"REPOREEE İ GÇ FNT TT Y KUN C S F e eean S SS ” CÜD < öllüganle Üü ——— HABR'in hikâyeleri Ona köyde İri Ali derlerdi. zun bir boyu, geniş omuzları oldu- U. ğundan ona bu lâkabı — münasip görmüştüler, İri Ali, köyün en sa- yılı delikanlılarındandı. Onu köy- de sevmiyen, sözünü — dinlemiyen bir kişi çıkmazdı. Köy kızlarının bir kaçı İri Aliye tutkundular. Bun larım hiç birine metelik vermezdi. O yalnız Fatmayı seviyordu. Fakat ne fena bir aşk, ne talihsiz sevgiy- di bu... Çünkü Fatma ona değil , €en samimi arkadaşı Feyziye lut- kundu. Feyzi kaç kereler İri Alinin yanına gelmiş, bu candan sevdiği arkadaşma kalbini dökmüştü, Iki- si de biribirlerini ne kada- seviyor- lardı. Feyziden bunu öğrendiği iyi olmuştu. Bir gün Fatmaya: — Köy kızları bana tutkun, fa- kat ben yalnız seni seviyorum !, Diyecekti. 0 ler. 'Kızı da Feyzi kadar renksiz gördü., İri Ali kendini muhafazaya ça- lışarak: — Fatma! dedi, Sana söyliye- ceklerim var, Biraz beni dinler mi- sin? Kız başile bir “evet!,, işareti verdi, İri Ali yanına daha sokul- du. — Bana doğru söyle, Fatma! Sen de Feyziyi seviyor musun? Sana bunları niçin sorduğumu ba- na sorma! İtimadın varsa anlat! Seni Feyziye istiyeceğim baban- dan. Genç kız emindi. İri Ali yalan söylemezdi! — Seviyorum, fakat babam be- ni ona vermiyor ki... Kendisine kaç defa söyledim: “Vermezsen kendimi öldüreceğim!,, dedim. O « Ne iyi olmuştu da bu söz- | taraflı bile olmadı. “Seni başkası- leri söylemeden evvel Feyzi ona | na vereceğim. Feyzi sana koca ola- kalbini açmıştı. İri Ali aşkını içine gömdü. Bir ilkbahar gününün akşamına doğruydu. Kalbindeki eciyi unut- mak için köyün bir az uzağındaki kırlarda taze, bahar kokularını ci- ğerlerine doldurarak yalnız dolaşı- yordu. Uzaktan kendine doğru ge len birisini Feyziye benzetti, Biraz daha yaklaşınca yanılmadığını an- ladı. Feyzi İri Alinin yanma geldi- ği vakit yüzü sapsarı, adetâ ölü benzini andırıyordu. Ali heyecan içinde sordu: — Nen var, Feyzi ne oldun? — Sana anlatacaklarım var, Se- nin buralarda olduğunu söylediler. Bulacağımı sanarak geldim. Beni dinle: — Anlat! — Bün, annemi Ahmet ağanın evine göndermiştim ya! —Ahmet ağa kızını bana vermiyeceğini söylemiş. Annem üzülmiyeyim di- ye bana bu haberi vermedi. Ben sorduğum vakit “Düşüneyim, ba- kayım, dedi!,, w savmak - is- temişti. Fakat annemde bir dur- gunlük olduğunu seziyordum. Bu- gün sıkıştırdım. Ahmet ağanın Fatmayı bana vermiyeceğini söy- ledi, Feyzi gözleri köye doğru; dol- gun; derin bir göğüs geçirdi. — Ne yapayım, ah? dedi. Sen benim en iyi arkadaşımsın bana yardım et, Bu köyde senin sözünü sayarlar. Ümidim sende. Ağayı kandırmıya gayret et bari.. İri Ali teessürle arkadaşının yü- züne baktı. Bir baba şefkatile onu okşadı. — Sabırlı ol! Bir çaresini düşü- nürüz. Haydi gidelim. — Yolda hiç bir şey konuşmadılar. İri Ali de arkadaşi kadar düşün- celiydi. Ahmet ağaya ne söylemeliydi de onu yola getirmeliydi? Ne çe- kilmez şeydi bu Yarabbi! Kendi sevdiğini arkadaşına karı yapmak için ricada bulunmak! Yolda kaç kerre: “— Onu ben de seviyorum! Ba- na ettiğin rica ne kadar imkânsız bilsen!,, demek dilinin ucuna ka- dar geldi. Fakat İri Ali bunu erkeldığıne yediremedi. Bir defa söz vermişti. Meseleyi Ahmet ağaya açacaktı. Feyziden ayrıldıktan sonra evi- ne gitmek için büyük çınarın ya- nmdan dolaşmak istedi. Yol biraz uzıyacaktı amma ziyanı yok, zaten capı sıkılıyordu. Çeşmeyi - geçti. Biraz