ürk Hanı kılıcını çekti; raki- elloya çağırdı bini dü çinden altın akan koca Ceyhun neh- rinin yolynu değiştiren bu adamlarla aşık atılmaz PN Sene 1717. Petersburg sarayın:| yük bir faaliyet var, Çünkü! A N İmparator büyük Petro orta! Aya doğru bir sefer yapacak o-| Seneral Bekoviç (oÇerkaskiyi ul etmişti, İ,, “Neral imparatora seferi hak! A izahat veriyordu: > Buraları çok zengin, fakat ii nisbetinde tehlikeli yer-! Ne iyve Türkleri (o ölümün! > hi insanlardır.| i ı mağlüp etmek ço bir gedir. Mastik ke si-| İN arımız onlarınkinden çok ve ömründe © görmedikleri ta malikiz. Bununla beraber N a mağlüp edinciye kadar çok ağını zannediyorum. Çün- ia - | l | İ Ota boylu ve büyük kafalı olan| lar, içinden altın akan! hun nehrinin yolunu de işler ve evvelce Hazer de- * akârken Aral denizine çe Bu Mi ki ât büyük azim sahibi o- “damların dört yanı çöl ©-| ve Hiketlerine girerek orasını he, © dünyada misli bulunmı - Ns tinesini ele (o geçirmek her k kolay olmıyacaktır. at sizden aldığım kuvvetle| una muvaffak olacağımı| © hanımın inci ve altınla iş-| a m haşmetpenaha tak:| k *bileceğimi arzediyorum . taat konuşmadan Ne Seneraj saraydan ayrıldı ve| ay zük bir depdebe ile Mİ ei Şehirdeki bütün kilisele - ün çalıyor, sakallı * kiliselerde zafer için ef- ekiyor ve binlerce kişi i is) rıyordu. ve seferin sonu hiç te başı kanalı olmadı. Ordu yazın) tmiş olduğu için Hazer y» timalinden geçerken çö- ik Olduğu zaman (susuzluk! hi ei baş gösterdi. Güneş be- N Ynatacak bir derecede Ya adım atacak takati Sr. Bunun i için üzerlerin- AN bir çok eşyaları çıka - ia tiyorlardı. > Nihayet bir| ler İki yiyeceklerini de attı * , dl #ün bir çok kişi (o sıcağır ai üyordu, Ve bu ölümler Mg iş srinde fevkalâde men- Mani, aPIyordu. 1, süren kara beraber mütemadiyer Ceyhun nehrinin ngi harıkulâde mem - koparıp sürüklediği al mak ve onları avuç : iy iha hepsinin gözle iş ve onları insan - Sarmal KL bundan dolayı bir in- Mülünün fevkinde o * rdılar ve altmış beş ürücü bir yürüyüş - Matosun ortaşına doğ- NU a NN a ru çölü geçtiler. Ve Hiyve şehrinin yüz mil ötesinde Ceyhun nehrinir ikiye ayrıldığı bir mevkie ulaştı - lar, Susuzluktan ölmek dereceleri ne gelen askerin suya atılışları gö- rülecek şeydi. Hiç bir mahlükun ağzından çıktığına ihtimal verile miyen haykırışlarla silâhlarını tarak suya atıldılar. Ve boğalar gibi su içtiler. o Bu ara yirmi otuz kişi de boğularak suyun © akıntısı ile kaybolup gitti. Yirmi dört saat süren bir istira-! hattan sonra ordu sayıldı ve yeni. | den nizama sokuldu, Neticede be-| ğulanlarla beraber 1000 £ kişinir yolda telef olduğu anlaşıldı. Yol çıkan ordu 5000 kişi olduğuna na- zaran mevcudun beşte biri mahvol muştu, Bu vaziyet ceneral Çerkonskiyi büsbütün düşürdü. Bunun neticesinde mu - harebeye tutuşmadan evvel Hiy | ve hanı Şir Gaziye bir mektup ya- zarak teslim olmasını, bu takdirde kendisine ilişmiyeceğini ( bildir - di. Şir Gazi hanın babası