Hiha hi — Külla B —e Te N. GAOAY L A e —O0 27 Nİsah YS S on söz İstanbul meclisine kaldı em < (Baş tarafr 1 nci sayıfada) kll Bey bankanın bütün alacak- 5 RE kadar kuvvetli ise borçluları kadar Zayıftır, dedi. (çm%ıler) ü Kaya Bey dedi ki: A — Ne yazıktır ki, böyle bir mühim ”'_'llnindı verilememiş ve meclis- olunamamıştır. Ben ba- kü'“grin meydana çıkmasına, söyle- ma n konuşulmasına, mes'al mevki- ımh Olanların cevaplarını vermelerine lislnj Af”_lılı hazırlıyacağım. Şehir mec İçtimaa çağıracağım . Tavo sesleri) Vekil iktisadi, mali tesirler nok- vekâletin kanuni tedbirler dü- ÜŞRCSİ tabil olduğunu, adli noktada =Y* kadar hiç müracaat olmadı- x n harekete gelmemişse de son neş Yatt müddelumumilik ihbar mahiye- Sayarak tahkikata geçtiğini, ida- ; Hhkikata gelince; mülkiye müfet- iktisat -vekületinden — almmış dışrlarla birlikte çalışmıya — başla- Bit; evvelâ vaziyeti haber vermek D Vüzifeleri iken vermemiş olanların is- Yaba başlandığını söyledi. Mülkiye teftişinden maksat vilâyet hd.qyliiniı'ı. menfaatini muhafara va- Ve hlazı da kz b :îi kendilerine verilen — kimselerin İyetlerini teftiş ve suüidarelerinin iyetini tayindir. t Vekil Bey şunları da ilâve etti: — Hariçteki menfi akisleri şimdi- :ıı önlemek için söylemek icap eder Âti Sümnhuriyet idaresi suüdarelere sui re karşı müsameha etmez. (Alkaşlar) u..“hdln sonra takrir sahibi ı_hlr Müfit Bey kürsüye geldi; rini şu sözlerle izah etti: — Gözete yazıları, hassaten Şehir Bepo tahkike memur edilenlerin Bit u'“ ile bankanın sulistimal, suildare g.. ; Güzetelere göre bunlara sahte- Tük, dolandırıcılık karışarak — flâz çtcesine geldiği tahakkuk etmiş gi- Ben şunlara temas edeceğim: 1 — Bankarım teessüsünden iki Vç Sonra banka usulüne, teamülüne uymaz işlere başlamış. Bu © zamandanberi lâzım gelen ma- h & ihbar edilmişken bu yolsuz- Gen bugüne kadar devamına ne- ,»:tydın verilmiştir ve bilhassa el- — ky y Mühim makamlarada bulunan- çkün murahhası olarak ban- idare meclisinde bulunmuşken anlaşılıyor; tahriri, şilahi bildirilmesine ehemmiyet veril- bu hale gelmesine sebebiyet Zavalir tanzifat amelesinin, ve salrenin binbir. me- elde ettiği paralar feda edili- * haj [! Ve / Ni 7 ”. ef Nasıl olmuşsa olmuş, germaye yenmiş, içilmiş.. inkişafınıza uğ- iTLEE lli ? İ Tahkikat bitmemişse bu- _E Ş x li | [f' f Plere gelince: Heseplara 'f" verdiklerine inanmak güç- pler şirketlerin hazırladık- okumıya da lüzum gör- A İf Zi Ü d # g *demeyiz. Hırsızlık, irti- Dümasili ahvalde çok müteyak- TP Ti esrarengiz nokta- Müvafakat süküt cde- Tsmi anlaşılamıyan bır ğ bin lira aldığı yazılı imiş. n maruf yüksek —ma- Runu yazdılar. Usulu. Pilmamış bir istikraz mev- * Yapan kim olursa olsun, P H 5 alarlar, mevaidi mahsusala- | * Bu hâdiseler hükümetin | .H""ı kararlar almasını ice- | davranan hükümetimiz de | haysiyetini korumamış demektir. Artık bunun muhafazai haysiyeti için ismini söylememek olmaz. Bir çok yüksek na- musu mücessem zevatın şüpheli düşün- celer altında kalmasına meydan veril- memelidir. Bunların fevkinde mesu- liyeti maneviye emsaline ibreti müecs- sire asıl bundadır. Bunlar da hükü- metin şedit, rmmücssir hareketini pek iyi bildiğim gibi muhterem vekilin de en aziz ahbabı, kardeşi de olsa kanundan şehir | Baldızı içi HABER — Akğam Vostamn efendiyi vurdu (Baş tarafı 1 nci sayıfada) disine maksadını sormuştur. Dün gece, iki