çeT 4A Nisan 1934 Tenim gözüşüm : Hususi mektepler ne halde? (Baştarafı 1 inen sayılada) i bir set üstünde kâin bulunan parmaklıklı -bahçesinde, h_" altı talabe, hem gelip geçenle- Ti seyrediyor, hem de sıralara — 0- ; » Üç taş oynuyor. Y Kendilerinden kapıyı sordum. Adtarafı göşterdiler, Dar bir :, ve karanlık sofacık, gıcırtılı İr merdiven, kasvetli üst sofa... 'üdür bey yokmuş, muavininin o - dasındayım, Ziyaret sebebini söylüyorum. bi gezmeme müsaade — edi- "“' Bir sınıfta beş talebe, — gelişi Süzel oturmuş... İkincisinde, yirmi Yaşlarında bir hanım talebe ve ge- Te o yaşlarda bir erkek — talebe, Sİniz aymı sıraya oturmuş, — sarı bir deftere müştereken bir yazı ya- Ziyorlar. Kahve ocağı gibi — diğer Yerde gene beş altı genç top- $; bunlar da 9 mektepte mi Skuyorlar? Soramadım. Bir sınıfın önünden — geçerken, rliyi — Geri kalan çocuklar, içerde ılw bir muallim tarafından ça- “tarılıyor ! -dedi. — Leyli talebeniz de var mı? | Üst kata çıkıp iç içe odaları ge- Rengârenk yorganlar... .“M vaktile sofa olan yerler bile yatakhane... © — Lâboratuarınız? Minimini bir odaya giriyoruz. Bir takım ufak tefek — şişeler... CUt âletler üçü geçmiyor! i—— Müessesemiz gaha yenidir... Taşallah ilerde genişleteceğiz... > Ahbabrm olan bir muhterem 'G."hınııquyomı: Düti i, mektep, manevi bir Tütesesedir.. Orada, maddenin az l'*"'ı gokluğuna bakılmaz! et Fakat, binasız, lâboratuar- &, İZ, sız, sız, sız... Kısaca, . ""lnıiı de mektep olmaz, diyor ki: * e Gezdiğiniz mektepler için - H&hr tanesi, üzerinizde iyi bir in: bırakmış... O da, vaktile buna hüz bir şeydi... “Yeni lise,, , he- — * pek yenidir... k:'ir kaç sene sonra, in*i!"_" d ini görürsünüz... Zira, cid- ehil ellerdedir. . H'l.“lî bir mektep müdürü de, =".. kurşun kalem ve kâğıt aldı. Playıp bana şunu söyledi: — Lâyıkıyle bir mektep — lesis :*' güç iştir. Masraflıdır. Bir afinı yaparsınız, yeni bir — ihti- :ğh hmlwı. Fakat, bir p tutup, odalara - sıralar ""—ılııu:.,. allimlere bi g.ı ve mu: ,i” lere biraz Yalık “’lı vermekten ibaret bir sar- bip ütçesile açılan bir meklep, tarif, içindeki yirmi bin lira ma- R yirmi bin lira kâr M lir... Ve işte, hususi mek- dur., p, Üremesindeki sebep bu- 'Üğün biraz toparlanabil- '&tte gördüklerinizin he- lşık ayni devreyi geçirmiş” .__— —— — Üa eait altında, maarifin bu Mbep yç Zat — yapmamasımdaki | Pıç_—“f'! O, anhaminha, tica- | ::_“" Vüz geçerek bütçeyi başa | de razı değil mi- (Vâ-Nü) | müfettişliğine yapılan z n HABER — Akşam Postası Reisin başka şahidi olup olmadığı sualine Vicdan Hanım' “Bütün mahalle şahit.. Hatta sade bizim mahalle değil öteki mahalleler de,, cevabını verdi Dün İstanbul ikinci ceza mah- kemesinde şayanı dikkat bir dava- nın — görülmesine başlanılmıştır. Davanın esası şu: Zorla eve girmek ve ölümle teh- dit etmek. Davacı mevkiinde Vic- dan Hanım ve suçlu — mevkiinde de Ömer Efendi bulunuyordu. Vicdan Hanım davasını şöyle an- lattı: — Efendim ben Yeşilköyde ©- tururum. İki de çocuğum