Şah Ni - yazi han on on beş sene evvel bir ihtilâl esnasında büyük Petrodan bir ara yardım istemiş olduğun - dan; ceneral kendisine sözde bu sebepten dolayı gelmiş süsü veri » yordu. Fakat babasının yerine geçen genç Şir Gazi han kat'iyyen baba- sının siyasetinde değildi. İstiklâ - lini tehlikeye düşürebilen bu tür- lü askeri yardıma (o kat'iyyen ya - naşmıyordu, Bunun için elçilerin getirdiği mektubu parca parça e - İ derek suratlarına attı ve kendile- rini tahkirle koydu, Şir Gazi han Rusların © büyük Bekoviç endişeye bir ordu ile memleketlerini zapt etmek üzere hareket etmiş olduk- larını biliyordu. Buna karşı koy - mak için o da Kırgız, Türkmen, Karakalpaklardan müteşekkil ve düşmana karşı koyabilecek kabi- liyette bir ordu hazırlamıştı. Fakat Şir Gazi han askerlerini ye askerleri kendisini çok seviyor. lardı. Ruslara doğrudan doğruya hücum etse büyük (fedakârlıklar neticesinde harbi kazanabileceği ni ümit ediyordu. Yalnız bu tak - dirde hiç olmazsa dört bir kişilik ordusunun da yarısı kaybetmes lâzım geliyordu. Buna mâni ol İ mak için başka türlü '“r manevra çevirmeğe karar verdi. Üç gündenberi Şir Gazinin as- kerleriyle Bekoviçin askerleri w- İ fak tefek çarpışmalar yapıyorlar- dı. Yalnız bu esnada Ruslar ken- dillerine mükemmel siperler yap” mışlar ve getirmiş oldukları alt tane topu da münasip yerlere koy- muşlardı. Bundan dolayı Hiyve * liler Ruslara oldukça mühim bir kaç hücum yaptıkları © halde hiç muvaffakıyet gösteremediler . Dördüncü günü sabahı Rus nö-| betçisi bir Hiyvelinin elini sallıya-| rak siperlere doğru görüp Hiyveli: — Elçi.. Elçi.. diye bağrıyor ve elinde tuttuğu bir mektubu sallı- yordu. Bunu gören nöbetçi yaklaştığın doğruca ceneralin huzruna çakar. dı: Mektupta Şir Gazi han kendi sinden af diliyor, görüşmek üzere kendisini Hiyveye davet ediyor ve zaten kendisinin Rusyaya tabi ol-| mak istediğini yazıyordu. Cene - ral buna çok memnun oldu. Ve derbal yanına bin kişi alarak Hiy- veye hareket etti. | Şir Gazi bar) kendisini büyük bir (o debdebe il! karşılıyarak doğruca sarayına mi:| safir etti, Aylarca çöllerde yi rümekten bitkin bir hale gelen Be;| koviç bu ikram karşısında boğa «! zımın frenini kaybetti, Güzel ye meklerden, nefis içiklerden kendi- sini kaybedinceye kadar yedi içti Hakikaten Hiyvenin zengin! olduğu saraydaki altin tabaklar - dan, elmas kaşıklardan, fevkalâde| nadide ve kıymetli eşyalardan bel| li oluyordu. | Ceneral yolda gelirken zevcesi | ve kızı Hazer denizine (düşerek! boğulmuştu. (o İçinde bir de böyle matem olunca tabiatiyle kendisi-! ni büsbütün içkiye veriyordu. Ve arka arkaya verilen (o ziyafetlerin hepsinde hâzır bulunuyordu. İmam böyle yaparsa, cemas” | haydi haydi yapar. o Binaenaley onlar da zevk ve safa içinde gün lerini geçirmeğe koyuldular. Yalnız bir gün Sir Gazi han ce- neralin yanına gitti: — Muhterem ceneral diye sö- ze başladı. Buraları kıt ve nisbe -| Size lâyık ol| duğunuz