Çıkrık gıcırtısı ve lâf perendesi Bir ahbabım var; okumuş diye töhret aldığı için, bizi her yaka- 'a!'xyıııda kendinin de pek iyi an- hyamadlığı karışık karışık nazari- Ye'erden bahsetmeyi — boynuna borç bil'r. Çatlar, patlarız: “— Yahu, anlattıklarını merak etsek, bir kitap açar, okuruz.. Za- ten bunlar senin fikrin — değil.. 'l'ye lâhavle çekeriz. - Vıpurdı de bu demir leblebiler yu. h—üu:' mu?, Tabili ol be birader?. D'ğer bir ahbabım da, nükleli *öz söylemekle şöhret almıştır. * Sobağım öte yanından kendisini $öc8r seçmez, sarardığını, morar « dığinı, alacaklıya raslamış gibi fe- na'astığını farkederim. Şöhreti - m'n bozulmaması için, ayak üstü behemebhal zarif bir lâf bulmakla kendini mukayyet addeder. Onun yer'ne ben terlerim. İçimden söy- lenir dururum: “— Be adam!.. Nüktenin de II-I rast yar.. Adım başında bu zara- fetler çekilir mi?,, Hulâsa, birinci ahbabımla, ikin: 'hhlıım sanki şimal ve cenup kutupları!, Ne olur, birindeki me ziyet, azıcık ötekinde de olsa... O zaman, Zeminine, zamanına gö- re, kâh istifade, kât tebessüm e - der, ne âlâ sohbet eylerdik.. © Ağır ve mühim mevzularda ka- lem yürüten muharrirlerimizde, iş- te bu ahbaplarımın zıt hususiyet- lerine rastlıyorum: İçlerinden bir kısmı makalele » tini dört yüz dirhem bir okka ya- Ziyor, Haddi zatında, söyliyecek- ı'-'ri, pek o kadar anlaşılmıyacak İstanbul Şehir Meclisi fevkalâ- de içtimaının son toplantısını dün yapmış ve dağılmıştır. Birinci cel- sede bütçe encümeninin yatı mek- tepleri talebesine verilecek harç- lık hakkındaki mazbata okunmuş- tur, Buna nazaran harçlık için lâ. zım olan 3,000 lira, hayatın gün- den güne ucuzladığı nazarı itiba- Şükrü Naili Paşa Üçüncü kolordu kumandanı Şükrü Naili Paşa Ordu müfettiş- yesi tarafından şerefine büyük adada Kalipso otelinde bir ziya- fet verilmiştir. Davetliler Şirketi Hayriye va- purile Büyükadaya - gelmişlerdir. Ziyafet esnasında Vali muavini A- li Rıza Beyle Belediye reis müavi- ni Hamit Beyler birer nutuk söyle- mişler, Şuknı Naili Paşa bunlara cevap vermiştir. Şükrü Nailt Paşa nın ordu ııufemçıliıne tayin edil- mekle beraber İstanbulda kalması muhtemel görülüyor. Dosala değildir, - Fakat. -derhal. cümlelerine stanbulin giydiriyor - lar, Kelimelerin her biri kara sa- kalh, altın gözlüklü suratlar gibi abus!.. Ne bir teşbih, ne bir misal 2ir>',. Gacırgucur sözler! ser başmuharrirlerin ve içtis at, iktsadiyat doktorlarının takip ettiği tarz budur. Halbuki — saydığım — zevatın gerolı meslektaş'arı, en güç felse- fe kitabını yazarken bile, şirin bir ifade kullanmıya, edebi şekiller iç'nde keraati kolaylaştırmıya uğ - Taşır.. Muvaffak da olur.. Haydi bu çatık surat!ı ciddi mu- horrirler gene neyse.. Diyelim ki, Maryzulariyle edaları bir dereceye kadar uyuyor, Ya hele, bir cümle canbazlığı ile, bir siyasi konfe Yapsı, bir edebi cereyanı, bir içti- af meseleyi sırt üstü getirmek #ayretinde bu'unan alaylı ulem3- Yan dıı,:hııı7 İşin — fecüi, ekser R-lar de, mezelâ bir münakaşa- da, hangi tarafın kuvvetli bir man Bi kuywetli bir davayı müdafaa *Wİ'ne bakmaz; en yakası açık N üfrü savuranı ve en fazla me Nwlı'n!