adam biribirleriy- le çene kavgası etmişler, vak'ayı unutan Sait, Hafızpaşada Arif E. fendinin kahvesine gelerek oyun oynamağa başlamıştır. Bir aralık sokaktan (Sait) diye biri bağır - mış, Sajt sokağa çıkınca — İhsanla karşılaşmış. İhsan (ulan senin — maksadın zerre kadar — ayrılmıyacağını — bilirim. | neydi de geçen gün bana çattın?) Hakikatler meydana çıkmalıdır. Mesu. liyetin manasız bir lâf olmadığını gör- mek için bunu adım adım takip etmek- teyizı,, Mazhar Müfit Bey sözlerini şöyle bitirdi: “ — Hükümetimiz nasıl bu me- diye Saide bir tokat atmış ise de kavgaya yetişen bir asker tarafın- dan gene ayrılmıştır. Sait kav- gadan sonra tekrar — kahveye dö- nerken arkasından İhsan koşarak yetişmiş — veclindeki — ustura ile Saidi yüzüyle — gırtlağından — ve seleyi ciddiyetle takip edecekse, | muhtelif yerlerinden ağırca yara- bu kürsüden söylüyorum ki, hükü- | lamıştır. metimizle beraber ben, yalnız ben Ahali yaralının imdadına İıo! - değil bütün arkadaşlar, beheme -| muşlar. İhsan kalabalıktan istifa- Ankara, 26 (Hususi) — Izmir - Kasaba ve Temdidi demiryolunun satın alımması hakkmdaki müza - keler ilerlemektedir. hal bu meseleyi neticesine kadar takip edeceğiz.” Mazhar Müflit Bey takririni izah et- tikten sonra Dakiliye Vekili bir da- ha kürsüye gelerek evvelki söyledikle- Tini tekrar etti ve belediye meclisini toplıyarak iki tarafı karşı karşıya ko- nuşturacağını ve efkârı umumiyeyi o- rada l::ıırir edeceğini töyledi. . . * Esnaf Bankası hakkında müd- dei umumilikçe yapılan tahkikat ilerlemektedir. Müddei umumi muavinlerinden Rasih Bey dün banka müdürü Hamdi Beye bir da- vetiye göndererek Cumartesi günü bazı noktalar etrafında kendisinin malümatına müracaat edileceğini bildirmiştir. Müddei umumilik ayrıca Esnaf Bankasının alacaklıları aleyhinde- ki davaları yenileyip yenilemedik- lerini de tetkik etmektedir. Adliye yangını üzerine çıkan kanun mu- cibince davalar 24 Temmuza ka- dar yenilenmezse hükümsüz kala- caktır. Esnaf Bankasının alacak- kları aleyhine açtığı davalar beş Yüzü bulmaktadır. Bundan başka Esnaf Bankası aleyhine de bazı şirketler tarafından dava açılmış- tır, 42 .B İlııir, 27 (Hususi) — Esnaf eski müdürü ve halen İizmir ölcüler baş müfettişi — Faik Bey İktisat Vekâletinin müstacel daveti üzerine dün Ankaraya git- miştir. HABER Akşam Postası BU İSTANBUL AN- çe KARA CADDESİ Telgrat Adresli: İSTANBUL HABER Telefon — Yazı: 28812 ABONE ŞERANTI 1 8 6 1taylık Türkiye: b0 200 480 870 Kış. Tanebi: 190 375 100 1200 ILÂN TARIFESİ | de ederek kaçmış, aa Sahibi: HASAN RASİM Neşriyat müdürü M. Gayur Basıldığı yeri (VARTI) Matbdansı DE MADT PT HABER gazetesi El yazısı tahlil kuponu dölın .« GAŞ e fakat — Fatih medresesinde yakalanmıştır. —A- ğır yaralı Sait Cerrahpaşa hasta - hanesine kaldırılmıştır. GADe vr vENEe Der SK KAT TEYERYEKUYER DBi e) örsELUnACE ( EYKEYMETEKSENı Japon istilâsı Tokyo, 26 (A.A.) — Röyter a- jansı muharririnden: Japon hariciye nazırının, Tok- yodaki Çin sefiri ceneral Şang - So - Line, Japon hükümetinin mu- allâktaki mesail hakkında Çin hükümeti ile doğrudan — doğruya müzakeratı girmek istediğini söy- lemesiyle, bugün, Çin — Japon münasebatmın inkişafında — yeni bir safha açılmıştır, a Tokyo, 26 (A.A.) — Rengo a. jansının bildirdiğine nazaran, M. Hirotanın İngiltere büyük — elçisi ile vaki mulâkatı çok dostane ol- muştur. Ajans