂAL: — Ankara Türkiyenin kal-İJ! bidir.İğ| ŞIK: Hayatım sana feda, ŞARK: Kongre eğleniyor. ALKAZAR: İstanbuldan geçerken ALEMDAR: Ankara Türkiyenin kı'lbidir! MİLLİ; Deli gönül. YILDIZ: Niçin öldürdüm. KEMAL BEY: Şehvet adası, HÂLE: Ben ve İmparatoriçe. FERAH: Milyon peşinde. Pratik Hayat Bilgisi Hayatta muhtaç olacağınız ameli malümatı kolayca Öğreniniz BO7 . Nakıl ve tercüme hakkı mahfurdur Yazan: . Gayur Cumartesi, çarşamba günleri çıkar Yoklama İlk yoklama şube reisi veya şube zabitlerinden biri ile kazanın nüfus memuru veya kâtibi tarafından birlik- te köylerde ve mahallelerde yapılır. Askarlik çağına girenlerin son yok- laması askerlik meclislerince ruhsatlı ve ihtiyat efradın son yoklaması da askerlik şubeleri zabitlerince kaza merkezinde yapılır. “Madde 15” Her sene askerlik çağına giren er- keklerin nüfus kütüğündeki adlariyle babaları adını, yaşlarını ve lâkapları « ma gösterir tasdikli defterleri bir ay evvel askerlik şubelerince nüfus me - murlarından alınır ve ilk yoklama cet- velindeki hane'ere geçirilir. İlk ve son yoklamalar işbu kayıtlara göre yapı - lır. “Madde 17” Her sene Temmuzun birinci gü « nünden başlamak üzere askerlik mec- lislerince © senenin ilk yoklama cet - veline yazılmış olanlarla geçen sene | askerlik meclislerince yapılan son yok- | lama üzerine ertesi seneye bırakılmış bulunanların son yoklamalarına baş - lanır. “Madde 20" Bu ayrılma keyfiyeti kabiliyeti be- deniye cetveline ve talimatına ve Mü- dafaai Milliye Vekâletinin tertibatına müsteniden kolordularca bildirilecek ihtiyaca göre tesbit edilir. Askerlik meclis ve encümenlerince - verilecek kararlar; reylerin çokluğuna göre ka- bul edilir. Reyleri müsavi ise reisin bulunduğu tarafın reyi kabul olunur. Reyleri kabul olunmıyanlar reylerini yoklama cetveline yazabilirler. Bunlar ve işbu kanun haricinde yapıldığı an- laşdan muameleler hakkında her han- gi bir kimse tarafından verilecek ar - zuhaller icabında askerlik kolordu ve Müdafani milliyece sru larak düreltillir. Buna da kanaat etmi- yenler Şurayı devlete müracaat ede - bilirler. “Madde 22" Son yoklamaları yapılan kimseler kabiliyeti bedeniye — talimatnamesine göre aşağıdaki kısımlardan birine ay- rılırlar: 1 — Sağlamlar, 2 — Sakatlar, 3 — Çürükler.. Sağlamlar ve sakatlar asker edilir. Muvakkat çürüklerle son yaklama- daki sair ahvali dolayısiyle haklarında kati karar verilemiyenler ertesi sene- ye terkedilir. Daimi çürükler asker - likten büsbütün çıkarılır. “Madde 28" İsimleri okunanlardan kazalarının dışarısında olap — son yoklama ve nu- mara çekilmesi bitinceye kadar sağ - Tamlıkları ve tahsil dereceleri hakkın- da haber gelmemiş ve bulundukları yerlerin köy ve mahalle ihtiyar mec « lis ve heyetlerince bilinmemesi sebe - biyle ahvali mahallerinden sorulama- mış ve yahut kazaları dahilinde veya memaliki ecnebiyede bulunup ta son yoklama sırasında askerlik meclisleri- ne ve sefaret ve şehbenderhanelere gelmemiş — ve 26 mcr madde veçhile gelememeleri sebebini bildirmemiş ef- | rat, yoklama kaçağı tanınarak isimle- | ri defteri mahsusuna yazılmakla bera- ber elde edilmeleri için başkaca ma - | hallin en büyük mülkiya âmirine veri- lir ve elde edilecekler hakkında ceza faslında yazılı maddeler veçhile mua. mele yapılır. Bu defterler üzerine ya- pılan takibat derecesi her sene asker. Tik meclislerince tetkik —ve icabı icra kılmır. “Madde 30” Kazaları dışarısmda olanlardan bu- lundukları mahâller askerlik meclis - lerine veya sefaret şehbenderhanele - rine son yoklamaları sırasında gitmiş veya ahvali hakkında bulundukları mahallerden sorulmuş - olduğu halde sağlamlık ve tahsil dereceleri hakkın- daki haber, sön yoklama Ve numara çekildikten sonra kazalarına gelmiş o- lanların, gelen