ı'u yapanı galip sayar-. Tanmmış bir muharrir, geçen -» © İftihar ediyordu: —— Hasşmımımn ne yazdığını okü- Tam bi'e.. Hücum ederim.. Bir es-| Bri küfi.. Okuyucuyu tebessüm et- Tirssildin mi, kazandın!.. Zvylinyıi ile su biribirine na- Sil koruşmaz, ayrı durursa, fikirle| Zerafet de, iri çaptaki muharrirle-| Timiz arasında, öylece biribirin- 84 ayrı, karışmadan duruyor. bi kıyorsunuz: Filânca üstat, * teyler okumuş, öğrenmiş.. Lâ - İn hati mekteplerde çok çalış- Maktan gabi'eşmiş talebeler var - Tn Onlara dönmüş.. Hafızlaş - “ll? Dudakları tebessümü, göz, İ zekâ ışıltısını unutmuş.. Yeksi #ai liğine terfi etmiştir. Bu münase- betle dün akşam İstanbul Beledi-! Türk.Polonya. balosu Türk — Polonya cemiyeti 7 Haziranda dağcılık klübünde bir balo verecektir. Baloda erkeklerin hepsi beyaz elbise giymiş olacak - lardır. Dilencilerle mücadele Zabıta sabıkalı dilencilerle mücadelesini şiddetlendirmiştir. yakalanan dilenciler Sulh Mah- kemelerine verilmektedir. Bu di- lencilerin ekserisini kadınlar teş- kil ediyor. Geçen gün yakalanan| Elif işminde bir kadın Mahkeme- de bir ay müddetle boğaz toklu- Buna nafian çalışmağa mahküm edilmiştir. Üç aylıklar M_lıin Mühasebeciliği eytam, eramil ve, mütekaidinin yoklama muamelelerini bitirmek üzeredir. Bunların üç aylık maaş'arı Hazi> ranın ikisinden itibaren verile- cektir. areeRbNaa SEN n arEe aa LA eReReecerYErENEAERLA SS anun nasak bir eda ile, konuşmayı sun'i surette öğrenen sağır dilsizlerin sinire dokunucu cansız seda per- deleriyle karşınızda lâf geveliyor.. Biraz nüktesi, zarafeti, ede - bi şekli olan birinci çap muharri- re bakıyorsunuz. Onlarda da, ma- lümat tarafı püf.. Bir “espri,, pe- rendesiyle en âlemşümul bir dava- yı halletmek kabil sanıyorlar.. Hulâsa ya yavan, ya kof.. İki hasleti birleştirenine pek raslıya - miyorum., İçimizden henüz b“!“kı kir muharrir simasının be'""'ı'ı hudut ötesinde şöhret alamaması. na sebep de budur galiba.. maz; kelime oyununa kimse ku- iak asmaz!.. Bizdekiler ise, ya bi- ri, ya öteki,.. (Va-Nü) | tulü 12 metre kadardır. | Zarethanesinden kaçan Çıkrık gicirtisini kimse oku-; Istanbul ŞehırMelısı dün son fev- kalâde ictimaını yaparak dağıldı Şehir yatı mektebi yavrularına verilecek harçlık mese- lesi halledidi 1931 senesinden kalan 500000 borç için de bir çare aranacaktır ra alınarak mektebin iaşe faslın- dan münakale edilmiştir. Mazbatz aynen kabul edildi. Bundan sonra 1931 yılı hesap- larından kalan meşhur 500,000 li- ralık borç meselesi mevzuu bah- soldu, Muhtelif hatipler söz söyle- diler. Reis vekili Necip Bey müza kerenin kâfi olduğunu ve fazla münakaşanın lüzumsuz olduğunu söyliyerek bu bahsi kesmek iste- mişse de Galip Bahtiyar, Nurettin| Münşi Beyler bilâkis müzakerenin| kâfi olmadığı beyan etmişlerdir. Bu esnada Galip Bahtiyar Bey şu sözleri söyledi: — Bu meseleyi bize daimi en- cümen getirmişti. Mesele ehemmi- yetinden dolayı uzun uzadıya alâ- ka uyandırdı. İstiyoruz ki, şu son çelselerde bizden sonra gelecek meclise pürüzlü, içinden çıkılmaz bir mesele bırakmıyalım, İstanbul belediyesi hesaplarını her zaman derhal çıkarabilir, gösterilebilir bir hale gelmelidir. Galip Bahtiyar Beyden sonra Nakıye Hanım söz almış ve bu me seleden dolayı fazla endişeye ma- hal