diyor ki: “Japonyanın Sir Con Saymonun istizahını mucip olan gayri resmi beyannamesini izah ettikten son- ra, M. Hirota, hükümetinin do- kuz devlet muahedesine veya sair muahedelere katiyen tecavüz ni« yetinde olmadığını ve Çinde açık kapı ve müsavatı hukuk siyasetini her devletten — ziyade müsait bir tarzda karşıladığını — ifade eyle- miştir. Vaşington, 26 (A.A.) — Zan- nedildiğine göre, Amerika hükü. meti Japonya ve Çine tevdi etmiş olduğu 3 şubat 1934 tarihli notada Çin siyaseti hakkındaki noktai nax zarını bildirmiş olduğu için yeni- den açık — kapı meselesini ileri sürmiyecektir. Mevcut — kanaate göre hukuki vaziyet kâfi derecede sarihtir. Ve Amerikı hükümeti A merikanın Çindeki ticaretini mad- deten ihlâl eden müsbet bir va- ka zuhur etmedikçe bugünkü - si- yasetine devam etmekle iktifa e- decektir. Londra, 26 (A.A.) — — Çinin Londra sefiri M. Koutaişi, havas ajansına şu beyanatta bulunmuş- tur: *“Japon beyanatı Japonyanın u- zak şarkta tahakkümü yolunda ye» ni bir adımdır. Japonya — bütün harplerinden muzaffer çıktı ve Ja- pon milleti asla topraklarınım isti- İâğya uğramasından mustarip — ol- madı. Binaenaleyh harp ona fay- dalı veasil gözükmektedir. Ja- Ponyanım genişlemesi 9 lar muahe- desini ihlâl etmek suretiyle devam ediyor. Mançurinin istilâst bu- nun bariz bir misalidir. Uzak şarkta hiç bir kuvvet bu — istilâya karşı koyamaz. Kanın tahlilile yapıl;ın mühim Tahlilden en ziyade istifade eden ca nilerin üzerinde kan izlerini keşfe muvaffak olan zabıta memurlarıdır Kan tahlili ile çacukların baba- sını bulmak ve isbat etmek meşe- lesi, son zamanlarda — büyük bir ehemmiyet ve — ciddiyet kazandı. Gerçi bazı memleketlerde mahke- meler, bu kan tahlillerini bir şahit ve bir delil olarak kabul etmiyor- sa da, yakında medeni memleket - lerin bütün mahkemeleri bu fennt tahlillerin neticelerini kabul ede - cektir. Bir asır eveline kadar zehirler bile kimyevi bir surette tahlil edi- lemiyor ve ö yüzden — asıl caniler kurtularak — masum — insanlar ceza görüyor, asılıyor veya diri di- ri yakılıyordu. Bununla beraber, Borciyaların zehirlerinden öldük- leri tahmin edilen adamlardan bir çoklarının da had apandisitten öl- dükleri tahmin olunuyor. İlmin veraset hakkında verdiği bilgi sayesinde kan tahlilleri ya- parak her çocuğun babasını bul- mak imkânı hasıl olmuştur. Bu yeni usul ilk önce Danimar- kada tatbik olundu. Adamın biri bir çocuğun babası olduğunu in- kâr etmiş, çocuk muayene — olun muş, onun her parmağından — bir mafsalın eksik olduğu görülmüş, babası muayene olununca onun da parmaklarının böyle olduğu görül- müştü. Parmaklarının bir mafsalı ek- sik olan çocukların — babaları da mutlaka eksik mafsallı — olurlar. Fakat bu kaide nadirdir. Saç ve göz rengi gibi farıkalar, — karışık bir surette tevarus — olunduktan başka bu renkler çocuk büyüdükçe değişir. Bununla beraber her in- sanın tevarüs ettiği sabit farıkalar bulunduğu da anlaşıldı İlk önce bir insandan kan alıp başka bir insana zerketmek çok tehlikeli bir hareketti. Landstiener her kanın, dört — gruptan birine mensup olduğunu keşfetti. Bazı insanların kırmızı kanlarında A küreyveleri, bazılarında B kürey. veleri namı verilen maddeler var- dır. Kanlar tasnif edilirken bun- lar A küreyveli, B küreyveli, iki- sini de muhtevi, ikiside bulunm- yan kanlar tasnif edilir. Kanında A küreyveleri — bulu- nan