veçhile ikramda buluna -| ten fakir yerlerdir. mıyorlar. Beraberinizde getirdi- ğiniz askerlerle sizi bekliyen diğer kısma, haber verseniz de onlar da gelseler, Biraz istirahat (o etseler Sonra nazarı dikkatimi bir şey da: ha celbetti, Askerleriniz hep bir a-| rada duruyorlar. o Binaenaleyk kendilerini lâyıkiyle ağırlayamı * yoruz, Emretseniz Ode muhtelif yerlere taksim edilseler, Bu fikir cenerala (oçok makul geldi. Ve derhal maiyetinde bu - lunan askerleri iki yüz kişilik beş gruba ayırarak oraya buraya da gıttı. Bu yetmiyormuş gibi kendi- sini bekliyen asıl orduyu da şehre davet ederek onları da grup grup ayırdı, Artık şehirde ziyafetler gırla gidiyordu. Saz âlemleri, fener a- layları, gezintiler kendilerini sar « hoş etmişti, Fakat askerlere en Hepimiz şehir'ilerin boş vakit - lerini nasıl geçirdiklerini inceden inceye biliyoruz. (Paraları varsa ! yazsa plâjlara veya kırlara, kışsa İ s'nemaya veya dansinglere gider - ler. Paraları yoksa ( Beyoğlunun! kaldırımlarında sinema resimleri - ni ve tatlıcı dükkânlarının vitrin- lerini seyamlerek gezerler. Yahut ta “temiz ve sıhhi hava almalıyım, adale'eri harekete (o getirmek için yol yürümeliyim.,, sıhhi felsefesi - ni düşünerek şehir haricine çıkar - lar ve yürürler. Halbuki köy halkının boş va «! kitlerini nasıl © geçirdiğini pek az! kimse bi'ir. Cuma günü bir iş için şehirden otomobille üc dörtsaat | mesafede bir köye gitmiştim. Kö - yün yegâne oturulacak umumi yeri İ olan kahveye girdim, oturdum .| Bir kaç defa herkes sıra ile bana: — Merhaba, merhaba.. diye se - lâm verdi. Ben de bittabi iade et -| tim.. Kahveyi tetkik ediyordum Et- rafı çepçevre rafa (o benziyen bir! tahta minder çevirmiş. Köylü da - yılar bunun üzerine bağdaş kurup oturmuşlar. İskemle'ere pek iltifat eden yok. Zavallılar, ortadı şaş - kın duruyorlar.. Duvarlara bakiyorum, bir iki sene evvel İstanbulun kenar ma »| hal'elerinde beş kuruşa satılan gı- yet parlak boyalı resimler asılmış, daha altta köy duvar (o gazetesi. Kahvenin bir yanında da bir ber -| ber koltuğu var. £ Sirkecide bazı yerlerde olduğu gibi kahve, ayni m ene fazla tesir eden şey, güzel kızların dudaklarma sundukları sedef şa-| rap kadehleri oluyordu. Nihayet bir gün Şir Gazi Ohan cenerali sarayın hazinesini gösler- mek için hususi olarak davet etti. Ceneral hazinenin haşmeti karşı - sında şaşaladı, Han: — Bütün hazinem sizin dedi... Ceneral derhal ceplerini ceviz ka- dar pırlantalar, altınlarla doldur- du. Tam çıkacakları zaman hn Bekoviçi durdurdu: — İşte yediniz, içtiniz, cepleri- nizi mücevherle doldurunuz, mem leketimizde memleketinizde gibi gezdiniz. Bütün gayeniz tahakkuk etti. Tam mânasilye omes'ut bir hafta yaşadınız. Fakat biz Türk - ler bir haftadan ziyade esarete tar! hammül edemeyiz. Onun icin kı - İrcmı çek ve kendini müdafaa et . Eğer beni öldürürsen bütün bura- ların hakiki sahibi olacaksın. Bu - raya ikimizde sağ girdik, fakat bi- rimiz