haberler yoklama cet- vellerine yapıştırılmak üzere şube re- isi ve idare heyetince şube ve nüfus- taki cetveller üzerinde muameleleri düzeltilir ve askerliklerine karar ve - rilenler, mükerrer — birinci numara ile asker edilirler. “Madde 31” KAi l | | | | Kısa hizmet Kısa hizmet altı ay ilâ on iki ay- dır. Aşağıda yazılı şartları haiz olan işbu kısa hizmet müddetlerinden biriy- le muvazzaf hizmeti yaparlar. A) Kanunu mahsus mucibince ih- tiyat zabiti olacaklar için tahsil ve as- | keri ehliyetname derecelerine göre | 6, 8, 10, 12 ay, ihtiyat zabitliğine li- yakat göstermiyenlerin kısa hizmet hakları reffedilerek muvazzaf hizmet- leri işbu kanuna tevfikan tamamlan -» dırılır. B) Ellerinde pilot şahadetnamesi olup işbu şahadetnameleri hava kuv - vetleri müfettişliğinden tasdik edilmiş olanlardan askeri tayyarecilikte bilfi- il istihdam olunarak askeri pilotluk şahadetnamesi olanlar on iki ay, C) Üç ve daha ziyade oğlu olup ta bunlardan ikisi askerliklerini yapar - ken veya tebdilhavada iken ölmüş bu- lunan peder veya dul validenin üçüncü ve diğer oğulları on iki ay, D) Üç ve daha ziyade oğlu asker- de veya tebdilhavada ölmüş bulunan peder veya dul validenin diğer oğulla- rı altı ay, "Madde 34” Ertesi seneye terk Son yoklama sırasında aşağıda göz- terilen sebeplerle askerlik yapamıya « cakları anlaşılanların muamele ve mu- ayeneleri ertesi seneye birakılır. A) Vücutları askere yarayacak su- rette büyümemiş olanlar, B) Zamanın geçmesiyle veya teda- vi ile geçecek illet ve hastalıkları ol- duğu sıhhi muayene neticesinde anla- şılanlar ve mevkuf veya mahpus olan” lar (bunlardan işba kanunda — yazıli — cağırılma zamanıma badar iyileşgoek - leri veya mahpusiyetleri bitecegi an « laşılanlar ertesi seneye hrıhhnıyı' arkadaşlarının çağırıldığı vakit hekim- ler tarafından yapılacak muayenedeki | kabiliyeti bedeniyelerine göre mua - mele olunmak üzere sağlam asker &- dilirler.) C) Askeri mekteplerle, nizamname ve talimatnamelerine nazaran devam mecburiyeti olan resmi ve yüksek mek tepler liseler ve orta mekteplere ve tali meslek mekteplerinde veya bu derece- lerde olduğu maarif vekâleti veya mü- | düriyetlerinden tasdik edilen hususi cc* nebi mekteplerde ve kezalik ayni ev « safta bulundukları Maarif Vekâletin- ce musaddak memleket ve harici mek- teplerde okumakta oldukları anlaşı - lanlar (bunların ertesi seneye terki en çok 29 yaşlarını bitirinceye kadar uzar, Bu yaşa kadar tahsillerini bitir * miş olanlar, iki sene üst üstüne sınıfına muvaffak olamıyanlar, âli bir — mektebi bitirdikten sonra diğer bir âli mektebe veya ihtisas şubelerine uıi_' ! mış müesseselerin ve Darülfünunun bif şubesini bitirdikten sonra diğer .ubli' me girenler ertesi seneye terkedilmeyi? asker ediliyorlar. İşbu talebenin dersle” ni muntazaman devam etmeleri şar * yle tahsil saatleri haricinde, memuri * yet, vazife, sanat, ticaret ve ziraatle İf” tigalleri tecillerine mani değildir.) d) Fıkrası: İki oğlu olup ta biri a#" kerde bulunan bir peder veya dul vali” denin askerliğe diğer oğlu biraderi hif” meti muvarzafasını bitirinceye kadif (on beş yaşından küçük olanlar nazafi itibare alımmaz.) - Bir peder veya dül validenin ikiden ziyade oğuları olup ©* ikisi askerde iken askerliğe çağırılı? düğer oğla birederi bizmeti man sını bitirinceye kadar (bu fıkra ahkâmti | harp olmadığı zamana mahsustur. "q di muamele celp ve sevk zamanında $€” kin tehiri ve birlikte askere almacak lar için peder veya validesinin lıj: nin terkini arzu ederse onun terki #7 —— retinde tatbik olunur.) h) muhacirlerden olup hicretleri t yihinden itibaren iki sene M—' 4 Tunanlar (harp zamanlarında lhd’: tarihlerinden itibaren üç ay geçmif Tanlar askere alınabilirler. “Madde | (Daha bitmedi) K