sonra çınarın yanına yaklaş- mıştı ki Fatma ile göz göze geldi- maz!,, dedi. Genç kız pek müteessirdi. — Babam kararında sabit! di- yerek ağabeyi bildiği ve kalbinden emin olduğu İri Aliye ağlıyordu. — Merak etme, Fatma! Siz biri- birinizin olacaksınız. İri Ali başka söz söylemedi, O- radan ayrıldı. O gece köy kahvesinin loş ve dumanlı odasından İri Ali yanında Ahmet ağa olduğu halde çıktı. — İşte ancak şimdi anlatabili- rim, ağa! dedi. Kahvede kimse yoktu, amma olsun! Biraz düşündü, birden: — Sen, dedi, Fatmayı niçin Fey- ziye vermiyorsun? Ahmet ağa düğmesine basılmış bir yay gibi sıçradı. * — — Ne söylüyorsun? Senden bu suali hiç beklemezdim Ali! Yazık- lar olsun. Ben kızımı ona değil, sa- na vermeyi düşünüyordum. Gö- zümden düştün... İri Ali olduğu yerde donup kal- mıştı. Lâfını tamamlıyamadı. ve anlamışıt ki, ağa Fatmayı Feyziye vermiyecekti. Etrafma bakındı. Ahmet ağa uzaklaşmıştı. İri Ali dediğini yapacak verdiği sözü tu- tacaktı. Feyzi ile Fatmayı birleştir- mek için bir mâni vardı. Ahmet a- ğa... Ertesi sabah köy halkı keder i. çindeydi. Hayret veren bir. haber her tarafa çabucak yayılmıştı: — İri Ali Ahmet ağayı öldür- müş! Bu nasıl olurdu? Köyün en na- muslu delikanlısı köyde bir cina- yet yapsın? Hem ne kadar da iyi geçinirlerdi. — Senden bir ricam var, Feyzi! Eğer erkek çocuğun olursa ona be- nim ismimi koy.. dedi. Bütün köyde Feyziden başka herkes için bu cinayetin sebebi bir |! sır oldu. NECDET FERİDUN Soruyoruz HABER'in Haziran başında yapacağı tenezzühün: 1 — Ne tarafa yapılmasını is- tiyorsunuz? 2 — Beraberinizde kaç kişi ge- tireceksiniz?, ) Fıkra müsabakası Eniyi, en güzel fıkraları bize gön- dereceklerin yazıları; burada neşredi- lecektir. Yalnız bu fıkraların uzun ol maması, seçme olması ve — okunaklı yazılması lâzımdır. 245 — Zır deli değilim Hoca Nasrettin bir gün yarım çuvala yakın buğdayını üğütmek için değirmene gitmiş. Bu iş için kendisinden evvel gelenler çuval- larmı beklemek için dışarıda otu- ruyorlarmış, hoca en az kendi çu- valmı görmüş ve içerde kimse ol- madığı sırada öteki çuvalların ağ- zını açarak avuçla kendi çuvalına koymıya başlamış. Bu işi değir- menci görerek hocaya şeslenmeğe başlamış, hoca bozuntuya vurma- dan devam etmiş. Değirmenci ho- canım yanına gelmiş ve müdahale etmiş. Hoca: — Ben deliyim yaptığımı bil- mem karışma demiş. Değirmenci: — Madamki delisin niçin kendi çuvalından onlara koymuyorsun? Diye sorunca hoca cevaben: — Daha zır deli değilim! demiş. Taşkasap: SAİT 246 — Ay ve güneş Nasrettin Hocaya sormuşlar: — Ay mı daha faydalıdır, gü - neş mi? — Elbette ay, demiş. — Niçin? diye sebebini sorduk- larında: — Güneş zaten gündüzün ay- dınlığında doğar, ha olmuş ha ol- mamış, Halbuki ay gece — karanlı- ğında doğup ortalığı gündüze çe- virir, demiş. Davutpaşa |'orta mektebi 1. A. 127 HALİS Yunan basketbol- cuları G. Sarayla karşılaşacaklar Şehrimize gelen Atina Üniver - sitesi talebelerinden müteşekkil bir sporcu grupu dün ilk temasla - rını Galatasaray salonunda Bar - kofba Odeon basketbol takrmı ile yapmştır Yunanistan basketbol şampiyo mu olan Atinalı takım, maçı 28 - 25 olarak kazanmıştır. Atinalı basketbolcular, bu ak- şam Galatasaray takımı ile, Pazar akşamı Barkofba'nın A takımı ile ve Salı akşamı da Pera ile karşıla- )ıuldırdır ılebılecek A eğlence yerleri SİNEMALAR : 33 numaralı casus | MELEK: — Zabit namzetleri HALHAMRA: Noel gecesi. SARAY: — Hortlıyan mumya SUMER: Ankara Türkiyenin kal-ji bidir. Ankara Türkiyenin — kal- bidir. IPEK: İ| TURK: ASRI: — Çin geceleri İ ŞİK: — Kiız mmsin, erkek mi? İŞARK: — Çingene kızı. Altın arayan kızlar $ Güneş doğarken Bir gönülde iki gevda (Usküdar) Milyon avecı- ları, # KEMAL BEY: — Volga, Volga, H FERAH: — Volga kızr TAN: (Şişlide) Saygo İsyanı — 32 — Cuma, Pazar ve 1,3 nisbetinde mevcuttur. Hem haz.