bir adamım — kanı başka bir adama zerkedilecek olursa, bunlar bir araya toplanır, kanın devera- manı durdurur ve ekseriyetle ölüme sebebiyet verir. B küreyveli kan da böyledir. Onun için zerkedile cek kanım dikkatle' seçilmesi lâ- zımdır. Bu maddeleri aramak, son de- rece kolaydır. Kanda A kürey- veleri bulunan bir insanın kanın- dan bir damla alınır, — bunu haiz olmıyan bir adamın kaniyle karış- tırılırssa, küreyveler — biçimsiz bir şekil alır. Ve tecrübe beş dakikada nihayet bulur. Mikroskop. — kul- lanmağa hacet yoktur. Almanya- nın Göttingen — üniversitesi mü- | derrislerinden olup musevi olduğu için Almanyadan koğulan Bernem tein bu maddelerin nasıl — tevarüs | edildiğini gösteren kanunları keş- | fetmiştir. Bunlar son derece ba - sittirler. A küreyveleri —ana ve babada varsı tevarüs edilir, B de öyledir. Ana veya babada A da, B de van | bozmadan kırk ellimetre — geride keşifler sa bunların birini — çocuklarında: birine, diğerini ötekine tevarüs el tirir. Binlerce anı ve çocuk üzerind yapılan tecrübeler neticesinde an cak bir tek vak'ada bu kaide be zulmuştur. Fakat bu kaideler şüpheli vak'alara da tatbik etme mümkündür. Meselâ bir kadını kanmda A küreyveleri bulunurs babada mutlaka A küreyveleri bu Tunmak icap eder. Şayet itham c Tunacak adamın kanında A kürey veleri yoksa o adam masumdur. Fakat kan tahlilleri ile yapılar tasnif A ile B yeinhisar etmiyor Bundan başka M ve N küreyvele rinden birini veya her ikisini hai ve ya birini de haiz olmıyanlar gösteren bir tasnif daha — yapıl mıştır. Bu sayede hakikati meydana çı karmak yolunda mühim — terakk adımları atılmış bulunuyor ve çe cuklarını inkâr eden babalar âda letin eline geçiyor. Fakat bukan tahlilleri, yalnış çocuklarını nesbini isbat ile % yor. Bundan başka katil yetlerinde de çok istifade- Te AEMİSŞEN" adam bir biçak yiyerek ölmüş. Onun kanmdan bir damla falanın ceketine veya pan- talonuna sıçramış. Yapılacak tah- Kil ile bu kanın - maktule ait olup olmadığı, iki kanın havassını bul- makla mümkün olur. Bu varlideki tahlillerde en ileri giden memleketler — Amerika ile Almanyadır. Fakat yavaş yavaş, her memle- ketin zabıtası, bu kan tahlillerin- den istifade yolunu tutmuş - bulu- nuyor. Denize yuvarla- nan dağ Norvecin moşhur fyordlarındı birinde geçenlerde müthiş, bir af vukua gelmişti. — 600 metre yük- sekliğinde ve 400 metre kalınlığın- da kocaman bir dağ parçası ye- rinden koparak bir gece yarısı de- nize yuvarlanmıştı. Büyük gürül. tülerle yerinden kopan ve denize düşen bu dağ parçasının 24 milyon metre murabbar hacminde olduğu tahmin edilmektedir. Bu hacim- de olan bir dağ parçasının 60 mil- yar kilodan fazla ağırlıkta olacağı düşünülmektedir. Dağ parçası denizin suları içim- de kaybolduktan sonra — denizin dibinde şimşekler — çakmış, kıvıl- crmlar suların içinden — havalara doğru fışkırmış, yüzlerce — metre yükseklikte dalgalar hazır olarak etrafı istilâ etmiştir. Bu dalgalar birçok ev'eri yıkmış, insanları sü- rükleyip götürmüş, kayıkları, sanı dalları yüzlerce metre içeri'lere at- mıştır. Şimdiye kadar dünyanın hiç bir tarafında görülmemiş olan bu afet esnasında kırk kişi ölmüş- tür. Hasıl olan dalgalar bir mucize de göstermiş ve sahi'de duran ko- ca bir evi olduğu gibi kaldırıp hiç bir yere oturtmuştur. | Yukarıdaki resimdeki ok işare- ti bu evin eski ve yeni yerlerini göstermektedir. gl B