kalmadığını, belediyenin ma- kul ve doğru bir hattı bareket ta- kip-ettiği takdirde bu borcunu da ödeyebileceğini söylemiştir. Neticede şöyle bir karar - veril miştir. Belediye makamı 1931 se - nesi hesaplarında görülen 500,000) lira açığın kapatılması için tedbir- ler arayacak, bulduğu çareyi Şehir Beysirr Ceket çalan Tophanede oturan sabıkalı Ni- ko dün Vefada kömürcü Rıza E- fendinin dükkânından bir ceket çalıp kaçarken yakalanmıştır. Üç yankesici Atpazarında oturan Hilmi Efen- dinin cebinden cüzdanını aşırmak istiyen Hüsnü, Ömer ve Hakkı is- mindeki üç yankesici yakalanmış- lardrı. Recep B. gidiyor Bir müddetten beri Şehrimiz- de bulunan Ha'k fırkası umumi kâtibi Recep Bey bu akşam Anka- raya dönecektir. Tarihi top Dün Hasköyde, Cami altında u zun bir zamandanberi yatmakte olan ve üzerinde eski yazı ile (Se- Hm Şah bin Beyazıt Han) kazılr büyük tarihi top iki kamyonla as-| keri müzeye nakledilmiştir. Topur Nezarethanden kaçan Geçenlerde İstanbul Adliye ne- İstinyeli Şükrü İzmitte yakalanmıştır. — İs- tanbul müddei umumiliği dün İz-| mit müddei umumiliğine telgraf çekerek kendisinin derhal İstan -| bula gönderilmesini istemiştir. — | lira Meclisine bildirecektir. Bunun için de Ağustos veya Eylül ayı zar fında Şehir Meclisi bir kere daha fevkalâde içtimaa çağrılacaktır, Bu karardan sonra celseye fası la verilmiş, bu esnada kâtipler bu celsenin zaptını hazırlamışlardır. İkinci celsede zabıt okunmuş ka- bul edilmiş ve bu suretle toplantı; da bitirilmiştir. Idamdan ağır hapse | Bir müddet evvel Kantarcılar- da Aziz oğlu Mehmet isminde biri bir kira alacağı yüzünden çıkan kavgada Osman Efendi ile oğlu Rüstemi caddenin ortasında bıçak la öldürülmüştü. Bu cinayete ait dava dün bitmiş, we karar verilmiştir. Karara naza- ran suçlu Aziz oğlu Mehmet ceza, kanununun 450 nci maddesi muci- bince idama mahküm edilmiş. Fa- kat vak'anın cereyan tarzında gö- rülen bazı esbabı muhaffifeden dolayı bu ceza 24 sene ağır hapise tahvil edilmiştir. Bundan maada| mahkeme heyeti kendisini bahılıki ve kocalık haklarile hukuku âm- meden müebbeden mahrum etme- ğe karar vermiştir. Aziz oğlu Meh, met ölen iki kişinin ailelerine de| beşer yüz lira tazminat verecek ve mahpusiyet müddetini bitirdikten sonra daha ön sene nezaret altın- da bulunacaktır. Tarama Dergisi T.D.T.Coumumt — kâtipliğin- den: Cemiyetin neşrine başladığı “ta-| rama dergisi,, nin birinci ve ikinci fasikülleri hakkında, bundan evel kilerini ilândan sonra — yeniden mütalea gönderen zatların isimle- ti şunlardır: — Ali Rıza Bey, Biga kaymaka mı, 2 — Bartın kaymakamı bey, 3 — Beşiri maarif memuru bey, 4 — Halit Bey, Dikili maarif me- muru, 5 — Hasan Fehmi Bey, kü- tüphaneler müdürü, 6 — H. Basri Bey, Erdek maarif memuru, 7 —| İsmail Bey, cümhuriyet mektebi| muallimi,(Bartın) 8 - M. Şerif B. Kabataş lisesinde, 9 — Muhsin B. Yalvaç ilk tesisat müfettişi, 10 — N. Sabit Bey, Yalvaç maarif memuru, 111 — Remnzi Bey Yal- vaç orta mektep Türkçe muallimi, 12 — Macit Bey Diki'ide muallim, 13 — Sıtkı Bey, Bartın maarif me- muru, 14 — Süleyman Hurşit B. Merkez bankası memurlarından, 15 — Şahap Bey Edirne — mzarif| müdürü, 16 — Tevfik Bey, fen fa> kültesi