- mı kolaylaştırır, hem de kolera, dizan- teri, tifo gibi hastalıkların mikropları- na öldürür. Halk arasında asid kle- ridrik'e “Tuz ruhu,, denir, Sanayide kesretle sarfolunur. Elde etmek için sulp klorü sodyom, asid sülfürik ile 11 tıler: 2 Na CI * H* S O* — Na' SO" *2HCİ Hassaları: Renksiz bir gazdır. Rutu- betli havada dumanlar neşreder. su- daki mahlülü ekşidir. Kokusu keskin- dir ve öksürtür. Mahlülü çok miktar- da dahilen alınmaz, çünkü zehirdir. Panzehiri mağnezyadır. Klorlu idro- jen havadan ağırdır. Adi hararette 40 derecetazyiki nesimi ile mayi haline gelir. Sıfır derecede suda beş yüz lit re klorlu idrojen hallolur . Eğer klorlu idrojen dolu bir şişeye yazmaz ve yanan cisim söner. Şu hal- de bu gaz ne yanıcı, ne de yakıcıdır. Bu gazın mahlülü mavi turnüsolü kırmızıya, kırmızı kongo boyasını ma- viye değiştirir . Klorlü idrojen gaz halinde iken ve rutubeti yokken hamız değildir. Ha- mız olan sudaki mahlülüdür. Çinko veya demir üzerine asid klo- ridrik dökülürse köpürür ve bir taraf- tan milihler hasıl olur, diğer taraftan idrojen uçar. Fe42HC— FeCPr 4 H" Za 4-2H C— Za CP 4 H? Asid kloridrikte idrojen yerine ma- den gelerek hasıl olan milihlere klorür denir. Asid kloridrik maden humuzlarına da tesir eder. Eki esnada milih ve su hasıl olur. Meselâ kiroç üzerine dökü- Türse klor kalsiyom hasıl olur. CaO 4-2-H CI — Ca CP - HO Dikkat: Büzün hamızlarla zehir- lenenlere panzehir olatak “Mg O — | mağnesya vorilir. Istihsali: Asid koloridrik lâboratu- varlarda çok kullanılır. Tababette ma- deni limonatalar ihzar edilir. Sanayi- de klor nişadır, klorürler imalinde ke- miklerden tutkalı çıkarmakta, maden- Başlıca klorürler: Klor potasyom, klor sodyom, klor magnezyam tabiatte külli miktarda bulunur. Diğer — klor madenler sun'i olarak yapılır. Bunlar- dan tatlı sülmen — Hg* CF “Kloru ev- veli zeybak,, tebabette müshil olarak, ak sülmen — Hg Cl' “Kloru sanii zey- bak,, müzadı taaffün olarak; — nışadır — N H* CI “kloru amönyom,, maden- keri pas temizlemekte kullanılır. Miyarları: Asid kloridrik veya su- da erir bir klorürün bulunup bulunma- dığını anlamak için mahlülün üzerine “gümüş azotat,, 1 — ÂAg N O” dökülür. Eğer bunlardan biri varsa kloru gü- müş husule gelir ve beyaz tortu halin- de kabın dibine çöker, bu beyaz tortu- lar güneş ışığında evvelâ morarır son- rTa kararır. Amonyakta iposülfit dö sud'da kolaylıkla inhilâl eder. Diğer alojenler BROM: Rümuzu Br ve atom vezni seksendir. Tabiatte Bromür — ma- deni bromlar halinde bulunur. Deniz suyunda yüzde 0,015 nişbetinde Bro- mür vardır. Bromür mohlülünden k'or Beçirilerek elde edilir. Meselâ Brom potasyomdan istihsal olunur: KB 4- C- KC 4 Br Brom şibih madenlerden adi derecede mayi olan yegâne cisimdir. Koyu kır« mızı eşmer renkte, pis kokulu şiddetli bir zehirdir. 