ö'ü olarak çıkacağız. Ceneral işin şaka olmadığını an cmı çekerek Şir Gazi hanın üzeri- sa sürdü, Ceneral Gekoviç Çerkos- | öldü. Bu esnada evvelce hazırlanan usul tahtında askerler perakende perakende basılarak tamamen it » lâf edildiler ve 500 kişilik muaz - lamakta gecikmedi ve derhal kılı -| ne atıldı. Mücadele çok seri ve kır ki kalbinden yediği bir kılıç dar-| | besiile derhal yere yuvarlandı. ve| zam Rus ordusundan Rusyaya ancak 40 kişi avdet edebildi. Gözlüklü adam i Şehirliler plâja giderken köylüler nasıl eğleniyor? Istanbulun 3-4 saat ötesinde bir köyde “boyuna adam çiğneniyor,, diye şehire gelmek arzusu yok zamanda perükâr salonu vazifesi » hi de görüyor. Kahveci diş'erini göstererek if» tihar makamında ocağın bir yanın da duran gramofonu gösteriyor. Hakikaten bizim halk gramo » fon ve radyoya daha doğrusu mu- sikiye müthiş meraklı. Plâklara bakıyorum: Neva ga - zel, hicaz şarkı, (telgrafın telleri şarkı, Ankara Türküsü, İstiklâl marşı, ay ay ne görüyorum? Rum- ba.. Demek bu iptilâ Havaen ada» larından uçarak tâ buraya kadar gelmiş.. . Kahveci benim şerefime gramo- fona İstiklâl marşını koydu.. Soruyorum Bana cevap veriyor- lar: — Başka eğlenecek yeriniz yok mu?. — Var. — Neresi?. — Sazlık çayırındaki çeşmenin başı... — Sinema nedir, bilir misiniz? — Biz de bir Yusuf ağa vardır. Şimdi burada değil. O İstanbul * da görmüş. Bize anlatır. Biz de görmüş gibi oluruz. Hayatınızdan musunuz ?. — Allaha çok şükür. — Şehirli olmak ister misiniz? memnun Hiç cevap vermediler. . Biri» birlerine baktılar, ( İsrar ettim. Nihayet köyün en ihtiyar adamı: — İstemeyiz, diye cevap ver * di, — Neden?. — Bazan gazete gelir de oku » ruz. Her zaman ya biri, birisini | öldürmüş oluyor, yahut otomobil adam çiğniyor, ya bir yangın © lup evler yanıyor. Sonra su yok» mu$, yollar berbatmış, çok paha” lı imiş, sütlerin hepsi bozuk ve hileli imiş. Adamları dolandırır - larmış. Ne yapacağız öyle yer - de?. Dayıları biraz haklı buldum.. Mertoğim., Garip bir iddia İngilterenin tanınmış muharrir ve seyyahlarından Miralay Graham Hut- chinson beynelmi - lel derin bir akis - ler bırakan bir id - dia ile ortaya çık - tı. Bu iddiaya gö re geçenlerde bir kaza (o meticesinde ölen Belçika Kralı Albert, meçhul bir el tarafından öldü- rülmüştür. İngiliz K Miralayı Londra » nn eri klübünde şu sözleri söy meal Albert, bir kaza neticesinde ölmedi. Onun kaza neticesinde öldü- ünü söylemekten maksat Belçika hal kını iğfal etmektir. Kral Albert'in & ümü; Belçikada onun bilfiil ölmesin- den evvel şayi oldu. Kral Albert ya- nma bir ip alarak dağa çıkmak istedi. ği söyleniyor. Bir insan tek başina böyle yapmaz. Kralın dürbünü, onun düşüp öldüğü yerden üç yüz yarda & tede idi, Tahkikata göre kralm vücu- dünde veya kollarında yara bere yok- tu. Yani Kral kafasına bir darbe yedi ve bu darbe yüzünden öldü. Belçika- da herkes bunu biliyor. Fakat bir kim se bundan bahse cesaret etmiyor,