müderrislerinden, —17 — Yalvaç kaymakamı bey. Bu zatların gönderdikleri fiş sayısı (1407) dir, Evelki listeler ile beraber gönderilen fiş yekânu 5758 u bulmuştur. Bundan sonra mütalea göndere cek zatlarm isimleri de ayrıca ilın edilecektir. Her birine ayrr ayrı — teşekkür, Diyorlar ki: Diyorlar ki; Bu'garistanda dar. bei hükümet yaparak iş başma ge- çen miralay Yorgef, Meriç boyun- ca Akdenize bir mahreç istiyen ve Bulgaristanla cenup komşuları a« rasında daimi bir anlaşmamazlı - ğin devamına sebebiyet veren “Trakya,, komitesinin ileri gelen rejislerindenmiş. Diyorlar ki; miralay Yorgef'in mesâi arkadaşlarından profesör “Molof,, müfrit milliyetperver bir teşkilât olan ve Bulgar gençliğini | Türk Bulgarlar aleyhine tahrik e- den “Rodnazaştitı,, teşkilâtının ruhu makamındaymış,. Diyorlar ki; Makedonyanın Sırp idaresinde muhtariyetini kas bul eden Protogevoristler ile Trak- yacı ve Rodnazaştitacı yeni kabi- ne arasında tam bir uzlaşma var- mış ve bunlar Mihailovistlerin, ya ni hür Makedonya taraftarlarının aleyhine faaliyete geçerek Bul - gar - Sırp uzlaşmasını temin ede- ceklermiş. Diyorlar ki; Yörgef kabinesinin, Balkan paktı Bükreş ve Belgrat parlâmentolarınca tasdikımdan ev- vel iş başına geçmesi neticesinde Pakt'ın Belgratça tasdikı yoluna gidilmiyecek ve Bulgaristanı tec- rit eder mahiyette olan bu vesika tahakkuk sahasma giremiyecek - miş. Diyorlar ki; miralay Yorgef, Balkanlarda bir slav anlaşması vü cuda getirerek bu anlaşma kuvve» tiyle Akdenize sarkmayı ve mua- hedelerin kendine kapamış oldu « yormuş. Biz bu “diyorlar,, karşısında kısaca şu cevapları veriyoruz: Bulgaristanm — mukadderatını, ister Trakyacı olsun ister Make « donyacı olsun, her kim eline ala- cak olursa bilir ve bilmesi lâzım- gelir ki; evvelâ Türkeli bir ve na- kabili tecezzi bir vahdettir, Bu vahdetin en küçük zerresine karşı gösterilecek en küçük tecavüz ha- ğ reketi mütecavizin pek şedit bir — Lüsranı ile neticelenir. Saniyen; Türk milleti sözüne, | aktettifi muahedelere sadık, dos» tuna karşı fedakâr, bütün komşu - larımın hukukuna — hürmetkârdır. Ancak bütün komşularımdan ve i- yi münasebette bulunduğu bütün | cihan devletlerinden ayni mua - meleyi bekler. Dostuna karşı ne | derece vefakârsa, düşmanına kar. ş$ı da o derece amansız hareket et- mesini bilir. ' Salisen: Türk milleti komşuları- nın dahili işlerine asla karışmaz; fakat hududun öte tarafında bir kence altında çıkardıkları eninler onun kulaklarında pek elemli a « | kisler uyandırır. O elemli akisler devam ettikçe dostluk iddialarının doğruluğuna inanmak Türkün e - linden gelmez. Ve, tahmin ediyoruz ki Bulga- istanın mukadderatmı bugün a « gef ve yoldaşları bu hakikatleri — iyiden bilirler; ve dahili olsun, ha rici olsun — siyaset mihverlerini o- — na göre çizerek Bulgaristan - ile komşuları ve bahusus cenup kom- | şusu Türkiye arasında tam bir. dostluğun devamını temin edecek- lerdir. A bon entendeur salut! üi B aa y Di a vu Ni mektubu yazmağa imkân buluna — madığından kendilerine — göster — dikleri himmetten dolayı — alenen teşekkür olunur. ğu bir yolu açmayı tasavvur edi « İ milyon ırktaşının acı figanları, iş- — y vucuna almış olan miralay Yor » —