59 derecede galeyan — 7,3 te tasallüp eder. Brom buharlarını tencffüs gayet teh- likelidir. Suda az münhaldir, “Yüz- de üç buçuk,, kimyevi hassaları klorün- kinin aynıdır. Brom serbest idrojen- le birleşerek bromlu idrojen — vücuda getirir. Bunun sudaki — mahsulü asid bromidriktir. “H Br — SI,, brom klardan daha az olarak rengi ve koku- yu yok edicidir. Bromün madenlerle mürekkepleri- ne bromür denir. Bunlardan bromür darjan “kimyevi bromürü,, fotograf plâk küğıdı imalinde bromür potasyom ve bromür sodyom asabi marazların te- Nakıl ve >!ıııl-ı. lılhı mahfuzdur Yazan: M. Gayur Salı günleri çıkar davisinde kullanılır. Suda münhal Bro- mürler, azotat darjan müvacehesinde bromür darjan — Ag Br rüsubunu ve- rirler. “Tortu,, beyaz sarımtıraktır. YOD: Rümuzü I; atam vezni 127 dir. Tebabette yodür — madeni yod- lar halinde bulunur. Deniz suyundA ancak yüzde 0,001 iyodür bulunur. Yed bir iyodür mahlülünden klor geçirile- vek elde edilir: Nal4*- C— NaCi * 1 Sanayide deniz yosunlarından el- de edilir. Yod esmer sincabi — renkte 114 derecede zeveban, 183 derecede galeyan eden sulp bir cisimdir. — Bir cam balona biraz yod koyularak 1si- tılırsa balon menekşe rengindeki yod gazı ile dolar. Yodun suya — nazaran kesafeti 4,9 dur. Cilde dokundurulur- sa cildi etmer sarı renge boyar. Yod suda çok az münhaldir. Boş altı bin- kısım suda bir kısım yod. erir. — Yod «€ter ve ispirtoda fazla miktarda erir. Yodu potasyom — mahlülünde de münhaldir. Mahlülleri esmer kırmız! renktedir. Kloroform ve kibriti kar- bondaki mahlülleri menekşe renginde- dir. Yüz kısım ispirtoda on kısım yod eriterek herkesçe tanmmış — olan tentürdiyot ihzar olunur. Yodun kimyevi hassaları daha ha- fif olmakla beraber klorinkilerin ay- nıdır. Yod hararetin tesiriyle idrojen” le birleşir ve H I — 128 mürekkebi vü- cuda getirir. Suda erimiş H I gazı a- sid yodidriktir.. Serbest yod nişasta mahlülü ile"mavi renk alır. — Bu renk 70 derecede zail olur, Soğukta tekrar vek süte su ilâve edilip edilmediği an- laşılır. Filhakika süte su katanlar sütü koyulaştırmak için nışadır korlar, Böy* lece sulandırılmış sute biraz tentürdi* yod damlatılırsa mavileşir. Iyodik mürekkeplerine yodür de- K ve yod sodyom — Na | dir. Hef ıhdl.ehıhel&ııuınuıhyı tedavi" getirir. Bu suda erimez, sarı bir tortu- dur. FEUOR: Rümuzu: F, atom vezni 19 dur, Tebabette serbest bulunmaz Feü- rorür dö kalsyom — Ca F” terkibinde bulunur, Feüor yeşil sarımtırak renkte son derece zehirli bir gazdır. Faal bir uns — surdur. "—ıııbltuna_h.“. eder. Feürorü kalsyornun sudaki mab — lülüne asid flüoridrik denir. - Formülü — H' F" molekül vezni 40 tır. Tabinttt serbest bulunmaz. Feüoru kalsyom mi* lihini, kurşsum veya plâtin — kaplardâ sulu asid sülfürik ile ısıttarak elde edi* suüle gelir. SO — Ca S O' 4 H F* dir. Feğor” lü idrojen renksiz 19,5 derecede gale” — 102 de tasallüp eden bir mayi” — dir. Suya nazaran keşafeti 1,98 diri bubarlarının — teneffüsü — tehlikelidir: Temas ederse cildi yakar. Tırnaklar & rasında kalırsa sızı verir. Sudaki mab' lülü asid flüoridriktir. Bu hamız mf* denlere tesir eder. Ve bir taraftan id” rojen, bir taraftan ferüorür ismi alâft milihler husule gelir. Asid früoridrik camı ballettiği için cam hâkkinde kul” lazılır. Sanayide dereceli bardak, müb” Ispanya'da fevka” lâde vaziyet Madrit, 26 (A.A.) — Dün aF şam ilân edilmiş olan istisnai idt re dolayısiyle dahiliye nazırı P7 yanatta bulunarak yeni bir hadif” vukua gelmemiş olduiıım. bu i’ renin ihtiyati bir tedbir olmak zere ilân edilmiş lıılıınd“l’ söylemiştir. nir, En mühimleri yodür potasyam # — PE LSPPS FD y t ç N 4