var. Ö - mer efendiyle bundan bir müddet evvel evlenmeğe — karar vererek nişanlandık. Yalnız nişanlılık ha- yatımız uzun sürmiyecekti. Buna rağmen aradan üç ay geçtiği halde Ömer Efendi bir türlü evlenmek için teşebbüste — bulunmıyordu. Nikâh kâğıtları cebinde duruyor- du. İş bu — şekle dökülünce nişanı bozmakta tabii haklı idim. Bu su- Çelik metreler ölçüler baş bir ihbar üzerine sokaklarda — çelik metre satanlar takip edilmeğe başlan - mıştır. Çünkü bunları ekserisi İngiliz ölçü — sistemlerine uygun olarak yapılmış oldüğündan yeni ölçüler nizamnamesine muhalif « tir. Bunu nazarı dikkate alan ölçü - ler baş müfettişliği faaliyete ge- çerek böyle metre satanlar hak - kında takibata başlamıştır.. Metre sistemine uygun olmıyanlar — der hal müsadere edilecektir. Bir teblig M.T.T. B, Umumi kâtipliğin- €en: 2A—4—934 salı günü İstanbul Halkevi salonunda saat 18 de köy- cülük konferansına — Ord. Prof. Hirş (Beynelmilel köy hıfzıssı- hası) mevzuu etrafında devam & decektir, Bütün birlikçi ve ülkü- cü arkadaşların gelmeleri rica o- unur. M T I Birliğinden: M. T. T.B. merhum Kemalet- tin Sami Paşanın cenaze merasi » mine iştirak edecektir 25—4— 934 çarşamba günü saat 11,30 da Ayasofya camiinde alaya işlirak edecektir. Arkadaşların o saatte orada hazır bulunmaları rica olu- nur. Son zamanlarda B lAp kürtüsünde Eski adliye vekili Mahmut Esa! Bey bügün İnkılâp — kürsüsünd derslerine devam edecektir. Esa! Be_yî"' bugünkü mevzuu — Büyül Millet meclisinin — nasil kurulm olduğu ve teşkilâtr esasiye kanu, nun nasıl yapılmış olduğudur. Kadın garson Beled meyhaneler için muayyen mınta - kalar tayini düşünülmektedir. Bu meyanda bazı yeni talimatname- Jer de hazırlanmaktadır. Buna gö- re sabıkalı olanlar — böyle yerlede çılıgımıyuıklu ve meyhaneler . de kadın garson - kullanılamıya « caklır. iyece gazino, birahane ve | retle hareket ettim. Fakat Ömer Efendi bir türlü peşimi bırakmı - ; yor, beni lüzumlu, lüzumsuz ra » | hatsız etmekte devam ediyordu . Nihayet bir gece zorla evime girdi ve beni tehdide kalkıştı. Korkudan bağrıştık, kaçtı. Fa- kat feryatlarımıza yetişen polisler biraz sonra kendisini yakaladı, ka rakolda arandığı zaman cebinden nikâh kâğıtlarımız da çıktı . Ve Çi T öe — b Bir kaza Haliç vapurları kaptanlarından Niyazi Efendi dün akşam üzeri Ayvansarayda İsmail — Efendinin dükkânında bir âletle kereste ke- serken sağ elinin baş parmağını kaptırarak kopartmış olduğundan berayı tedavi hastahaneye kaldı: rılmıştır. Bısıklet çarpması Bakırköyde Yenimahallede —- turan Nezber Hanıma Galip ismin de birinin bisikleti çarparak ağır- ca yaralamıştır. Suçlu çocuk ya. kalanmıştır. Küçük hırsızlar Leman, İshak ve Necdet isimli çocuklar dünkü bayram günü Hi- mayeietfaldan verilen iane kutu - larma topladıkları paraları aşırır larken cürmü meşhut halinde ya- kalanmışlardır. Sekiz lira çalmıştı Taksimde Nişan — Efendinin benzin deposundan sekiz lira ça - larak kaçan sabıkalı Rauf yaka. lanmıştır. Bulaşık