Ahlakı Özâck fılmlere Amerikada harp başladı. ,Dl'ğer bir cereyan, “Artist,, milyoner tızları aleyhinedir. Bu arada hayvan drin da bogazlanmaması isteniyor.. “a brakarak çıktığı bir k“"um büyük bir “temizle- Mötliyesi,, başladı. "lıın girdi gireli, yapılan den 10 tanesi doğrudan doğ eddeı'lılınıg ve oynamasına &z verilmemiştir, İ Amerika Reisicümhuru- *vkie geçmesinden sonra, artistlerinin efsanevi — su- , mübalâğalı maaşlarına Nşkmıınuı, şimdide — böyle H kete meydan verdi. k:: film, bilhassa, açık saçık, k !eıırı dokunabilecek “cin- 3 'lmlennın gösterilmesine * edilmiyecek.. dik N da buna taraftar Tika matbuatının son akis-| a akılırsa, halkın da buna se-| %lnhır olduğu, tenkitler- plar gönderdikleri görü- k“—e ğ lan başka, Amerikada | k’!k; lür ve mukaddes sayılan Ülün âzası, bilhassa bir Yapmış ve ahlâkı ifsat e- filmlerin gösterilmeme - ı_"k olmaktadır.. .&"'dı) AN DVORAK: Silviya Sidneyin *İyeyle birlikte oynamıya seçilmişti., (Yanda) Duglasın oğlu... filmi Moris Bunlara “Amerika ibtilâlinin kızları,, deniyor. Ecdadı Amerika ihtilâlinde filen bulunmuş “haki- ki,, Amerikalıların bugünkü nesil- leridir... Bunların, bu teşekküle dahil ol- duklarını şerefle gösterecek birer de madeni armaları vardır ki, gö- ğüslerinde taşırlar.. Diğer tarafları Ahlâkı bozan filmlere karşı a- çılan harbin, bazı şayanı tetkik ta- rafları da olduğu göze çarpıyor: Oyaryan artistlerden “evlenmiş boşanmış,, olmak gibi bir macera geçirmiş bulunanların - filmlerini, muhakkak göstermemek azminde- dirler. Hükümet erkânından birinin beyanatına göre, filmler üzerine Amerikada üç nevi sansür kona- cak... İçerisinde “boşanmış,, artist bu lunan filmi gösteren sinemadan, önce 200 liraya yakın bir ceza alı- nacak. İkinci defasında, sinema müebbeden kapatılacaktır, Klark Geybi Anita Peyç (Bir Amerikan filminde) Bu cereyanın da, artistleri, rek- lâm olsun, dilden düşmesinler di- ye enikonu bir âdet nev'inden, muhtelif eyalet kanunlarına göre evlendirip, sonra tekrar ayırmak, gibi bir istismar yoluna girdikleri için meydan aldığı anlaşılıyor. Cemiyet ahlâkında zaaflar tev- lit edebilecek film ve vaziyetlerin önüne geçilmek üzere, İngilterede de sıkı bir sansür hareketi başladı- ğı, sezilmektedir... Bakalım, daha nerelere cektir!?. Milyoner artistler Geçen haftalardan birinde, ha- vadisimizi yazarken, film dünya- sını sinema meraklısı, milyoner kızlarının doldurmakta olduğuna işaret etmiştik, İşte bu vaziyet, gittikçe tevali ediyor, sıkıntı uyan dırıyor, seyirciler de hoşnutsuzluk lar doğuruyor... Milyoner kızlarının sadece mil- yöner kızı olduklarını ve başka sahalarda daha müfit olabilecek. lerini, kendilerini niçin san'at gi. gele- ÜLe Li li HABER — Akşam Postası Yakışır mı? —Baş tarafı 1 inci sayfada— çıkan eserinde, biz. — meslektaşları i- çin, bakınız, nasıl fikir beyan ediyor. Aşağıki tavsiflere lâyik olan kim ise tayinini haber okuyucularına terkedi- yorüz: Londradan beri memleket gazetc- lerini görmüyordum. Marsilya'da hep- sini topladım — ve