hastalıklara karşı fenni temizlik Bulaşık hastalıklara tutulan « lardan iyileşip kalkanlarla ölen - lerin kullandıkları eşya ile hasta | yattıkları yerlerin fenni — surette | temizlenmesi ve tebhir — edilmesi lâzım geldiği halde son günlerde bazı kimselerin bu kabil eşyaları kaçırarak — tebhirhaneden gelen memurlara vermedikleri görülmüş tür. Bunlar hakkında - şiddetle ta- kibat yapılacak ve bulaşık hasta « lık çıkan evlerin eşyası esaslı su - rette temizlenecektir. Eroin bulundu İstanbul muhafaza umum ku - mandanlığı memurları dün poli - sin yardımiyle yaptıkları bir ara- | ma neticesinde Tavukpazarında Kasap hanı altında Kemalettin E- | fendi ve Şadiye Hanımların dük - kânlarında erocin — bulu F . Suçlular evraklariyle birlikte ihti- :lu mahkemesine tevdi edilmişler: ür, Ömer Efendi sorguya çekildiği zaman bütün olanı biteni inkâr et» | ti. Bunun üzerine şahitler çağrıl- dı. Şahitler Ömer Ef, nin müte - addit defalar evin — etrafında do laştığını ve o gece yolda koşarken gördüklerini beyan ettiler.. Reisin başka şahit olup — olmadığını sor- ması üzerine Vicdan Hanım: — Bütün mahalle şahit.. Hattâ sade bizim mahalle — değil, öteki mahalleler de.. cevabını verdi. Ve bir takım şühut isimleri söyledi . Mahkeme heyeti icabını düşündü ve bunların celbini kararlaştırdı. Ayni zamanda Ömer Efendiyi de elli lira kefaletle serbest bıraktı . Bu hareket üzerine Vicdan Ha- nım epey telâş gösterdi ve: — Ya gene evimin kapısına gelir de beni tehdit ederse?, diye söylendi ise de reiş kendisini te » min etti. ArLEeEAEEE N a ee aLE eREEEN SAa aameenar Yakalânan esrarkeşler Karagümrükte oturan Süley - man isminde bir adamın — evinde esrar içirdiği ve esrar sattığı ha- ber alınarak ev ani olarak — basıl- mıştır. — Bunun neticesinde içeri - de kabak çekmekte — olan üç kişi ile cürüm âletleri — yakalanarak adliyeye sevkedilmişlerdir. Tahrandaki enişte İstanbul ikinci ceza mahkeme - sinde dün cereyan eden bir hırsız- ;lik muhakemesi çok alâka uyan- dırmıştır. — İddiaya göre (22) yaşında Yani ismindeki — suçlu Albert efendinin on beş — liralık paltosunu çalmış. Halbuki — Yani hırsızlığı kat'iyen kabul etmiyor ve satarken yakalandığı palto me- selesini şöyle anlatmaktadır: — Çalınmış, çalmmamış, ora - sını bilmem.. Fakat bunu ben çalmadım.. Şimdi Tahranda bu - lunan Eniştem Hacı — bey seyyar bir koltukçudan satın alarak bana hediye etmişti. — Eniştenin ismi nedir?. —??7!.. Yani cevap vermedi, yalnız yut- kunarak masum olduğunu kara - kolda kendisini dövdüklerini, zor- la itiraf ettirdiklerini söyledi. Ka- rakoldaki ifadesine ve şahitlerin sözlerine bakılırsa Yani Efendinin beyanıma göre paltoyu çaldığı dük kânın kapısı açıkmış. — Halbuki Albert Efendi kiltili olduğunu id- dia ediyordu. Bunun üzerine hey- eti hâkime keyfiyeti tahkik ve di- ğer şahit matmazel — Markarayı celp için mahkemeyi başka güne biraktı. Bir tavzih Dünkü (Milliyet) gazetesinde gümrük muhafaza teşkilâtı memur larından Orhangazili