bir köşeye çekilip gözden geçirdim. Goethe'nin bir fıkrasını -okumuş- “ — Söyleyin bana, neden gazete- lerden hoşlanmıyorsunuz? * — Çünkü günün hizmetindeler.. Ve gene onun sözüdür: “Eğer in- | san bir kaç ay gazete okumaz da, hep- | sini birden toplayıp sıralarsa, ©o za - | man, bu kâğıt parçaları ile ne kadar vakit kaybetmekte olduğunu anlar.” Goethe, büu fikirleri sanki bizim ga- zetelerimiz için söylemiştir. Bütün bir memleketin bir haftalık bir sürü ga - zetesinde hiç bir şey olmamak müm - kün müdür? Bu, uzak bir vilâyet se- viyesi bile değil, bu, hakiki bir taşra, kültür, sanat, fikir ve dünya davaları- nın hepsinden dışarı, bu, bir hava... Zarlanmış bir hava: Bazı muharrirle - rin bu zarı deşerek bir boşanış günü beklediklerini âdeta gözümle görüyo- rum. Hepsi avurtlarına kadar küfür | dolu... Hepsi güç'ten, derin,den, uzak- tan, kolay'a boş,â ve yakma kaçıyor. | Çünkü davasızdırlar. Hepsi kibir- den şiş, cakadan patlak... Hepsinde bir vice hevesi, söylenişte, davranış- ta, üslüpta ve tavırda... Hepsi, yurt, halk, ihtilâl, ahlâk, nizam kelimeleri- ni duyunca kahkahadan — katılmamak için kasıklarını sıkıyor. Vice'leri görünsün diye mümkün olsa morfin iğnesinin deliklerini su - ratlarında bırakacaklar, ve çiçek bo - zuğuna dönmezlerse, vice üstünlükle- | lerinin anlaşılmadığını zannedecekler. Kamış ve lâf... Kalem kamışı, ellerin- de perituvan apsesi boşaltan kauçuk boru gibi, işliyen hınç, haset yarası - | nın ucuna iliştirilmiş, eğer ağzını ka- ! pasalar, irin, burun deliklerinden aka- cak, ve lâf, irin köpüğü... Kalple- ri, eski bir yara kabuk döker gibi, | Divan, Fecriati, Maurice Dekobra dü. küyor. Bir çoğu bir rejim sonu rüyası için- de yarı sarhoşturlar. Davalanmıyan gençlik, bu sürünün arkasındadır. Bu sürü, İstanbul'u, hâlâ, Ankara'ya kar- şı bir kalkan gibi tutuyor. Fakat Ba- | lattan tutuyor, Korkak, sinsi, ayak al- tından, etek arkasından... Kimi de - mokrat, 1741 züppesi! Kimi büyük | iktısatçı, yedinci elden yahudi onda - | cısı! Her yerde emperyalizm, bu iman- sız şebeklerle, kara yığınına dayan - maktadır. Ankara'nın ne büyük ma nası olduğunu bütün dünya bilir: Düşmanın güvendiği şey, malı mül - kü gibi, manevi varını yoğunu yüzde üçe Kkide eden bu yetiştirmelerinde - dir. En jyi yerli mal, yerli garptır. | Şimdiye kadar Osmanlı İmparatorlu- | ğunda, Mitir'da — Hint'te, Suriyede frenkleşmiş olanlar, bir kuru tarla tel- bi büyük ve ağır bir işte zorladık- larını yazanlar var, Son defa bir kumpanya, Ame- rikanın “bir kaç kere milyoner,, tütün kralının kızını angaje — etti. Münekkitler, ateş püskürüyorlar. Ayni vaziyet İngilterede de öy- le., Ekseriya milyoner kızları, bir kumpanyaya para veriyor, filme alınıyor, Bir muharrir şöyle diyor: “ Stüdyo kapılarımda sürünen nice yoksul ve cidden kabiliyetli kızlar var ki, bu fırsattan neler çı- karmaz... İnsan kalbine hakiki he- yecanr verecek şahsiyet, bir intifa seddinin ardında bekliyor..,, Hayvanların boğaz- lanması Filmlerde öldürülen hayvanla- rı koruma hareketi, tamamen cid- dileşti. 'Tarzan ve eşi,, filminde Coni Vaysmüller'in, “şahsen,, öldürme- si lâzım gelen aslanlar, mahalli “himayei hayvanat — cemiyetleri,, PR 5 Şikago yangını —Baş tarafı 1 inci sayfada— mış, 2000 kişiyi yersiz yurtsuz b rakmış ve 1500 kişinin yanarak, yaralanarak hastanelere yatırıl - masına sebep olmuştur. 1500 hayvan yanmış, üç itfaiye neferi ölmüş ve umumi zarar, bi - zim paramızla 12 milyon lira ile 30 milyon lira arasında bir yekü - nu bulmuştur. Yangın bir gün bir gece devam etmiştir. Sebep, saman — ambarlırından birine dikkatsizce atılan sönme - miş bir sigaradır. Yangının ıir;yel.iyle, petrol tankları infilâk etmiş ve bütün şehir gürültüyle sarsılarak halk so kıaklara dökülmüştür. Şikagoda halen vali bulunan Mister Kelley'in Ingiliz gazetesi Deyli Heralde telefonla verdi - ği tafsilât şudur: “Şehirdeki halkın hemen hepsi ve mevcut bütün itfa vasıtaları- mız, ve tayyareler yangın mahal - lindeydi. Bir müddet yanan yerleri ter- kederek kurtarmamız mümkün o - lan binalar üzerine su sıktık. Şeh- ri kurtarmak ve bir “Ardullahı va sia,, haline getirmekten korumak için yegâne çare bu idi, Yangına her dakikada 500 met- re mikâbı su sıkıyorduk, 500 metre mikâbı su, şehri - mizden geçen nehrin ihtiva ettiği su miktarıdır. Yangına bütün Şikago nehr'ni | sıkıyorduk denebilir. İtfaiye kuvvetlerinin her daki- ka için hayatları tehlikedeydi. Dört itfa kulesini alev sardı. Merdivenlerinin üzerinde itfaiye | neferleri bulunuyordu. Elli tane - sinin gözleri yaralandı. Hepsi de gözleri sarılı olarak hastanede yat maktadırlar. Gazolin ve amonyak tankları patladı ve bütün şehir sarsıldı. Yanan yerler arasında bozsa bi nası ve borsacıların daire'eri var- dır. Bir büyük tiyatro ve iki otel yandı. İçerdeki ahalinin yanması- na ramak kıîmışken kurtarıldı. 1871 de bütün Şikagoyu kül &- den yangının akıbetinden güç kur tulduk.,, ——— lâlı gibi, yurtlarını mezada çikardılar. Ankara'nın yeni adam « örnaği, bura- da ve her yerde ilk gençlikleri topla- yıp kendine benzer nesiller ürettiği zaman, milli kurtuluşlar rüyası haki- kat olacaktır. " Buhran, buhran... Onu geri millet. lerin liderleri halledeceklerdir. tarafından müdafaaya uğradı. Protesto ettiler, Fakat nihayet, bu hayvanların “insani bir şekilde,, ve eziyetsizce öldürülmelerine karar verildikten, ve bütün muteriz hayvan koruma teşekküllerine bunun resmi göste- rildikten sonradır ki, Tarzan — fil- mi istenildiği gibi çevrilebiliyor. Fakat işin kötülüğü nerededir biliyor musunuz? Bu hilenin, seyirciler — tarafın- dan bilinmesi, onlar arasında şayi oluşu kumpanyanın hiç te isteme- diği bir şeydir. Film sahipleri, film içerisinde bu yırtıcı, muazzam — hayvanların bizzat filmin kahramanı tarafın- dan boğazlanarak ve uzun müca - dele neticesinde öldürüldüğünü halka inandırmak niyetindedirler. “Himayei hayvanat cemiyetle- rini,, tatmin ederken bunun yalnız onlar tarafından bilinmesini ve gzli tutulmasına taraftardırlar. İşte bizde söylemedik, diyelim. Him . '