Mustafa E- fendinin ortağı — nezdinde eşrar bulunduğu — yazılmıştı. Gümrük muhafaza müdürlüğü — haberin yanlış yazıldığını Orhangazili Mus tafa Efendinin gümrük muhafaza memur olmadığını bildirmekte » dir. ğ Ve 4 Akıl almıyor Esnaf Bankası rezaleti bugün Ankarada fırka grupunda görüşü- lecek ve iki vekil izahat verecek » ler. Bu izahatı öğrendikten sonra | bu mali fiyasko hakkında tam bir | fikir yürütmek mümkün olacak « tır. Maamafih Esnaf Bankası mese- lesinde gösterilen lâkaytlık o ka- dar inanılmaz ve o kadar acıklıdır ki böyle bir hâdisenin olabilmiş |olmasını akıl bir türlü kabul ede- | miyor. Muhtelif senelerdeki mürakıp- larım raporları kısmen veya tama- men meydana çıktı. İlk senelerde mürakıplara “kâr,, dan — “banka- nın hedefine doğru gittiğinden,, bahsederken üçüncü sene sonunda verilen mürakıplar raporunda ban kanın vaziyetindeki fecaat açıkça gösterilmektedir. Bu rapor “1930,, da yani bundan dört sene evvel verilmiştir. Nasıl mümkün olur da bir mües- sesenin sermayeyi kediye yükletti- ği hesabatını tetkik eden mürakıp lar tarafından açıkça — anlatıldık- tan sonra o müessese korkuluk gi- bi muhafaza edilir. Müesseseyi iz- rar edenler hakkında hiç bir taki- bat yapılmaz? Nasıl olur da, salâhiyet sahibi | kimseler esasen alınmasına imkân kalmamış olan borçları: “Belki tahsil ederiz.,, ümidi ile wî etmiş olan bir vaziyeti örtbas et- meğe çalışırlar ve <M yeli bir mali müessesenin mevcut gibi idamesine meydan verirler. Daha garibi.. Kasasında topu altı bin küsur lira bulunan bu mü- | essesenin bir müdürü, kâtipleri ve daktilosu, odacısı filân — şüphesiz vardı ve bunların hâlâ da çalışma- ları lâzım gelir. Bunlar “Hasbeten lillâh,, çalışmaz, şüphesiz para a - lıyorlar. Bu para nereden veriliyor ve müessesenin iş takati sıfır oldu ğu halde mütemadiyen ve hava ya masrafa neden devam — olunu- yor. Esnaf Bankasında İstanbul çöp- çülerinden tutunuz da belediyeye ve Maliye Vekâletine varıncıya kadar bir çok alacaklıların beş yüz bin lirası battı. Ölene deva yok - tur, Binaenaleyh alacaklılar birer bardak soğuk su içip geçecekler. Fakat işin asıl acıklı noktası bu değildir. Bankanın — mürakı, meclisi idare âzaları ve ni dört senedir bile bile iskelet halin- de muhafaza edenler rezalet mey- dana çıkınca halkın üzerinde hu- | sule gelen suitesirin ne gibi dalga- [ lar husule getireceğini asla göz |önüne getirmemişlerdir. Bir mali | müessesenin mürakıpları ve mecli si idare âzalarının raporlarına tam itimat beslenmesi lâzımdır. O iti- mat umumi ve şamildir. O itimadı halktan nezedecek hareketlerde bulunmak Şehir Meclisi âzasından birinin galeyana gelerek bağırdığı gibi “vatana ihanet,, tir. Bu beyler acaba hareketlerinin elim akisleri olabileceğini ne için düşünmedi- ler? Kanun böyle düşüncesizliklere karşı müsamahasız davranmağa mecburdur. ş M. Gayur Ticaret odasında — Ticaret Odası kazanç itiraz ko- — misyonuna oda tarafından Sadet- tin, Hükmi, Mustafa Faik Beyler seçilmişlerdir